Adıgüzel: 'Barışa, huzura ve yerel maslahatlara sahip çıkmaya davet ediyorum'
Söyleşimizde bu haftanın konuğu Birlik Vakfı Kayseri Şube Başkanı Mehmet Adıgüzel oldu.
Şube Başkanı Adıgüzel, Birlik Vakfı hakkında verdiği bilgiler ve birlik konusu üzerine paylaştığı görüşlerde, birlik olmanın önemine işaret ederek: “Barışa, huzura ve yerel maslahatlara sahip çıkmak için tüm insanlığa davetimiz var” dedi.
TÜRKİYE'DE YAŞANAN SIKINTILARIN BÜYÜK ÖLÇÜDE BİRBİRİ İLE KENETLENEMEYEN TOPLUM BİREYLERİNDEN KAYNAKLANDIĞINA TANIK OLUYORUZ. SİZCE BÜYÜK ÖLÇÜDE BİR BİRLİĞİ SAĞLAMANIN YOLU NEDİR?
Öncelikle toplum ve topluluk kavramı üzerinde durmaya değinelim. Milli, manevi, kültürel ve dini değerler etrafında birleşmiş, kenetlenmiş güruha toplum deriz. Topluluk ise bundan ziyade kişi sayısı ile ilişkilendirilen, soyut değerler üzerinde birleşme gibi bir maksadı olmayan güruhtur. Baki olan toplum, geçici olan topluluktur. Günümüz Türkiye’si bir miras coğrafyasıdır. Toplum olabilmenin niteliklerini fazlasıyla barındıran bir ülkedir. Lakin ülkeler arası çekişmeler tarihte de olduğu gibi sürekli rekabet üzerine kurulmuştur. Bu rekabet günümüzde daha fazla görülebilir ve anlaşılabilir olduğu için ülkeler artık yöntem değişikliğini benimsemek zorunda kalmışlardır. Artık şahsi inisiyatifler alınmadıkça, ipler kopma noktasına gelmedikçe konvansiyonel silahlar üzerinde sürtüşme anlayışı çökme eğilimindedir. Bunu iyi analiz eden toplum bilimciler, siyaset bilimciler ve benzer alanlarda çalışan bilim adamları, devletleri ancak toplum üzerinden yani milleti yıpratarak, gruplar arasına nifak tohumu ekerek, aslı olmayan propagandalar yaparak yersiz mücadeleyi sürdürmeyi planlamaktadır. Bunlara rağmen Türk Milleti tarihin her aşamasında bölünmez, parçalanmaz özellikleri olduğunu dünya kamuoyuna neredeyse ezberletmiştir. Yukarıda konuştuklarımıza ek olarak modern dünya düzeni kişiyi bireyselliğe itmektedir. Her şeyin küreselleştiği, sınırların aşıldığı ve uluslararası düzenin giderek yoğunlaştığı bir dönemde enteresan olarak birey yalnızlığa itilmiştir. İnsanlar maalesef maddi yönelimleri olduğu için manevi tabloyu okuyamamakta ve bir süre sonra maddi kazanımlarının ruh halini beslemediğini acı bir şekilde tecrübe etmektedir. Birey çift kanatlı kuşa benzetilir. Bir kanat hayatını devam ettirecek mücadeleyi devam ettirirken diğer kanat da bu dünyanın imtihan için var olduğunu fark edip manevi mücadeleye odaklanmaktadır. Manevi mücadele kısıtlı düşünülmemeli, aynı zamanda maksat yaratanın rızası ise rızaya ulaştıracak anahtarları gözden kaçırmamalıyız. Biz bu anahtarları birkaç kelime ile özetleyelim. Barış, huzur, samimiyet, dostluk ve en önemlisi de karşılıksız bir şeyler yapabilmeyi düstur edinebilmek. Biz Birlik Vakfı özelinde Türk Milleti genelinde değerlerimize sahip çıkmanın, bunların etrafında birleşmenin, bizi hem burada hem orada mutlu edeceği kanaatindeyiz.
BİRLİK VAKFI OLARAK BU KONUDA NE TÜR PLANLARINIZ VE DÜŞÜNCELERİNİZ BULUNUYOR?
Bu sorunuza vakıf ve vakıfçılık geleneğinden bahsederek başlayacağım. Vakıf, menfaati ibadullaha ait olan veçhile bir aynın özel mülkiyetten çıkarılarak Allah’ın mülkü hükmüne girmesi, temlik ve temellükten de men edilmesidir. (Satılması ve satın alınmasından mahrum bırakılmasıdır.) Vakıf tanımını yapmışken ilk vakıf örneğini de vermek isteriz. Eski Arap toplumları Kabe’yi, Beytullah (Allah’ın evi) olarak adlandırır. Biz Birlik Vakfı olarak vakıfçılığı Selçuklu ve Osmanlı gibi varlığıyla her zaman onur duyduğumuz ve duymaya devam edeceğimiz iki büyük huzur medeniyetinden öğrendik. Yolumuzu, yöntemimizi ona göre belirledik. Çünkü yaptığımız araştırmalar bizi, dönem anlayışı içerisinde vakıfların çok büyük roller üstlendiğini ve bu rolleri hakkıyla yerine getirdiği sonucuna götürmektedir. Bizde bizden öncekilerinin yaptığını en az bir fazlasını yapmayı kendimize şiar edinmiş bulunmaktayız. Biz, 16. yy’da Batılı sosyal siyasetçilerin Osmanlı Devleti için kullandığı tabir olan “vakıf cenneti” toprakların bu geleneğin devamını getirerek sosyal etkisini arttırma gayretindeyiz. Peki “Vakıf Cenneti” olan devlette ne gibi görevler edinilmişti; Dini ve manevi hizmetlerin yerine getirilmesine yardımcı olmak, eğitim ve öğretimin var olan potansiyelini arttırmak ve istikrar kazanmasına yardımcı olmak, sağlık hizmetlerinin yerine getirilmesine yardımcı olmak, kısa tutaraktan son olarak da, vakıflar genelde üst gelir grubuna sahip kişiler tarafından kurulduğu için ve hizmet alanında alt gelir grubuna mensup garip ve düşkünler olduğu için bu iki grup arasında gelir aktarımının sağlanmasına öncü olmak, bahsedilen görevler tarih içerisinde var olmakla birlikte günümüzde de birçoğu gene devletimiz tarafından vakıflar elleriyle gördürülmektedir, gördürülmelidir de. Biz geçmişimizi bilen, günümüze şahitlik eden ve geleceğe sağlam adımlarla yürüyen Birlik Vakfı ailesi olarak üstümüze düşen her türlü ödev ve yükümlülüğü yapıyoruz, yapacağız.
VAKFINIZIN FAALİYETLERİNDEN BİZLERE SÖZ EDER MİSİNİZ?
Bu konuda ortaokul ve yüksek öğrenim tesisleri kurmayı hedeflemekle birlikte; üniversite öğrencilerine yönelik günlük yemek imkanı, eğitim bursu, kapsamlı bir yurt imkanı, kurslar, seminerler, kamplar, yarışmalar, konferanslar, sempozyumlar içeren bir faaliyet çizelgesi belirlemekteyiz. Vakfımıza uğrayıp bir tas çorba içmeyen, kendi sunum ve projeleriyle baki kubbede hoş bir seda bırakmayan, gelecek nesile birlik ve beraberlik amacını aşılamayan hiçbir fert kalmasın diye her türlü imkanı sunmaya başladık ve buna devam edeceğiz.
BİRLİK OLMAK NEDEN ÖNEMLİDİR VE BİRLİK KONUSUNDA TÜRKİYE VE DAHA ÖZELDE KAYSERİ'NİN GELECEĞİNİ NASIL ÖNGÖRÜYORSUNUZ?
Allah teala yüce kitabı Kur-an’ı Kerim’de Hucurat 13’te ‘’ Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi (soyunuzu, babalarınızı) tanıyasınız. Muhakkak ki Allah’ın indinde en çok kerim olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız), (ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdar olandır. Allah, Hz. Adem ve Hz. Havva’dan yaratıldığımızı ama birbirimizle tanışıp güzel işler yapabilmemiz için bizi gruplara ayırdığını buyurmaktadır. Burada ayrışma değil birleşmenin, bir olmanın, vuslata hasıl olmanın yolu, metodu verilmektedir. Biz insana insan olduğu için, yaratanından ötürü kıymet veriyoruz. Hiçbir ırk, din, dil ve etnisite farkı gözetmeden sahip çıkma gayretindeyiz. Çünkü birlik olmak bir olmak diri olmanın dirayetli olmanın en besleyici öğesidir. Fitne ve fesada karşı tüm insanlığa davetimiz var. Barışa, huzura ve yerel maslahatlara sahip çıkmak için tüm insanlığa davetimiz var. Birlik gayretimizden Allah bizi ayırmasın, daim kılsın inşallah. Modern dünya düzeninin insanlara güzel bir yaşam vaat etmesi için, tüm dünya ülkelerinin huzur ve refaha kavuşması için, bütün insanların benlik bilincinin farkına varıp yardım etmeyi ilke edinmesi için birey bilincinin kardeşlik üzerine şekillenmesi ve vicdani muhasebatın kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Biz bu bilincin Kayseri vazifesini üstlenmiş durumdayız. Kayseri günümüzde Anadolu’nun gözbebeği durumundadır. Kayseri her zaman Türkiye’nin ülke seyrini yakından takip eden gerek ekonomik gerek sosyal gerekse siyasi olarak birçok veri sunabilecek bir şehir olmuştur. Zaten Kayseri ve komşu şehirleri Anadolu’nun mayası durumundadır. Bundan dolayı Kayseri için çalışmaktan mutluyuz. En kısa zaman içerisinde tüm Kayseri halkına ulaşacağımızın kanaatindeyiz.
SON OLARAK ÖZELLİKLE SON DÖNEM YAŞANAN DARBE GİRİŞİMLERİNİN, TERÖR SALDIRILARININ VE ARTAN ASAYİŞ OLAYLARININ; TOPLUMUN BİRLİĞİNE ETKİSİNİN NASIL TESİR ETTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Birlik Vakfı olarak 15 Temmuz hain darbe ve iç karışıklık girişimini şiddetle kınıyor, şehitlerimizin yakınlarına başsağlığı ve gazilerimize ise Allah’tan acil şifalar diliyoruz. Darbe girişimi, cemaat ve İslami hizmet adı altında yapılanan FETÖ’cü terör örgütünün gerçek yüzünü Türk Milleti’ne göstermiştir. Bu hainler insanların birçok duygusunu istismar etmiş ve bir akrebin düşmanını soktuğu an yaptığı gibi tüm milleti şantaj ve tehdit kıskacına almıştı. Bu beladan kurtulduğumuz için yüce Mevla’ya ne kadar şükretsek az. Bu olay ve siyasi geçmişimiz akıllarda tek bir çözüm önergesi bırakmıştır. Bir olmak, bir çatı altında birleşmek ve birbirimize sımsıkı sarılmak. Darbe girişiminden sonra haftalarca meydanlarda olduğu gibi, Yenikapı mitinginde olduğu gibi ve temennimiz bundan sonrası içinde bu ruhu kaybetmemektir. Ülkemiz en başta vurguladığımız gibi bu dünyanın cenneti durumunda olan zengin niteliklere ve niceliklere sahip olan bir ülkedir. Biz bu topraklarda yaşamaya devam ettiğimiz sürece birliğimizi sarsıcı, bütünlüğümüzü tehdit edici ve huzurumuza kast eden iç ve dış saldırılar açık ve zımni bir şekilde olmaya devam edecektir. Ama Türk Milleti 15 Temmuz’da da gösterdiği gibi bu girişimlere asla fırsat tanımamaya adeta and içmiş durumdadır. Bazı siyasal, dinsel ve örgütsel faaliyetler 15-20 yıl gibi tarih için kısa ama bir insan hayatı için uzun bir süre sonra anlaşılır. FETÖ, hizmet anlayışıyla çıktık deyip palavralar savurduğu dönemde PKK ile iş tutuyormuş. PYD, stratejik ortak dediğimiz ABD ile ittifak halindeymiş. Milyonlarca vatandaşına sırf insan nezdinde baktığımız için kapılarımızı açtığımız ve toprak bütünlüğü tüm samimiyetimizle korumaya çalıştığımız Suriye’de operasyon düzenlemeyen, asılsız menfaatler için günü birlik ittifaklar sağlamayan ülke neredeyse kalmamış durumdadır. Özetleyecek olursak bunların hepsinin tek bir odağın piyonu niteliğinde olduğu, tek kast ettikleri şeyinde yaşanılabilir bir dünya düzeni ve İslami anlayış olduğu açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ama bu Hak ile batılın mücadelesidir ve hem Allah katında hem bu dünyada Hak tarafında olanların hiçbir zaman kaybedeni olmamıştır. Bu minvalde Birlik Vakfı üyeleri olarak bütün darbelere-cuntalara karşıyız. Sivil siyaset ve politikacıların olması gerektiği kanaatindeyiz. 15 Temmuz gecesi durduğumuz çizgide durmaya devam edeceğimizde tüm kamuoyuna duyurmak isteriz. RÖPORTAJ: KAAN AKBAŞ