Atanamayan Uzman Çavuşlardan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Çağrı!
Atanamayan uzmanlar derneği Genel Başkanı Mustafa Gündeşli, hak sahibi binlerce kahraman eski uzman çavuşun kazanılmış hakları olmasına rağmen kamuya atanma taleplerine olumsuz yanıt verilmesi konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çağrıda bulundu.
Atanamayan uzmanlar derneği Genel Başkanı Mustafa Gündeşli, hak sahibi binlerce kahraman eski uzman çavuşun kazanılmış hakları olmasına rağmen kamuya atanma taleplerine olumsuz yanıt verilmesi konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çağrıda bulundu.
Gündeşli, ‘3269 sayılı uzman erbaş kanununun 5'inci maddesinde ‘uzman erbaşların 14.07.1965 tarihli ve 657 sayılı devlet memurları kanununun 92'nci maddesi hükmünden yararlanabilmeleri için 2016 yılından önce 2 yıl olan hizmet yılın 2016 yılından sonra 7 hizmet yılını tamamlamış olmaları gerekir; hükmü yer almaktadır ifadeleriyle, ‘Bu kanun devlet tarafından çıkarılmış olup; bu şartları taşıyan uzman çavuşların kazanılmış haklarıdır. Lakin hak sahibi binlerce kahraman eski uzman çavuş kazanılmış hakları olmasına rağmen kamuya atanma taleplerine olumsuz yanıt verilmektedir' açıklamalarında bulundu.
Gündeşli açıklamalarına; ‘Vatan ve millet için canı pahasına görev yapan eski uzman çavuşların atanma taleplerini kurumların inisiyatifine bırakılması ve kanuni olarak var olan haklarının olmasına rağmen atama yapılmamaktadır. Bizler yaşamış olduğumuz bu kutsal toprakları korumak adına, dağlarda - 30 derecelerde görev yapan; Doğu'da, Güneydoğu'da, Suriye'de, Kuzey Irak'ta canı pahasına mücadele eden kendi düğününe gidemeyen, çocuğunun doğumunu ve mezuniyetini göremeyen, annesini ve babasının cenazesine gidemeyen; bir gece ansızın gelen eski uzman çavuşlarız' ifadelerine yer verdi.
Atanamayan uzmanlar derneği kadın kolları başkanı Kevser Şanlı, eski uzman çavuş eşleri olarak yaşadıkları sorunları şu şekilde aktardı: ‘Eşlerimiz vatan için görevlerini icra ederken ailelerinden, çocuklarından ve sevdiklerinden vazgeçti. Onların en güzel zamanlarında yanlarında olamadı, onlara sarılamadı. Bir baba şefkatini ve koruma içgüdüsünü evlatlarına hissettiremedi. Bizler çocuklarımızı tek başımıza büyüttük. Onlara hem anne hem baba, yeri geldi abi ve abla olduk. Çünkü hep yalnız kaldık. Her kapı çalındığında ‘acaba eşim şehit mi oldu?' endişesiyle açtık. Eşlerimiz vatanı için ülkenin dört bir yanında en ön safta mücadelelerini sürdürürken aslında bizlerde acıyı, endişeyi ve korkuyu yaşayarak öğrendik. Aile olarak psikolojik sorunlarla karşı karşıya geldik. Binlerce ailenin yaşamış olduğu ve yaptıkları bu fedakarlık görmezden gelinmektedir. Bizler artık arka planda kalmak istemiyoruz. Sadece eşlerimizin devlet tarafından yazılmış ve kazanılmış olan memuriyet haklarının verilmesini talep ederek yaşadığımız onca sıkıntının giderilmesini talep ediyoruz. Bu nedenle diyoruz ki! Bizim meselemiz siyaset üstü vicdan meselesi olup devletimizin bizlere sahip çıkmasını bekliyoruz. Eski uzman çavuşlar kaderlerine terkedilmek ve birilerinin insafına bırakılmak istemiyorlar. Bizler yeterince bedel ödedik daha fazla bedel ödemek istemiyoruz. Asker vurulduğunda değil, unutulduğun da ölür.'