Dikkat! Sokakta sözleşme yapıp borçlu çıkarıyorlar..

Tüketiciler Birliği Kayseri Şubesi güzellik merkezlerinin çarşılarda insanları yoldan çeviren çalışanları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Açıklamada vatandaşlara ulu orta yerde yapılan sözleşmelere karşı uyarılar yapıldı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi, “İşini ahlakıyla ve vicdanıyla yapan güzellik merkezlerine teşekkürü bir borç bilip sorunumuzun onlarla olmadığını belirterek yazımıza başlıyoruz. Birçok güzellik merkezinin çalışanları dükkanlarının bulunduğu bölgede dışarı çıkıp, insanları yoldan çevirerek "abla/abi güzellik merkezimize gelir misiniz? Sizi davet ediyoruz diyorlar. Daveti kabul etmeyen tüketicilere daha sonra vicdanen baskı yapmaya başlıyorlar. Ablacığım/abiciğim lütfen gelin kabul etmeseniz de olur sadece kampanyaları dinleyin. Ben ne kadar müşteri götürürsem onun üzerinden prim alıyorum. Maaşım yok vs gibi cümlelerle insanların vicdanına oynuyorlar. Yeri gelmişken bunu yapmak suç. Zabıtalar ceza yazıyorlar ama yaptırımlar caydırıcı olmayınca güzellik merkezleri bu durumu pek umursamıyor. Tüketici kapıdaki çalışan prim alsın düşüncesiyle içeri girince içeride tüketiciye o kadar kibar, o kadar güzel davranıyorlar ki ve hizmetleri o kadar güzel pazarlıyorlar ki tüketiciye sözleşmeyi imzalatıyorlar. Şöyle ödeme kolaylığı yaparız, böyle yardımcı oluruz. Ödeme yapamazsanız şöyle dondururuz birkaç sene sonra bile gelebilirsiniz. Dahası cildiniz şöyle güzel, böyle uygun diye her türlü argümanı kullanıyorlar. Tüketici sözleşmeye imza atınca sahte cennet yerini gerçeklere bırakıyor ve gerçek yüzlerini göstermeye başlıyorlar.”

Tüketicilerin sözleşme imzalatmak için ikna etmeye çalışıldığı ifade edilen yazıda, “Sözleşme imzalanana kadar tüketiciye melek gibi olanların yüzündeki maske düşüyor ve şeytana dönüyorlar. Tüketici randevu almak istiyor alamıyor. Ya da davranışlar değişince vazgeçiyor. Ben gelmekten vazgeçtim diyor. Daha hiçbir hizmet almadan vazgeçmek istiyor ama ne mümkün. Biraz önceki melekler şeytana dönüşüyor. Elimizde sözleşmeniz var. Ya geleceksiniz ya da gelmek istemezseniz bile cayma hakkınız bulunmuyor. Gelmek istemezseniz bile o parayı vereceksiniz. E tamam sözleşme var ama ben hiçbir hizmet almadım ki sizden. Olsun al veya alma o parayı ödeyeceksin. Tüketici de sinirleniyor ödemiyorum diyor. Aradan üç beş gün geçiyor. Tüketicinin telefonu çalıyor. Arayan bilmem ne hukuk bürosundan bilmem ne avukat. Avukat diyor ki; Güzellik merkezine borcunuz varmış. Borcunuzu ödemezseniz size icra yollamak zorunda kalacağız. Tüketici ödemiyorum dediği zaman hukuk bürosu tüketicinin ailesinden başka bir ferde ulaşıyor. Bu arada bir avukatın tüketiciyi veya tüketicinin akrabalarından birini icra yollayacağız, borcunuz var gibi arama yapması da suç. Neyse devam edelim arayan avukat, kızınızın, kardeşinizin borcu var icra yollayacağız diyor. Eğer tüketiciyi veya ailesini korkutabilirse parayı alıyor” denildi.

Avukatların ise ilamsız icra kağıdı yolladığını kaydedilen açıklamanın devamı ise şu şekilde, “Korkutamazsa bir gün ansızın ilamsız icra kağıdı geliyor. İcra kağıdı gelirse yine şanslısınız 7 gün içinde itiraz edip icrayı durdurabilirsiniz. Ya gelmezse? Gelmezse mi nasıl dediğinizi duyar gibiyiz. Şöyle ki; Avukat icra dairesine gidip tüketici hakkında ilamsız icra başlatınca icra dairesindeki yetkili avukat bey siz icrayı tüketiciye tebliğ edersiniz değil mi diyor. Avukatta tabi ki ederim diyor. Ama tüketiciye icra kağıdını tebliğ etmiyor. Haliyle e-devletinizde icra görünüyor ama size gelen bir kağıt yok. Kağıt olmayınca itiraz da edemiyorsunuz. İtiraz edemeyince icra kesinleşiyor. Bu sefer tüketici borcu mecburen ödemek zorunda kalıyor. Ödemezsen kredi bile çekemiyorsun. Çünkü icra borcun görünüyor. Tüketici bu kadar oyunun içinde hizmet almadığı halde o parayı ödemek zorunda kalıyor. Neden mi çünkü dandik bir sözleşmeye imza attı diye. Bir de tüketicinin parasını peşin alıp gelmekten vazgeçen tüketiciye parasını vermeyenler var. İşte onlara yakın zamanda asıl icrayı basın ile beraber biz göndereceğiz. Şimdi tüm bu oynanan oyunları bizler görüyoruz da yetkililer görmüyor mu? Yoksa görmek mi istemiyorlar?”