Eğitim ve Öğretimde Tedrici Değişim Şart
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, 'Dünyadaki gelişmelere, ülkemizin ihtiyaçlarına, milletimizin taleplerine göre okul öncesinden üniversiteye kadar eğitim-öğretimin tüm aşamalarında tedrici bir değişim şart. Önemli olan, bu değişimi konunun tüm taraflarının katılımı, katkısı ve kararıyla gerçekleştirebilmektir' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen, 2019-2020 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni'ne katıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversiteleri 2019-2020 akademik yılının hayırlara vesile olmasını temenni ederek, yeni akademik yılda öğretim görevlisi, üyesi ve öğrencilere başarılar diledi.
“HERKESE EĞİTİM-ÖĞRETİM KONUSUNDA MÜMKÜN OLAN EN İYİ İMKÂNLARI SAĞLAMANIN GAYRETİ İÇİNDEYİZ”
“En büyük adaletsizlik eğitim-öğretim hayatındaki adaletsizliktir, çünkü bu adaletsizliğin telafisi çok zordur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla göreve geldikleri günden beri herkese eğitim-öğretim konusunda mümkün olan en iyi imkânları sağlamanın gayreti içinde olduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim ve öğretim hayatında son 17 yılda yaşanan gelişim ve yenilikleri anlatarak, “Ülkemizin yönetim sistemini değiştirirken en çok hassasiyet gösterdiğimiz alanlardan biri de eğitim-öğretimdir. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurduğumuz Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu bu anlayışın bir ifadesidir” dedi.
Hayatın bizatihi kendisi gibi eğitim-öğretim alanının da dinamik bir süreç olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dünyadaki gelişmelere, ülkemizin ihtiyaçlarına, milletimizin taleplerine göre okul öncesinden üniversiteye kadar eğitim-öğretimin tüm aşamalarında tedrici bir değişim şart. Önemli olan, bu değişimi konunun tüm taraflarının katılımı, katkısı ve kararıyla gerçekleştirebilmektir. Ama ülkemizin eğitim-öğretim alanında kat ettiği mesafeyi görmeden ve kabul etmeden diğer konulara doğru şekilde odaklanamayız. Bunun için eğitim-öğretim meselesi önümüzdeki dönemde de önceliklerimiz arasında ilk sırada yer almaya devam edecektir.”
Türkiye'nin yükseköğrenim alanında da özellikle son 17 yılda çok büyük bir başarıya imza attığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 76 olan üniversite sayısının 207'ye, öğretim elemanı sayısının 70 binden 168 bine, öğrenci sayısının da 1,6 milyondan 8 milyona yükseldiğini kaydetti.
“LİSE MEZUNU HER GENCİMİZİN YÜKSEKÖĞRENİME DEVAM EDEBİLECEĞİ BİR ALTYAPI KURDUK”
Üniversite eğitimi ve akademisyenler konusunda niteliğin geliştirilmesi gerektiğini, bu konuda da gerekli adımları atıldığını ve atılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlköğretimden itibaren tüm eğitim-öğretim sisteminin adeta bir huni biçiminde yükseköğrenime doğru aktığı bir iklimde, Türkiye'nin bilim kalitesini düşürebilmesi mümkün değildi. Biz öncelikle bu çarpık sistemi değiştirerek neredeyse isteyen her lise mezunu gencimizin yükseköğrenime devam edebileceği bir altyapı kurduk” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şehre üniversite kurma kararı aldıklarında bazılarının kendilerini kıyasıya eleştirdiğini anımsatarak, her şehre üniversite kurarak aileleri uzakta öğrenci okutma maliyetinden kurtardıklarını, özellikle de Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinin başarı sıralamalarını yükseldiğini anlattı.
Tüm rektörlere, özellikle de yeni kurulan üniversitelerin yöneticilerine üstlendikleri görevin ağırlığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her yerde olduğu gibi üniversite de iyi bir yönetici dört yılda kurumunu çeyrek asır ileriye taşıyabilir. Bu şekilde gerçekten takdire şayan sıçramalar gerçekleştiren üniversitelerimiz olduğunu da biliyorum. Ancak bazı üniversitelerimiz hâlâ kendilerinden beklediğimiz yere ulaşamamış durumda. Rektörlerimizden özellikle üniversitelerle şehri bütünleştirme konusunda çok daha fazla gayret göstermelerini bekliyorum” uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek dönemde, rektör atama kriterlerini çok daha yükseğe çıkartacaklarını ve adayları akademik ve idari bakımdan çok sıkı bir inceleme sürecinden geçireceklerini açıkladı.
Üniversite öğrencilerinin barınma ihtiyaçlarının karşılanması için de yurtların yatak kapasitesini 677 bine çıkarttıklarını, bu sayının gelecek yıllarda 865 bine yükseltileceğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversite öğrencilerinin barınma maliyetlerini düşürmenin gayreti içinde olacakları müjdesini verdi.
“KREDİ VE BURSLARDA ARTIŞ OLACAK”
Yükseköğrenimde lisans öğrencilerini aylık 500 lira kredi ve burs imkânı sunduklarını, bu miktara yeni bir zam geleceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüksek lisans öğrencilerine bin lira, doktora öğrencilerini bin 500 lira verildiğini, bu imkânlardan 1 milyon 613 bin öğrencinin faydalandığını kaydetti.
Üniversite harçlarının da iktidarları döneminde kaldırıldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz devlet olarak milletimize karşı olan o görevi de yerine getirdik. Üstelik Türkiye attığımız tüm bu tarihî adımlara rağmen nüfusa göre üniversite sayısı bakımından hâlâ oldukça mütevazı bir yerde bulunuyor” dedi.
Türkiye'nin uluslararası öğrenci sayısının da arttığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye bursları yanında kendi imkânlarıyla çeşitli üniversitelerimize gelen öğrenci sayısındaki bu büyük yükseliş, ülkemizin yükseköğrenimdeki cazibesinin arttığını da gösteriyor. Beklentimiz, ülkemizin nitelikli yabancı öğretim elemanları için de cazip hâle gelmesi. Bir başka ifadeyle, beyin göçünün çekim merkezlerinden biri durumuna dönüşmesidir” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vakıf üniversitelerinin giderek ticari kurum gibi göründüğünü, bunun önüne geçilmesi gerektiğini ifade ederek, “Adı vakıf, vakıf ama kusura bakmasınlar, vakıf olmaktan çıkmışlar, tamamen ticari çalışıyorlar. Vakıf dediğimiz zaman farklı şeyler biz anlıyoruz. Öğrencisinin cebinden ne çıkacak, o değil, tam aksine vakıfta, ecdat nasıl tanımlıyor? Ceb-i hümayunundan ödemek suretiyle diyor. Şimdi de bizim tabi vakıf üniversitelerinin patronları kendi ceb-i hümayunlarından değil, orayı doldurmak için gayret ediyorlar; buna bakmamız lazım” değerlendirmesinde bulundu.
“MİLLETİMİZİN HER BİR FERDİNİN ZEKÂSINA, ÜRETKENLİĞİNE VE AZMİNE GÜVENİYORUZ”
‘Biz çocuklarımızın, gençlerimizin, milletimizin her bir ferdinin zekâsına, kabiliyetine, çalışkanlığına, üretkenliğine, azmine güveniyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yapmamız gereken, bu büyük potansiyeli eğitim-yoluyla hem bireylerimizin, hem milletimizin, hem devletimizin hayrına neticelere vesile olacak şekilde eğitmek, yönlendirmektir. İnşallah hep birlikte bu meseleleri çok daha azla konuşacak, tartışacak ve hedeflerimize uygun şekilde başarıya ulaştıracağız. Eğitim, sağlık, adalet, ulaştırma, enerji gibi temel hizmet alanlarında Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarını, en büyük atılımlarını gerçekleştirirken, bekamızI ilgilendiren kritik konularda da çok önemli mesafeler kat ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazartesi günü Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile Astana Platformu çerçevesindeki beşinci zirvenin Ankara'da gerçekleştirildiğini anımsatarak, görüşmelerde Suriye'deki insani ve siyasi krizin çözümü konusunda çok önemli kararlar aldıklarını vurguladı.
Zirve'nin en önemli kazanımlarından birinin; siyasi sürece dinamizm kazandıracak olan anayasa komitesi üyelerinin onaylanması olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer önemli hususun da İdlib'deki sıkıntılı durumun en azından bir parça rahatlamasını sağlayacak görüş birliğine varılması olduğunu kaydetti.
“GÜVENLİ BÖLGE KONUSUNDA SONUÇ ÇIKMAZSA KENDİ PLANLARIMIZI DEVREYE SOKACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye topraklarının dörtte birinden fazlasını işgal eden Fırat'ın doğusundaki bölücü terör örgütüyle ilgili endişelerimizin muhataplarımız tarafından da önemli ölçüde paylaşıldığını gördük. Bu durum Amerika'yla yürüttüğümüz güvenli bölge çalışmalarının bir an önce sonuçlanmasını özellikle güçlendirdi. Zirve sırasında ve sonrasında yaptığımız açıklamalarda da ifade ettiğimiz gibi, iki hafta içinde buradan bir sonuç çıkmazsa kendi hareket planlarımızı devreye sokacağız” şeklinde konuştu.
Fırat'ın doğusunu güvenli hâle getirmek suretiyle buradaki güvenli bölgenin derinliğine bağlı olarak 2 ile 3 milyon arasında hâlen Türkiye ve Avrupa'da yaşayan Suriyeli sığınmacının iskân edilebileceğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her iki husus bizim kadar Avrupa'yı da yakından ilgilendiriyor. Türkiye'nin mücadelesine verilen desteğin samimiyeti ve boyutu bu sorunların çözümüne veya derinleşmesine yol açacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzdeki aylarda yaşanacak gelişmeler Suriye krizinin suhuletle mi çözüleceği, yoksa derinleşeceğimi hususunda belirleyici olacaktır. Türkiye olarak hem kendi güvenliğimiz, hem de Suriyeli kardeşlerimizin geleceği için ilkeli ve aktif tutumumuzu sonuna kadar devam ettirmekte kararlıyız. Yürüttüğümüz bu tarihî mücadelede kamuoyumuzun tüm kesimleri gibi akademi dünyamızdan da destek bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, bireysel ve kurumsal olmak üzere iki kategorideki YÖK Üstün Başarı Ödülleri'ni sahiplerine verdi. BÜLTEN