Erdoğan: '24 Saat Hizmete Hazır Olmak Zorundayız'
10 Ocak İdareciler Günü vesilesiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kaymakamları kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, vali, bakan, belediye başkanı düzeyindeki idarecilerin mesai mefhumunun olamayacağını belirterek, 'Günün 24 saati, haftanın 7, yılın 365 günü hizmete hazır olmak zorundayız, biz bu ülkeyi ayağa kaldıracağız' dedi.
Türkiye'nin 81 ilinde hizmet veren kaymakamlarla 10 Ocak İdareciler Günü münasebetiyle 3. kez bir araya geldiğine belirterek bu buluşmaları düzenleyen Türk İdareciler Derneği yetkililerine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit Muhammet Fatih Safitürk başta olmak üzere görevleri başında hayatlarını kaybeden kaymakamlar için Allah'tan rahmet temennisinde bulundu.
“VATANDAŞINI GÖZDEN IRAK TUTMAYA ÇALIŞAN YÖNETİM ANLAYIŞINI ASLA KABUL ETMEDİK”
Kanuna göre kaymakamların, her yıl ilçenin tüm bucakları ve köylerinin en az yarısını ve ilçedeki kamu teşkilatlarını teftiş etmekle mükellef olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii ben kaymakamlarımızın tüm köylerimizi bir değil birkaç defa dolaştıklarına, oralarda yaşayan insanların sıkıntılarını, hizmetlerdeki aksaklıkları bizzat yerinde tespit ettiklerine inanıyorum” diye konuştu.
Her kaymakamın, ilçesinde devletin en üst yöneticisi olarak kendisinin gören gözü, dinleyen kulağı, konuşan dili ve uzanan eli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de devletle vatandaş ilişkilerinin her zaman bugünkü gibi sıcak olmadığını söyledi. “Bilhassa tek parti döneminde ve daha sonra onun kalıntısı mahiyetindeki yıllarda ceberut devlet anlayışı yüzünden vatandaşımız âdeta yaka silkmiştir, hatta bu durum şiirlere dahi konu olmuştur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı dizelerini okuduğu, merhum Abdurrahim Karakoç'un ‘İsyanlı Sükût' başlıklı şiirini örnek olarak gösterdi.
Okuduğu şiirin dizelerine atıfta bulunarak Türkiye'deki yönetimi, insanların sürekli azarlanıp yutkundukları bir dönemden aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışını hâkim kıldığımız bugünkü Türkiye'ye getirdik. Halk için halka rağmen zihniyetiyle bu milletin değerlerine, tarihine, kültürüne, hatta bizatihi kendisine savaş açanların direnişi birer birer kırarak buralara ulaştık” diye ekledi.
Ayağındaki çarığı, giydiği şalvarı, başındaki kasketi yüzünden Ankara'nın Kızılay'ına sokulmayan Âşık Veysel'in hikayesinin bu bakımdan ibret teşkil ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşının refahını yükseltmek yerine, onu gözden ırak tutmaya çalışan bir yönetim anlayışını asla kabul etmedik, etmeyeceğiz” dedi.
“HAKLI ŞİKÂYETLERİ TESPİT EDERSEK GEREĞİNİ YAPMAKTAN ASLA ÇEKİNMEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim-öğretimde, sağlıkta, ulaştırmada, şehircilikte ve sosyal yardımlarda yaptıkları reformların amacının, vatandaşa dayatılan kötü hayat şartlarını ortadan kaldırmak olduğunu kaydetti ve dördü hizmete alınan, 17'sinin inşaatı, 11'nin hazırlık çalışmaları devam eden şehir hastanelerini kurmalarındaki gayenin bu olduğunu dile getirdi.
Eğitimde ülkeye 270 bin derslik kazandırarak sınıftaki öğrenci sayısını 70'ten 30 ve altına indirdiklerini ve okullara spor salonlarını eklediklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 74 olan üniversite sayısını 185'e çıkardıklarını, ilçelere, mahallelerde ve köylere spor salonu yaptıklarını aktardı.
“Eğer Türkiye 3 bin 500 dolar kişi başına millî gelirden 11 bin dolar kişi başına millî gelire ulaşmışsa, eğitim düzeyi bu derece yükselmişse, artık burada devletle vatandaşın ilişkisinin eski düzende yürümesi mümkün değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir yanlışın içine düşen olursa karşısında önce kendisini bulacağını belirtti. Kaymakamların bu konuda azami dikkati gösterdiklerini bildiğini; ancak bazen vatandaşlardan şikâyet aldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her şikâyet doğru ve haklı olacak diye bir şey elbette yok. Ama haklı şikâyetleri tespit edersek gereğini yapmaktan da asla çekinmeyiz, bunun da bilinmesini isterim” diye ekledi.
“KAYMAKAMLARIN PEK ÇOĞU 15 TEMMUZ'DAKİ SAĞLAM DURUŞLARIYLA MİLLETİN TAKDİRİNİ TOPLADI”
İlçelerinde devletin en üst düzey temsilcisi olarak görev yapan kaymakamların buna uygun özlük haklarının olmasının gayet tabii olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları ekledi: “Bir özeleştiri olarak şunu ifade etmek istiyorum. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi bizim hükûmetlerimiz döneminde de maalesef kulisi, lobisi güçlü olan, sesi çok çıkan kesimlerin ilave birtakım haklar aldığı, diğerlerinin bundan mahrum kaldığı olmuştur. Kaymakamlarımızın da bu bakımdan bir mahzunlukları olduğunu biliyorum. Hiçbir kaymakamımızın emri altında çalışanlardan daha düşük maaş alıyor olması kabul edilebilir bir durum değildir. Bu konuda bir çalışmanın yapılarak tüm meslek grupları açısından hakkaniyete dayalı bir ücret dengesinin en geç 2019 yılında kurulacağına inanıyorum.”
Kaymakamların pek çoğunun 15 Temmuz'daki sağlam duruşlarıyla milletin takdirini topladığını, kayyum olarak görev yaptıkları belediyelerde ve şirketlerde gösterdikleri başarıların kaymakamları milletin gözünde farklı bir yere getirdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özlük haklarıyla ilgili dengesizliğin düzeltilmesi, milletimizin kaymakamlarımıza olan vefa borcunun ödenmesine vesile teşkil edecektir. Tabii kaymakamlarımızdan da buna uygun bir gayret ortaya koymalarını doğrusu bekliyoruz” sözlerine yer verdi.
Vali, bakan, belediye başkanı düzeyindeki idarecilerin mesai mefhumunun olamayacağını, günün her saatinde telefona cevap vermesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Günün 24 saati, haftanın 7, yılın 365 günü hizmete hazır olmak zorundayız, biz bu ülkeyi ayağa kaldıracağız, iki kere iki dört. Bu işin Lam'ı, Cim'i yok, bu işi bitireceğiz. Bu ülke 2023'te Allah'ın izniyle ilk 20'nin içine değil, artık ilk 10'un içine girecek” şeklinde konuştu.
“MİLLETİMİZ ORTAYA KONAN HER GÜZEL HİZMETİ TAKDİR EDER”
Cumhuriyet tarihi boyunca 6 bin 100, 15 yıllık kendi dönemlerinde ise 19 bin kilometre bölünmüş yol yapıldığını ve geçmiş dönemlerle kıyaslanmayacak ölçüde ülkeye tüneller kazandırdıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisinden bir yetkilinin “Kamyon şoförlerine sorun yolların durumunu” dediğini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Eline, diline dursun, 20 sene önce bu yollarda acaba kamyonlar rahat hareket edebiliyor muydu, otobüsler rahat rahat hareket edebiliyor muydu? Şimdi otobüsler de, kamyonlar da bu yollarda elhamdülillah duble yollardan tutunuz diğer otobanlara varıncaya kadar hepsinde rahat rahat yolculuğunu, seyahatini yapabiliyor. Yani bu yollarda araç kullanmamış olsak, bir yerlere gidip gelmemiş olsak bu yalancının yalanına biz de aldanacağız, insaf.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görev yaptığı yerde ne kadar kalırsa kalsın, kalıcı hizmetlere imza atamayan, ilçe halkının gönlünde sağlam bir yer edinmeyen idarecinin, ellerini başının arasına alıp ‘nerede eksiğim var?' diyerek düşünmesi gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim milletimiz bazen anlık olarak farklı tepki verebilir, ama sonuçta ortaya konan her güzel hizmeti takdir eder, yapanın da hakkını teslim eder. Kaymakamın kayda değer bir icraat ortaya koymadığı bir yerde, diğer kamu görevlilerinden üstün gayret beklemek beyhudedir, çünkü yönetimde adettir, herkes en baştakine bakar, kendi konumunu, kendi yolunu da ona göre belirler” ifadelerini kullandı.
“KAYMAKAMLAR İNSANLARIN GÖNLÜNE GİRDİKLERİ TAKDİRDE ŞEHRE GERÇEK ANLAMDA NÜFUZ ETMİŞ OLUR”
Güneydoğu'daki bazı il ve ilçelerde, devletten aldığı imkânları dağdaki terör örgütüne gönderen belediyelere kayyum olarak atanan vali, vali yardımcısı ve kaymakamların gerçekleştirdikleri çalışmalarla şehirleri yeniden ayağa kaldırdığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit edilen Kaymakam Safitürk'ün de görev yaptığı ilçenin sorunlarıyla ilgilenip bölgenin çocuklarıyla hemhâl olduğunu hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kaymakamlara; garipleri, öksüzleri, yetimleri, engellileri, yaşlıları, sığınmacıları, ihtiyaçlarını teker teker bilecek şekilde tanımaları tavsiyesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Eğer ilçenizde yatacak yeri olmadığı için gece sokaklarda kalan, yiyeceği olmadığı için yatağa aç giren, yakacağı olmadığı için soğukta titreyen, giyeceği olmadığı için dışarı çıkmaya utanan, defteri, kalemi olmadığı için okula gidemeyen, bakacak kimsesi olmadığı için sersefil olan, velhasıl yardım eli uzatabilecekken ihmalden dolayı mağdur olan tek bir kişi dahi varsa, açık söylüyorum, çok büyük bir vebal altındasınız demektir. Çünkü bu milletin, bu devletin elhamdülillah bu söylediklerimi zorda bırakacak acziyeti yok, elhamdülillah güçlüyüz, bu imkânlarımız var. Her valiliğe, her kaymakamlığa sürekli olarak zaten biz devletin imkanlarını aktarıyoruz, tüm bu sıkıntıları çözebilecek, tüm bu ihtiyaçları giderebilecek düzeydeyiz. Eskiden devletin kendine hayrı olmadığı dönemlerde bu tür eksikler, ihmaller belki mazur görülebilirdi, ama bugünün Türkiye'sinde böyle bir görüntüyü asla kabul edemeyiz.”
Kaymakamlara, insanların gönlüne girdikleri takdirde şehre gerçek anlamda nüfuz etmiş olacaklarını söyleyen ve “Bu işleri maaşlı memurlara bakırsanız istediğiniz neticeyi elde edemezsiniz, her şeyden önce kendiniz bizzat bu işlerin içinde olacaksınız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz gönlünüzü ortaya koyan insanlarsınız. Sivil toplum kuruluşlarını sizler harekete geçireceksiniz. Çünkü yardım konuları emirle, görevle uzun süre yürütülebilecek işler değildir, mutlaka gönüllük esasına göre bunlar sürdürülmelidir” şeklinde konuştu.
Merhum Neşet Ertaş'ın ‘aşkınan çalışan yorulmaz' sözünü hatırlatarak ülke ve millet için aşkla, sevgiyle, tutkuyla çalıştıkları takdirde hiçbir zaman yorulmayacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam tersine, elde ettiğiniz her başarı gücünüzü, enerjinizi, azminizi biraz daha artırır. Bizler ve sizler için yaptığınız hizmetler karşılığında aldığınız ‘Allah razı olsun' sözünden daha değerli bir armağan, daha kıymetli bir hediye olamaz” diye ekledi.
“TÜRKİYE TERÖR ÖRGÜTLERİ VE ONLARI DESTEKLEYEN GÜÇLERLE HAYATİ BİR MÜCADELE YÜRÜTÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye hem içeride, hem dışarıda bütün yuvalanmış terör örgütleri ve onları destekleyen güçlerle hayati bir mücadele yürütüyor. Bu mücadelenin daha uzunca bir süre de devam edeceği anlaşılıyor. Şu ana kadar hamdolsun bizi hedef alan oyunların hepsini de bozduk, bize kurulan tuzakların hepsini de boşa çıkarttık. Bu yıldan başlayarak önümüzdeki dönemde milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine yönelik saldırıların katlanarak artması kuvvetle muhtemeldir. Kimi zaman inanç, kimi zaman mezhep; bakın en büyük tehlike bu, onu da söyleyeyim. Şu anda mezhebi noktada bir yapılanmayı şiddetle yürütenler de var, bunu özelikle bilmenizi istiyorum. Etnik unsurları şu anda egemen kılamayanlar, şimdi mezhebi olarak bu işi yürütmenin gayreti içerisindeler. Kimi zaman meşrep, kimi zaman yine söylüyorum köken, kimi zaman daha başka farklılıklar, bütün bunlar üzerinden saldırılar başlatılıyor veya başlatılacak, onun için sizlere büyük görev düşüyor.”
Kaymakamlara görev yaptıkları ilçelerinde en küçük bir provokasyona, kışkırtmaya, fiziki veya psikolojik tahrike izin vermemeleri gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilgili birimlerle yakın diyalog ve iş birliği içinde bu tür olumsuzlukların başlamadan önce önüne geçmelerinin şart olduğunu belirtti.
Kaymakamlara dışarıdan gelen ve çeşitli kisveler altında milleti birbirine düşürmek isteyen hiç kimseye müsamaha göstermemelerini, terör örgütlerinin en küçük bir hareketlenmesine dahi izin vermemelerini salık veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimiz Gezi olaylarından çukur eylemlerine, 15 Temmuz'dan ekonomik kumpaslara kadar her konuda ülkesine, milletine sahip çıkma konusundaki kararlığını ortaya koymuştur. Sizlerden özellikle milletimizden aldığınız güçle ve bu kutlu mücadelenin üzerinize yüklediği sorumlulukla önümüzdeki dönem her konuda çok daha büyük hizmetlere imza atmanızı bekliyorum” diyerek konuşmasını tamamladı. HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ