Erdoğan: 'Demokrasiye İnanmış Bir Ülkenin, Terör Örgütüyle İş Birliği Yapmasını Anlayamıyorum'

New York'ta 'Bloomberg Küresel İş Forumu' etkinliğinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin Suriye'deki terör örgütlerine yaptığı silah ve mühimmat sevkiyatına dikkat çekerek 'Şimdi ben Türkiye olarak düşünüyorum, Kuzey Suriye'ye gelen bütün bu ağır silahların yarın bana karşı kullanılmayacağını kim garanti edebilir? Bu endişeyi taşıyorum, dolayısıyla bunu gidermek lazım. Bizim dayanışmamızın önüne bu terör örgütleriyle yapılacak dayanışmalar geçemez, bunun kararlılığı içerisinde olmamız gerekir diye düşünüyorum' dedi.

“SURİYE'DE UYGULANAN DEVLET TERÖRÜNE DÜNYA SESSİZ KALIYOR” Suriye'de başlayan iç savaş ve sonrasında yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esed'in 1 milyona yakın vatandaşını öldürerek uyguladığı devlet terörüne dünyanın sessiz kaldığını belirterek, “Burada Türkiye olarak, komşumuz olması, hatta akrabalık bağlarının olması hasebiyle biz sessiz kalamazdık. Defaatle Esed'e uyarılarımız olduğu halde, dostluğumuzu fırsat bilerek uyarıları yaptığımız halde değişen bir şey olmadı” diye konuştu. Bu duruma karşı tavır ortaya koymak, dost ülkelerle ve uluslararası kuruluşlarla sorunu gündeme getirmek, buna bir çözüm bulmak için müdahil olmak durumunda kaldıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barack Obama döneminde ABD ile pek çok görüşme yaptıklarını; ancak bir netice alamadıklarını aktardı. “Rusya'yla yaptığımız görüşmelerde şu anda bir neticeye varıyoruz diyebilirim. En azından bir Cerablus, Rai, Dabık, Bab; orada 2 bin kilometrekarelik alanda şu ana bir sükûneti sağladık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat Kalkanı operasyonu ile sükûnet sağlanan bu bölgeye yaklaşık 100 bin Suriyelinin ülkelerine geri döndüğünü hatırlattı. Bu bölgede güvenliğin sağlanmasının yanı sıra halkın eğitim, sağlık, gıda ihtiyaçlarının da Türkiye tarafından sağlandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye sığınan Suriyeli ve Iraklı mülteciler için Türkiye'nin harcadığı rakamın 30 milyar doları bulduğunu; Avrupa Birliği'nin mülteciler için yapmayı taahhüt ettiği toplam 6 milyar avroluk yardım sözünü tutmadığını söyledi ve şunları ekledi: “Biz buna rağmen Suriye'ye yardım elimizi uzattık ve şu anda 3 milyon mülteciye biz ülkemizde 260 bini çadır kamplarda, konteyner kamplarda olmak üzere bakıyoruz, bakmaya da devam edeceğiz. Çok farklı bazı çıkış yollarını da arıyoruz, bunu da aramaya devam edeceğiz.” DEAŞ'A KARŞI VERİLEN MÜCADELEDE TÜRKİYE'NİN BAŞARISI ABD'nin, Rakka operasyonunda DEAŞ terör örgütüne karşı birlikte mücadele verdiği PYD ve YPG'nin, PKK'nın bir yan kolu olarak terör örgütü olduğunu vurgulayarak, “Demokrasiye inanmış bir ülkenin bir terör örgütüyle iş birliği yaparak bir başka terör örgütünü yok etmesini ben anlayamıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokratik bir hukuk devleti olarak ABD'ye Rakka operasyonunu birlikte yapma teklifinde bulunduklarını söyledi. Cerablus, Rai, Dabık ve Bab'da 2 bin kilometrekarelik alanda 3 bin DEAŞ'lıyı Türkiye'nin etkisiz hale getirdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demek ki olabiliyor, bu yapılabiliyor ve kimseden de destek almadan bunu yaptık. Rakka'da da biz bunu rahat rahat yapardık” dedi. “Trump ve Obama arasında bir değişiklik oldu mu? Obama'yla kıyaslandığında Suriye'yle alakalı Trump biraz daha etkili mi acaba?” şeklindeki soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onu tartma gibi bir gayretin içerisine girmem. Ben sadece inandığım doğruyu burada söylüyorum. Bu inandığım doğru üzerinden ekranları başında bizi izleyenler kim kimdir, kim burada daha etkindir, bunu onlar tercih etmeli. Fakat ben Sayın Donald Trump'a inandıklarımı söyledim, tüm heyetine inandıklarımı söyledim, yarın yine beraber olacağız, bunları yine beraber değerlendireceğiz. Temenni ederim ki ortak doğrularda birleşir ve ortak doğrularda birleşmek suretiyle adım atarız” cevabını verdi. “DAYANIŞMAMIZIN ÖNÜNE TERÖR ÖRGÜTLERİYLE YAPILACAK DAYANIŞMALAR GEÇEMEZ” ABD'nin Irak'tan Suriye'deki terör örgütlerine yaptığı silah ve mühimmat sevkiyatının 3 bin tırı aştığına ve bunların içinde tankların, tıpların, zırhlı araçların olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi ben Türkiye olarak düşünüyorum, Kuzey Suriye'ye gelen bütün bu ağır silahların yarın bana karşı kullanılmayacağını kim garanti edebilir?” diye sordu ve devamında, “Şimdi aynı yanlış burada işleniyor, bu endişeyi taşıyorum, dolayısıyla bunu gidermek lazım. Kaldı ki bizim Amerika'yla stratejik ittifakımız var ve NATO'da Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa, bütün hepsiyle beraberiz. Bizim dayanışmamızın önüne terör örgütleriyle yapılacak dayanışmalar geçemez, bunun kararlılığı içerisinde olmamız gerekir diye düşünüyorum” diye ekledi. “IRAK'IN KUZEYİNDE BAĞIMSIZ BİR DEVLET İLANINA MÜSAADE ETMEYİZ” IKBY'nin bağımsızlık referandumuna ilişkin yöneltilen soruya cevaben geçmişte ve bugün Irak'ın toprak bütünlüğü tezini savunduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, IKBY Başkanı Barzani'ye özel temsilcilerini göndererek, “Sakın böyle bir yanlışın içerisine girmeyin. Biz, darda kaldığınız zamanlarda size her türlü desteği vermiş bir ülkeyiz ve 350 kilometre sınırımız olan bir komşumuzsunuz, komşunuz durumundayız. Bizde akrabalarınız var, aynı şekilde bizimkilerin sizde akrabaları var. Böyle bir yanlış yapmayın” dediklerini aktardı. IKBY'nin şu anda bu yanlışı yaptığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayın 27'sinde Millî Güvenlik Kurulu toplantım vardı, Birleşmiş Milletler gündemi sebebiyle bu toplantıyı biz 22'sine aldık, döner dönmez Ankara'da Millî Güvenlik Kurulumuzu topluyoruz. Millî Güvenlik Toplantımızda ne gibi yaptırımlar uygularız, bunun kararını alacağız. Tabii biz Millî Güvenlik Kurulu olarak kararı aldıktan sonra hükûmetimize göndereceğiz, hükûmetimiz de Bakanlar Kurulu toplantısında kararını verecek ve ondan sonra açıklamamızı yapacağız” şeklinde konuştu. Irak'ın kuzeyinde bir bağımsız devlet ilanına taraf olmadıklarının ve buna müsaade edilmesinin mümkün olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Orada sadece Kürtler yaşamıyor, orada Türkmenler var, orada Araplar var, bütün bunların birlikteliğini bozmaya kimsenin hakkı yok” vurgusunda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, IKBY lideri Barzani'nin attığı bu adımla kendini yalnızlığa ittiğini ifade etti ve “Şu an itibariyle İsrail'den başka yanında kimse yok. Bütün dünya ülkeleri şu anda bu anlayışa, bu teze karşı durumda. Burada da yaptığımız görüşmelerde hep bunu gördüm. Temenni ederim ki ayın 25'ine kadar Sayın Barzani ve ekibi hemen bu yanlış karardan vazgeçerler” dedi. Moderatörün, “Bu noktada ekonomik yaptırım mı uygulanır sadece, yoksa güç kullanımı da söz konusu olabilir mi?” sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çeşitlendirmeyi burada ifade edersem doğru olmaz. Millî Güvenlik Kurulumuzda bunları çalışacağız. Orada bunları ortaya süreceğiz, hükûmetimize teklifimizi yapacağız, ondan sonra da hükûmetimizin kararıyla bu açıklanacak” diyerek cevapladı. “NATO'NUN İÇİNDE NÜKLEER SİLAHLARA SAHİP OLAN ÜLKELER VAR” Türkiye'nin Rusya'dan S-400 savunma sistemini almasına yöneltilen eleştirilerle ilgili soruya verdiği cevapta, NATO ülkeleri içinde S-400'den daha güçlü ve nükleer silahlara sahip olan ülkelerin olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO'nun içerisindeki bu ülkelere ‘siz de NATO ülkesi olarak bu nükleer silahları bırakın' denmediğini dile getirdi ve şu açıklamaları yaptı: “Şimdi Türkiye olarak yanı başımdaki Suriye'de S-400 varken, ben kendim bir S-400'e, belki S-500'e, hatta hatta S-600'e sahip olmanın gayreti içerisinde olmak durumundayım. Bunlar, kendimizi korumaya yönelik atmamız gereken adımlardır. Balistik füzelerle ilgili atmamız gereken adımlar da vardır. Bunlar bir yöneticinin ülkesini, 80 milyon Türkiye'yi korumak bizim görevimizdir. Bunun için de ne gerekiyorsa A'dan Z'ye bunu yapacağız. Biz NATO ülkelerinden istediğimiz silahları alamıyorsak ne yapacağız? Başımızın çaresine bakacağız.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmiş yıllarda Türkiye'nin birçok dost NATO ülkesinden insansız hava aracını parasıyla satın almak istediğini ancak verilmediğini hatırlattı ve “Terör örgütüne bu silahları bedava veriyorlar, para almadan veriyorlar. Türkiye senin ortağın olacak, NATO'da beraber olacaksın, istediğin silahı NATO'daki ortağından, müttefikinden alamayacaksın, bu ne ile izah edilir? Onun için bu adımı atmak durumundayız ve atıyoruz. Ve şu anda da hızla devam ediyoruz, görüşmelerimiz devam ediyor, ortak çalışmalarımız devam ediyor” şeklinde konuştu. “SİYASETTEKİ TEZİMİZ: DOSTLARI ÇOĞALT, DÜŞMANI AZALT” Türkiye'nin olumlu yaklaşımlar karşısında olumsuz olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzdeki dönemde bu ittifak biraz daha büyür mü Rusya'yla?” şeklindeki soruyu ise şöyle cevapladı: “Her şeyden önce bizim siyasetteki tezimiz şu: Dostları çoğalt, düşmanı azalt. Biz buna çalışıyoruz. Ve Rusya ile bir olumsuzluk yaşadık. Ama çok kısa zamanda bu olumsuzluğu gidermek suretiyle şu anda Rusya dış ticaret hacminde ciddi bir tırmanışa geçmiş vaziyetteyiz ve biz Rusya ile 36 milyar dolara ulaşan bir ticaret hacmini yakaladık. Ve şu anda yine turizmde Rusya bu yıl öyle zannediyorum ki Almanya'yı da geçmek suretiyle turizmde 1 numara olacak ve çok ciddi bir turist akımı Rusya'dan Türkiye'ye doğru geldi-geliyor. Şimdi tabii ki Türkiye olarak ‘kazan-kazan' esasına dayalı bir şekilde biz de hesaplarımızı yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz.” RUSYA DEVLET BAŞKANI PUTİN İLE GÖRÜŞME Önümüzdeki Pazartesi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin telefonla görüşeceklerini, Perşembe günü de bir akşam yemeğinde Suriye'de yaşanan gelişmeleri ele alacaklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘çatışmasızlık bölgesi' olarak ilan edilen İdlib'in güvenliğinin, şehir çevresinde Rus karakolları, şehir içinde Türk karakolları tarafından Özgür Suriye Ordusu ile birlikte sağlandığını belirtti. “Suriye'de askerleriniz var, onlar orada kalacaklar mı, sayıları artacak mı?” sorusuna karşılık ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelişen şartlara göre değişir, artabilir-eksilebilir, bunu şartlar belirler. Ve tabii ki askerimizin kalitesi de ona göre değişiyor. Zaman olur komando olur, zaman olur bakarsınız düz olur. Bu da yine oradaki şartlara göre değişir. Şu anda burada en üst düzeyde temsili askerimiz yapıyor ve sınırda şu anda hazır vaziyette bekliyorlar. Her an orada göreve hazır durumda barışı tesis edecekler” diye cevap verdi. “AB'NİN TÜRKİYE'YE UYGULADIĞI SİYASİ AMBARGODUR” Forumda, kimi Avrupa Birliği (AB) yetkililerinin ‘Türkiye, Avrupa Birliği'nden uzaklaşıyor' açıklaması ile ilgili değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1963 yılında resmî olarak AB üyeliği müracaatını yapan Türkiye'nin 54 yıldır AB kapısında bekletildiğini söyledi ve “Türkiye'ye uygulanan aslında siyasi bir ambargodur bu. Türkiye'nin kişiliğine, şahsiyetine yönelik bir saygısızlıktır bu. Avrupa Birliği müktesebatına ters bir yaklaşımdır” diye konuştu. AB yetkililerinin, hiç bir ülkeye bu yaklaşımı göstermediğini, vize serbestisi ve Türkiye'deki mülteciler için 2016 Haziran'ında ve sonunda 3+3 milyar Avroluk yardım konularında verdikleri sözü tutmadıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi dürüstlük nerede? Yok” diye ekledi. “MİNDERDEN KAÇAN TARAF OLMAYIZ” Fransa'da Chirac'ın Cumhurbaşkanlığı, Almanya'da Schröder'in Başbakanlığı döneminde, müzakere masasında olan Türkiye'nin Başbakanı olarak AB liderler zirvesine katıldığını; Sarkozy'nin Fransa'nın başına, Merkel'in Almanya'nın başına gelmesinden sonra müzakereci ülkelerin zirveye katılımının yasaklandığını ve açılan fasıl sayısının da 15'ten 35'e çıkarıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki, bunlar kime karşıydı? Bunlar sadece Türkiye'ye karşı alınan önlemlerdi. Juncker önce bana bunu izah etsin” ifadelerini kullandı. Moderatörün, “Peki neden vazgeçmiyorsunuz, bu gerçekten çarpıcı. Neden Türkiye hala bu kadar ısrar ediyor, neden hala bunları çekiyor?” sorusuna ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karar merciinde olan, onlar. Onlar bize kapıyı kapatsın, biz kararı rahat veririz, çok da meraklı değiliz; bunu da söyleyeyim. Ama onlar istiyorlar ki Türkiye buradan kaçsın. Yok, biz hiçbir zaman minderden kaçmadık, minderden kaçan da olmayız, minderden kaçan onlar olsun. Kararlarını versinler, bizim kararımız kolay” şeklinde cevap verdi. “GAZETECİ OLDUKLARI İÇİN DEĞİL, TERÖR ÖRGÜTÜ YANDAŞI OLDUKLARI İÇİN YARGILANIYORLAR” AB yetkililerinin ‘Türkiye'de dünyanın diğer yerleriyle kıyasla çok sayıda gazeteci hapishanelerde' sözünün hatırlatılması üzerine, hapiste olduğu söylenen gazetecilerin çoğunun, terör, bombalama, hırsızlık, bankamatik soygunu gibi suçlara adı karışmış kişilerden oluştuğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yani ‘gazeteciyim' demekle gazeteci olunmuyor. Bunların birçoğu böyle. Fakat ne yazık ki dışarıdakiler ‘ben gazeteciyim' dedikleri için bunları gazeteci sayıyor. Şu anda her yerde yargı makamı var, bizde de yargı makamı var. Yargı makamı bunlarla ilgili kararını veriyor ve çıkması gerekenler varsa çıkar. Ama bunların birçoğu ajanlık görevi yapıyorsa, onlar da bunun hesabını verir” değerlendirmesinde bulundu. Hapishanede olduğu ifade edilen gazetecilerin PKK terör örgütü yandaşlığı ve FETÖ terör örgütü mensubiyeti dolayısıyla yargı sürecinde olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen Mayıs ayında gerçekleştirdiği ABD ziyaretinde, PKK'lı göstericilerin kendisine yakın mesafede gösteri yapmasına rağmen, ABD güvenlik güçlerinin müdahale etmemesini, korumalarının bunun üzerine kendisini korumak için müdahale etmek durumunda kalmasını örnek olarak gösterdi. “DEVLETİMİZİ YIKMAYA YÖNELENLERİ SAVUNANLARIN YAKLAŞIM TARZI ADİL DEĞİL” “Eğer insan haklarındaki pozitif gelişmeyi öğrenmek istiyorsanız Türkiye'ye gelin. Batıda öyle insan hakları noktasında adalet aramayın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'den kaçan terör örgütü mensuplarının Almanya'ya sığındığını vurguladı ve yargılama sürecinde olmayan teröristlerle ilgili Almanya'ya verdikleri 4500 dosyadan hiçbir geri dönüşün olmadığını dile getirdi. Yine ABD'de yargılama sürecinde olmayan, FETÖ terör örgütünün elebaşı ve mensupları ile ilgili ABD'ye 85 koli bölge gönderildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'den iadesi istenen kişilerin ise halen yargılama sürecinde olduğuna dikkat çekti ve sözlerine şöyle devam etti: “Yargılama sürecinde olmadığı halde bunlar bize verilmiyor. Şimdi burada adalet nerede acaba? Şimdi ülkemde darbe girişiminde bulunacaklar, devletimizi yıkmaya yönelecekler. Devletimizi yıkmaya yönelenleri savunanların yaklaşım tarzı adil midir? Her şeyden önce bir defa hukuk içinde hareket etmek asıl olandır. Ama bunlar hukuk içerisinde değil. Ne yazık ki siyasi manevralarla kararlar verip böyle bir yaklaşım tarzı içerisinde oluyorlar ve bu da bizleri tabii ciddi manada üzüyor.” HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ

Bakmadan Geçme