Erdoğan: 'Kardeş Kavgasının Kazananı Olmaz'

AK Parti İstanbul İl Başkanlığı iftarında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar'a uygulanan ambargolara değinerek 'Son günlerde Körfez bölgesindeki kardeş ülkeler arasında yükselen tansiyon, tüm Müslümanların Ramazan sevincine gölge düşürmüştür. İslam dünyasının birçok sorunla, sıkıntıyla boğuştuğu bir dönemde buna yenilerinin eklenmesi yanlıştır. Bölgemizin geleceğine dair planların, kirli hesapların devreye alındığı bir süreçte enerjimizi kendi iç meselelerimizde tüketmek, kıt kaynaklarımızı boşa harcamak asla doğru değildir' diyerek kardeş kavgasının kazananı olmayacağını bildirdi.

İl teşkilatı üyelerinin ve davetlilerin Ramazan ayın tebrik ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, iftar programının düzenlendiği Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezini şehre kazandırdığı için İstanbul Büyükşehir Belediyesine ve Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a teşekkür etti. “MİLLETİMİZİN ONAYINDAN GEÇEN YENİ DÖNEMİN HEYECANINI YAŞIYORUZ” Daha önce Anayasanın ilgili maddesinde, cumhurbaşkanının partili olamayacağı hükmünü hatırlatarak, “Böylece sizi mensubu olduğunuz partinizden kopardıkları, ayırdıkları gibi, bir yerde siyaset yaparken siyasetsizliğe mahkûm etmişler. Biz de alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağımızı buna rağmen ifade etmiştik. Sonunda verilen mücadeleler, Anayasa değişikliği ve hamdolsun bugünlere yeniden kavuşma fırsatını Rabbim lütfetti” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan halk oylamasındaki tercihlerinden dolayı vatandaşlara teşekkür etti ve “Siz bir yanlışı düzelttiniz, siz doğru olmayan bir adımı doğrulttunuz. Seçim sürecinde gece gündüz çalışan tüm parti mensuplarımıza gayretleri, emekleri, fedakârlıkları için minnettarlığımı ifade ediyorum. Hepimiz 16 Nisan Anayasa değişikliği paketiyle milletimizin onayından geçen yeni dönemin heyecanını yaşıyoruz” diye konuştu. “TÜRKİYE'DE YENİLİĞİN, REFORMUN VE GELECEĞİN PARTİSİ OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ” Bundan sonra zor bir dönemin başlayacağına ve 2019'da yapılacak seçimlere işaret ederek, partisinin tüm katmanlarında çalışanlarla sık sık buluşup istişare edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2019 seçimleri ülkemizin geleceği ve kazanımlarımızın korunması açısından bir dönüm noktası olacaktır. Bu kritik dönemi en iyi şekilde değerlendirmeli, hasar tespitimizi yaptıktan sonra eksikliklerimizi tamamlayarak yolumuza devam etmeliyiz. Biz milletimizle bağımızı güçlü tuttuğumuz, her doğan günle beraber kendimizi de tazelediğimiz için bugünlere ulaştık. İnşallah bundan sonra da Türkiye'de yeniliğin, reformun ve geleceğin partisi olmayı sürdüreceğiz” dedi. Bu Ramazan ayının da hüzün ve teessürle yaşandığını, kalbi kırık olarak idrak edildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Komşularımız başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde Müslümanlar bir tas sıcak çorbaya, sükûnete, huzura hasret bir şekilde bu mukaddes ayı geçiriyorlar. Şimdi şöyle bir düşünelim: Yemen'de, Afganistan'da, Arakan'da, Filistin, Libya, Somali'de kardeşlerimiz kimi zaman açlıkla, kimi zaman terörle, kimi zaman da baskı, zulüm ve şiddetle bu Ramazan'ı yaşamaya çalışıyorlar. İftar sevincimiz de sahur huzurumuzda kardeşlerimizin yürek dağlayan feryatları karşısında buruklaşıyor. Ne yazık ki Ramazan'ın temsil ettiği değerler hayatımıza yeteri kadar nüfuz etmiyor, edemiyor. Yardımlaşmaya, dayanışmaya, aramızdaki küslükleri, kırgınlıkları çözmeye yoğunlaşmamız gereken bir ayda maalesef yeni krizlerin, yeni gerilimlerin haberlerini alıyoruz.” “KAOS TACİRLERİNİN HEVESLERİNİ KURSAKLARINDA BIRAKMALIYIZ” Konuşmasında Körfez ülkeleri arasında yaşanan gelişmelere ve Katar'a uygulanan ambargolara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üzülerek ifade ediyorum, son günlerde Körfez Bölgesindeki kardeş ülkeler arasında yükselen tansiyon, tüm Müslümanların Ramazan sevincine gölge düşürmüştür. İslam dünyasının birçok sorunla, sıkıntıyla boğuştuğu bir dönemde buna yenilerinin eklenmesi yanlıştır. Bölgemizin geleceğine dair planların, kirli hesapların devreye alındığı bir süreçte enerjimizi kendi iç meselelerimizle tüketmek, kıt kaynaklarımızı boşa harcamak asla doğru değildir” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu gerçeğin herkes tarafından bilinmesi gerekiyor: Buradan tüm Körfez'deki kardeşlerime sesleniyorum, liderler ve Körfez halkı sizlere sesleniyorum; kardeş kavgasının kazananı olmaz. İftiralarla bir yere varılmaz, böyle bir kavganın kazanan tarafı bölgemizdeki istikrarsızlıktan, gerilimlerden, kan ve gözyaşından beslenen odaklar olacaktır. Nitekim kriz simsarları daha hadisenin ilk anlarından itibaren bu konulardaki mutluluklarını dile getirmekten çekinmediler. Müslüman, basiret ve feraset sahibi insandır. Müslüman, bir ısırıldığı delikten ikinci kez ısırılmayacak kadar akıllı insandır. Bizim müminlere has teenniyi öne çıkartarak bu tezgahı bozmamız, kaos tacirlerinin heveslerini kursaklarında bırakmamız gerekiyor. Kardeşlerim, Türkiye'de darbe girişimi olduğu zaman Körfez'de kimlerin buna sevindiğini biz çok iyi biliyoruz. Birilerinin istihbarat örgütleri varsa, bizim de istihbarat örgütümüz var. Kimlerin o geceyi nasıl geçirdiklerini çok iyi biliyoruz. ‘Türkiye'de ne oldu, ne oluyor, bitti mi, gidiyor mu, darbe neticeye ulaştı mı-ulaşıyor mu'; bunu takip edenleri çok iyi biliyoruz. Nasıl paralar harcandığını çok iyi biliyoruz.” “KATAR'A HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ” Türkiye'nin Katar'daki kardeşlerinin yanında olmasından, ülkeye gıda ve ilaç ihracatı yapmasından rahatsız olanların olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kusura bakmayın, biz Katar'a her türlü desteği vermeye devam edeceğiz” sözlerine yer verdi. Türkiye ile Katar arasında savunma sanayii alanındaki anlaşmalarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayii ile ilgili biz Katar'la anlaşmayı bugün yapmadık ki, Katar'la bizim bu anlaşmayı yapmamız 2-3 yıllık bir süreçtir ve o günden bugüne Parlamentomuzdan bunu yeni geçirme durumunda kaldık. Şimdi ben sesleniyorum Körfez'deki dostlarımıza; Amerika'nın Katar'daki üssü sizi niye rahatsız etmiyor? Orada başka ülkelerin üsleri de var, onlar sizi niye rahatsız etmiyor? Kaldı ki, rahatsız olduğunu söyleyenlere de benim teklifim oldu, ‘biz sizlerde de üs kurabiliriz' dedim. Bana o zaman ‘bir değerlendirelim' dediler, şimdi bundan rahatsız oluyorlar” ifadelerini kullandı. “MÜSLÜMANIN MÜSLÜMANI KIRMASINDAN BIKTIK” Türkiye'nin Katar'da üs kurması ile ilgili karara TBMM'de büyük bir oy çoğunluğuyla onay verenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı Tillerson'un Katar'a uygulanan ambargonun hafifletilmesi yönündeki çağrısına atıfta bulundu ve “Ben diyorum ki, bu tamamen kaldırılmalı, kardeşler arasında bu olmamalı. Özellikle Suudi yönetimine benim bir ricam var, siz Körfez'in en büyüğüsünüz, en güçlüsünüz, biz size Hâdim'ul Haremeyn-i Şerifeyn dedik. Siz düşmanlıkları değil, özellikle siz orada kardeşliğin baş tacı olmalısınız, onları bir araya getirmelisiniz. Ve Suudi Arabistan'a da, Hâdim'ul Haremeyn-i Şerifeyn olarak yakışır diyorum, bunu yapması lazım ve bunu da bekliyoruz. Bu da bizim hakkımızdır. Niye? Bıktık biz bu kavgalardan, Müslümanın Müslümanı kırmasından bıktık” değerlendirmesinde bulundu. “KATAR'IN BUGÜNE KADAR TERÖRE DESTEK VERDİĞİNE BEN ŞAHİT OLMADIM” Katar'da çeşitli hizmetlerle ilgili kurulmuş olan vakıfların terör örgütü olarak ilan edilmesi ile ilgili olarak, “Olmaz böyle bir şey, o vakıfları ben de tanıyorum, ben de biliyorum ve Katar'ın bugüne kadar teröre destek verdiğine ben şahit olmadım” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son 1-2 haftaya kadar bu kadar iyi münasebetleri olan Körfez ülkelerine şimdi ne oldu da dost Körfez'deki bu kardeşlerini terör ülkesi olarak ilanlar ediyorlar, anlamak mümkün değil? Kusura bakmasınlar, biz Katarlı kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız, bize ne görev düşüyorsa Hakk yolunda bizler desteğimizi vermeye devam edeceğiz” açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Yeni acıların yaşanmasına, bölge halkına yeni külfetlerin yüklenmesine müsaade etmemeliyiz. Türkiye olarak daima coğrafyamızda istikrarın, güvenliğin, barış ve huzurun korunmasından yana olduk, hiçbir ayrım yapmadan kardeşlerimiz arasındaki pürüzleri gidermenin, onları müşterek menfaatlerde buluşturmanın mücadelesini verdik, bugün de aynı gayeyle hareket ediyoruz. Çünkü biz özellikle şu ilahi emre ittiba etmiş insanlarız; o da nedir? Hucurat Suresinde Rabbimiz ne buyuruyor: ‘Müminler ancak kardeşlerdir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin' diyerek bize böylesi bir meselede nasıl davranmamız gerektiğini gösteriyor. İşte bu anlayışla Katar krizini çözüme kavuşturmak için, kardeşlerimizi ortak bir paydada buluşturmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. 13'ün üzerinde devlet ve hükûmet başkanıyla görüştüm, Dışişleri Bakanımız, ilgili bürokratlarımız ve yakın mesai arkadaşlarım da muhataplarıyla görüşmeler gerçekleştirdiler, inşallah kısa sürede bu temasların meyvelerini toplayacağımıza inanıyorum.” “KRİZİ FIRSATA ÇEVİRMEYE ÇALIŞANLAR KERVANINA ANA MUHALEFETİN BAŞINDAKİ ZAT DA KATILMIŞ” Müslümanların canını yakan, en çok Müslümanlara zarar veren terör örgütlerini ortadan kaldırmanın yolunun, ihtilaf değil ittifak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi, birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır. Bilhassa içinden geçtiğimiz şu mübarek günlerde bu tavsiyelere kulak vermemiz gerekiyor” görüşlerine şer verdi. Katar konusu ile ilgili olarak ana muhalefet partisi yetkililerinin açıklamalarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz kardeş kavgası olmasın diye gecemizi gündüzümüze katarken, krizi çözmek için tüm imkânlarımızı seferber ederken, birilerinin da başka tellerden çaldığını görüyoruz. Kriz lobisine, krizi fırsata çevirmeye çalışanlar kervanına ana muhalefetin başındaki zat da katılmış. Ömründe Katar'a ayak basmamış, Orta Doğu'da hiçbir ülkeye adım atmamış, dünyayı Batıdaki 3-4 ülkeden ibaret sanan bu zat, bölgedeki kriz hakkında kendince ahkâm kesiyor. Kendi ülkesinden dahi bihaber bu şahsın, 1,7 milyarlık İslam âleminin kaderini ilgilendiren böylesine hassas meselelerde birilerinin ağzıyla konuşması ülkemiz adına utanç vericidir” diye konuştu. “HER TARAFI YAKMAK, YIKMAK NE ZAMANDAN BERİ HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ OLDU?” Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Biliyorsunuz, bunlar tarih, coğrafya, siyaset bilmedikleri için, sosyalist enternasyonalde Filistinli kardeşlerimizin haklı mücadelesini eli kanlı bölücü terör örgütüyle aynı kefeye koymuşlardı. Son 6 yıldır kendi halkını kimyasal silahlarla, balistik füzelerle, varil bombalarıyla katleden Esed'in devlet terörüne tek bir kelime etmedikleri gibi, tam tersine rejimin suçlarını aklamaya çalıştılar. Bunların milletvekilleri desen terör örgütünün bayrakları altında yürüyüş yapmaktan, ülkemize yaptırım uygulanması için Batıya yalvarmaya kadar sergilemedik rezillik bırakmadılar. İşte geçen günü Gezi eylemlerinin 4. yılını kutladılar. Nerede? İstiklal Caddesi'nde. Kimler yan yanaydı? PKK'lılarla CHP'nin milletvekilleri yan yana, omuz omuza yürüdüler. Ve tweet atıyor başındaki zat, Gezi eylemleri hak ve özgürlük mücadelesiymiş; sevsinler seni. Her tarafı yakmak, yıkmak ne zamandan beri hak ve özgürlük mücadelesi oldu? Böyle bir şey olabilir mi? Eğer hak ve özgürlük mücadelesini vereceksen, bunu kaleminle verirsin, bunu düşünceni, fikrini ortaya açık, net koymak suretiyle verirsin, yakıp yıkmakla değil.” “İÇLERİNDEKİ DARBE HEVESİNİ SÖNDÜRMEYENLERE TÜRK MİLLETİ GELECEĞİNİ EMANET ETMEZ” Ana muhalefet partisi liderine işaret ederek, “Bu zat partisinin bu utanç karnesine bakmadan çıkmış, kimi terör örgütü olarak tanıyacağımız konusunda bize ders vermeye kalkıyor. Daha da vahimi, bize Rabia'mızdan vazgeçmemizi telkin ediyor” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rabia işaretinde ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet' ilkelerinin olduğunu hatırlattı şunları ekledi: “Allah aşkına, bu ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanı bu 4 ilkenin hangisinden niye rahatsız oluyor? İktidara gelme hedefiyle çalışması gereken bir ana muhalefet partisi niçin bu ilkelerden vazgeçilmeyi ister? Geldiğiniz koltuğu milletin rızasına değil de birilerinin himmetine, ihsanına, kumpasına borçluysanız, elbette mensubiyetiniz de millete değil oraya olur. Pensilvanya'nın piyonu olmuş, karanlık güçlerin sözcülüğüne soyunmuş bir siyasetçiden ne ülkeye, ne bu devlete, ne de insanlığa bir hayır gelir. Hâlâ 27 Mayıs'ın hayaliyle yaşayanlara, içlerindeki darbe hevesini söndürememiş olanlara Türk milleti geleceğini emanet etmez. Zaten bunu bildikleri için de milletin gönlünü kazanmak yerine, küresel odaklara göz kırparak kendilerine bir gelecek inşa etmeye çalışıyorlar. Ama ne yaparsa yapsınlar, ne kadar çırpınsalar boş, zira artık 16 Nisan'da hep birlikte Türkiye'de yeni bir dönem başlamıştır. Bu ülkede iktidara gelmenin yolu, küresel güçlere kapıkulu olmaktan değil, millete hizmetkâr olmaktan geçiyor.” “EKMEĞİNİ YEDİĞİ BU MİLLETE KARŞI VEFALI OLMALARINI BEKLİYORUZ” Hâlâ bu değişimi görmemekte, yeni Türkiye gerçeğini kabul etmemekte ısrar edenlerin, sandıkta tasfiye olmaktan kurtulamayacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her fırsatta işaret çaktıkları, selam verdikleri Meclis kürsüsünde sözcülüğüne soyundukları güçler de onları kurtaramayacaktır. Tarih boyunca darbecilere selam durmuş bir siyasi gelenekten elbette insanların demokrasi mücadelelerine destek olmasını beklemiyoruz, bunlardan her şeye rağmen sadece insanlık bekliyoruz. Mazlumların yürek parçalayan dramlarına karşı biraz empati bekliyoruz. Hepsinden önemlisi, bunlardan ekmeğini yediği bu millete karşı vefalı olmalarını istiyoruz. Bizler AK Partililer olarak, ülkemiz ve milletimiz için mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Dayanışma ve merhamet mevsimi olan bu Ramazan'da da iftar sofralarımıza mazlumlar için bir kaşık koymaya devam edeceğiz” vurgusunda bulundu. HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ

Bakmadan Geçme