Erdoğan: 'Türkiye Asırlık Bir Hesaplaşmayla Karşı Karşıyadır'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Valiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada 'Türkiye asırlık bir hesaplaşmayla karşı karşıyadır' ifadelerinde bulundu.
Erdoğan, yaptığı konuşmada Türkiye'nin içeriden ve dışarıdan kuşatılmaya çalışıldığını belirterek, “Ülkemiz, tıpkı pençeleri sökülmüş bir aslan gibi ehlîleştirilmek, boyunduruk altına alınmak isteniyor. Eski pısırık Türkiye'ye alışmış olanlar; iddialı, vizyoner ve güçlü bir ülkeyi hazmedemiyorlar. Türkiye'nin bağımsızlığına leke sürdürmeme kararlılığı, birilerini ciddi olarak rahatsız ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önemli bir istişare platformu olarak gördüğü toplantının; fikirlerin tartışıldığı, farklı düşüncelerin dile getirildiği, sahada ve merkezde vatandaşlara daha etkin, daha kaliteli ve daha hızlı hizmet sunma yollarının arandığı bir zemin olduğunu söyledi.
“TÜRKİYE, TARİHİNİN EN KRİTİK SÜREÇLERİNDEN BİRİNİ YAŞAMAKTADIR”
Türkiye'nin bir süredir coğrafyadaki bin yıllık varlığı ve bekası açısından tarihinin en kritik süreçlerinden birini yaşadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstikbalimiz için ikinci bir Kurtuluş Savaşı verdiğimiz bir zaman diliminin tam ortasındayız. Şu gerçeği artık inkâr edilemez bir şekilde hep beraber görüyoruz: Türkiye, içeriden ve dışarıdan kuşatılmaya çalışılıyor. Ülkemiz, tıpkı pençeleri sökülmüş bir aslan gibi ehlîleştirilmek, boyunduruk altına alınmak isteniyor” diye konuştu.
“Eski pısırık Türkiye'ye alışmış olanlar; iddialı, vizyoner ve güçlü bir ülkeyi hazmedemiyorlar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun yıllardır birileri tarafından sadece ‘ileri garnizon' olarak görülen bir ülkenin, millî menfaatleri doğrultusunda kararlar almasını, hepsinden öte aldığı kararları hayata geçirme iradesi göstermesinin kabul edilemediğini belirtti ve ekledi: “El kapılarında üç kuruşa boyun eğen, ekonomisi IMF komiserleri tarafından yönetilen bir Türkiye'ye alışkın olanlar, ülkemizin bugünkü konumunu içlerine sindiremiyorlar. Bizim alan el değil de veren el durumuna gelmemiz, emin olun, birilerinin kâbusudur.”
Türkiye'nin ABD'den sonra en az gelişmiş ülkelere yardım konusunda ikinci, millî göre oranla ise birinci konumda olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konunun toplantılarda asla dile getirilmeyip ikili görüşmelerde ise ülke liderlerinin, Türkiye'nin bu hakkını teslim edip, ‘Gerçekten çok büyük yük çekiyorsunuz' dediğini aktardı.
“BAĞIMSIZLIĞIMIZA LEKE SÜRDÜRMEME KARARLILIĞIMIZ, BİRİLERİNİ CİDDİ OLARAK RAHATSIZ EDİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında, “Avrupa Birliği'nde de bu böyledir. Sözü verirler, ondan sonra sözün de arkasında durmazlar. Çünkü bunlar dürüst değildir, bunların hayatları yalandır. Hiçbir zaman bunlardan biz dürüstlük görmedik. Öyle veya böyle biz inandığımız yolda kararlı bir şekilde yürüyeceğiz. Çünkü bu milletin şahsı manevisinde bu vardır” diye ekledi.
Türkiye'nin bağımsızlığına leke sürdürmeme kararlılığının, birilerini ciddi olarak rahatsız ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan ziyareti ile ilgili, bu ziyaretten kimi Batı ülkelerinin rahatsız olduğu yönünde geri dönüşler aldığını aktardı ve “Çünkü bunlar Sırbistan'ı falan Avrupa Birliği arka kapısı olarak gördüğü için, ‘Türkiye buralara uzandı ha, olmaz böyle şey. Öyleyse buna karşı da bazı tedbirler geliştirmemiz gerekir' anlayışı içerisindeler. Ne geliştirirseniz geliştirin, biz yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç'in ve bakanlar kurulunun kendisini havalimanında karşılayıp yine havalimanından uğurlamasını ‘ezberleri bozan bir girişim' olarak değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Beraberce Novi Pazar'a gidişimiz, o da tabi birilerinin şu andaki yaklaşım tarzlarını alt-üst etmiştir. Orada halkın arasında halkla kaynaşmamız rahatsız etmiştir. Fakat biz dünya barışının nasıl sağlanacağını gösterme bakımından da bunları yapmaya mecburuz, birileri bozmaya, biz yapmaya çalışacağız” dedi.
“GÜÇLÜ TÜRKİYE DEMEK, MAZLUMLARA SAHİP ÇIKAN TÜRKİYE DEMEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Türkiye'nin mazlum ve mağdurlar için umut olması; haksızlıklar, hukuksuzluklar karşısında sesini yükseltmesi, belli çevrelerin konforunu bozuyor. Türkiye kendine geldikçe, gücünün farkına vardıkça, baskılara eyvallah etmedikçe, emin olun ki birileri ne yapacaklarını şaşırıyor. Çünkü güçlü Türkiye demek, mazlumlara sahip çıkan Türkiye demektir. Bağımsız Türkiye demek, kendine biçilen rolü sorgusuz-sualsiz kabul etmeyen ülke demektir. Hepsinden önemlisi böyle bir Türkiye, diğer ülkelere emsal olan, onlara umut olan bir ülke demektir. Ülkemizin bu yükselişini engellemek, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını durdurmak için çok yönlü, çok aktörlü kirli bir plan uyguluyorlar. Bu planın içinde, ekonomik tetikçilik var. Bu planın içinde, millet iradesini tank ve topla esir alma var. Bu planın içinde, mezhep ve etnik temelli kışkırtmalar var. Bu planın içinde, terör örgütlerine sahip çıkma, teröristleri baş tacı etme var. Bu kanlı oyunun içinde, figüran olarak FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C gibi eli kanlı çeteler de var” şeklinde konuştu.
Bu senaryonun içinde; medya manipülasyonların, şahsına, hükûmete ve devlete karşı düzenlenen itibar suikastlarının, uluslararası hukukun hiçe sayılması, diplomatik teamüllerin ayaklar altına alınmasının da olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm araçlarıyla, tüm piyonlarıyla, yıllardır farklı kimlikler altında gizli gizli besledikleri lejyonerleriyle üzerimize geliyorlar, gelecekler; ama biz sağlam duralım” dedi.
ABD İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ VİZE GERGİNLİĞİ
ABD ile Türkiye arasındaki vize gerginliğinin bunun en güzel ifadesi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok açık, net konuşuyorum; bu olayı ortaya çıkaran buradaki bir büyükelçidir. Amerika'nın Türkiye gibi bir stratejik ortağını bir kendini bilmez büyükelçiye feda etmesi kabul edilemez, buna bizim evet dememiz mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na, “Onların aldığı karar metni neyse, gönderdikleri yazı metni neyse kelimesi kelimesine aynını onlara iade edeceksiniz ve aynı şekilde uygulamayı biz de başlatacağız” dediğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz asırlara baliğ olan bir devlet, biz bir kabile devleti değiliz. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'yiz, bunu kabul edeceksiniz. Ha bunu kabul etmediğiniz takdirde kusura bakmayın, biz size muhtaç değiliz” sözlerine yer verdi.
Türkiye'nin ABD'den parası karşılığında silah almak istediğinde karşılarına kongrenin kararlarının hatırlatıldığını; ancak ABD'nin terör örgütüne ücretsiz olarak silah verdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Niye? Türkiye'yi güneyden kuşatalım diye. Geri planını söylemiyorum, bunun arka planı da var tabii, ayrı bir konu. 3 bin 500'e ulaşan tır Kuzey Suriye'ye girmiş vaziyette. Bunda ağır zırhlıdan tut tüm en modern silahlara varıncaya kadar bu tırlarla bunlar oraya getirildi. Sayın Başkana sordum, ‘Bunlardan haberiniz var mı?' O zaman bin 250 idi tırlar, sonra 3 bin 500'e ulaştı. ‘Olur mu böyle şey' dedi, ‘Biz bir taraftan para temin etmeye çalışacağız, onlar buralara bunları gönderecekler.' Hamburg'da oluyor bu G-20 toplantısında, çağırdı generallerini. Güvenlikten sorumlu olanı çağırdı, Pence'i çağırdı, hepsiyle beraber orada özel bir görüşme yaptık. Yine orada aynı şeyi onlara sordu. ‘Efendim, biz seri numaralarını kaydediyoruz, bunları daha sonra geri alacağız' dediler. Dedim ki ‘Sayın Başkan, arkadaşın dediğini Bush zamanında Irak'ta da yapıldığında bize söylediler, ben o zamanı da yaşadım. Bana o zaman da yine Sayın Bush aynı şeyi söyledi; seri numaralarını alıyoruz, bittikten sonra biz bu silahları geri alacağız. Her şey bitti, Kuzey Irak'taki PKK'ya yaptığımız operasyonlarda ele geçirdiğimiz silahların bir kısmının Amerika, bir kısmının Rusya olduğunu gördük, bu gerçekleri lütfen bilelim.' Yani bunlar bizi herhâlde görmez, sağır, böyle zannediyorlar, öyle alışmışlar çünkü.”
“GEZİ OLAYLARINDA ‘ZULÜM 1453'TE BAŞLADI' DİYE YAZILMASI ASLA TESADÜF DEĞİLDİR”
Sözlerinin devamında Türkiye'nin artık böyle bir ülke olmadığını, A'dan Z'ye her şeyini inceleyecek, bakacak ve bu uluslararası rekabette de yerini alacak bir ülke konumunda olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilere hitaben, “Ama bunun köşe taşları sizlersiniz. Eğer sizler dik durursanız, sağlam durursanız, o zaman bunlar evvel Allah buralarda en ufak bir cirit atamazlar” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin asırlık bir hesaplaşmayla karşı karşıya olduğuna dikkat çekti ve Gezi olaylarında ‘zulüm 1453'te başladı' diye yazılmasının, bölücü terör örgütünün çukur eylemleri üzerinden özerlik hevesine girmesinin tesadüf olmadığını, FETÖ'cü katillerin 17-25 Aralık teşebbüsüyle başlattıkları ihanetlerinin, 15 Temmuz'da 250 vatandaşın kanını dökerek devam ettirmelerinin de bu kurgunun bir parçası olduğunu söyledi.
Kimi Avrupa ülkelerinin önceden gizli saklı şekilde himaye ettikleri teröristlere artık alenen sahip çıkmalarının da aynı hedefe yönelik olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin güney sınırı boyunca oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun amacının DEAŞ'la mücadele olduğunu kimsenin iddia edemeyeceğini, bunun bir yalan olduğunu belirtti.
“GÜNEY SINIRLARIMIZDAKİ TERÖR KORİDORU TÜRKİYE'Yİ KUŞATMAYA YÖNELİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Terör koridoru sadece Türkiye'yi kuşatmaya yöneliktir, kimse bizi aldatmasın. Ve rejim PKK'ya oradan ‘yanınızdayız' diyor, Barzani'ye ‘yanınızdayız' diyor. Bakın dün Barzani'yle çatışan rejim şimdi ‘yanınızdayız' diyor. PYD'yle çatışanlar veya Barzani'yle çatışan PYD şimdi ‘beraberiz' diyor. Bunlar birbirinin dostudur, bunlar bizim dostumuz olamaz; biz bu gerçeği bileceğiz, ona göre adımlarımızı atacağız. Suriye'yi dünyanın en büyük silah pazarına çevirenler, eli kanlı katilleri en modern silahlarla donatanlar, tüm bunları herhâlde demokrasi aşkına yapmıyorlar. Bunların demokrasi ile alakaları yok, kesinlikle yok. Paramızla satın alamadığımız silahların, terör örgütlerine bilâbedel verilmesinin makul, mantıklı, tutarlı bir izahı olabilir mi?”
Yaşananların hiçbiri tesadüf olmadığının; planlı, programlı bir şekilde aşama aşama hayata geçirilen bu kirli planın hedefinin, ‘Türk Milletine diz çöktürmek' olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, meselenin şahıslar veya partiler olmadığını, bu saldırıların muhatabının tüm ülke olduğunu, güçlü, müreffeh ve bağımsız bir Türkiye idealine inanan herkesin olduğunu söyledi.
“EMNİYET TEŞKİLATINDA ÜLKEMİZDE ÜRETİLEN SİLAHLARI KULLANACAĞIZ”
Konuşmasında Türkiye'nin Emniyet Teşkilatı için ABD'den Sig Sauer marka tabanca satın almak istediğinde ‘Kongreden' geçmedi' gerekçesiyle verilmediğini hatırlatarak, “Onlar sizlerin olsun, bizim ona ihtiyacımız yok” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sig Sauer diye bir silah bizim Polis Teşkilatımız kullanmayacaktır, kullanmamalı. Artık biz kendi ülkemizin silahlarını kullanmak suretiyle bu adımları atacağız. Biz artık bu tabancaları veya bunun daha uzun mesafelisini ülkemizde yapıyoruz ve bundan dolayı da kendi silahlarımızı kullanmak suretiyle Polis Teşkilatımızı daha diri, daha sağlam ayakta tutacağız. Gerek yok, çünkü onlardan almaya devam ettiğimiz sürece bize tembellik geliyor, gerek yok. Biz kendi ürettiklerimizle, kendi ülkemizde üretilenlerle bunu yapalım.”
Türkiye'nin son birkaç yıldır yaşadığı açık ve örtülü operasyonları önemsizleştirmeye çalışanların, bilinçli bir manipülatör olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemize diz çöktürmek için alınan kararlardan kendi hükûmetini sorumlu tutan kişi, aklını hırslarının emrine vermiş bir zavallıdır. Şayet bu tarz hezeyanlar, bir ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanından çıkıyorsa, artık bu zatı kusura bakmayın, ben yerli ve millî göremeyeceğim gibi, bu ülkenin hassasiyetlerine kulak veren birisi olarak da görmem mümkün değildir” değerlendirmesinde bulundu.
“KARŞINIZDA EL PENÇE DİVAN DURAN BİR TÜRKİYE YOK”
Zor günlerin aynı zamanda eleme, elenme, ayrışma günleri olduğunu, milletin hakiki dostlarıyla sahtelerini, vatanperverlerle uşakları ayırma zamanları olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önce olduğu gibi bu süreçte de milletimiz kendini gerçekten sevenleri, ülkesine gerçekten değer verenleri görme fırsatı buluyor. Ülkesinin yanında yer almak varken, birilerinin emir eri gibi hazır ola geçenlere hak ettikleri ders, milletimiz tarafından sandıkta verilecektir” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘yolu doğru olanın yükü de ağır olur' atasözüne ve ‘Allah hiç kimseye, kaldıramayacağı yük yüklemez' ayetine atıfta bulunarak, Türkiye'nin, 2 bin 200 yılı aşan devlet geleneğiyle, bu sıkıntıların üstesinden gelecek birikime sahip olduğunu söyledi.
Bu milletin bin yıldır vatanı olan bu coğrafyada, birilerinin ihsanıyla ya da lütfuyla bulunmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şu değerlendirmelere yer verdi: “Ana muhalefetin başındaki adamın geçmişine baktığın zaman, zaten bunlar ABD'deki liderlerin, affedersiniz, lider poposunu tırabzana dayıyor, karşısında el pençe divan duruyor. Tabi bu dönemler geride kaldı, böyle bir Türkiye yok artık. Her yerde karşımızdaki neyse, biz de oyuz, el öyle el pençe divan duran bir Türkiye yok. Bunu herkes görecek, bilecek, buna göre konuşacağız. Eğer siz şahsiyetinizden taviz verir hâle geldiğiniz zaman, sizin sırtınızda daha çok boza pişirirler; dik duruş bizim için önemli.” HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ