Erdoğan: 'Tuzakların Tamamını Boşa Çıkardık'
Adana Sanayi Odası'nın kuruluşunun 50. yılı vesilesiyle düzenlenen '50. Yıl Onur Gecesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, '2016 yılında yaşadığımız onca terör saldırısına, komşularımızda devam eden çatışmalara, jeopolitik risklere, hepsinden önemlisi 15 Temmuz darbe girişimine rağmen bu yıl yakalanan büyüme oranı, ekonomimiz açısından büyük bir başarıdır, bir istikrar sinyalidir' dedi.
Gecede yaptığı konuşmasına, programın Adana Sanayi Odası'nın ikinci 50 yılına bir zemin hazırlaması temennisinde bulunarak ve onur ödülü verilen firma temsilcilerini tebrik ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin birçok sabotaj girişimine rağmen kalkınma yolculuğunda kararlılıkla yürüdüğünü vurguladı ve “İçeriden ve dışarıdan ısrarla oluşturulmaya çalışılan kötümserlik havasına rağmen ekonomimize güven her geçen gün daha da yükseliyor. Allah'a hamdolsun, devlet ve millet el ele vererek ülkemize kurulan tuzakların tamamını şu ana kadar hep boşa çıkardık. Türkiye'nin tökezleyeceğini düşünenlere unutamayacakları dersleri verdik. Milletimizin tehditlere, ekonomik suikast girişimlerine boyun eğeceğini zannedenler bir kez daha hüsrana uğradılar” diye konuştu.
Bu hafta açıklanan büyüme rakamlarıyla, 2016 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 2.9 oranında bir büyüme kaydettiğini, son çeyrekteki rakamın, beklentilerin çok üzerinde gerçekleşerek yüzde 3,5'a ulaştığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu rakamların, Türkiye'nin tökezlemesini bekleyenler için tam bir hayal kırıklığı olduğunu belirtti ve “2016 yılında yaşadığımız onca terör saldırısına, komşularımızda devam eden çatışmalara, jeopolitik risklere, hepsinden önemlisi 15 Temmuz darbe girişimine rağmen yakalanan bu büyüme oranı ekonomimiz açısından büyük bir başarıdır, bir istikrar sinyalidir” dedi.
“İHRACAT RAKAMLARIMIZIN ÇOK OLUMLU BİR TABLO ÇİZDİĞİNİ GÖRÜYORUZ”
Bu oranla Türkiye G-20 ülkeleri arasında Hindistan, Çin ve Endonezya'dan sonra dördüncü sırada yer aldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin karşılaştığı zorlukların hiçbirine muhatap olmayan onlarca ülkeyi geride bıraktığını söyledi ve “Avrupa Birliği'nin sadece yüzde 1,5 büyüyebildiği bir dönemde elde edilen bu başarı gerçekten her türlü takdiri hak ediyor. Aynı şekilde ihracat rakamlarımızın da çok olumlu bir tablo çizdiğini görüyoruz. Mart ayı ihracatımız geçen senenin aynı ayına kıyasla yüzde 19 arttı. Son 12 aylık dönemde ise ihracat yine geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,4 artışla yaklaşık 145 milyar dolara ulaştı” diye ekledi.
Geçtiğimiz aylarda başlattığı istihdam seferberliğinin meyvelerinin, iş çevrelerinin desteğiyle almaya başlandığını kaydeden ve istihdam konusunda verilen sözlerin yakın takipçisi olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hele şimdi mevsimlik istihdam süreci başlıyor ki bu kat be kat fazlasıyla gerçekleştireceğiz. Benzer şekilde küresel piyasalardaki dalgalanmalar sebebiyle enflasyon rakamlarında görülen yükselmenin bu nazik sürecin atlatılmasıyla tekrar rayına oturacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE EN ZOR DÖNEMİNİ ARTIK GERİDE BIRAKMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Bu rakamlar bize özellikle şunu da gösteriyor: Türkiye Allah'ın izniyle en zor dönemini artık geride bırakmıştır. Türkiye'nin ve Türk milletinin kaybedeceğini düşünenler, 15 Temmuz gecesi bize kefen biçenler bir kez daha hezimete uğramıştır. Milletimizin inancı, sizin gibi müteşebbislerimizin gayreti elbette siyasi iradenin kararlı duruşu sayesinde 15 Temmuz darbe girişiminin ekonomik ayağını da bertaraf etmiştir. Özellikle kredi derecelendirme kuruluşlarının açıklamalarında yaşadıkları hayal kırıklığını çok açık bir şekilde görebiliyoruz. Onlar biliyorsunuz tamamıyla hissi, tamamıyla ‘Türkiye'yi nasıl köşeye sıkıştırırız' mantığıyla yaptıkları açıklamalarda, -her zaman söylemişimdir, bu açıklamalar siyasidir, objektif değildir- ısrar dahi edememişlerdir. Ama hepsi de ters köşe olmuşlardır. Bu kuruluşlar hiç istemeseler de Türkiye'nin ortaya koyduğu başarıyı kabul etmek durumunda kalıyorlar. Sürekli yanılmanın getirdiği utancı eminim sizler de hissediyorsunuz. ‘Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner'; vakıa bu. Bunların da ülkemizle ilgili olumsuz hesapları artık tamamen boşa çıktı. Kasıtlı bir şekilde aldıkları yanlı ve yanlış kararlar ile en büyük zarara yine bu kredi derecelendirme kuruluşlarının kendileri uğradı.”
“TİCARETTE EN BÜYÜK SERMAYE, İTİBAR VE GÜVENDİR”
Ticarette en büyük sermayenin itibar ve güvenilir olmak olduğunu vurgulayan ve kendisinin sanayiciye ve iş adamlarına güvendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin yeni yönetim sistemine kavuştuktan sonra artık tutulamayacak bir ülke konumuna geleceğini belirtti ve şunları ekledi: “Bu malum kuruluşlar artık bizim ve dünyanın birçok ülkesinin gözünde inandırıcılıklarını kaybetmişlerdir. Örneğin komşumuz batmış, bitmiş, hali ortada, 400 milyar avro Avrupa'ya borcu var. Bütün bunlara rağmen bakıyorsunuz öyle bir kredi derecelendirme kuruluşları buna not veriyor ki bizi geçiyor. Nasıl oluyor bu iş, böyle bir şey olabilir mi? Sipariş üzere not veriyorlar. Türkiye'nin bunlara ihtiyacı yok. Türkiye'nin ekonomideki bu başarılarıyla kredi derecelendirme kuruluşlarının hegemonyasına da son vereceğine, bu çarpık sistemin değişmesine öncülük edeceğine de inanıyorum.”
Türkiye'nin bu zorlu dönemi atlatıp ekonomisini kısa sürede toparlayabilmesinin en önemli sebebinin, 14 yılda tesis ettikleri güven ve istikrar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002'den bu yana hayata geçirdikleri reformlar olmasa, Türkiye ekonomisi bugün darmadağın bir hale gelmiş olacağını söyledi.
“ANAYASA KİTAPÇIĞININ FIRLATILMASIYLA BİLE KRİZE GİREN BİR EKONOMİMİZ VARDI”
1994 ve 2001 krizlerini hatırlatarak, “Bırakın darbe teşebbüslerini savuşturmayı, bir Anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla bile krize giren bir ekonomimiz vardı, ertesi gün Türkiye hallaç pamuğu gibi atıldı” sözlerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya ekonomisi büyürken biz küçülüyorduk. Başka ülkeler üretirken, ürettiğini satarken, yeni pazarlar bulup rekabet kabiliyetlerini geliştirirken bizler yerimizde sayıyorduk. Diğer ülkelerin milli gelirleri artarken, vatandaşları zenginleşirken bizim siyasetçilerimiz IMF kapılarında üç-dört milyon dolar için boyun büküyordu” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemin ekonomisi ile bugünkü ekonomiyi kıyaslayarak şu değerlendirmelere yer verdi: “Merkez Bankamızın döviz rezervi biz göreve geldiğimizde 27,5 milyar dolardı. Ama dönemimde 136 milyar dolara kadar çıktı, şu an yaklaşık 110 milyar dolar, böyle bir noktadayız. Fakat yeniden bunu toparlayıp inşallah bu rezervi daha da artıracağız, bundan hiç endişem yok. O dönemde hükümetlerin en büyük kaygısı yatırım, proje, üretimin artması, sanayicinin sorunları değildi; ayın 15'inde ödenecek memur maaşlarıydı. Yani devlet memurun maaşını ödeyemiyordu. Müflis tüccar gibi borcu borçla kapatmaya çalışan, ekonomik bağımsızlığını kaybetmiş, IMF komiserleri tarafından yönetilen bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıyaydık. Böyle bir şey Türkiye'ye yakışır mı, bu millete yakışır mı? Hamdolsun bütün bunlara sizlerin de desteğiyle son verdik. Bugün insanına, memuruna, emeklisine, işçisine yük olan değil hizmet eden bir ekonomimiz var. Krizlerle yatırımcısına sürekli bedel ödeten değil kazandıran, kar ettiren bir ekonomimiz var.”
İDLİB'TEKİ KİMYASAL SİLAH SALDIRISI
Konuşmasında, Suriye rejiminin İdlib şehrinde kimyasal silahla düzenlediği saldırıya ve sonrasında yaşanan gelişmelere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika Birleşik Devletleri'nin sarin gazlarını, klor gazını kullanan o katil Esad'ın attığı adım, ilk cevabını buldu. Ama yeterli mi? Değil, bunun devamı gerekir diye düşünüyorum. Çünkü 1 milyona yakın insanı öldüren bu adam bunun bedelini ödemeli, yoksa yazık olur. Biz meşru bir zeminde Suriye siyasi iktidarını bulmalıdır diyoruz, yapılması gereken bunun sağlanması. Şu anda biz görüşmelerimizi yapmaya devam ediyoruz, ilgili arkadaşlarımın hepsi çalışmalarını sürdürüyor. Aynı şekilde bizler de liderlerle görüşmelerimizi inşallah yapacağız ve üzerimize ne düşüyorsa onu da çekinmeden ifa edeceğiz” açıklamalarında bulundu.
7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında yaşanan belirsizlikte Türkiye'nin son yıllarda elde ettiği kazanımların nasıl bir anda tehlikeye girdiğinin herkesten tarafından görüldüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha seçim sonuçları kesin olarak açıklanmadan 7 Haziran gecesi birilerinin nasıl hemen harekete geçtiğini unutmadık. Sistem içindeki vesayet odaklarının birden nasıl canlandığını, para kaynakları kesilen faizcilerin nasıl hemen vaziyet aldıklarını unutmadık, her şey ortada. Üretmeden, riske girmeden kazanmaya alışmış belli iş adamı örgütlerinin eski alışkanları hemen depreşti, hatırlıyorsunuz, sizler onları iyi tanırsınız. Hemen işi gücü bırakıp, baktılar ki zemin hazır, siyasette ayar vermeye kalktılar, geçmişte yapıyorlardı bunu. PKK'sından DEAŞ'ına tüm örgütleri kaos ve kargaşa ortamını fırsata çevirmenin gayreti içine girdiler, hemen birbirleriyle toplantılara başladılar o dediğim malum çevrelerle birlikte. Manşetleriyle ülkeyi dizayn etmeye meraklı belli medya kuruluşları adeta fabrika ayarlarına tekrar döndüler. Şayet uyguladıkları siyaset mühendisliği başarılı olsa, terör örgütünün siyasi uzantılarını iktidara taşıyacaklardı.”
“MÜSLÜMAN AKIL SAHİBİDİR, BİR KEZ ISIRILDIĞI DELİKTEN BİR DAHA ISIRILMAZ”
O dönemde bir siyasi parti liderinin, “Sırtımızı kandile dayadık, PKK'ya dayadık, PYD'ye dayadık, YPG'ye dayadık” diyerek devleti tehdit ettiğini hatırlatan ve “Kobani olaylarını bahane ederek 52 insanımızın kanına girenleri bakan yapacaklardı. Bütün belgeler elimizde, günlerce bunun için uğraştılar; ama muvaffak olamadılar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü onlar gerçek hesabın nerede olduğunu bilmiyorlardı. Müslüman akıl sahibidir, bir kez ısırıldığı delikten bir daha ısırılmaz. Mevcut istikrarı artık şahıslara ve partilere bağlı olmaktan çıkarmalıyız” diye ekledi.
“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ ÜLKEMİZ İÇİN BİR LÜKS DEĞİL, ÇOK GEÇ KALMIŞ BİR İHTİYAÇTIR”
Türkiye'nin kazanımlarının anayasal garanti altına alınması gerektiğinin altını çizerek, bunun için de yönetim sisteminin değiştirmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz sistem değişikliğini bugün yapmazsak, ülkemiz en az bir 50-60 yıl daha kaybedecektir. Hiç kimsenin gelecek nesillere böyle ağır bir yük bırakmaya kusura bakmasın hakkı yoktur. Bunun için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ülkemiz için bir lüks değil, çok geç kalmış bir ihtiyaçtır. Türkiye 2023 hedeflerini, 2053 ve 2071 vizyonunu her 10 yılda bir arıza veren, belirsizlik üreten çift başlı, parçalı mevcut yönetim sistemiyle gerçekleştiremez” değerlendirmelerine yer verdi. HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ