Eroğlu 'Ütün zekalı çocukların eğitiminde geç kaldık'
Üstün zekalı çocuklar hakkında ve onların eğitimine dair bilgiler veren Melikgazi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Bölüm Başkanı Muharrem Eroğlu 'Üzüntüyle söylemek gerekirse üstün yetenekli çocukların eğitiminde geç kaldık' dedi.
Konu ile ilgili yaptığı açıklamalarda üstün zekalı çocukların öneminin ve kıymetinin geç kavrandığını ifade eden Rehberlik Uzmanı Eroğlu şunları aktardı; 'Üzüntüyle söylemek gerekirse üstün yetenekli çocukların eğitiminde geç kaldık. Durumun önemini ve kıymetini geç kavradık. Tüm bunlara rağmen hem bakanlık hem de özel kişi ve kuruluşlar bu konuda daha duyarlı olmaya başladı. Üstün çocukların fark edilmesi ve eğitimi konularında yeni yaklaşımlar ve yöntemler uygulanmaya konuldu. Burada kritik öneme sahip mesele, üstün yetenekli çocuğun fark edilmediğinde, yeteneklerinin körelmesidir. Bu göze alınamayacak bir kayıptır. Gelişmiş ülkelerde bu konuya büyük önem verilmekte ve tedbirler alınmaktadır. Sevindirici olan bu durumun artık bizim tarafımızdan da fark edilmesidir.'
ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLARI TANIYALIM
Üstün zekalı çocukların kendilerine özgü özellikleri bulunduğunu kaydeden Eroğlu, onların çeşitli gruplarla ifade edilebileceğini şöyle izah etti; 'Üstün yetenekli çocuklar şu alt gruplarda yeteneklerini ortaya koymaktadır; genel zihin yeteneği, özel akademik yetenek, yaratıcı veya üretken düşünme yeteneği, liderlik yeteneği, görsel ve sanat yapma yeteneği, psiko-devimsel (psiko-motor) yetenek. Bu konuda bilim adamlarının görüşlerine baktığımızda bu konuda tanınmış Amerikalı bili adamı Renzulli, yaratıcı hizmetler sunarak başarılı olan bireyler üzerinde yapılan incelemelerin, üç özelliğe sahip olduklarını ifade etmektedir. Bunlardan birincisi, genel ve özel yetenek düzeyi; ikincisi, yaratıcılık, yani yeni düşünceler oluşturup, bunları yeni sorunların çözümünde uygulayabilme yeteneği; üçüncüsü de motivasyon, yani, bir işi başından sonuna kadar götürebilme yeteneğidir. Herhangi bir alanda gerçek üstün bir başarının sağlanması için yukarıda belirtilen bu üç özellik arasında etkileşim gereklidir. Bireyin, bu ölçütlerin hepsinde yaşıtlarının yüzde 85'inden ve en azından birinde yüzde 98'inden daha başarılı olması halinde, üstün biri olarak kabul edilebilir. (Ataman, 1984; Davaslıgil, 1991; Hallahan ve Kaufman, 1978; Özsoy, 1984; Renzulli, 1986). Renzulli (1986), birinci kümede yer aldığını belirttiği genel yetenekten kastettiği yüksek düzeyde soyut düşünebilme, sözel ve sayısal usa varma, uzamsal ilişkiler, bellek ve sözcük akıcılığı, dış çevrede karşılaşılan yeni durumlara uyum gösterme ve onları şekillendirme, bilgi işlemin otomatikleşmesi, yani bilgilerin hızlı, sağlıklı ve seçici olarak anımsanması ile ilgili kapasitelerdir. Araştırma verileri, yüksek zek düzeyinin beynin başlıca işlevlerinin gelişiminin bir sonucu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bulgulara dayanan Clark'a (1977) göre, yüksek zek düzeyi, bilişsel, duyuşsal, fiziksel (duyusal, devinişsel) ve sezgisel olarak adlandırılan beynin 4 işlevinin ileri düzeyde ve hızlandırılmış gelişmesinin bir sonucudur. Zek kavramı ve üstünlük artık sadece beynin bilişsel işleviyle kısıtlandırılamaz; tüm beyin işlevlerini ve onların etkin ve bütünleştirilmiş kullanımını içermelidir.'
ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLARIN BAŞLICA ÖZELLİKLERİ;
Üstün zekalı çocukları ana hatlarıyla nasıl tanıyabileceğimize dair de bilgiler veren Rehberlik Uzmanı Eroğlu, bu çocukların özelliklerini söyle sıraladı; 'Kendilerinden büyük çocuklarla karmaşık oyun oynama eğilimindedirler, karşısındakilerin düşüncelerini, duygularını ve isteklerini kestirebilme yeteneğine sahiptirler. Grup içindeki liderliğin amacı ve işlevini kavrayabilmeleri ve diğerlerinin gereksinim ve ilgilerine duyarlı olabilmeleri nedeniyle, genellikle lider olma eğilimindedirler. Hem liderlik için arzulanan kişilik özelliklerine hem de geniş ilgi alanına sahip olmaları liderlik potansiyellerini daha da arttırır, espri yetenekleri gelişmiştir, bağımsız olma özellikleri gösterirler. Bu özellikleri öğrenme etkinliklerinde de görülür, yüksek amaç ve ideallere sahiptirler, faaliyetlerini başlatmak için bir dış kuvvete ihtiyaç duymazlar, yani içten denetimlidirler, yaşamlarındaki olayları denetim altına alabileceklerine inanırlar, kaderci değildirler, mükemmel olma özelliğini gösterirler, özgüvenleri yüksektir. (Clark, 1997; Davis & Rimm, 1989; Hallahan & Kauffman, 1978; Leroux & Mcmillan, 1993; Parke, 1989; Rogers, 1986 ; Sisk, 1987 ve Whitmore, 1980). Ahlki duyarlılıkları erken yaşta yoğun olarak görülür, açlık, nükleer savaş, çevre kirliliği, barış, uluslar arası ilişkiler gibi dünya sorunlarına diğer yaşıtlarına göre daha duyarlıdırlar, sorgulayıcı, keskin gözlemci, mantıkî düşünür olma özellikleri göstermeleri nedeniyle, eşitsizliği, haksızlığı, çifte standardı fark ederler. Bunları önlemede etkisiz olmaları kendilerini çaresizliğe iter, keskin adalet duygusuna sahiptirler, doğumlarından itibaren gördükleri, işittikleri, dokundukları şeylere yaşıtlarına oranla daha fazla ilgi gösterirler, dikkatlerini daha uzun süre yoğunlaştırabilirler, daha büyük yaslarda da dikkat süreleri daha uzundur. Daha meraklı olmaları, çok şey öğrenme isteklerine sahip olmaları nedeniyle, bir sorunla karşılaştıkları zaman, bu konu üzerinde akıllarını daha uzun süre çalıştırabilirler, kolaylıkla kavram oluştururlar. Düşünceleri akıcıdır. Kolayca ezberleme ve ezberlediklerini de uzun süre belleklerinde koruyabilme özelliğine sahiptirler. Sözcük hazineleri zengindir. Kendi başlarına okumayı öğrenirler. Sayılara erkenden ilgi duyabilirler. Yüksek düşünce süreçlerini çalıştırıcı şekilde bilgilerin aktarılmasından hoşlanırlar. İki işi aynı anda yapabilirler. Zaman kavramı erken gelişebilir, başladıkları görevlerin bitirilmesi için kendilerine daha fazla fırsat verilmesini isterler. (Clark, 1997; Freeman, 1991; Hallahan & Kauffman 1978; Parke, 1989 ve Sisk, 1987)'
ÜSTÜN ÇOCUKLARDA MUTLAKA FARKLI EĞİTİM METOTLARI KULLANILMALI
Bu çocuklara, farklı oldukları için mutlaka farklı eğitim metotları kullanılması gerektiğini söyleyen Eroğlu, 'İçerik olarak birbirinden bağımsız konular yerine tartışmalı ve çocukların akıl yürütebileceği konular işlenmelidir' diyerek şu açıklamalarda bulundu; 'Bir konu işlenirken mutlaka diğer bilim dallarıyla (tarih, coğrafya, kimya) ilişki kurulmalıdır. Deneysel çalışmalara önem verilmeli ve bu konuda onların aktif olması sağlanmalıdır. Eğitim, öğretim faaliyetlerinde çocukların yetenek türleri dikkate alınmalı ve ders dışı kaynaklara bolca başvurulmalıdır. Ayrıca üstün yetenekli çocuklarda tek başına vakit geçirme ve çalışma alışkanlıkları dikkate alınmalıdır. Bu durumu kolaylaştırıcı tedbirler alınmalıdır. Araştırma, keşif, inceleme ile karmaşık ve soyut düşünme üzerinde durulmalı, analiz, sentez, değerlendirme yapma gibi yüksek düzeyli düşünme becerilerinin geliştirilmesine çalışılmalıdır. Çocuklar yetenekleri konusunda bilgi sahibi olmaları önem taşımaktadır. Bu konuda farkındalık kazandırılmalı ve eksik olan yönleri üzerinde rehberlik edilmelidir. Araştırma yöntemleri, kavramları ayırma, deneysel çalışmalardaki aşamalar, beyin fırtınası, grup çalışmaları konularında çocuklara bilgi verilmeli ve takip edilmelidir.' ÖZEL HABER: KAAN AKBAŞ
ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLARI TANIYALIM
Üstün zekalı çocukların kendilerine özgü özellikleri bulunduğunu kaydeden Eroğlu, onların çeşitli gruplarla ifade edilebileceğini şöyle izah etti; 'Üstün yetenekli çocuklar şu alt gruplarda yeteneklerini ortaya koymaktadır; genel zihin yeteneği, özel akademik yetenek, yaratıcı veya üretken düşünme yeteneği, liderlik yeteneği, görsel ve sanat yapma yeteneği, psiko-devimsel (psiko-motor) yetenek. Bu konuda bilim adamlarının görüşlerine baktığımızda bu konuda tanınmış Amerikalı bili adamı Renzulli, yaratıcı hizmetler sunarak başarılı olan bireyler üzerinde yapılan incelemelerin, üç özelliğe sahip olduklarını ifade etmektedir. Bunlardan birincisi, genel ve özel yetenek düzeyi; ikincisi, yaratıcılık, yani yeni düşünceler oluşturup, bunları yeni sorunların çözümünde uygulayabilme yeteneği; üçüncüsü de motivasyon, yani, bir işi başından sonuna kadar götürebilme yeteneğidir. Herhangi bir alanda gerçek üstün bir başarının sağlanması için yukarıda belirtilen bu üç özellik arasında etkileşim gereklidir. Bireyin, bu ölçütlerin hepsinde yaşıtlarının yüzde 85'inden ve en azından birinde yüzde 98'inden daha başarılı olması halinde, üstün biri olarak kabul edilebilir. (Ataman, 1984; Davaslıgil, 1991; Hallahan ve Kaufman, 1978; Özsoy, 1984; Renzulli, 1986). Renzulli (1986), birinci kümede yer aldığını belirttiği genel yetenekten kastettiği yüksek düzeyde soyut düşünebilme, sözel ve sayısal usa varma, uzamsal ilişkiler, bellek ve sözcük akıcılığı, dış çevrede karşılaşılan yeni durumlara uyum gösterme ve onları şekillendirme, bilgi işlemin otomatikleşmesi, yani bilgilerin hızlı, sağlıklı ve seçici olarak anımsanması ile ilgili kapasitelerdir. Araştırma verileri, yüksek zek düzeyinin beynin başlıca işlevlerinin gelişiminin bir sonucu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bulgulara dayanan Clark'a (1977) göre, yüksek zek düzeyi, bilişsel, duyuşsal, fiziksel (duyusal, devinişsel) ve sezgisel olarak adlandırılan beynin 4 işlevinin ileri düzeyde ve hızlandırılmış gelişmesinin bir sonucudur. Zek kavramı ve üstünlük artık sadece beynin bilişsel işleviyle kısıtlandırılamaz; tüm beyin işlevlerini ve onların etkin ve bütünleştirilmiş kullanımını içermelidir.'
ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLARIN BAŞLICA ÖZELLİKLERİ;
Üstün zekalı çocukları ana hatlarıyla nasıl tanıyabileceğimize dair de bilgiler veren Rehberlik Uzmanı Eroğlu, bu çocukların özelliklerini söyle sıraladı; 'Kendilerinden büyük çocuklarla karmaşık oyun oynama eğilimindedirler, karşısındakilerin düşüncelerini, duygularını ve isteklerini kestirebilme yeteneğine sahiptirler. Grup içindeki liderliğin amacı ve işlevini kavrayabilmeleri ve diğerlerinin gereksinim ve ilgilerine duyarlı olabilmeleri nedeniyle, genellikle lider olma eğilimindedirler. Hem liderlik için arzulanan kişilik özelliklerine hem de geniş ilgi alanına sahip olmaları liderlik potansiyellerini daha da arttırır, espri yetenekleri gelişmiştir, bağımsız olma özellikleri gösterirler. Bu özellikleri öğrenme etkinliklerinde de görülür, yüksek amaç ve ideallere sahiptirler, faaliyetlerini başlatmak için bir dış kuvvete ihtiyaç duymazlar, yani içten denetimlidirler, yaşamlarındaki olayları denetim altına alabileceklerine inanırlar, kaderci değildirler, mükemmel olma özelliğini gösterirler, özgüvenleri yüksektir. (Clark, 1997; Davis & Rimm, 1989; Hallahan & Kauffman, 1978; Leroux & Mcmillan, 1993; Parke, 1989; Rogers, 1986 ; Sisk, 1987 ve Whitmore, 1980). Ahlki duyarlılıkları erken yaşta yoğun olarak görülür, açlık, nükleer savaş, çevre kirliliği, barış, uluslar arası ilişkiler gibi dünya sorunlarına diğer yaşıtlarına göre daha duyarlıdırlar, sorgulayıcı, keskin gözlemci, mantıkî düşünür olma özellikleri göstermeleri nedeniyle, eşitsizliği, haksızlığı, çifte standardı fark ederler. Bunları önlemede etkisiz olmaları kendilerini çaresizliğe iter, keskin adalet duygusuna sahiptirler, doğumlarından itibaren gördükleri, işittikleri, dokundukları şeylere yaşıtlarına oranla daha fazla ilgi gösterirler, dikkatlerini daha uzun süre yoğunlaştırabilirler, daha büyük yaslarda da dikkat süreleri daha uzundur. Daha meraklı olmaları, çok şey öğrenme isteklerine sahip olmaları nedeniyle, bir sorunla karşılaştıkları zaman, bu konu üzerinde akıllarını daha uzun süre çalıştırabilirler, kolaylıkla kavram oluştururlar. Düşünceleri akıcıdır. Kolayca ezberleme ve ezberlediklerini de uzun süre belleklerinde koruyabilme özelliğine sahiptirler. Sözcük hazineleri zengindir. Kendi başlarına okumayı öğrenirler. Sayılara erkenden ilgi duyabilirler. Yüksek düşünce süreçlerini çalıştırıcı şekilde bilgilerin aktarılmasından hoşlanırlar. İki işi aynı anda yapabilirler. Zaman kavramı erken gelişebilir, başladıkları görevlerin bitirilmesi için kendilerine daha fazla fırsat verilmesini isterler. (Clark, 1997; Freeman, 1991; Hallahan & Kauffman 1978; Parke, 1989 ve Sisk, 1987)'
ÜSTÜN ÇOCUKLARDA MUTLAKA FARKLI EĞİTİM METOTLARI KULLANILMALI
Bu çocuklara, farklı oldukları için mutlaka farklı eğitim metotları kullanılması gerektiğini söyleyen Eroğlu, 'İçerik olarak birbirinden bağımsız konular yerine tartışmalı ve çocukların akıl yürütebileceği konular işlenmelidir' diyerek şu açıklamalarda bulundu; 'Bir konu işlenirken mutlaka diğer bilim dallarıyla (tarih, coğrafya, kimya) ilişki kurulmalıdır. Deneysel çalışmalara önem verilmeli ve bu konuda onların aktif olması sağlanmalıdır. Eğitim, öğretim faaliyetlerinde çocukların yetenek türleri dikkate alınmalı ve ders dışı kaynaklara bolca başvurulmalıdır. Ayrıca üstün yetenekli çocuklarda tek başına vakit geçirme ve çalışma alışkanlıkları dikkate alınmalıdır. Bu durumu kolaylaştırıcı tedbirler alınmalıdır. Araştırma, keşif, inceleme ile karmaşık ve soyut düşünme üzerinde durulmalı, analiz, sentez, değerlendirme yapma gibi yüksek düzeyli düşünme becerilerinin geliştirilmesine çalışılmalıdır. Çocuklar yetenekleri konusunda bilgi sahibi olmaları önem taşımaktadır. Bu konuda farkındalık kazandırılmalı ve eksik olan yönleri üzerinde rehberlik edilmelidir. Araştırma yöntemleri, kavramları ayırma, deneysel çalışmalardaki aşamalar, beyin fırtınası, grup çalışmaları konularında çocuklara bilgi verilmeli ve takip edilmelidir.' ÖZEL HABER: KAAN AKBAŞ