Ertugay: 'Darbeler topyekun kaybettiriyor'
15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde akademik çevrelerden de önemli açıklamalar geldi.
Konuya ilişkin çarpıcı görüş ve bilgiler ileten ‘15 Temmuz Darbe Girişimi Hatırladıklarımız ve Hatırlayacaklarımız' adlı akademik kitabın yazarı Nuh Naci Yazgan Üniversitesi (NNYÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatih Ertugay, “Türkiye'de insanlar kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasın; ister ilerici, ister seküler desin, muhafazakar, dindar, milliyetçi desin fark etmez herkesin şunu kabul etmesi gerekiyor ki darbeler topyekun ülkenin kendisine kaybettiriyor” dedi.
Açıklamalarında, gelişmiş demokratik ülkelerde bile darbe ihtimalini sıfıra indirmenin mümkün olmadığını dile getiren Ertugay; “Elinde silah olan bir güç varsa o güçten bizim çekinmemiz gerekir; o güç bizim içimizden çıkan güç olsa bile. Bazı çevrelerde bu bizim ordumuz, üzerine çok gitmeyelim diye bir algı var. Bu doğru. Netice ordumuz, bölgemizde çeşitli örgütlere karşı ciddi bir mücadele sürdürüyor. Bunu zaafiyete uğratacak adımlardan kaçınmak gerekir. Ama şunu unutmayalım, ordunun içerisinde olan birileri elinde silah varsa kendilerini etkili, yetkili görüyorlar. Türkiye'de, darbe geçmişimiz de göz önüne alındığında bir darbe tehdidi her zaman vardır. Yani bu, güçlü bir İhtimaldir. Bunu, olacak, güncel bir darbe tehdidi anlamında söylemiyorum. Ordu besliyorsak, eline silah veriyorsak darbe ihtimal vardır. ABD'de de var bu ihtimal, İngiltere'de de var, Almanya'da da var, Türkiye'de de var. Türkiye'de biraz daha fazla neden çünkü Türkiye'nin bir darbe geçmişi var. Ama 15 Temmuz gerçekliği, biraz daha asgariye indirdi bu ihtimali. Bizim 15 Temmuz ruhunu canlı tutmamız, hukuksal düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmemiz gerekir ki 15 Temmuz'dan sonra ordunun hem siyaset hem toplum üzerinde gücünü devşirdiği bir takım hukuki durumlar ve kurumsal uygulamalar değiştirildi bu çok önemli. Aynı zamanda topyekun toplumun bütün kesimlerinin bir darbe girişimi karşısında ortak bir tutum sergilemesi gerekli. Türkiye'de insanlar kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasın; ister ilerici, ister seküler desin, muhafazakar, dindar, milliyetçi desin fark etmez, herkesin şunu kabul etmesi gerekiyor ki darbeler topyekun ülkenin kendisine kaybettiriyor. O yüzden hangi gerekçe ya da hangi ideolojik angajman ile yapılırsa yapılsın bunu reddetmesi gerekiyor. Bunun eğitim programına konulması lazım. Darbenin topyekun kaybettirdiğini, darbecilerin kendisine bile anlatılması lazım” ifadelerinde bulundu.
“SİYASET KURUMU YIPRATILIRSA GAYRİ MEŞRU GİRİŞİMLERE YOL AÇILIR”
Aktardığı bilgilerde siyaset kurumunun yıpratılmasının, beraberinde gayrimeşru girişimlere de kapı araladığını söyleyen Ertugay, “Usul esasa mukaddemdir. FETÖ'nün en büyük tahribatlarından biri de arızalı da olsa, eksik gedik de olsa Türk siyaseti ve bürokrasisinde usulleri, teamülleri alt-üst etmesidir. Siyasetin itibarı sarsıldı. O kurumun ciddiyeti kayboldu. Şimdi Türkiye'de darbe mekaniği diye bir şey var, darbenin oluşum süreci konusunda. Aslında iyi bir göz darbenin geleceğini görebiliyor. Demokratik sistemlerde eğer siz iktidar olmak istiyorsanız bir program ortaya koyar, duyurursunuz, halkı ikna etmeye çalışırsınız. Oy alırsanız şayet, mecliste temsil edilirsiniz. Asıla geçmeden usulü belirlememiz gerekiyor. Mesela ben şunu çok arzu ederdim. Yani bir kaset olayı karşısında politikacıların topyekun tepki koyması gerekirdi. Bu, şunu getirir; siyasetin gayri meşru yollara sapmasını engeller. Kaset olayına müsaade etmediğimiz zaman diğer bütün gayri meşru yollara da müsaade etmemiş oluruz. Bunu bütün siyasi aktörler yapmalı. Darbenin belirtileri var. Bunlardan birisi siyasetin ve siyasetçilerin itibarsızlaştırılmasıdır. Bu yapıldığı zaman bir boşluk doğar ve böylece darbe gibi mekaniklerle bu boşluk gayri meşru şekillerle doldurulmaya çalışılır. Bu askeriyenin kendisi olabileceği gibi FETÖ gibi klikler vasıtasıyla da yapılabilir. Ben her zaman söylüyorum, en kötü siyaset, gayri meşru siyasetten iyidir. Dolayısıyla eleştirileri getirirken siyasetçilerin uygulamalarına, politikalarına getirmek gerekir. Ama siyaset ve siyasetçilere getirilecek eleştiri o kurumu yıpratmayacak, itibarsızlaştırmayacak düzeyde olmalıdır. Çünkü hesap sorabildiğimiz, oyumuzla belirlediğimiz, gerekirse seçimlerle değiştirdiğimiz bir kurumdur siyaset ve siyasetçiler. Bunun dışındaki hiçbir yönetimden biz hesap soramayız. En kötü siyaset en iyi cuntadan iyidir” dedi.
“KİTABIMDA DARBELERİN POLİTİK, TOPLUMSAL, KÜLTÜREL VE HUKUKİ NEDENLERİNİ İNCELEDİM”
Öğretim Üyesi Ertugay son olarak ise, 15 Temmuz Darbe Girişimi Hatırladıklarımız ve Hatırlayacaklarımız' isimli akademik çalışmaları içeren kitabı hakkında bilgiler paylaştı. Kitabı; Türkiye tarihinde ilk ve tek örnek olan 15 Temmuz Darbe Girişimi'ne karşı duran halkın motivasyonunu anlamaya çalışmak, bunu analiz etmek ve anlatmak lazım diye düşünerek yazdığını belirten Ertugay; “Ben bir akademisyenim. Bunu bilimsel olarak araştırıp halka sunmak istedim. Edebiyatçı olsam bunun şiirini, kitabını yazardım. Saha araştırması yaptım. 9 şehirden 150 kişi ile görüşme gerçekleştirdik. Kitabım 3 bölümden oluşuyor. Hatırladıklarım Bölümü'nde Türkiye'nin darbeler tarihini ele aldım, Osmanlı'dan bu güne. Mesela bir Avrupa ülkesinde neden bu sıklıkta darbe yaşanmıyor da Türkiye'de neden her 10 yılda bir darbe oluyor sorusunun hukuki, politik, toplumsal ve kültürel nedenlerini de inceledim. Yani Türkiye'de darbeleri besleyen politik, toplumsal, hukuki ve kültürel unsurlar neler bunları ele aldım. İkinci başlıkta yani Hatırlayacaklarımız başlığın altında, ne ve neler değişti sorusu çerçevesinde 15 Temmuz'u analiz ettim. Politik kültürümüzde, toplumsal kültürümüzde ne değişti, hukuksal zeminde ne değişti, neden daha önceki darbelerde toplum bu şekilde bir direniş, tepki göstermedi de bunda gösterdi sorusu, bu bölümde yol gösterici oldu. Biraz da darbenin uluslararası boyutundan bahsettim. Hatırladıklarımız ve hatırlayacaklarımız aslında birbiri arasında bir zıtlığı ifade ediyor. Hatırladıklarımız korku, darbelerin kaçınılmaz olduğu, darbe karşısında politikacıların ve toplumun bir direnç gösteremediğini anlatırken, hatırlayacaklarımız artık yeni bir anlam dünyasını ifade ediyor” şeklinde konuştu. HABER-FOTO: KAAN AKBAŞ