Hakim Daştan 'Düşünme ve sorgulama yetenekleri yıllarca köreltilen üyeler mankurtlaştırıldı'

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında toplumun her kesimi tarafından sorgulanmaya başlanan FETÖ/PDY hakkında İstinaf Hakimi Necati Daştan da tespitlerde bulundu.

Yaptığı açıklamalarda Hakim Daştan FETÖ'nün üyelerini nasıl mankurtlaştırdığına dair bilgiler vererek; 'Kimse hocayı sorgulayamıyor ve abilerine karşı gelemiyordu. Düşünme ve sorgulama yetenekleri yıllarca köreltilen üyeler mankurtlaştırıldı' dedi.
Konu ile ilgili bir anısını da paylaşan Hakim Daştan, 'Örgütün evlerinde ve yurtlarında kalan öğrencilerin düşünme ve sorgulama yetenekleri yıllarca köreltilmeye çalışıldı. Bunun için önce dünyadan bihaber olmaları sağlandı. Öyle ki devlette idareci olacak öğrenciler hariç tüm öğrencilerin haber bile dinlemesi yasaklandı. Beyinler sorgulama ve analiz yapamayacak hale gelince yükleme yapmaya başladılar' diyerek sürdürdüğü konuşmasında şunları paylaştı: 'Hiç unutmuyorum. Bursa'da öğrenci iken bir gün bu örgütte kalan bir arkadaşla akşam geç saatte bir yerden geliyorduk. Gazete bayiinde 4-5 tane Zaman Gazetesi kaldığını görünce destek amacıyla gitti bunların tamamını satın aldı. Ben kendi kendime şöyle düşündüm. Bu öğrenci, belki cebinde yarın öğlen yemek yiyecek parası yok. Ama cebindeki parayla fazladan gazete alacak kadar fedakarlık yapıyor. Oysaki belki onun verdiği para ile gazetenin sahipleri saltanat içinde yüzüyorlardı. Örgütte Kendi gazeteleri olan Zaman'dan başka gazete okumak yasaktı. Örgütün tavsiye ettiği kitaplardan başka kitaplar ve dergiler okumak yasaktı. Zaten bu kitaplar çoğunlukla Gülen'e ait kitaplardı. Başka bir yazara ait konferansa gitmek ne mümkündü. Olur ya gerçekleri öğrenir ve sorgulama başlardı. Bu şekilde örgütte inanılmaz bir itaat kültürü oluşturuldu. Kimse hocayı sorgulayamıyor ve abilerine karşı gelemiyordu. Bu nedenle bu örgütün içinden entelektüel çıkamıyor. Dünyayı okumayan insan entelektüel olabilir mi? Bunun yanında örgütte hocanın ne kadar kutsal bir varlık (mehdi-seçilmiş) olduğu algısı zihinlere yerleştirilerek cenneti en kolay kazanmanın yolu hocanın gönlünü kazanmak ve onun emirlerini yerine getirmekti. (Dikkat edin, Allah'ın rızası değil hocanın rızası!) Artık uzun yıllar bunların arasında kalan genç hiç bir şeyi sorgulamaz olur ve bir yığın içinde hedefe doğru koşmaya başlar. Koştuğu hedefin nereye gittiğini, örgütün kendisini nereye götürdüğünü bilmez ve düşünmez. Çünkü artık ok yaydan çıkmış ve bu kadar devasa bir örgütün içindeki binlerce insan yanlış bir yerde olamaz düşüncesi zihnine yerleştiğinden ara sıra olan ve kendi aklına yanlış gelen işlerde ise hocasının bir bildiği vardır efsanesi ile bunlara da bir kenara atar. Zaten kendisi örgütte olduğunu toplumdan gizlediği için toplumla bu konuyu konuşmaz ve hakikatleri asla öğrenmez. Etrafında koca koca yaşlı ve eğitimli insanlar, profesörler, doktorlar, avukatların sorgulamadığı bir sistemi ben nasıl sorgulayayım diye iç muhasebe yapar. Bunları sorgulamayı ahlak dışı addeder ve kusursuzca itaat ederlerdi. Kur'an'ı bile bunların anlattığı gibi anlar ve akıllarına Kur'an'ın emirlerine aykırılık var mı yok mu diye sorgulamak gelmezdi. Çünkü onların hocası her şeyi düşünür ve onlara anlatırdı. Video, kitap, dergi sohbet vesaire kanallar ile… Bir örnek vermek gerekirse Kur'an'da Allah yalan söylemeyi kesin bir dille men eder ve büyük günahlardan sayar. Peki örgüt yalan söylemeyi bir alışkanlık haline getirmesine hatta anne babaya bile yalan söylettirmesini neden sorgulamazlar? Allah'ın emri peygamberin emri hocanın emrinden nasıl üstün olabilir. Zira onlar şu algıyı yerleştiriyordu. Asrın yorumu diye bir mantıkla dinin temel yasakları bile meşru hale getirildi ve bunu bir kaç akıllı insan hariç kimse sorgulamadı. (Bkz. Prof. Ahmet Keleş) Bunlar zaten kendilerini sorgulayan öğrencileri bir şekilde bertaraf ederlerdi. Bunun için yurtları bir geçiş yeri olarak kullanırlardı. Yurttan eve öğrenci almak için o öğrencinin yurtta bir kıvama gelmesi gerekirdi. Zaten bunlar uzun bir zaman o genci gözlemler ve kıvama gelmesi için gayret ederlerdi. Çok lüks evler inşa eder. Ara sıra bu çocukları o evde maklube yemeye götürür ve evde kalma iradesinin gencin kendisinden gelmesini isterlerdi. Eve geldikten sonra bile bir müddet takiyye devam eder ve onun ev ve arkadaş ortamına alışması için bir müddet sabrederlerdi. Şimdi düşünün örgütün kitaplarından başka kitap okumayan, başka gazete okumayan, haber bile dinlemeyen, kendi grupları dışından fazla arkadaşları olmayan ve yazın bile memlekette uzun süre kalıp akrabalarından etkilenmemesi için planlı çalışmalar ve kamp bahaneleri ile çevresinden izole edilerek beyin yıkamayı sürekli hale getiren öğrenci ile anne babasının arasını açan ve yeri geldiğinde anne babaya bile yalan söylettiren bir örgütün içinde yetişen insan mankurt olmasın da kim olsun?'
TÜRKİYE ÇAPINDA BİR ENTELLEKTÜEL YETİŞTİREBİLDİLER Mİ?
Eğitime önem vererek üyelerini elde etmeye çalışan örgütün Türkiye çapında bir entelektüel yetiştiremediğini de sözlerine ekleyen Hakim Daştan: 'Bu örgüt, eğitime en çok önem veren örgüt değil miydi? Dünya olimpiyatlarında ödüller alan bunlar değil miydi? İlme en çok değer veren bunlar değil miydi? Peki sorarım size içlerinden bir tane dünya çapında veya Türkiye çapında bir entellektüel yetiştirebildiler mi? Bulamazsınız? Çünkü bir entellektüel ancak özgür bir ortamda yetişir. Düşünen ve sorgulama bu işin doğasında vardır. Kur'an'da yüce Allah ne diyor; 'Akletmez misiniz?' Düşünme kabiliyeti için başka başka zihin ve kültür ortamından beslenmeyen beyin iflas eder ve mankurtlaşır. Zaten örgütün amacı mankurtlaşan insanlarla bir darbe kalkışması yapmak sistemi köleleştirmek ve hocaları denen haine bir krallık teslim ederek dünyayı zehirlemek değil mi. (Arzı mevud) 15 temmuz darbesine rağmen hala gerçeği görmeyenler mankurtlukta zirveyi bulup nirvanaya erişenlerdir. Dikkat edin örgütün içinde kalmış ancak gizli gizli başka kitaplar okumuş insanlar bunlara aldanmadı ve bir fırsatını bulup bunlardan ayrılmayı başardılar' dedi. ÖZEL HABER: KAAN AKBAŞ

Bakmadan Geçme