Halk ozanı Aşık Meydani'nin anısını öğrencileri yaşatıyor

Kayseri'de geçen yıl hayatını kaybeden aşıklık geleneğinin önemli temsilcilerinden 'Aşık Meydani' mahlaslı İdris Eroğlu'nun mirasını, öğrencileri Aşık Meydani Kültür ve Sanat Vakfında yaşatıyor.

19 yaşında gördüğü bir rüya üzerine Meydani mahlasını alarak doğmaca şiirler yazıp okumaya başlayan ve Türk halk kültürüne uzun süre hizmet eden İdris Eroğlu, Kul Mustafa, Aşık Sefai, Aşık Devai, Aşık Mensubi gibi birçok halk ozanına ustalık etti, yazdığı şiirler sanatçılar tarafından bestelenip seslendirildi.

Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Seyyid Burhaneddin, Ahi Evran gibi din ve tasavvuf büyüklerine, Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunda ve gelişmesinde emeği geçen devlet adamlarına şiirler yazıp söyleyen Eroğlu'nun, geride bıraktığı eserler öğrencileri tarafından söylenip gelecek nesillere taşınıyor.

Aşık Veysel Şatıroğlu'nu manevi ustası olarak kabul eden Eroğlu, ölümünün birinci yılında esin kaynağı olduğu ozanlar tarafından, bu kültüre gönül verenlerin ocağı olarak bilinen Aşık Meydani Kültür ve Sanat Vakfında yad ediliyor.

Bazen 'Gönül bahçesine reyhanlar katak, sen o yandan ben bu yandan sevdiğim, uzat ellerini güneşi tutak, sen o yandan ben bu yandan sevdiğim' nameleriyle aşkını anlatan Meydani, bazen de Türk-İslam coğrafyalarında yaşanan haksızlıklara kayıtsız kalmayarak 'Caniler Bosna'da zehir kussalar, küçük büyük kadın erkek kestiler, Azerbaycan Karabağ'da sustular, haksız desteklenir hak kösteklenir, bir derdin üstüne bin dert eklenir' dizeleriyle Batı'nın çifte standardını konu etti.

İdris Eroğlu'nun oğlu 'Aşık Mensubi' mahlaslı Dilaver Eroğlu, yaptığı açıklamada, Aşık Meydani'nin kendisinin hem babası hem de hocası olduğunu söyledi.

Babasının cefalı bir hayat sürdüğünü belirten Eroğlu, 'Babam Türkmen bir aileye mensuptur. Okuma yazmayı kendi kendine öğrenir. Dışarıdan imtihanlara girerek ilkokul diploması alır. 3 yıl Kur'an kursuna devam eder. 2 yıl kendi köyünde imamlık yapar. İmamlığı bırakarak çobanlık yapmaya başlar. Babam 16-17 yaşlarında şiirler yazmaya başlar. İlk şiirleri 'Eroğlu' mahlasıyladır.' dedi.

Eroğlu, babasının 19 yaşında gördüğü bir rüya ile hem 'badeli aşık' mertebesine yükseldiğini hem de Aşık Meydani mahlasını kullanmaya başladığını ifade ederek, şunları kaydetti:

'Babam çobanlık yaparken bir rüya görüyor ve badeli aşık oluyor. Daha sonra doğmaca şiirler söylemeye başlar. Aşık Veysel Şatıroğlu, Halil İbrahim Yörük, Habip Karaaslan, Reyhani, Hasreti gibi aşıklardan etkileniyor. Hatta yaklaşık 3 ay Aşık Veysel ile birlikte çevre köyleri gezerek ona yoldaşlık ediyor. Babam bu sebeple Aşık Veysel Şatıroğlu'nu manevi usta kabul ederdi. Babam İstanbul ve Ankara'da çalıştıktan sonra Kayseri'ye geliyor ve eski Bünyan garajında aşıklar kahvesini kuruyor. Daha sonra kültür müdürlüğü kendisine yer tahsis ediyor ve faaliyetlerini orada devam ettiriyor. Oralarda tabii babamdan etkilenen Aşık Sefai, Devai, Şifai gibi çok sayıda ozanın yetişmesinde etkili oldu.'

'8 kitabı, 60'a yakın TRT repertuvarına giren eseri var'

Babasının yıllarca Kayseri'de kültürün önemli bir parçası olan aşıklık geleneğine hizmet ettiğini anlatan Eroğlu, şöyle devam etti:

'Babam birçok insanın halk aşıklığına ilgi duymasına vesile oldu. O bir ışıktı, güneşti. Çok büyük sıkıntılar yaşadı. Çok da ilgi alaka görmedi. Ekonomik olarak sıkıntılı dönemler yaşadı. Bize bu mirası bıraktı. Halk müziğinin oturmasında önemli katkıları oldu. Şu bir gerçek ki Meydani ölmedi aslında. Bizler onun bıraktığı yerden devam ettirmeye çalışıyoruz. Babam hayattayken Aşık Meydani Kültür ve Sanat Vakfını kurmuştu. 8 kitabı, 60'a yakın TRT repertuvarına giren eseri var. Onun bıraktığı eserleri ayakta tutmaya çalışıyoruz.'

Meydani'nin öğrencilerinden 'Kul Mustafa' mahlaslı Mustafa Danacı da bir dönem Kayseri'de aşıklık kültürünün yerleşmesinde, yaşamasında hocasının çok büyük payının olduğunu söyledi.

Hocalarının geçen yıl aralarından ayrıldığını, onun peşinden gidenler olarak bu kültürü yaşatmak için çaba sarf ettiklerini dile getiren Danacı, 'Ben onun çırağıydım. Doğaçlama atışma tarzını ondan öğrendim. O bir okul gibiydi. Çok insan yetiştirdi. Aşıklık gönül meselesidir, maddi boyutu yoktur. Hala geleneğimizi burada, bu mekanda sürdürmeye çalışıyoruz.' ifadelerini kullandı.

Ali İhsan Horoz da Aşık Meydani ile 30 yıl yol arkadaşlığı yaptıklarını söyledi.

Aşık Meydani'nin kurduğu vakıf yoluyla hala gençlere bu geleneğin yaşaması adına örnek olduğunu anlatan Horoz, şunları kaydetti:

'Geride bizlere sanat yapılan bir mekan bıraktı. Bağlamasını ya da herhangi bir müzik aletini alan gelen burada sohbete katılır. Aşıklık geleneğini Kayseri'ye yerleştiren, bizlere öğreten, bizlere öncülük yapan bir ustadır. Çok sayıda eser bıraktı. Onu rahmetle anıyoruz. Önemli aşıklar da yetiştirdi. Genç kardeşlerimiz hala onun eserlerini çalıp söylüyorlar.'

Kayseri'nin Akkışla ilçesine bağlı Küçük Tuzhisar köyünde 3 Mart 1942'de doğan Aşık Meydani, 22 Kasım 2020'de kansere yenik düşmüştü.

>AA

Bakmadan Geçme