İnsan Hakları Okulu'nda son program - 'Filistin İşgalinin Uluslararası Hukuktaki Yeri'
MAZLUMDER Kayseri Şubesi tarafından her yıl bir düzenlenen İnsan Hakları Okulu 2024-2025 yılı programının altıncı ve son haftası 'Filistin İşgalinin Uluslararası Hukuktaki Yeri' konusu Avukat Mustafa İlhan'ın sunumu ile devam etti. Detaylar Kayseri Anadolu Haber'in Kayseri haberinde...
MAZLUMDER Kayseri Şubesi tarafından her yıl bir düzenlenen İnsan Hakları Okulu 2024-2025 yılı programının altıncı ve son haftası ‘Filistin İşgalinin Uluslararası Hukuktaki Yeri' konusu Avukat Mustafa İlhan'ın sunumu ile devam etti.
Programda konuşan Avukat Mustafa İlhan; Birleşmiş Millet Teşkilatının 1945 yılında kurulmasıyla birlikte Birleşmiş Milletlerin ana organlarından biri olan Uluslararası Adalet Divanı'nın kurulmasının sağlandığını belirtti. Sözlerine devam eden İlhan; Uluslararası Adalet Divanının temel görevinin, devletlerce önüne getirilen uyuşmazlıkları uluslararası hukuka uygun olarak çözmektir olduğunu belirtti. İlhan; Divan ayrıca, BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi ile Genel Kurulun yetkili kıldığı BM'nin diğer organları ve uzmanlık kuruluşları tarafından talep edilen konularda tavsiye görüşü verebildiğini de sözlerine ekledi.
BM üyesi devletler, BM Antlaşması uyarınca ipso facto (kendiliğinden) UAD Statüsüne de taraf oldukları için, UAD önündeki davalara da taraf olabilmektedirler. Türkiye, UAD'nin zorunlu yargı yetkisini kabul etmediğinden dolayı davalara da taraf olamamaktadır.
İlhan; UAD, BM Şartı ile BM'nin asli ‘adalet organı' olarak kurulduğunu, UAD'den önce, Milletler Cemiyeti bünyesinde kurulan Uluslararası Sürekli Adalet Divanı (USAD) bulunduğunu, UAD Statüsü, BM Şartı'nın ayrılmaz parçası olarak Şart ile birlikte 1945 yılında yürürlüğe girdiğini ve USAD feshedildiğini, UAD'nin ilk yargıçları 6 Şubat 1946'da seçildiğini ve 9 yıl görev yaptıklarının altını çizdi.
UAD, başta UAD Statüsüne taraf olan devletlere açık olduğu beyan eden İlhan, bu bağlamda, BM üyesi devletler, BM Antlaşması uyarınca ipso facto (kendiliğinden) UAD Statüsüne de taraf oldukları için, UAD önündeki davalara da taraf olabilmektedirler. BM üyesi olmayan bir devletin UAD Statüsüne taraf olabilme şartlarının BM Güvenlik Konseyi'nin tavsiyesi üzerine BM Genel Kurulu tarafından tespit edileceği, BM Şartı'nda belirlendiğini sözlerine ekledi. Öte yandan, BM Şartı'na ve UAD Statüsüne taraf olmayan devletlerin, BM Güvenlik Konseyi tarafından belirlenecek koşullar uyarınca UAD önündeki bir davada taraf olma hakkı bulunduğunu da belirtti.
İlhan, Güney Afrika Cumhuriyeti hem BM'ye hem de Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) tam üye olduğu için Netanyahu'nun soykırım yaptığı yönünde şikayet etme hakkının olduğunu, Türkiye'nin UAD'ye tam üye olmadığı için Netanyahu hakkında şikayetçi olma yetkisinin olmadığının altını çizdi. Soykırım davalarının ABD'nin iddia ettiği gibi iç hukuk yollarının tüketilmesinin şart olmadığını da ifade eden İlhan, Avrupa ülkelerinin birçoğunun tutuklama kararına itiraz etmeden gereğini yapabileceğini, eğer tutuklama olmaz ise bir kez daha uluslararası teşkilatların ve adalet kuruluşlarının havanda su döveceğinin altını çizdi. Soykırım suçlaması ile Netanyahu ve Savunma Bakanının şahıs olarak yargılanacağını belirten İlhan, Netanyahu ve Savunma Bakanının kaçak olarak yargılanamayacağını, ülkelerin yakaladıktan sonra teslim şartına uyması gerektiğini de belirtti.
Netanyahu ve Savunma Bakanının Hollanda ve Güney Afrika Cumhuriyeti devletleri tarafından yakalanması halinde tutuklanıp yargılanmak üzere mahkemeye teslim edileceğine inancının tam olduğunu belirten İlhan, Almanya ve ABD gibi ülkelerden bu davranışı beklemediğini de beyan etti.
Dinleyicilerden gelen pek çok soruya cevap veren İlhan, seminerin sonunda katılımcılara teşekkür etti.