Kayseri bir kitaba nasıl sığar? İşte Hüsamettin Urfalıer'in o eşsiz eseri!

Kayseri Gazeteciler Cemiyeti kurucularından Hüsamettin Urfalıer'in Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Veli Altınkaya Basın Müzesi'ne özel hazırladığı eserle Kayseri'yi bir kitaba sığdırdı. Urfalıer'in 'Ülkemizin Kültür Mozaiği Kayseri' isimli eserinde Kayseri'ye dair birçok tarihi bilgiye vermesi dikkat çekti. Detaylar Kayseri Anadolu Haber'in Kayseri haberleri…

Kayseri Gazeteciler Cemiyeti kurucularından Hüsamettin Urfalıer'in Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Veli Altınkaya Basın Müzesi'ne özel hazırladığı eserle Kayseri'yi bir kitaba sığdırdı. Bu haberi ve bu kitabı mutlaka okumalısınız. Detaylar Kayseri Anadolu Haber'de…
Kayseri Gazeteciler Cemiyeti kurucularından aynı zamanda Kayseri Anadolu Haber köşe yazarı Hüsamettin Urfalıer, Kayseri'de 24 Temmuz Basın Bayramı'nda açılışı yapılan Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Veli Altınkaya Basın Müzesi'ne özel bir kitap hazırladı. Aynı günde yayımlanan “Ülkemizin Kültür Mozaiği Kayseri” isimli kitap Kayseri ile ilgili değerli bilgileri okuyucuları ile buluşturuyor. Kitapta Kayseri ve Türklük hakkında genel kültür ve tarihi bilgileri birleştirilerek; örf, adet, gelenek ve göreneklere yer verildiği görülüyor.

Biz de bu özel eserin sahibi Hüsamettin Urfalıer ile eserin çıkış süreci hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik…

Kitabı yazma fikri nasıl ortaya çıktı?

Bu fikir çocuklarımın ve yakın çevremin beni Kayseri hakkında bir kitap yazmam konusunda teşvik ve hatta ısrarlarıyla ortaya çıktı. Bir müddet düşünüp hafızamı yokladıktan sonra Kayseri hakkında oluşturduğum şahsi kütüphanem ve uzun yıllara sâri arşiv niteliğinde biriktirdiğim tüm notlarımı amiyane tabirle tozlu raflarından çıkarttım. Yeniden okumalarım ile canlandırdığım bilgilerimi bilmeyenlere ve bizden sonraki kuşaklara da aktarmak üzere bu kitabı yazmaya karar verdim. Yazmasam Kayseri'ye borçlu kalacaktım.

Kitabın isminin bir öyküsü var mı?

Şöyle izah edeyim; mozaik farklı renklerdeki küçük parçacıkların yan yana getirilmesiyle ortaya çıkan güzel görsel bir eserdir. Kültürel mozaiği ise farklı kültürlerin aynı potada erimesiyle ortaya çıkan bir güzellik olarak tanımlamak lazım. Malumunuz Anadolu'muz Hititlerden, Lidyalılara, Helene, Perslere, Selçuklulardan Roma'ya ve Bizans'a kadar pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Uzatmayım zaten okudunuz dikkatinizi çekmiştir. İşte bu tam da burada kitapta geçen pek çok bulgu ve antik eser Kayseri'nin adeta tüm bu uygarlıkların kavşak noktası olduğunu bizlere ispatlamaktadır. Özellikle de Anadolu'da ilk yazılı vesika ve tabletler Kültepe'de bulunmuştur. İşte bu kültür mozaiği şehrimizin en iyi tasvirinin bu isim olacağını düşünerek bu ismi verdim kitabıma.

Hüsamettin Bey dikkatimi çeken bir diğer konuda kitabın ön ve arka kapağında bulunan görseller oldu. Bu görseller bize ne anlatıyor?

Ulusal ve yerel basınımızda görüyoruz. Sağ olsunlar devlet yetkililerimiz, valiliğimiz ve belediyelerimiz gerek Kültepe'de gerek şehrimizde farklı yerlerde tarih araştırmalarına, tarihi kazı çalışmalarına ağırlık vermekte şehrimizin kültür ve sanata gösterdiği önemi göstermektedir. Gençliğimden beri günlük düzenli olarak yerel ve ulusal basını takip ederim. Bu nedenle İncesu Örenşehir'de son dönemde yapılan kazı çalışmalarını büyük bir ilgiyle ve merakla takip ediyorum. İşte orada roma dönemine ait Anadolu'nun en büyük mozaik yapısı ortaya çıkartıldı. Hatta bu yapılardan birinde bulunan tarihi yazılarda yapının görkemi ifade edilmiş. Benim kapakta özellikle yer verdiğim resim bu görsele ait. Yani demek istiyorum ki Kayseri Anadolu'nun kültürel mozaiğidir. Bu mozaiğin simgesi de Anadolu'da bulunan en büyük mozaiktir. Keza kitabın arka kapağında da ülkemizde çıkan diğer meşhur mozaik resimlerine yer verdim ki kayserinin ülkemizdeki tüm bu mozaik parçalarının bileşkesi olduğu çağrışımı yapsın.

Kitabı okuduğumuzda Kayseri hakkında ilginç ve çoğu kimsenin ilk kez öğreneceği pek çok konuya yer verdiğinizi görüyoruz. Ayrıca klasik bir kültür, sanat ve tarih kitabı olmaktan öte, akıcı bir üslupla, okur ile adeta bir sohbet ortamında samimi ve yalın bir dille kitabı kalem altına alındığınızı görüyoruz. Kitabın içeriği hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Az önce dediğim gibi kitapta ağırlıklı olarak Kayseri, Kayserililerin örf, adet, gelenek ve görenekleri, güzel ahlaki değerleri hakkında bilgilere yer verdim ve anılarımı anlattım. Şehrimizde bulunan önemli tarihi yapıları mimari özelliklerinden çok hikâyeleriyle dile getirmeye çalıştım. Bu bilgiler bir bütünün parçası olduğundan dünya ve ülkemizin kültür ve tarihinden izlere de yazılarımda yer verdim. Aynı şekilde kültür ve tarihimiz hakkında geçmişten günümüze gelen özlü sözler, fıkralar, deyimler, öyküler, efsaneler, türküler ve şiirlerle de eserimi süslemeye çalıştım.

Kitabı bir tek cümle ile özetlemenizi istesem ne söylerdiniz?

Büyük bir samimiyetle söylemeliyim ki bir cümle ile hislerimi anlatamayacak kadar sevdalıyım memleketim Kayseri'ye ve hemşerim Kayserililere. Bu sevdamı anlattığım kitabımı bir cümleyle özetlesem mesela ne olabilir? Şöyle ifade edebilirim. Bir oturuşta okunması gayesiyle yazdığım kitabı tamamlayan okuyucumuz sanırım ya “Bugün günlerden Kayseri” diyecek ya da “Bir başkadır benim memleketim Kayseri” diyecek. Bu yüzden özet cümle bunlardan birisi olabilir. Yahut “Bu kitap Kayseri'yi seven insanların hikâyesi” olabilir mesela.

Kayseri'ye olan sevginizin hatta düşkünlüğünüzün diyelim bence, özel bir sebebi var mı?

İşin aslı bu uzun bir konu. Ben 1945, babam 1918 doğumludur. Bunları neden söylüyorum? Babamın babası şunlara şahitlik etmiş: Bir düşünün; şimdi itilaf devletleri Osmanlıyı hasta adam diyerek küçümsüyor, 1918'de Mondros ve Sevr imzalanıyor ordu dağıtılıyor, İstanbul ve İzmir'i işgal edilmiş, Ermeniler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar, İngilizler topraklarımızı işgal etmiş ancak Kurtuluş Savaşımız ile tüm bu ülkeler bertaraf edilmişti. Ülkemiz böyle büyük bir badireyi atlatmanın maddi ve manevi ekonomik yıkımı içindeyken ben doğduğumda 1945 yıllını kapsayan 2.Dünya savaşı başlamış, Amerika Japonya'ya atom bombası atmış, ülkemiz Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etmiştir. Diyeceğim o ki bu dönemleri yaşayan babam ve dedelerimden bizlere miras kalan çok büyük bir vatan ve millet aşkı aktarılmıştır. Mesela Cahit Sıtkı Tarancı'nın yazdığı ve babamın ezberlettiği şu şiir adeta zihnime kazınmıştır. Memleket isterim gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; kuşların çiçeklerin diyarı olsun, memleket isterim ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; kardeş kavgasına bir nihayet olsun, memleket isterim ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; kış günü herkesin evi barkı olsun, memleket isterim yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; olursa bir şikâyet ölümden olsun. Yine çok sevdiğim çok anlamlı bir Ahmet Şafak şiiri var ama tamamını şimdi hatırlayamıyorum Olamam çok sevsem de bir aşkın kölesi, senin derdin aşk benimki memleket meselesi..diye başlar sözleri çok anlamlıdır. Yani memleket sevdası babamdan dedemden mirastır bana, Anadolu'nun kalbi Kayseridir benim için. Nasıl ki kan kalpte toplanır, tekrar oradan vücuda pompalanır. Kayseri de vücuttaki kalp gibidir benim için. Kendimi en şanslı hissettiğim konuların başında evvela Müslüman, Türk ve Kayserili olmak gelir benim için..

Yeni kitabınızın tanıtımı Veli Altınkaya Kayseri Basın Müzesinin açıldığı 24.07.2023 gününde yapıldı. Tanıtım spontane mi gelişti? Yoksa bu güne özel bir program dâhilinde mi oldu? Ayrıca yeni açılan Basın Müzesi ile ilgili düşüncelerinizi de öğrenebilir miyiz?

Öncelikle diyeceğim o ki; Kayserimizde basın müzesinin açılması çok isabetli bir fikir, ben şahsen çok sevindim. Müsaade ederseniz sizi bira eskilere götüreyim 1980'lerde TRT Kayseri muhabiriydim ve Türk Haberler Ajansının Bölge Müdürüydüm. 11 yıl TRT'de çalıştım. Veli'yi o yıllarda tanıdım ve çok severdim, bu nedenle kendisini hep destekledim TRT'ye alınmasına naçizane vesile oldum. Allah rahmet eylesin gerçekten iyi bir arkadaştı. Cemiyetteki başkanlığı döneminde de gerçekten büyük hizmetler verdi. Müzeye onun isminin konması da isabet olmuş. Bununla beraber mevcut başkan Metin'in (Metin Kösedağ) hakkını inkar etmemek lazım. Kendisini takdir ediyorum çok başarılı şekilde yürütüyor mesleği ve başkanlığı. Veli'nin vefatından sonra bu müzenin kurulması için kendisi ve yine çok sevdiğim çok başarılı işlere imza atan kardeşi Mehmet Sena (Mehmet Sena Kösedağ) büyük çaba sarf ettiler. Eski bir Kayseri konağının müzeye dönüştürülmesi kentimize kazandırılan bir değer oldu. Birlik ve beraberliğimizle başta müzecilik faaliyetleri olmak üzere bütün medeniyetimize ait değerlerimizi tanımamız, öne çıkartmamız çok önemli. İşte tam da burada söylemem gerekir ki, esasen ben de bu mantıkla büyük bir gayret içerisinde kitabımı yazmaya çalışırken sevgili Metin ve gazetecilik mesleğini kendisine adamış, son derece çalışkan, dürüst, tertemiz, pırıl pırıl bir arkadaşımız olan gazeteci Yavuz Navruz kardeşimin sağolsun teklifleriyle bu önemli günü taçlandırmak, bu tarihe şerh düşmek adına eserimi açılışa 4-5 gün kala yarıda bırakıp, bu haliyle hızlı bir şekilde basıma hazırladık. Elbette oğlum Avukat Cüneyt Urfalıer'e de bu kitabın hazırlanmasında gösterdiği gayreti ve özverili desteklerinden dolayı kendisini de zikretmeden teşekkür etmeden geçmek istemiyorum. Sonuç olarak demem lazım gelir ki; Veli Altınkaya kardeşimin adının bu güzel müze ile ölümsüzleştiği, bu özel günde aynı zamanda gazeteciler bayramını kutlarken, sağ olsunlar yine bu iki arkadaşım ile oğlum Cüneyt'in gayretleriyle kitabımın da lansmanını yapmak nasip oldu.

8-Kitabınız her yaştan okuyucuya hitap ediyor mu? Yoksa özel olarak belli bir yaş aralığı okuyucu için mi hazırlanmıştır?

Şunu diyebilirim, zaten çok butik bir yayın olan ve yaklaşık 120 sayfadan oluşan bu eseri 7'den 77'ye tüm hemşehrilerimizin keyifle bir çırpıda okuyacağını ve kitap üzerine sohbet dahi edeceklerine inanıyor ve bunu canı gönülden temenni ediyorum.

RÖPORTAJ: SELMA KAN

ÖZEL HABER

Bakmadan Geçme