'Öncesi ve Sonrasıyla 15 Temmuz'un Analizi' Konulu Çevrimiçi Konferans Düzenlendi
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında Kayseri Üniversitesi tarafından çevrimiçi düzenlenen etkinlikte Siyaset Bilimci Prof. Dr. Mehmet Şahin 'Öncesi ve Sonrasıyla 15 Temmuz'un Analizi' konulu konferans verdi.
Kayseri Üniversitesi'nin YouTube Kanalından canlı yayınlanan etkinlik Saygı Duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Develi İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Yalçın'ın Kur'an-ı Kerim tilaveti ve dua etmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan 'Türkiye Geçilmez' konulu video gösterimi yapıldı. Etkinliğin açılış konuşmasında Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, 15 Temmuz gecesi Kahraman Milletimizin, sadece FETÖ/PDY mensubu hainlere ve darbecilere dur demekle kalmadığını, aynı zamanda egemenliğimizin sonsuza dek yaşatılacağının tüm dünyaya haykırdığı gece olduğunu ifade etti. Rektör Karamustafa, “15 Temmuz hain darbe girişiminin yaşandığı geceyi unutmamız asla mümkün değildir. Çünkü o gece, akıllarını dış mihraklara teslim etmiş FETÖ/PDY mensuplarının masum halkımıza ve milli egemenliğimizin sembolü Gazi Meclisimize yaptığı hain saldırı asla akıllarımızdan çıkmayacaktır. 15 Temmuz, milletimizin yeniden dirilişinin destanıdır. 15 Temmuz gecesi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı ile sokaklara çıkan ve kendisini tanka, tüfeğe, bombaya siper eden Kahraman Milletimiz, darbecilere ve işbirlikçilerine gereken cevabı ve dersi en iyi şekilde vermiştir. Hain darbeciler ve işbirlikçileri, o gece asla unutamayacakları Milletimizin sert tokadını enselerinde bulmuşlardır. O yüzden Necip Milletimizle ne kadar övünsek azdır. Tarih boyunca hiç kimseye boyun eğmemiş, hiçbir gücün boyunduruğu altına girmemiş bir millet olan Türk Milleti, birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik oyunları her zaman bir bir bozmuş, bundan sonra da bozmaya devam edecektir” dedi. “15 Temmuz gecesinde yaşananlar şunu göstermiştir ki! Biz Çanakkale ruhunu kaybetmediğimiz sürece üstesinden gelemeyeceğimiz sorun, yenemeyeceğimiz güç yoktur” diyen Rektör Karamustafa, konuşmasını şöyle tamamladı;
“15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından ülkemizin her alanda yakaladığı gelişim ile millileşme hamleleri şunu gösteriyor ki! Millet olarak 2023, 2053 ve 2071 vizyon ve hedeflerimize sağlam adımlarla ilerliyoruz ve geleceğin Güçlü Türkiye'sini hep birlikte inşa ediyoruz inşallah. Bu duygu ve düşüncelerle başta 15 Temmuz şehitlerimiz olmak üzere tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet, makamları âli olsun. 15 Temmuz gazilerimizden yaşayanlara şükranlarımızı sunuyor ve Cenab-ı Mevla'dan sağlıklı ve hayırlı uzun ömürler dilerken, ebediyete irtihal etmiş olanlarına da Allah'tan rahmet diliyoruz.'
Rektör Karamustafa'nın konuşmasının ardından Siyaset Bilimci Prof. Dr. Mehmet Şahin, “Öncesi ve Sonrasıyla 15 Temmuz'un Analizi” konulu konferansına geçildi. Darbenin hırsızlık, milli irade hırsızlığı olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Şahin, “Darbeler hakkı olmadığı halde gayri meşru güçlerin ortaya çıkarak milletin iradesini çalma girişimidir ve bu hırsızlar genelde gece ortaya çıkarlar. Bu darbeciler genelde gece ortaya çıkar. Yaptıkları iş gayri meşru olduğu için yaptıkları işi gece yapmak isterler. Darbeler genelde şunun için oluyor. Batı dünyasının önemli güçleri, bu coğrafyada iki şeyi istemiyorlar. İki şey istemedikleri şekilde gelişirse işe müdahale ediyorlar. Nedir bu iki şey. Bölgede insanların kendi öz kaynakları kullanmak istemeleri, sadece kendileri kullanmak istemeleri, doğal kaynakları kendileri kullanmak istemeleri. Bunun yanında milli iradelerini, kendi iradelerini kullanmak istemeleri ve yönetime yansıtmaları. İşte darbeci güçler tarafından bu iki şey istenmez. Bu iki şeyi bölge insanları gerçekleştirmek için çaba sarf ettiklerinde bunu engellemek için ya müdahale ederler ya da darbe yaptırırlar. Darbe yaptırırken de bizden zannettiğimiz ama gayri meşru güçlerin gayri meşru çocukları oldukları sonradan ortaya çıkıyor. Sonraki süreçte onları kullanarak yapıyorlar. Bunlar bizden görünürler ama bize benzemezler. Kısacası bu darbeci güçler ülkemizin de içerisinde olduğu bölgede sonuç alamayınca müdahale etmeye çalışırlar. 15 Temmuz'da gerçekleşen ve milletimizin püskürttüğü süreç, 2012, 2013 yıllarında başlayan Türkiye'yi baskılama sürecinin kanlı düzeyidir. Darbe girişiminde bulunanlar tabi ki bu direnişi beklemiyorlardı. Çünkü daha önce yaptıklarındaki gibi sessiz kalınmadı. Türk Milleti bu darbeye müsaade etmedi. Milli irade hırsızlığına müsaade etmeyeceğim dedi ve sokağa çıktı ve Türk Milletinin ne olduğunu, birliğini beraberliğini ve gücünü tüm dünyaya göstermiş oldu. Şimdi dünya bu darbe girişiminden şunu da anladı ki Türk Milleti diğerlerinden farklı. Türk Milleti bu farkını 15 Temmuz'da tüm dünyaya göstermiş oldu” diye konuştu.
Konferansında Batılı güçlerin 15 Temmuz'da Türk Milletinin ortaya koyduğu şanlı mücadeleden rahatsız olduğuna da değinen Prof. Dr. Mehmet Şahin, “Batılılar kendi coğrafyaları dışında hiçbir iyi örneği görmezler. Gördüklerinde ise onu etkisizleştirmeye çalışırlar. 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından da Türkiye'yi baskılamaya çalıştılar. Eğer 15 Temmuz'daki darbe girişimi başarılı olsaydı, Suriye ve Irak'ta terör operasyonlarını yapamazdık. PKK Devleti ile karşılaşırdık. Kandile operasyonlarımız, Doğu Akdeniz'de yürüyen gemilerimiz olmazdı. Karabağ'da işgal devam ederdi. Savunma sanayi projelerimiz olmazdı. Bu yüzden 15 Temmuz'daki darbe girişiminin püskürtülmesi çok önemlidir” şeklinde konuştu. Soru-cevap kısmının ardından konferans sona erdi.