Şahin: 'Tüketici sorunu 'hakem heyetleri' '
Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, tüketici hakem heyetlerinin sorunları çözmek yerine sorunun bizzat kendileri haline dönüştüğünü ifade etti ve bunların kaymakamlıklardan alınarak ticaret il müdürlüklerine verilmesi gerektiğini savundu.
Tüketici hakem heyetlerinin bir tüketici sorunu haline geldiğini ifade eden Başkan Şahin, tüketici hakem heyetlerindeki raportörlerin şikayet dilekçelerine tutulan raporu kopyala yapıştır ile baştan savma bir şekilde oluşturabildiğine işaret etti.
“HEYETLERDE BİR HAK YA VERİLİYOR YA VERİLMİYOR”
Açıklamalarında çarpıcı bilgilere yer veren Şahin, tüketici hakem heyetlerinde olaya dosya sayısı ve imza sayısı gözüyle bakıldığını vurgulayarak; “Kimse heyete gelen dosyaları teferruatlı olarak incelemiyor. Ancak buradaki ince ancak çok önemli bir nüans bir hak o imzalarla ya veriliyor, ya verilmiyor. Bu kadar kolay olmamalı. Bir hak veriyorsunuz, yada vermiyorsunuz. Bu satıcı için de böyle, tüketici için de böyle fark etmez. Biz orda tüketici lehine karar vereceğiz diye bir şey yok. Haklı değilse tüketici, satıcının hakkını yemeye kimin hakkı var, aynı şekilde üretici haklı değilse tüketicinin hakkını yemeye kimin hakkı var. Bu raportörler şikayet dilekçelerine tutulan raporu kopyala yapıştır ile baştan savma oluşturabiliyorlar. Hakem heyetindeki üyeler bunu incelemediği için bu sorunlar yaşanıyor. Öyle garip durumlar yaşanıyor, kararlar çıkıyor ki sormayın. Biz zaman zaman bize gelen vatandaşları yönlendiriyoruz, diyoruz ki tüketici hakem heyetlerine gidin, başvurunuzu yapın. Yapıyorlar aleyhlerine haksız bir karar çıkıyor sonra bize kızıyorlar sizin yüzünüzden oldu diye. Sonra biz de kötü olmuş oluyoruz. Hakem heyetlerinde tüketici örgütlerinden bir üyenin bulunmaması bu yanlış kararların nedenlerinden birisidir” şeklinde konuştu.
“HEYETLER RAPORTÖR NE YAZARSA ONU KABUL EDİYOR”
Kaymakamlıklardaki tüketici hakem heyetinin 5 kişiden oluştuğunu ve o kişilerinde; başkan kaymakam olmak üzere ticaret odasından bir temsilci, barodan bir temsilci, belediyeden ve bir de tüketici örgütlerinden bir temsilci olduğunu ifade eden Başkan Şahin, bu işi bilenin aslında sadece tüketici örgütlerinden gelen temsilci olduğunu kaydetti. Sürdürdüğü açıklamalarında tüketici hakem heyetlerine eskiden kayıtlara giren başvuru sayısının az olduğunu, ayda 20-30 adet olduğunu, hafta bir toplanıldığında hafta başına 5 dosya düştüğünü, bunların da müzakere edildiğini ifade eden Şahin, şikayet başvurularının zamanla çoğalınca toplanamaz olduklarını ve raportörler ne yazarsa onun yazdığının kabul edilmesi gibi bir sıkıntı meydana geldiğini aktardı. Şahin, böyle bir durumda kurul üyelerinin ‘ben hemen imzaları atayım gideyim' dediğini söyleyerek kendisinin de bir zamanlar tüketici hakem heyetlerinde görev yaptığını ve buna benzer olaylarla karşılaştığını paylaştı. Şahin buna benzer bir olayın geçtiğimiz günlerde bir tüketicinin başına geldiğini de belirtti. Bir üründe anlaşmazlık yaşayan tüketicinin sorunu çözmek için tüketici hakem heyetine başvurduğunu, şikayet dilekçesindeki taleple alakası olmayan bir sonucun karara bağlandığını ve yine mağduriyet yaşadığını söylerken, tüketicinin; ‘yazdıklarımı okumamışlar anlaşılan, adeta ezbere karar vermişler' şekline kendisine yakındığını bildirdi.
“HAKEM HEYETLERİ TİCARET İL MÜDÜRLÜĞÜNE BIRAKILMALI”
Tüketici hakem heyetlerinin tamamen ticaret il müdürlüklerine bırakılması gerektiğine dikkat çeken Başkan Şahin; “Ticaret il müdürlüklerinin bu kanunla sorumlu, yani 6502 sayılı kanun ile sorumlu, bu kanunu gayet iyi bilen bürokratlardan, memurlardan oluşan bir müdürlük. Bizde rakamsal bir sınır var; 4 bin 570 liraya kadar ilçe hakem heyetleri, 6 bin 860 liraya kadar il hakem heyetleri bakıyor şikayetlere. Bunun tamamının il hakem heyetlerine bırakılması lazım. Çünkü kaymakamlıktaki çalışanlar hakikaten bunu bir angarya görüyor. 'Ya öf bana bu görev nerden verildi' diyor ve dosyayı azaltmak için, vatandaşı caydırmak için her türlü yeteneklerini kullanıyorlar. Şimdi hakem heyetlerinde dosya almak için senin adresin bizim ilçede değil, sen adresindeki kaymakamlığa gideceksin, bu defa oraya gittiğinde senin alışveriş yaptığın yer bu ilçede değil, sen oraya gideceksin der ve vatandaşla pinpon topu gibi oynarlardı” ifadelerinde bulundu.
“HAK ARAMAKTAN VAZGEÇİRİYORLAR”
Paylaştığı görüşlerinde insanların hak aramaktan uzaklaştırılmaya çalışıldığını dile getiren Şahin, “Bu görevlilerin bazıları der ki; ‘bundan bir şey çıkmaz. Boşuna uğraşırsın. Hele bir de karşıdaki itiraz eder de mahkemeye verirse avukatlık ücretini de karşılarsın ha!' Sonra vatandaş der ki; ‘ya avukat ücreti, mahkeme falan ya ne oluyor, 200-300 liralık bir paramı almaya çalışırken 500-800 lira para vereceğim, uğraşacağım mahkemelerde.' İşte bu şekilde vazgeçer, vazgeçirilir. Yani bir şekilde hak aramaktan vazgeçiriyorlar. Bugün tüketici hakem heyetlerinde karar düzeltme organı yok. Yani yanlış bir karar çıkarsa düzeltilmez. Kararı tüketici mahkemesine götürmek zorundasınız. Oysa her karar merciinin bir düzeltme organı da olmalı. Yanlış karar verilemez mi. Verilebilir ama bunun düzeltilmeye tabi olması gerekir. Tüketici hakem heyetleri uygulaması zaten yargının yükünü hafifletmek ve tüketici ile satıcı arasındaki anlaşmazlığın daha kolay giderilmesi için başlatılmış bir uygulama. Ama günümüzde bu fonksiyonundan uzak görünüyor.
“ŞİKAYET AZALINCA SADECE İYİYE GİDİYOR ANLAŞILMAMALI”
Sürdürdüğü konuşmalarında Şahin, toplumda şikayetin azalınca sadece iyiye gidiyor anlaşılmamalı olduğunu ifade ederek şunları bildirdi; “Tüketici derneği olarak bilgi edinme hakkını en çok kullanan kurumuz. Bilgi edinme yasası çerçevesinde çok soru sormuşuzdur bu uygulama hayata geçmeye başladığından bu yana. İlk başlarda bize verilen yanıtlar çok acıydı. ‘Siz kimsiniz de bunu soruyorsunuz. Sizi ilgilendirmez bu bilgi' gibisinden yanıtlar aldık. Oysa Anayasal bir haktı bu ve yasal olmayan tepkiler aldık. Ama zamanla bu kurumlara da vatandaşlarımıza öğrettik bu bilgi edinme hakkını. BİMER'e CİMER'e çok sayıda şikayet gönderilmiştir. Yani kurum görevlileri soru sorulmasını istemiyor. Çok rahatsız oluyorlar soru sorulmasından ve buna farklı farklı çözümler bulmaya başladılar. Diyelim bir vatandaş belediye ile sorun yaşadı. Şikayet mercilerine yapıyor şikayetini olduğu gibi şikayet edilen kuruma yönlendiriyor. Bir nevi ihbar ve ifşa ediliyor. Burada belediye çalışanı bunu alınca belediye görevlisi, firma, şirket görevlisi şikayet eden vatandaşı arıyor, diyor ki; ‘gardaş sen bizi şikayet etmişsin, hayırdır'. Bunu duyunca vatandaş afallıyor, panikliyor; ‘eyvah beni tespit ettiler' diye düşünüyor; ‘yok yok ben değilim, ben etmedim' gibi kem küm edip kapatıyor telefonu. Türkiye'de sorunlar böyle hallediliyor maalesef. Şimdi BİMER'e, CİMER'e önce şikayetler fazlaydı. Sonra düştü. Sonra yetkilinin biri çıkacak diyecek ki bakın şikayetler azaldı. Türkiye iyiye gidiyor. Hakem heyetlerinde de durum böyle.” HABER-FOTO: KAAN AKBAŞ