Soylu: 'Sınır duvarlarını doğuda yapmasaydık, 8 milyon insan daha Türkiye'ye gelecekti'
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'nin kaçak göçle büyük bir mücadele halinde olduğunu belirterek, 'Eğer biz sınır duvarlarını doğuda yapmasaydık, göçü kaynağında durdurmasaydık sadece sınırlarımızda biriken toplam 8 milyon insan daha Türkiye'ye gelecekti' dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Göç İdaresi Başkanlığı'nda düzenlenen ‘Göç Bilgilendirme Toplantısı'na katıldı. Türkiye'nin göçmen kaçakçılığıyla verdiği mücadeleden ve alınan tedbirler ile düzenlemeler hakkında bilgiler veren Bakan Soylu, “Göçte aldığımız, yılbaşı itibariyle ilgili bir kara dizisi var. Bunları yapmalıyız. Bunları yapabilirsek bir adım atabiliriz ve bu konuda gerekli tedbirleri almamız gerekir dediğimiz bir karar dizisi var ve bu kara dizisinde ne hale geldik, ne kararlar aldık ve sonuç olarak kaçak göçle ilgili ne noktayız ve nasıl bir tedbir manzumesi ortaya koyduk bunları söyleyeceğiz” dedi.
“Türkiye, 2011 yılı başından itibaren bir göç politikası belirledi”
Türkiye'nin 10 yılı aşkındır bir göç politikası olduğunu söyleyen Bakan Soylu, “21. yüzyılda Suriye kaynaklı kitlesel bir göç tek bir olayla başladı ve kısa zamanda büyüdü. Türkiye, bütün bunlara yönelik 2011 yılı başından itibaren bir göç politikası belirledi ve hem sınır dışında, hem sınır içerisinde kamplar oluşturdu. Gelen her kişinin kimlik bilgilerini aldı. Aynı zamanda bütün bunları yaparken, gelenlerle ilgili sağlık tedbirlerini ortaya koydu. Herkesi kayda aldı ve herkesin gıda ve insani ihtiyacını gerek o gün devletin kaynaklarıyla, gerek STK'ların kaynaklarıyla, gerekse uluslararası yardımlarla bunu sağlayabilme yoluna gitti” değerlendirmesinde bulundu.
“Kaçak göçü engellemek için bir mücadele ortaya koyduk”
Türkiye'nin kaçak göçle mücadelesindeki stratejilerinden bahseden Bakan Soylu, “Türkiye'de birileri sürekli ‘Suriyeli şu kadar vatandaş oldu, bu kadar vatandaş oldu, Türkiye istila ediliyor' diye değerlendirme yapıyor. Türkiye'nin ‘Uyum Strateji Belgesi' ve bir ‘Ulusal Eylem Planı' var. Türkiye'nin bir ‘Göç Strateji Belgesi' var, Türkiye'nin ‘Düzensiz Göç Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planı' var. Göç Strateji Belgesi tekrar revize ettik. En nihayetinde Göç Strateji Belgesini tekrar bir şekilde ortaya koymuş olduk. Kaçak göçle temel bir stratejimiz var. Birincisi; kaçak göçün kaynağında durdurulması. Birinci temel felsefemiz hareket etmesini mümkün olduğunca engellemek. İkincisi; etkili sınır tedbirleri almak. Sınır duvarlarımızı yapmaya çalıştık, güvenlik yolları yapmaya çalıştık, optik kuleler yaptık, insan kaynakları getirdik. Ardından bütün bunları yaparken, gerek Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma, Polis, Sahil Güvenlikle ortaya attığımız adımlarla kaçak göçü engellemek için bir mücadele ortaya koyduk. Ülke içerisinde etkin yakalama yaptık. Sağlıklı ve seri işleyen bir sınır dışı mekanizması yaptık, milyonlarca insan yakalandı diyelim. Bunları geri göndermezsen nerede tutacaksın?” dedi.
“Biz sınırlarda yaklaşık, 2 milyon 626 bin 170 kişinin Türkiye'ye girmesini, teşebbüs ettiği anda engelledik”
Göçün temel ana başlıkları olduğuna değinen Bakan Soylu, “Göçün kendisine ait uluslararası kuralları var. Bir de kendimize ait oluşturduğumuz mevzuat var. Bu mevzuatla uluslararası kuralların bir biriyle çelişmeyeceği, uluslararası kurallara göre hareket etmek durumda kaldığınız ana başlıklar var. Kaçak göçün mücadelesindeki dört adet temel stratejimiz var. Sağlıklı ve seri işleyen bir geri gönderme mekanizması kuramazsanız, kaçak göçle mücadelenizin en önemli ayaklarından birisinde aksarsınız. Biz sınırlarda yaklaşık, 2 milyon 626 bin 170 kişinin Türkiye'ye girmesini, teşebbüs ettiği anda engelledik. 1 milyon 469 bin 149 göçmeni de son 6 yılda yurt içinde yakalamışız. Bunun 222 bini mükerrer, 1 milyon 246 bin kişiyi Türkiye içerisinde yakalamışız. Bunun 334 bin 696'sını geri göndermişiz. Toplam 27 bin 44 kişiyi de terke davet edip göndermişiz. 361 bin 740 kişiyi bugüne kadar göndermişiz” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, dünyada eşi benzeri görülmeyen göçle bir mücadele ortaya koyuyor”
Türkiye'nin dünyada eşi benzeri görülmemiş bir göç mücadelesi verdiğini vurgulayan Bakan Soylu, “Türkiye, dünyada eşi benzeri görülmeyen göçle bir mücadele ortaya koyuyor ve göçü yönetmek içinde bütün kurumlarıyla eşgüdüm içerisinde bir politika sergiliyor. Türkiye insanlık vazgeçmiyor, kaçak göçle mücadele ediyor. Suriye iç savaşından ve diğer noktalardan kaynaklanan ve kendisine göç akımı olarak gelenlerle ilgili de politikalarını, belirlediği ölçek içerisinde aynı şekilde devam ettiriyor. Avrupa, göçü sadece Türkiye ve Yunanistan arasındaki bir sınır meselesi olarak görüyor. Göçü; Afganistan ile İran, Pakistan ile İran, Türkiye ile Suriye, Türkiye ile İran arasındaki bir sınır meselesi olarak görüyor” şeklinde konuştu.
“Frontex'i uluslararası alanda şikayet eden biziz”
Yunanistan'ın göçmelere uyguladığı zulme dünyanın sessiz kaldığını söyleyen Bakan Soylu, “Frontex meselesini ilk gündeme getiren biziz. Frontex'i uluslararası alanda şikayet eden biziz. Bunu dillendiren, bütün uluslararası toplantılarda dile getiren biziz. Yunanistan'ı yaptıklarını videolarla beraber tüm dünya kamuoyuna anlatan ve onlara insanlık dışı davranışları konusunda gözlerini açmaya çalışan da biziz. Avrupa kendi vergileriyle vergi verdi. Cinayet işletti Forentex'e, işkence yaptı. Bunu kendi gündeme getiremedi. Bunu biz gündeme getirdik. Bunu Yunanistan işle beraber ortak yaptı. O cinayetin bir fiil sorumlusudurlar” dedi.
“Türkiye uzun yıllardan beri alarm halindedir ve şu anda bu alarmımızın en yüksek noktasındayız”
Alınan tedbirler sayesinde 8 milyon göçmenin yurda girişinin durdurulduğunu ifade eden Bakan Soylu, “Eğer biz sınır duvarlarını doğuda yapmasaydık, göçü kaynağında durdurmasaydık sadece sınırlarımızda biriken toplam 8 milyon insan daha Türkiye'ye gelecekti. Bin 316 kilometre güvenlik dubarı yapacağımız alan var. Bunun 837 kilometresi Suriye sınırına yapıldı. 940 kilometre aydınlatma, 303 kilometre kamera ve algılayıcı var. Bunların hepsini kendimiz gerçekleştirdik. Yaklaşık 341 adet de elektro optik kule yapıldı. 284 adet termal kameranın 160 tanesi tamamladı ve geri kalanı da yapılıp tamamlanmak üzere. Kaçak göç konusunda Türkiye uzun yıllardan beri alarm halindedir ve şu anda bu alarmımızın en yüksek noktasındayız” değerlendirmesinde bulundu.
“Birçok ülkeyle geri kabul anlaşmalarımız var'
Çeşitli ülkelerle geri kabul anlaşmalarının olduğunu belirten Bakan Soylu, “Sınır dışı etme prosedürü ağır bir prosedürdür. Yakalayacaksınız, geri gönderme merkezine getireceksiniz, kişini kimliğini tespit edeceksiniz, ilgili büyükelçiliğinde geri gönderme kağıdı alacaksınız, uçağa tutacaksınız. Karşı taraf bunu kabul edecek ve siz bunu göndereceksiniz. Bunların hepsi bir operasyon. Türkiye bu operasyonu başarılı bir şekilde gerçekleştirmektedir. Sadece bu değil, birçok ülkeyle geri kabul anlaşmalarımız var. 15 ülke ve AB'nin tamamıyla ilgili bir geri kabul anlaşmamız söz konusu. Bu 15 ülke sayısını daha fazla AB ülkesi dışında artırmaya çalışıyoruz ve 17 ülkeye daha teklif etmiş durumdayız. Sadece içeride sınırlarda bir yakalama yapmıyoruz. Van'dan başlayıp Erzurum, Şanlıurfa, Adana, Kayseri, Samsun, Ankara, Antalya, İstanbul, Bursa, İzmir, Edirne, yani göçmenlerin rotasına göre bu illeri yönetici iller yaptık. Bu illerin valilerini yönetici ve koordinatör vali yaptık. Bu valiler burada tedbirler alarak birbirleri ile koordineli olarak göçmen kaçakçılığını engelleyip, buna ait rotaları bir birleri ile belirleyip yakaladıkları göçmenleri de geri gönderme merkezlerine getiriyorlar” ifadelerine yer verdi.
“Elimizde toplam 25 bin geri gönderilecek insan var”
Geri gönderilmesi planlanan 25 bin kaçak göçmen olduğunu söyleyen Bakan Soylu, “Şu anda elimizde toplam 25 bin geri gönderilecek insan var. Hepsi geri gönderme merkezlerinde. Bu yıl toplam yakalanan kaçak göçmen sayısı 110 bin. Geçen hafta 10 bin kişi yakalandı. 2019'un tamamında 454 bin kaçak göçmen yakaladık ve bunun yüzde 30'unu da geri gönderdik. Bu mücadele sadece bugünün mücadelesi değil. Bir politikamız da her ay Türkiye'de ‘Kaçak Göçle Mücadele Operasyonu' yapılıyor. Aldığımız karalar var. Dün itibariyle faaliyete geçti. Yılbaşında bir karar aldık. Türkiye'ye kapıda vize olarak gelen, büyükelçilere de vize olarak verilen; 30-60-90 günlük ve vize serbestisi olan ülkeler var. Buradan gelenler var. Bir kısmı geri dönüyor. Bir kısmı da Türkiye'de kalıyor ve vizesini ihlal ediyor. Vize serbestisiyle gelip; Fas'tan Kırgızistan'a, İran'dan Özbekistan'a kadar birçok ülkeden, yine vizeyle ülkemize gelen Somali'den Kongo'ya, Irak'tan Filistin'e, Cezayir'e kadar olan ülkelerin toplam vize serbestisi ihlali yakaladığımız kaçak göçmenler içerisinde yüzde 28 seviyesinde” diye konuştu.
“Yerli ve milli parmak izi okuma sistemimiz çalışıyor”
Vize süresi dolduğu halde ülkeyi terk etmeyenlere yönelik alınan önlemler kapsamında konuşan Bakan Soylu, “Bunu yıl sonunda değerlendirdik. Dışişleri Bakanlığımızla oturduk, ortaklaşa bu konuyu değerlendiren bir komisyon kurduk. Yaklaşık 78 ülkeden büyükelçilerimize yerli ve milli parmak izi programımızı gönderdik. Aynı zamanda parmak izi alma makinalarını da gönderdik. Orada vize alanların tamamı vize alırken parmak izlerini veriyor. Onunla beraber entegrasyonu kolluk kuvvetlerimizle birlikte sınır geçiş kapılarımıza kurduk. Oradan vize alırken de bir taahhütname imzalatıyoruz. ‘Ben vizem süresince geri kalacağım, aksi takdirde vize ihlali yaparsam geri gönderilmeyi kabul ediyorum' diye vize taahhütnamesi imzalattık. Pasaportu yırtsa da parmak izini aldığımız için biz onun kim olduğunu anlayıp, ülkesini söylemese de onun ülkesini belirleyip gönderme kapasitesine de artık sahibiz. Kameralarla birlikte fotoğrafı çekiliyor ve eşleştirilmesi yapılıyor. Şu anda yerli ve milli parmak izi okuma sistemimiz çalışıyor. Dünyada bunu üreten 7 ülkeden birisiyiz” dedi.
Taksilerde kaçak göçmen taşımacılığının önüne geçilmesi için de düzenlemeler yapıldığını aktaran Bakan Soylu, şunları dedi:
“Biz, ‘Bu ülkede kalman için ikametin var mı?' sorusunu yükümlü hale getirdik. Bu yükümlülük otobüslerde, toplu taşımalarda var. Toplu taşımada bunu yapamayınca tırlara, kamyonlara, taksilere bunu kaydırdılar. Bunun içinde taksilere bu yükümlülüğü getirdik. Eğer bunu yapmazsa kanun diyor ki; ‘sen ya göçmen ya da insan kaçakçısısın' kendisine adli ve idari bir takip uygulanacak. Bunu bilmeden yapanlara da siz ‘Şu durumlara uymak zorundasınız' diyoruz. Tır ve kamyon parklarına da kamera koyuyoruz ki bu iş yargıyla karşılaştığında bahaneye sığınılmasın.”
İHA