TÜRKİYE HEM SAHADA HEM MASADA DEVAM EDECEK
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı'na ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, ABD'nin Suriye'den çekilme kararıyla ilgili gelişmelerin kapsamlı bir şekilde takip edildiğini belirterek, 'Türkiye yumuşak ve sert gücün, siyasettin ve diplomasinin bütün imkânlarını kullanarak hem sahada, hem de masada olmaya devam edecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde akıllı güç unsurları seferber edilmek suretiyle ülkemizin çıkarları, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği her satıhta, her vakitte teminat altına alınmaya devam edecek' dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı'na ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ele alınan konular ve gündemdeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, basın mensuplarının sorularını da cevapladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, kamuoyu ile canlı olarak da paylaşılan toplantıda şunları söyledi:
“Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yapılan dokuzuncu Kabine Toplantısı sonrası sorularınızı almak üzere huzurlarınızdayım. Ama öncelikle gündemle ilgili birkaç konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bugün yapılan Kabine Toplantısı'nda üç ana başlık altında dört sunum vardı. Öncelikle Adalet Bakanımızın yargı reform stratejisi çerçevesinde hazırladıkları yeni strateji belgesinin paylaşımıyla ilgili bir sunumu oldu. Bu bildiğiniz gibi Adalet Bakanlığımızın bir müddettir toplumun çok farklı kesimlerinin katılımıyla geniş müzakereler yapılarak hazırladıkları bir yeni yargı reformu stratejisi. Bununla ilgili ilk sunumu bugün Bakanlar Kuruluna Sayın Bakanımız yaptılar. Bu konudaki toplumsal istişareler ve çalıştaylar devam edecek, farklı kesimlerin yargı sisteminin reforme edilmesi, daha aktif hâle getirilmesi, adaletin daha hızlı bir şekilde dağıtılması, yargı yükünün hafifletilmesi ve diğer başlıklar altında bu konuları geniş bir şekilde ele alan çalışması devam edecek, tamamlandığında nihai şekli Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilecek, kamuoyuyla da paylaşılacak. Bununla ilgili hem bir sunum, hem de bir müzakere kısmı oldu.
“TÜRKİYE'Yİ HEDEF ALAN TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE HER SATIHTA DEVAM EDECEK”
Hemen onun ardından iç ve dış tehditlerle ilgili iki güvenlik sunum gerçekleştirildi; birincisi, İçişleri Bakanlığı, diğeri de MİT Başkanlığı tarafından. Burada da özellikle iç ve dış güvelikle ilgili farklı terör örgülerinin ülkemize yönelik tehditleriyle ilgili son gelinen nokta, değerlendirmeler, bundan sonraki stratejiler etraflı bir şekilde ele alındı.
Aynı şekilde Dışişleri Bakanlığımızın da bölgesel ve küresel gelişmelerle ilgili bir sunumu gerçekleşti.
Bu sunumlar çerçevesinde özellikle tabi son günlerde siz de yakından takip ettiniz, Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye'den çekilme kararı sonrasında yaşanan gelişmeleri de hep birlikte kapsamlı bir şekilde takip ediyoruz, Kabine Toplantısı'nda da bu konuyu etraflı bir şekilde ele alma imkânımız oldu.
Burada şunun altını çizmekte fayda görüyorum: Sayın Cumhurbaşkanımız da takdim konuşmalarında Türkiye'nin iç ve dış güvenlik tedbirleri konusunda hiçbir zaman en ufak bir tereddüde mahal bırakmadan gerekli çalışmaları kapsamlı bir şekilde yapmaya devam edeceğini ifade ettiler. Türkiye yumuşak ve sert gücün, siyasettin ve diplomasinin bütün imkânlarını kullanarak hem sahada, hem de masada olmaya devam edecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde akıllı güç unsurları seferber edilmek suretiyle ülkemizin çıkarları, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği her satıhta, her vakitte teminat altına alınmaya devam edecek. İster Suriye'de olsun, ister Irak'ta olsun, ister başka bölgelerde olsun, terörle mücadele ve Türkiye'yi hedef alan terör örgütleriyle mücadele her satıhta devam edecek. Bu PKK terör örgütü olabilir, onun Suriye kolu YPG, PYD olabilir, FETÖ terör örgütü olabilir, DEAŞ terör örgütü olabilir, DHKP-C terör örgütü olabilir bütün bunlara karşı bütün imkânlar, kabiliyetler seferber edilmek suretiyle özellikle şu seçim dönemine girdiğimiz günlerde, önümüzdeki haftalarda bu mücadele kararlı bir şekilde devam edecek. Elbette Türkiye bölgesel konularda adım atarken de komşularıyla, müttefikleriyle, ortaklarıyla belli konuları istişare eder, koordine eder. Ama adım atmak söz konusu olduğunda Türkiye'nin millî çıkarları çerçevesinde de egemen bir ülke olarak bağımsız şekilde kararını verir ve bunları da uygular.
“SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN RUSYA'YA BİR ZİYARETİ OLACAK”
Tabi bu çalışmalar devam ederken güvenlikle ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın birde iç siyasete dönük özellikle yerel seçimlere dönük de yoğun bir trafiği var biliyorsunuz bu da devam ediyor bundan sonra da edecek. İl ziyaretleri Sayın Cumhurbaşkanımızın devam edecek, ama bu arada bir yurt dışı seyahatimizde olacak. Önümüzdeki hafta 23 Ocak Çarşamba günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya'ya, Moskova'ya bir ziyareti olacak ve özellikle bu Amerika Birleşik Devletleri'nin çekilme kararı sonrasında ortaya çıkan durumu Ruslarla koordine etmek amacıyla buraya bir günübirlik ziyaretimiz olacak. Burada hem Suriye konusunu hem de enerji, ekonomi, ticaret, ulaştırma gibi ikili konuları gene etraflı bir şekilde ele alma imkânımız olacak. Aynı şekilde ülkemize gelen devlet başkanlarının trafiği de bildiğiniz gibi devam ediyor. Bu hafta Hırvatistan Cumhurbaşkanı'nı ağırlayacağız, Şubat ayı başında Yunanistan Başbakanı'nın ülkemize bir ziyaret yapması planlanıyor. Bu gelişmeler de ya da bu programlarda netleştikçe bunları sizinle paylaşmaya da devam edeceğiz.
Kabine toplantısıyla ilgili benim kısa notlarım bunlar, sizin sorularınıza geçebiliriz.”
“İDLİB'DE BİR HAREKETLİLİĞİN BAŞLAMASI VE ORAYA DÖNÜK SALDIRILARIN YAPILMASI MANİDAR”
Soru: “Terör örgütü HTŞ'nin İdlib'deki varlığı iddiaları söz konusu bugünlerde, varlığını o bölgede arttırdığı dillendiriliyor. Bu noktada Rusya Savunma Bakanlığı'nın da önemli bir açıklaması var, İdlib Suriye'nin en önemli teröristlerinden biri hâline gelmiştir tespitini yapıyorlar ve Rusya varlığına tehdit oluşturmaya başlayan bu konuda gerekli adımları atacaktır ifadesiyle devam ediyor bu açıklama. İddialar doğru mudur, gerçekten HTŞ o bölgede varlığını arttırdı mı? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 23 Ocak'ta sizde söylediniz Rusya'ya gidecek bu konu orada gündeme gelecek mi?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Şimdi tabi öncelikle tabi ki bu konu artı Suriye'nin diğer alanlarında yaşanan gelişmeler etraflı bir şekilde Moskova'da yapılacak görüşmelerde ele alınacak. Yalnız şunun altını çizmekte fayda görüyorum: Bildiğiniz gibi İdlib mutabakatı ve ateşkesi çerçevesinde o bölgede yaklaşık 10 kilometrelik bir askeri güçlerden arındırılmış bir bölge oluşturuldu ve buranın güvenliği bildiğiniz gibi bizim tarafımızdan sağlanıyor. Bu çemberin dışında Ruslar, iç tarafında bizim askerlerimiz, 12 tane gözlem noktamız bulunuyor. Ve buradaki amacımız, bildiğiniz gibi bu bölgenin her tür askerî faaliyetten, terör eyleminden arındırılması, İdlib'de yaşayan sivillerin can ve mal güvenliğinin sağlanması. Şimdi bu bildiğiniz gibi iki önemli toplantıda, hem Soçi'de yapılan toplantıda, hem de İstanbul'da Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yapılan toplantılarda bir karara bağlandı ve İstanbul'daki Dörtlü Zirve'de de biliyorsunuz bu ilan edildi. O günden bu güne de aslında İdlib'de Suriye'nin diğer bölgeleriyle kıyasladığınızda görece olarak bir istikrarlı ortamın bulunduğunu ifade edebiliriz. Bu, Cumhurbaşkanımızın diplomatik başarısı olarak kayda geçti zaten.
Orada zaman zaman meydana gelen hareketlilikler çoğu zaman rejim tarafından suiistimal edilmekte, oraya saldırı için bir bahane olarak kullanılmaktadır. Şimdi ilginç bir durumda var; bizim tam Münbiç yol haritasını tamamlayıp Amerika'nın çekilme kararı sonrasında Fırat'ın doğusuyla ilgili birtakım kararları alma arifemizde İdlib'de böyle bir hareketliliğin başlaması, rejim tarafından ihlallerin yapılması, oraya dönük saldırıların yapılması manidar, bu bir tesadüf değil. Bu konuları tabi ki Sayın Cumhurbaşkanımız Rus mevkidaşıyla Sayın Putin'le önümüzdeki hafta ele alacak, ama ilgili arkadaşlarımız da, özellikle İstihbarat Başkanlığımız bu konuyu yakinen takip ediyor, diplomatik kanallardan da ilgili arkadaşlarımız da bunun görüşmelerini yapıyorlar.
"İDLİB MUTABAKATI İHLAL EDİLDİĞİNDE BUNDAN HERKES ZARAR GÖRECEKTİR"
İdlib'deki amacımız başta ne ise bugün de, o orada bir değişiklik söz konusu değil. Amacımız, o bölgeye sıkışmış olan adeta 2,5-3 milyona yakın insanın can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Şu veya bu grubun veya rejimin bunları bahane ederek oraya dönük saldırıları her şeyden önce İdlib mutabakatının ihlali anlamına gelir. Dolayısıyla burada Rus tarafının da rejimi bu konuda uyarması, belli bir kontrol altında tutması gerekmektedir, aksi hâlde İdlib mutabakatı ihlal edildiğinde bundan herkes zarar görecektir. Biz idlib'de hiçbir tarafın da, ne Halep tarafında, ne Hama tarafında herhangi bir çatışmanın, gerginliğinin olmasını arzu etmeyiz. Bunun için de arkadaşlarımız hem istihbari, hem de askerî kanallarımız yoğun çalışma yürütüyorlar. Bizim 12 tane askeri gözlem noktamızda bulunan askerlerimiz biliyorsunuz tam da bu güvenliği sağlamak amacıyla orada bulunuyorlar.
Dolayısıyla arkadaşlarımız konuyu yakından takip ediyorlar, bu konuda ilgili bütün tarafların üzerine düşeni yerine getirmesi hâlinde İdlib'de tekrar bu istikrar ve barış ortamını sağlama imkânımız olacaktır.
“ABD'NİN YPG-PYD TERÖR ÖRGÜTÜYLE İLİŞKİSİNİ KESMESİNİN ZAMANI ÇOKTAN GELMİŞTİR”
Soru: “Geçtiğimiz hafta Bolton ve James Jeffrey'le beraber yapmış olduğunuz görüşmede, Amerika tarafından beş maddelik resmî olmayan bir belgenin verildiği iddiaları var; bu doğru mudur, doğruysa içeriği hakkında bilgi paylaşabilir misiniz”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Doğrudur. Geçen hafta benim başkanlığımda bir heyet tarafından Amerikan heyeti bize beş maddelik resmî bağlayıcılığı olmayan, “none paper” adı verilen bir kâğıt verdiler. Bu beş madde aslında geçtiğimiz bir hafta boyunca konuştuğumuz konuları muhtevi bir kâğıt. Ana başlıkları itibarıyla, Amerika'nın buradan çekilme kararını teyit eden bir kâğıttır bu, DEAŞ'la mücadelenin devam edeceğini ifade etmektedir. Bizim katılmadığımız bir nokta olarak özellikle PYD-YPG'yle ilgili birtakım düzenlemeler yapılmasını öngören ya da teklif eden, talep eden bir kâğıttır. Bir de, Amerika'nın o bölgede, yani koalisyonun parçası olarak hava sahasını korumaya devam edeceğini ifade eden bir kâğıt. Biz de buna tabi bir karşılık da verdik, biz de kendi kâğıdımızı Amerikan tarafına ilettik. Biz de orada ABD'nin çekilme kararını olumlu bulduğumuzu ifade ettik, DEAŞ'la mücadelenin Türkiye tarafından da kararlı bir şekilde devam ettirileceğini söyledik. Çekilme kararı çerçevesinde terör örgütlerine, buna DEAŞ da dâhil, PYD-PKK-YPG de dâhil, alan verilmemesi, onlara yeni fırsat alanları yaratılmaması gerektiği hususunun da altını çizdik. Aynı şekilde Münbiç yol haritasının bir an önce uygulanması ve Sayın Cumhurbaşkanımızın grup konuşmasında da ifade ettiği gibi bunun Fırat'ın doğusuna teşmil edilmesi gerektiği konusunu dile getirdik. Ayrıca, verilen silahların toplanması, askerî üslerin dağıtılması ya da Türkiye'ye devredilmesi, böylece bu bölgede Türkiye'nin bir güvenlik hattı oluşturması konularını biz de ifade ettik kendi verdiğimiz kâğıtta. Bununla ilgili tabi ki müzakereler devam ediyor, bir kısmı bildiğiniz gibi kamuya da yansıdı, ama ben de size bu içeriği vermek istedim ki bu konudaki pozisyonumuzun çok net olduğu bir kez daha ifade edelim.
Sayın Cumhurbaşkanımız da biliyorsunuz bugünkü grup konuşmasında da söyledi, dün Sayın Trump'la yaptıkları telefon görüşmesinde de ifade ettiler, Amerika Birleşik Devletleri'nin artık kendileri için de bir maliyet hâline gelen bu YPG-PYD terör örgütüyle ilişkisini, angajmanını kesmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Suriye'de çekilme kararıyla birlikte artık yeni dinamikler devreye girmektedir, bunu terör örgütlerine hiçbir fırsat vermeden, alan açmadan, sivillerin zarar görmesini önleyecek bir şekilde Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği çerçevesinde biz yapabiliriz, bunu koalisyonla birlikte, DEAŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyonla birlikte yapabiliriz. Dolayısıyla burada aradan bu terör örgütünü çıkartmamız hâlinde bu planı çok daha kolay, meşru bir zeminde yerel aktörleri de devreye sokarak gerçekleştirebiliriz. Bizim Amerikalı mevkidaşlarımıza verdiğimiz mesaj bu. Bu konudaki çalışmalarımız, görüşmelerimiz de devam edecek. Bununla ilgili askeri planlamalar, istihbari görüşmeler, diplomatik kanallardan müzakereler de hâli hazırda şu anda da zaten devam ediyor.”
Soru: “Sayın Cumhurbaşkanı grup toplantısında Trump'la yaptığı telefon görüşmesinin detaylarını anlattı ama açık bir tehdit var Trump'tan ‘Türk ekonomisini mahvederiz' şeklinde. Bahçeli'den de bir çağrı geldi AK Parti'ye, ‘asla çekinmeyin, alttan almayın' diyerek. Hem bu çağrıya, hem Trump'ın bu açık tehdidi için neler söylersiniz?”
“ABD İLE 75 MİLYAR DOLAR TİCARET HEDEFİNE ULAŞMAK İÇİN İLGİLİ BİRİMLER ÇALIŞMALARA BAŞLADI”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Arkadaşlar, o tweet atıldıktan sonra bildiğiniz gibi biz gerekli cevapları verdik, dün akşam da Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Trump'la gayet kapsamlı, verimli, olumlu havada geçen bir görüşme yaptılar, orada bu konuyu bir sonuca bağladılar iki lider olarak.
Zaman zaman Sayın Trump'ın bu tür çıkışlarının olduğunu biliyoruz çeşitli mecraları kullanmak suretiyle. Ama dünkü görüşme, tonu itibariyle, genel havası itibariyle olumlu bir görüşmeydi. Nitekim görüşmeden sonra bildiğiniz gibi Sayın Trump bir tweet daha attı, Türkiye'yle ekonomik ilişkileri geliştirmek istediğini, bunun için büyük bir potansiyel bulunduğunu söyledi. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız da grup konuşmasında ifade ettiler, 75 milyar dolar ticaret hacmini iki lider belirlediler ve bu hedefe ulaşmak için de ilgili ekonomi birimlerimizin, hassaten de Hazine ve Maliye Bakanımız bu konuda çalışmaya başladığı ifade ettiler. Zaten Hazine ve Maliye Bakanımız bu konuyu yakından takip etmekte, bu hedefe nasıl ulaşırız diye kapsamlı bir çalışma da şu anda yapılıyor.
Dolayısıyla bu evreyi geride bıraktığımızı düşünüyoruz, biz şu anda pozitif bir gündemle tekrar bugüne ve yarına bakalım. Tabi ki görüş ayrılıkları olabilir belli konularda, Amerika Birleşik Devletleri'nin PYD-YPG konusundaki devam eden tutumunu biz kabul etmediğimizi zaten ifade ettik, bunu ifade etmeye de devam edeceğiz. Kendileri de eninde sonunda bu politikanın yanlış olduğunu, kendilerine de zarar verdiğini, Suriye'nin toprak bütünlüğüne aykırı olduğunu görecekler belki biraz gecikerek, belki adım adım, ama biz bu konuda görüşlerimizi ısrarlı bir şekilde kapsamlı bir şekilde anlatmaya da devam edeceğiz.
Ekonomik tehdit vesaire konuları artık geride kaldı, bugün yeni bir hedef kondu ve bu pozitif gündemle biz çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.”
“TERÖR ÖRGÜTLERİNE FIRSAT ALANI YARATACAK BİR ANLAŞMAYA ONAY VERMEMİZ ASLA SÖZ KONUSU DEĞİL”
Soru: “Sayın Trump'la Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaptığı telefon görüşmesinde gündeme gelen başlıklardan bir tanesi de güvenli bölgeydi. Bu daha önce Türkiye tarafından önerilen güvenli bölge mi, yoksa yeni bir modelden mi söz ediyoruz?
Bir de bu sorunun devamında, Sayın Bahçeli'nin bu konuda bir açıklaması oldu, Suriye'nin kuzeyinde tampon bölge kurmak, ardından muhtemel uçuşa yasak bölge ilan edilmesi teröristlere al da at derecesinde gollük pas vermektir ifadesini kullandı. Sayın Bahçeli'nin bu açıklaması için ne dersiniz?
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Sayın Cumhurbaşkanımız bugünkü grup konuşmasında da bu konuyu aslında paylaştı kamuoyuyla, dünkü görüşmede de bu konu ele alındı. Sayın Trump'ın bu teklifi 20 mil, yaklaşık 30-32 kilometrelik bir alana tekabül ediyor. Bir kere buna olumlu baktığımızı ifade ettik, ediyoruz. Neden? Aslında bu Sayın Cumhurbaşkanımızın yaklaşık dört yıldır dile getirdiği bir tekliftir. Ve bunu ilk dile getirdiğinde özellikle mülteci akınını önlemek amacıyla Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuyu detaylı bir şekilde çalışmış ve dünya liderleriyle paylaşmıştı. O zaman Obama, Merkel, işte Fransa, İngiltere ve diğer ülkeler buna olumlu baktıklarını, bunun mülteci akımını durduracak, sivilleri güvence altına alacak bir teklif olduğunu ifade etmişler, ama maalesef gereğini yapmamışlardı. Ve bu teklif aslında o zaman kabul edilseydi, 2015-2016 yıllarına özellikle damgasını vuran o büyük mülteci akını yaşanmayacaktı, birçok insan öldü, onların hayatları kurtarılacaktı. Ve bunu Cumhurbaşkanımız her görüşmede, her platformda hâlâ dile getirmeye de devam ediyor. İlk defa Amerikan yönetimi tarafından en üst düzeyde bunun uygulanabilir, gerçekleştirilebilir bir plan olduğu ifade edilmiş oldu, yani yaklaşık dört yıl sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği noktaya geldiler, bu sevindirici bir şey. Ama şimdi bunun modelitesi nasıl olacak, nasıl uygulanacak, alan nasıl şekillenecek, askeri boyutu ne olacak, istihbari boyutu ne olacak, tabi bununla ilgili şu anda görüşmeler devam ediyor arkadaşlar, yani hâlihazırda dahi bu konudaki görüşmeler devam ediyor, önümüzdeki günlerde de bu görüşmeler devam edecek. Bildiğiniz gibi yarın Genelkurmay Başkanımız Brüksel'de Amerikan Genelkurmay Başkanı'yla görüşecekler, bu konuyu orada da askerî boyutuyla ele alacaklar.
Burada bu güvenli bölge sadece Türkiye için değil, Suriye'deki mülteciler için de bir güvenli bölge, yani sadece bizim sınırımızı güvence altına alan değil, onun 30 kilometre eninde yaşayan herkesi güvence altına alan bir güvenli bölge olarak planlanıyor. Burada terör örgütüne bir melce olabilecek, onlara bir koruma sağlayabilecek bir angajmana, bir plana bizim evet dememiz zaten asla söz konusu olamaz. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımız bunu net bir şekilde ifade ettiler, Sayın Bahçeli bu noktaya dikkat çekiyor. Elbette burada Türkiye'yi adeta boşa çıkartacak, terör örgütlerine yeni bir fırsat alanı yaratacak bir anlaşmaya, bir sahadaki planlamaya bizim onay vermemiz asla söz konusu değil, müzakereler zaten bu ilke çerçevesinde yapılacak, tabi detaylar netleştikçe de biz bunu sizlerle paylaşacağız.
“SURİYE'DE OLUŞTURULACAK GÜVENLİ BÖLGENİN KONTROLÜ TÜRKİYE'DE OLACAK”
Şunu da ekleyeyim: Gene Sayın Cumhurbaşkanımız bugün grup konuşmasında da ifade edeyim, buranın kontrolü Türkiye'de olacak. Dolayısıyla burada Türkiye'nin askerî konuşlanmasıyla, istihbari faaliyetleriyle, yerel halkın sürece dâhil edilmesiyle bir güvenli bölge oluşturulacak. Biraz belki farklı bir örnek ama aslında şu anda Cerablus-El Bab hattında, Afrin'de ve oradan İdlib'e uzanan coğrafyada bu gerçekleştirilmiş durumda; adına güvenli bölge denmese de şu anda fiilen orada Türkiye'nin kontrolünde bir güvenli bölge hattı var. Baktığınız zaman, bu saydığım coğrafya içerisinde ne rejim unsurları var, ne PKK-PYD-YPG unsurları var, ne de DEAŞ unsurları var, buralar güvenli bir bölge hâlinde yerel halk tarafından, yerel kent konseyleri tarafından yönetilmekte. Benzer bir model Münbiç'te ve Fırat'ın doğusunda da rahatlıkla uygulanabilir. Bunun detayları dediğim gibi ortaya çıktıkça da sizinle paylaşırız.”
“TÜRKİYE, MİLLÎ GÜVENLİK ÇIKARLARI ÇERÇEVESİNDE İSTEDİĞİ ÜLKEDEN İSTEDİĞİ ASKERÎ TEKNOLOJİYİ ALABİLİR”
Soru: “Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'ye patriot teklifinin ardından heyet ikinci kez Ankara'ya geldi, temaslarına başladı. İlk ziyaret 3 Ocak'taydı. Rusya'dan S-400 alımının patriot alımına bir sorun olmayacağı aslında defalarca dile getirilmişti, ancak bir kez de heyete bunun anlatılacağı söylenmişti. 3 Ocak'tan bu yana yapılan görüşmelerde gelinen aşamaya ilişkin bilgi verebilir misiniz?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Şimdi öncelikle sorunuzun son kısmından başlayayım. S-400 alımıyla patriot füzelerinin alınması arasında hiçbir illiyet ilişkisi, korelasyon, şartlı ilişki söz konusu değildir bizim açımızdan. Yani ‘bunu alırsanız öbürünü alamazsınız, patriotlar geldi, S-400'den vazgeçin' tarzı teklifleri biz geçerli kabul etmediğimizi daha önce de ifade ettik, bu pozisyonumuzda herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Türkiye kendi millî güvenlik çıkarları çerçevesinde, askerî planlamaları çerçevesinde istediği ülkeden istediği askerî teknolojiyi alabilir.
Şimdi patriotlarla ilgili yapılan teklife gelince, bu bir müzakere süreci, teklif geldi, Savunma Sanayi Müsteşarlığımız bu konuda çalışmalarını sürdürüyor. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı da biliyorsunuz Kongre'ye bu satışın yapılmasına dair olumlu bir görüşü belirtmiş idi. Şimdi gelen teklif bizim ihtiyaçlarımızı ne kadar karşılıyor, bizim taleplerimizi ne kadar karşılıyor, bunun müzakeresi yapılıyor. Bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu birçok kereler ifade ettiler, bizim orada üç temel kriterimiz var; birincisi fiyat, ikincisi teslim tarihi, üçüncüsü de teknoloji transferi, ortak üretim. Bu şartları yerine getirmesi hâlinde anlaşma yapılabilir, patriot füzeleri de alınabilir, bu şartları karşılamaması hâlinde müzakereler devam eder. Ama bizim S-400'le ulaştığımız bir nokta var hem fiyat, hem teslim tarihi, hem de ortak üretim konusunda, bunun gerisine düşecek bir teklifin çok fazla yol alamayacağını da tahmin etmek zor olmasa gerektir. İlgili birimlerimiz müzakerelerini sürdürecekler, ama bizim kriterlerimiz ve beklentilerimiz bellidir, Türkiye bu konuda da bütün verileri değerlendirip müzakereleri tamamladıktan sonra Cumhurbaşkanımıza arz etmek suretiyle nihai kararını tabi ki verecektir.”
“EK GÖSTERGE İLE İLGİLİ ÇALIŞMA DEVAM EDİYOR”
Soru: “Benim sorum 3600 ek göstergeye ilişkin olacak. İkinci 100 günlük eylem planında öğretmenlere ilişkin açıklanmıştı. Ancak kamuoyunda polislerin, sağlık çalışanlarının ve din görevlilerin de bu alanda büyük bir beklentisi olduğunu biliyoruz. 2019 yılı için bu anlamda bir düzenleme düşünülüyor mu?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Bildiğiniz gibi bu Sayın Cumhurbaşkanımızın daha önce söz verdiği bir konudur. Dediğiniz gibi, imamlar, öğretmenler, hemşeriler ve polisler ya da sağlık çalışanları ve polisler diyelim, 4 ana kategoride çalışanlarımızın 3600 ek göstergeye çıkartılmasıyla ilgili verdiği sözle ilgili çalışma devam ediyor. Ve bunların dördünün birden bir paket hâlinde tamamlanması şu anda planlanıyor, bununla ilgili çalışmaları arkadaşlarımız yürütüyorlar, farklı meslek sektörleri olmakla birlikte bunların bir araya getirilerek tek bir paket hâlinde geçirilmesi planlanıyor. Dolayısıyla çalışma devam ediyor, herhangi bir gündemden çıkarma ya da bir unutma diye bir şey söz konusu değil, bununla ilgili çalışma tamamlandığında Cumhurbaşkanımızın bu vaadi de yerine getirilmiş olacak:”
Soru: “Tarih var mı efendim?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Henüz bir tarih yok, veremiyorum, çünkü bu birtakım tabi idari ve mevzuatla ilgili düzenlemeler gerektiren bir konu, ama konunun yakinen takip edildiğini ifade edebilirim.”
“SEÇMENLERİN KAYDIRILMASI KONUSUYLA İLGİLİ YSK ÇALIŞMALARINI YÜRÜTÜYOR”
Soru: “Cumhurbaşkanı özellikle yerel seçim öncesinde bir konuda uyarı yapmıştı, seçmenlerin kaydırılması konusuyla ilgili bunu yakından takip ettiklerini, İçişleri Bakanlığı'na bu konuyla ilgili bir talimat verdiğini söylemişti. Bu konu bugün Kabine Toplantısı'nda gündeme geldi mi? Bununla ilgili somut bir çalışma, adım İçişleri Bakanlığı tarafından yapılıyor mu?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Evet, kısa da olsa bu konu bugün gündeme geldi Kabine Toplantısı'nda, İçişleri Bakanımız da bu konuda bilgi arz etti.
Şimdi arkadaşlar, bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız da ifade etmişti, yani bu seçmen kaydırma meselesine kendisi olumlu bakmıyor, herkes kendi yerinde oyunu kullanmalı. Fakat başka sebeplerle adres bildirimi, MERNİS sistemine girmeyle ilgili çeşitli sorunların yaşandığını biliyoruz. YSK geçenlerde bununla ilgili bildiğiniz gibi listeleri de açıkladı, birtakım farklı rakamların ortaya çıktığı görüldü. Şimdi bununla ilgili YSK çalışmasını yürütüyor. Cumhurbaşkanımız da görüşünü ifade etti, partideki, Genel Merkez'deki arkadaşlarımız da bu konuyu yakından takip ediyorlar. İdeal olan, herkesin kaydını yaptırıp bulunduğu yerde, yani seçmen kaydını bir an önce yaptırıp oyunu kullanacak şekilde hazırlığını yapmasıdır. Eksiklerin bir kısmı dediğim gibi adres bildirim sistemine girmemekten veya başka gerekçelerle insanların bildirim yapmamasından kaynaklanıyor, ama bu konu takip ediliyor. Yani bu kategoride olan vatandaşların sayısının en aza indirilmesiyle ilgili çalışma da İçişleri Bakanlığı tarafından da yürütülüyor, ama tabi nihai olarak YSK'nın bu konuda birtakım tedbirleri ve tasarrufları da söz konusu olabilir. Onların alanı olduğu için ben o konuda daha fazla bir şey söylemek istemem.”
Soru: “ Seçimin kazanılması için farklı bölgelere kaydırılması…”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “İfade ettiğim gibi Cumhurbaşkanımız da buna olumlu bakmıyor, zaten bizim böyle bir faaliyetimiz, bir çalışmamız söz konusu değil.”
Soru: “Bakanlık belki bununla ilgili…”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Evet, dediğim o, yani yakından takip ediliyor dediğim konu bu. Yani bunu dediğim gibi herkesin bulunduğu yerde, gerçek adresinin olduğu yerde oyunu kullanması esastır, yani bu prensipten hareketle bu çalışma yapılmakta.” HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ