Uzmanından meme kanserine karşı erken teşhis uyarısı
Genel Cerrahi Prof. Dr. Metin Şen, meme kanseri hakkında verdiği bilgilerde, kadınların rutin olarak kendilerini kontrol etmeleri gerektiğini söyleyerek, 'Kadınlar kendilerini kontrol ederek doktorlardan önce daha küçük kistleri bulabilir.' dedi.
Erkeklerin kadınlara göre meme kanseri olma ihtimalinin yüzde 1 olduğunu söyleyen Metin Şen, “ Meme kanseri, kadınlarda en çok görülen kanser türüdür. Özellikle 40 yaşın üzerindeki 10 kadının mutlak 1 tanesinde meme kanseri görülmektedir. Bu çok önemli bir orandır. Bir başka şekilde anlatacak olursa, dünyada her 3 dakikada bir meme kanseri teşhisi konulmaktadır. Meme kanseri ile alakalı bir diğer önemli unsurda, tedavisinde erken tanı konulduğu zaman son derece kolay ve hayat kurtarıcı olmasıdır. Erkeklerde de bu hastalık görülebilir ancak 100 kadına karşılık 1 erkekte ancak görülmektedir. Öncelikle meme kanserinin belirtilerini bilmemiz gerekiyor. Meme kanserinde belirtileri, önceden olmayan ama daha sonra oluşan bir kitle olabilir. Bir memenin diğer memeye göre giderek büyümesi olabilir, koltuk altında beze oluşması, daha önce normal olan meme başının içeriye doğru çöküklüğü, meme başından kanlı ya da iltihaplı bir akıntı gelmesi. Bütün bunlar belirti olarak hastaların dikkat etmesi gereken hususlardır. Bu durumların olup olmadığına dikkat etmemiz için kendi kendimize meme muayenesi yapmamız gerekiyor. Meme muayenesini, banyodan sonra aynanın karşısına geçerek biraz önce saydığımız belirtiler var mıdır, yok mudur kontrol edeceğiz. Diğer bir belirti ise memenin normal şeklinin bozularak, şeklinin girintili, çıkıntılı bir hal almasıdır. Bu saydığımız durumlardan en az bir tanesi bile mevcutsa, muhakkak bir hekime müracaat etmesi gerekmektedir. Doktorun maksimum bulacağı kitle 1 santimetre iken, bunu her gün kendi kendine muayene yapan kişi yarım santimlik bir kitleyi bile bulabilir. Kendi kendimize meme muayenesini, regl dönemlerinde ve regl dönemi geçtikten 1 hafta sonrasına kadar yapmamalıyız. Çünkü o dönemlerde zaten memede belirli büyüme küçülmeler gerçekleşiyor. Eğer regl geçirmiyorsak, yani menopozda isek ayın belirli bir günü yapılabilir. Periyodik olarak bir gün belirleyerek yapılabilir. Erken tanı konulursa, tedavi son derece kolaylaşır. Memenin tamamı alınmadan, hastalıklı olan doku alınarak meme korunabilir. Böylece hastanın memesine herhangi bir şey olmadan bu durumdan kurtulabilir.” dedi.
“Risk grupları değişebilir”
Meme kanserinde risk gruplarının bilinenin aksine değişebilme ihtimalinin de olduğunu söyleyen Metin Şen, “Meme kanserinin risk grupları, öncelikle cins yani kadınlarda daha fazla görülmektedir. İkincisi yaş önemli bir unsur genelde 40-45 yaşının üzeri risk faktörüdür ve yaş büyüdükçe risk faktörü de büyür. 80-85 yaşlarında bu oran en yüksek seviyelere ulaşır. Ancak 40 yaşının altındaki kadınlarda da meme kanseri görülebilir. Dolayısı ile yaş önemli bir faktör ama 40 yaşının altındaki kadınlarda asla görülmeyecek diye bir kuralımız yok. Bizim 16 yaşlarında meme kanseri olan hastalarımızda var. Yani her yaşta görülebilir ama 40-45'den sonra oran yüksektir. Üçüncü olarak, ailesinde meme kanseri hastalığı olanlarda bu risk 2 katına çıkmaktadır. Özellikle ailesindeki meme kanseri hastasının teşhisi 40 yaşından önce konmuş ise bu oran 2 katının da fazlasına çıkabilir. Evlenmeyen kadınlarda ya da 30 yaşından sonra evlenen kadınlarda meme kanseri biraz daha fazla görülür. Evlenip doğum yapmayan kadınlarda ya da doğum yaparak bebeğini emzirmeyen kadınlarda meme kanseri biraz daha fazla görülür. Ayrıca sigara, alkol alışkanlıklarında meme kanseri hastalığının oluşmasında etkisi vardır. Meme kanseri ve genel olarak bütün kanserler kilolu hastalarda daha fazla görülür. Kilo almamak gerekir. Onun içinde bol bol egzersiz yapmak, yürüyüş yapmak gerekiyor. Yapacağımız bütün egzersizler, yürüyüşler kanser olma ihtimalini düşürür. Kanseri tetikleyen bir diğer unsurda yağlı yiyeceklerdir. Yağlı yiyeceklerden de uzak durmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Kanser kilolu bireylerde daha çok görülüyor”
Metin Şen, kanserin kilolu bireylerde daha çok görüldüğünü söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Meme kanserinden korunmak için diyetimize dikkat etmemiz gerekiyor. Diyetimizde özellikle 40 yaşından sonra yağlı ve aşırı proteinli yiyecekler yerine ağırlıklı olarak sebze ve meyve yemeliyiz. Egzersiz yapmamız gerekiyor. Egzersiz olarak da en kolay yapacağımız egzersiz yürüyüştür. Yürüyüşü ritmik olarak, hafta da kaç gün yapabiliyor isek yapmamız ve her gün ne kadar süre yürüyorsak devamlı o sürede yürüyerek ritmi sağlamamız gerekiyor. Kilo almamak gerekiyor. Bunların dışında yiyeceklerde, içeceklerde bulunan kimyasal faktörler var. Bu yiyeceklerden uzak durarak organik yiyecekler ile beslenmemizin faydası var.”
“Hastalığın teşhisi büyük önem taşıyor”
Erken teşhiste hastaların memesini kaybetmeden tedavi olduğunu söyleyen Şen, “Hastamızı, hastalığının erken döneminde yakalayabilirsek, memesini tamamen almadan sadece hastalıklı kısmı alarak ve koltuk altındaki bezeleri çıkartarak tedavisinde büyük bir bölüm atlayabiliyoruz. Daha sonra belirli ışın tedavileri ile hastalığın tedavi kısmını tamamlayabiliyoruz. Meme kanserinde erken teşhis olduğu sürece hasta memesini kaybetmiyor. Yani çok korkulacak bir durum yok. Ancak hasta geç teşhis ile gelirse, o zaman memesini komple almak gerekebiliyor. O zamanda protez memelerle çözüm bulabiliyoruz. Bazı kanser türlerinde ise ameliyat öncesi kemoterapi verip, daha sonra cerrahi işlem uygulanabiliyor.” dedi.
Kanser tedavisinin bir ekip işi olduğunu ve alt yapının sağlam olması gerektiğini söyleyen Metin Şen, “Sadece meme kanserinde değil bunun dışında kalın bağırsak kanserleri olabilir, karaciğer kanseri olabilir ya da tiroit kanseri olabilir yani genel cerrahinin ilgi alanına giren tüm kanser türlerinde, hastanemiz gerekli alt yapıya sahiptir. Ameliyat hanemizde her türlü teknolojik alet ve imkan mevcuttur. Hastanemizdeki cerrah arkadaşların bilgisi, yetenekleri ve kabiliyetleri bakımından her türlü kanser türüne müdahale edebilecek bir cerrah ekibimiz mevcuttur. Çünkü kanser tedavisi bir ekip işidir ve tek başına yapılabilecek bir tedavi değildir. Buda hastanemizde değişik branşların bir araya gelerek, bir konsey şeklinde konuşup, tartışıp ona göre tedaviyi planlama bakımından hastanemizde her türlü olanak vardır. Kanser tedavisinde herhangi bir eksikliğimiz yok.” dedi.
İHA