Yamankaradeniz: 'Dünyanın lider kuruluşlarının değeri, fikir sermayesinden'

Türkiye'de önde gelen patent ofislerinden Destek Patent'in Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz ile Türkiye'de patent sistemi ve fikri mülkiyet hakları konusunda bir söyleşi gerçekleştirdik.

Yaptığımız söyleşide Türkiye'deki ve gelişmiş ülkelerdeki patent sistemi ve fikri mülkiyet hakları konusunda bilgiler veren Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Yamankaradeniz; 'Dünyanın lider 2 bin kuruluşunun değerlerinin yüzde 90'ını fikri sermayesi oluşturuyor' dedi.
FİKRİ MÜLKİYET HAKKI NEDİR, BU KAPSAMDA PATENT NEREDE YER ALIYOR?
Öncelikle biz fikri varlıkları örneğin bir firmanın kontrolündeki, katma değerli, pozitif nakit akışına dönüşebilen ve rekabet avantajı sağlayan bütün bilgi, beceri ve tecrübe olarak tanımlayabiliriz. Bu kapsamda da ticari sırlar, know-how, teknoloji, tasarım, internet alan adları, iş modelleri, telif hakları ve marka değerinden bahsediyoruz. Şunu unutmamak gerekir ki dünyanın lider 2 bin kuruluşunun değerlerinin yüzde 90'ını fikri sermayesi oluşturuyor. Ancak Fikri Sermayenin avantajları bir rakip bunu keşfedene yada taklit edene kadar sürer. Bu yüzden firmalar fikri sermayenin daha 'somut' formu olan 'Fikri ve Sınai Haklar'a yönelmek zorundadır. İşte burada özellikle sınai haklar kapsamında sürekli gündeme gelen markaların tescili, ürünlerin dış görünüşlerini ve estetiğini koruyan endüstriyel tasarım tescili, teknoloji ve buluş korumasını sağlayan patent ve faydalı modeller ön plana çıkar, sahibini taklide karşı korur ve çok önemli avantajlar sağlar.
SINAİ MÜLKİYET HAKLARI VE ÖZELDE PATENTLER BİR ÜLKE İÇİN NE DERECE ÖNEMLİDİR?
Mevcut global ekonomide ve uluslararası kıyasıya ticari rekabette güçlü olmak ve kalabilmek ancak güçlü marka ve teknolojiler oluşturup bunları etkin bir şekilde korumakla mümkündür. Yoksa firmalar ufak çaplı pazarlarla veya fason üretici olarak geçici bir süre kendilerini avutacaktır. Yeni ve katma değerli ürün ve hizmetlerin korunmasında sınai mülkiyet haklarının tescil ettirilmesi elzemdir. Düşünün her şeyin çok hızlı tüketilebildiği ve taklit edilebildiği bir global ortamda, kendinizi nasıl taklide karşı koruyabilirsiniz ve başkalarının önüne geçebilirsiniz. Bir ülkenin teknoloji gelişimini desteklemenin yegane yolu inovatif çalışmaları desteklemek ve bunların çıktılarını etkin bir şekilde korumaktır. Bu açıdan patent, dar anlamda teknik bir problemi çözen buluşlara verilen bir koruma belgesidir; geniş anlamda ise bir ülkedeki Ar-Ge çalışmalarının ve teknolojik inovasyonun teminatıdır.
TÜRKİYE'DE SINAİ MÜLKİYET HAKLARI VE PATENT SİSTEMİNİN İŞLEYİŞİ NASILDIR, BU SİSTEMİN DİĞER GELİŞMİŞ ÜLKELERDEN FARKI, AVANTAJI, DEZAVANTAJI VAR MIDIR?
Bir ülkede etkin bir sınai hak korumasından bahsedebilmek için dört ana unsur vardır. Bunlar sınai hakları koruyan mevzuat, tescil sürecini yöneten bir patent ofisi, gerekli danışmanlık hizmetlerini sunan uzman Patent ve Marka Vekilleri ve gerektiğinde hukuki süreci yönetecek mahkemeler. Türkiye'nin sistem kurgusu açısından uluslararası arenada saygın bir yere sahip olduğu ve mevzuatının gelişmiş ülkelerle harmonize olduğu söylenebilir. Yasal mevzuat açısından patent, faydalı, model, marka, tasarım, coğrafi işaretler, entegre devrelerin topografyaların korunmasına ilişkin mevzuatı, tüm bunların tescil sürecini yöneten Türk Patent Enstitüsü gibi bir ofisi, İstanbul Ankara ve İzmir'de Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri ve sınavla uzman adaylarına verilen Patent ve Marka Vekillik statüsü var. Türkiye'nin marka müracaat adetlerinde Avrupa'nın lideri, tasarımlarda ilk üç ülkeden birisi ve patentlerde de ilk 10 ülke arasında yer aldığı ve bunlara ilişkin sürecin mümkün olduğunca TPE tarafından iyi yönetildiği göz önüne alındığında Ofis-Mevzuat-Vekillik sisteminin çalıştığını söyleyebiliyoruz. Hatta TPE'nin geçmişteki Avrupa Birliği ödülü ve yüksek işlem kapasitesi hep artılar arasında yer alıyor. Genel anlamda Sınai Mülkiyet Hakları anlamında İngiltere, Almanya, Fransa, Avusturya, İsviçre, Benelux'den sonra Türkiye'nin birçok Avrupa ülkesinden daha iyi durumda olduğumuzu ifade edebiliriz. Sınai haklara ilişkin yeni kanun tasarısının onayıyla birlikte mevzuat bazı sorunlar da giderilmiş olacaktır.
ABD'DE AKILDAN ÇIKAN HER ŞEYİN (SOYUT-FİKİR, YÖNTEM, PLAN GİBİ) PATENTİ ALINABİLİYOR DENİLİYOR. BU DOĞRU MU, ABD'NİN PATENT YASALARI BU KADAR GENİŞ Mİ, TÜRKİYE'DE BU MÜMKÜN OLUR MU?
Böyle bir söylem hatalı olur. Türkiye patent korumasında üyesi bulunduğu Avrupa Patent Sözleşmesi uyarınca, deyim yerindeyse ABD ekolü yerine AB ekolünü izlemektedir. Avrupa Patentine kıyasla ABD'de, özellikle yazılım buluşları, iş metotları gibi alanlarda patent kapsamı biraz daha geniştir ancak bu konularda da yapılan başvuruların ancak %20'sinin başarılı olabildiği, patent ihlal davalarında ise son zamanlarda sıkıntı yaşadıkları bilinmektedir. Özetle Türkiye'nin gelecekte de AB ile bir uyum içinde hareket edeceğini ve oradaki yeni düzenlemeleri kendi mevzuatına yansıtacağını söyleyebiliriz. Sorunuzdan hareketle ABD'de patent almak kolay, AB'de ve Türkiye'de zor gibi bir varsayım da yanlıştır. Öncelikle, Türkiye'nin de içinde bulunduğu global patent sisteminde sanayiye katma değer sağlayacak, teknik bir soruna çözüm üreten, uygulama pratiğine sahip inovatif fikirler için patent başvurusu yolu her zaman serbesttir. Ancak neticede patent tesciline ulaşmak için temel kriterler var. Soyut ve hayal mahsulü fikirler, kamusal düzenine, termodinamiğin temel yasalarına aykırı buluşlar korunamaz. Yapılan bir buluşun teknik kapasitesinin olması, dünya çapında yeni olması, konusunda uzman bir kişi için ben bunu nasıl düşünemedim dedirtecek bir yapıya sahip olması ve uygulamaya, çalıştırmaya müsaade edecek açıklıkta tüm detaylarıyla anlatılmış olması gerekir. Ne ABD, ne AB, ne de Türkiye bu şartlardan azade değildir.
TÜRKİYE'DE BUGÜNE KADAR ARZU EDİLEN PATENT İKLİMİNİN OLUŞMAMASINDA NEYİN ETKİLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Yeni teknoloji ve patentler anlamında üniversite-sanayi-devlet işbirliği konusunda yoğun teşvik ve bilinçlendirme çalışmalarına rağmen hedeflerimizden uzak olduğumuz doğrudur. Özellikle 2014 yılı yerli patent adetlerine baktığımızda başvuru olarak 4.860, tescilde ise 1.250 rakamları seviyesindeyiz. Patent başvurusu artış oranlarındaki geçmiş rakamlara son üç yıldır ulaşamıyoruz. Öte yandan Çin başta olmak üzere Uzak Doğu, Hindistan ve Pakistan önemli ve hızlı adımlar atıyorlar ki bunların ileride ticari başarı getireceğini de hep birlikte göreceğiz. Arzu ettiğimiz patent iklimine henüz ulaşamamamızda birçok etmen var. Patent almak zor değil, ancak kolay da değil. Kaliteli ve sürekli buluş üretecek, patent bilgi ve ilgisine sahip yapılara, Ar-Ge çalışmalarına ihtiyacımız var. Japonya'da 3-4 kişiden oluşan Ar-Ge takımlarına sektörüne bağlı olarak yılda 7-12 patentlenebilecek buluş hedefi verdiklerini biliyoruz. Ar-Ge faaliyetleri öncesinde patent araştırması yapmayı bilmiyoruz. Patent başarı yolculuğunda organizasyonel yetenekler ve üst yönetimin desteği çok yetersiz. Devletin patent ikliminin oluşturulması anlamında faaliyetlerine baktığımızda ciddi bir patent teşvik sistemi uyguladığını görüyoruz. Ancak, sınai haklara ilişkin yeni mevzuatın uzun zamandır meclisten çıkmaması, uygulamada ceza davalarındaki kısıtlar, mahkeme süreçlerinde yaşanan gecikmeler, Fikri ve Sınai Haklar mahkemelerinin sadece üç ille sınırlı olması, bilirkişilik mekanizmasındaki patent bilgi seviyesinin yeterli olmaması gibi çeşitli sebepler sisteme olan inancın zayıflamasına yol açıyor.
SİZ DESTEK PATENT OLARAK TESCİLİN YANINDA, PATENTİ ALINAN ÜRÜNLERİN PAZARLAMASINI DA YAPIYOR MUSUNUZ?
Biz Destek Patent olarak Teknoprofil ve patent izleme hizmetimizi alan müşterilerimize sektöründe ilan edilen patent ve faydalı model başvurularını düzenli olarak raporluyoruz. Yine önemli buluşları haftalık e-bültenlerimizde müşterilerimiz ve sanayicimiz ile paylaşıyoruz. Talep gelmesi halinde taraflar arasındaki patent devir ve lisans müzakerelerinin yönetiminde destek oluyoruz.Bu kapsamda, bir buluşa yatırımcı bulmak için 'iş planı ve fizibilite' çalışmasının yapılmış olmasının büyük önem taşıdığını ifade etmek isterim. Böyle çalışılmış değerli buluşlar olursa onları da portföyümüzdeki ilgili sanayiciler ile paylaşıyoruz.
SON OLARAK, BÜTÜN TARAFLARDAN: 'DEVLETTEN, FİKRİ ÜRETİCİDEN, SINAİ ÜRETİCİDEN' NE BEKLENTİLERİNİZ VAR, ONLARA NE TAVSİYEDE BULUNUYORSUNUZ?
Önceki sorularınıza verdiğimiz cevaplarda yeri geldiğinde uyarı ve beklentilerimizi ifade etmiştik. Öncelikle, fikri haklar sistemi konusunda kamuoyunun her düzeyde bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekiyor. Toplum temelinde bu algının oluşturulması, kurumların da kendilerini yönlendirmelerinde yol gösterici olacaktır. Haklarını koruma bilincine erişen bireyler, ülke kalkınmasında da önemli rol üstlenmiş olacaktır. Sanayici bazında; üst yönetimin desteği ile patent yönetim yetkinliğine sahip bir organizasyon kurgusunda, somut hedeflerle çalışan, kaliteli ve sürekli buluş üretecek, patent bilgi ve ilgisine sahip yapılar ve Ar-Ge çalışmaları gerekiyor. Buluşçu bazında; patent araştırması, buluşun tescili ve ticarileştirilmesi konularında bilinç, bilgi ve tecrübe seviyelerinin artırılması gerekiyor. Patent gibi çok önemli bir yolculuğa çıkıyoruz, ev ödevini iyi yapmamız ve gerektiğinde de profesyonel destek almamız lazım. Devlet bazında ise yeni kanunumuzu, yeni açılacak mahkemeleri bir an önce bekliyoruz. RÖPORTAJ: KAAN AKBAŞ

Bakmadan Geçme