Yeni çağın hastalığı..

Türkiye'de teknolojinin her alanda hayatımıza girmesiyle birlikte ciddi anlamda büyük bir artış gösteren 'dijital bağımlılık' sorununu uzmanlar artık yeni bir hastalık, yeni bir mücadele alanı olarak görüyor. Detaylar Kayseri Anadolu Haber'in bülteninde..

Günümüzde iletişim teknolojileri alanındaki gelişmeler literatüre pek çok yeni kavram kazandırırken, ulaşılabilir bilginin online ortama aktarılması şeklinde tanımlanan ‘dijitalleşme' bunlardan birisi olarak dikkat çekiyor. Dijitalleşme ile birlikte ‘dijital bağımlılık' ve ‘dijitale bağımlı birey' kavramları ortaya çıkıyor.

Tıp Doktoru ve Klinik Psikolog-Psikoterapist olarak Kayseri'de görev yapan Dr. Mehmet Karakaya, dijital bağımlılığın hem tıbbi hem de psikolojik belirtileri olduğunu belirterek, “Teknolojinin son yıllarda inanılmaz seviyelerde artışı, bizleri çok hızlı bir şekilde başka bir zamana, yepyeni bir çağa götürdü ve ihtiyacımız olan her türlü veriye, dijital(sayısal) bir biçimde erişilebilir hale getirdi. Artık herhangi bir bilgi için internette çok hızlı dolaşıyor, nerdeyse tüm telefonlarımızla fotoğraf çekiyor, uzaktan çok net konuşabiliyor, leptop bilgisayarlarımızdan filmler izliyor, 7/24 mesajlar atabiliyoruz. Ulaşılabilirlik ve güvenlik açısından da dijital dünyanın büyük yararları olduğunu da görüyoruz” dedi.

YENİ BİR HASTALIK, YENİ BİR MÜCADELE ALANI

Günlük hayatımızda dijitalleşmenin, artık bir lüks değil, zorunlu bir ihtiyaç haline geldiğini anımsatan Karakaya, dijital bağımlılığı yeni bir hastalık, yeni bir mücadele alanı olarak nitelendirerek, şunları söyledi:

Tabi bunun da bir sonucu olarak ortaya çıkan birçok yan etkiler, aşırı bağımlılık sonucu durumun kontrolden çıkması ve bir takım zihinsel ve davranışsal bozukluklarla maalesef karşılaşmaktayız ve bu problemler gün geçtikçe artan yeni bir hastalık, yeni bir mücadele alanı olarak da hepimizi ilgilendirmekte. Yeni nesil bağımlılık da diyebiliriz bu duruma. Teknolojiden, biraz da sanal dünyadan bir anlık kopuş veya internetin engellenmesi sebebiyle eğer mutsuz ve huzursuz, endişeli ve kaygılı hale geliyorsak, oryantasyon bozukluğu ile beraber yüz ifademiz bizi yorgun ve sersemsi gösteriyorsa, sinirli ve kızgın bir hâle de düşüyorsak, bilin ki hepimiz, dijital bağımlılık yaşayan bir birey olmaya adayız. Ancak bir birey, günün büyük bir kısmını ekranda geçirse bile, hayatındaki sorumlulukları yerine getiriyor ve başarılı, sağlıklı bir insansa o bireye bağımlı biri diyemeyiz. Bağımlılık demek, yaptığınız işle ilgili kontrol kaybınızın olması ve/veya size ve çevrenize zarar vermesi demektir. Bu nedenle herkes kendi iş ve sorumluluk durumuna bakarak dozuna göre teknolojiyi kullanmasını öğrenmeli, bu şekilde bağımlı olmaktan kurtulmalıdır. Okul hayatında da buna yönelik müfredatlar daha da zenginleştirilmelidir.

Dr. Karakaya, dijital bağımlılığın kadın erkek her yaşta görüldüğünü, özellikle erkeklerde daha fazla olduğunu ve en çok da okul çağı yaş gruplarında görüldüğünü belirterek, “Bir kere şunu söylemek isterim ki hangi konuda olursa olsun her bir çocuğumuz, gencimiz ve insanımız çok değerlidir ve sevgiyle ve ilgiyle sahip çıkılmalı ve hep yanında olmalıyız” şeklinde konuştu.

MAALESEF ANNE BABALAR DA TEKNOLOJİNİN ESİRİ

Özellikle 12-18 yaş aralığında dijital bağımlılığın zirve yaptığına işaret eden Karakaya, aile ilişkilerinin teknoloji bağımlılığı ile ilişkili olduğunu şu sözlerle anlattı:

Daha küçük yaşlarda da ekran maruziyeti, tablet gibi teknolojik aletlerle çocukların baş başa bırakılması nedenlerle de ekran bağımlılığı ve ekran maruziyeti ileri yaşlarda dijital bağımlılığın temelini de oluşturmaktadır. Ailesel faktörler de bağımlılık için bir riske dönüşebilir. Örneğin, ev içinde sürekli çatışma ve sağlıksız iletişimin bulunduğu ailelerde kişilerin teknoloji bağımlısı olma riski artmaktadır. Birçok aile, çocuklarının dijital bağımlısı olmasından şikâyet etse de, maalesef ki anne babalar da teknolojinin esiri olarak örnek bir rol model sergilemekte güçlük yaşamaktadırlar. Kolay ve aşılabilir bir konu değildir bu. Çünkü insanoğlu haz odaklı yaşar. Teknoloji, bu hazzı çabuk yaşatan ama çabuk da tüketen, bizleri hareketsiz ve özlem duygusundan uzaklaştıran bir araç haline de gelmiştir, faydası kadar zararı da olmaya başlamıştır.

DİJİTAL BAĞIMLILIĞIN GETİRDİĞİ HASTALIKLAR NELERDİR?

Dr. Mehmet Karakaya, dijital bağımlılık ile birlikte insan sağlığında olumsuz etkiler oluşacağını vurgulayarak, “İlk olarak akla gelen şey, dijital bağımlılığın hareketsiz ve sporsuz bir hayata davetiye çıkarmasıdır. Kişinin sanal dünyadan gerçek dünyaya dönüşünde yaşadığı geçiş sonunda zihinsel yıpranmalar, bunun yanı sıra vücudu ve özellikle beyni etkileyen radyasyonel etkiler, kanser gibi problemleri yaptığı henüz kesinleşmese de baş ağrısı, baş dönmesi, ortama bir müddet uyum sağlayamama gibi bir takım sağlık problemleri yapabilmektedir. Dijital bağımlılık yaşayan bireylerin sevdikleriyle ve çevresiyle iletişim problemleri yaşadığı, ruh sağlığını ve hayat dengesini bozduğunu ve tıbbî birçok hastalığa da ilerde zemin hazırladığı da unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.

TEKNOLOJİYİ BELLİ ZAMAN VE DOZDA KULLANMAZSAK…

Dijital bağımlılıkla birlikte bir hafıza kaybı hastalığı olan Alzheimer'e dikkat çeken Karakaya, “Kaynaklar dünyada yaklaşık 30 milyon kişi Alzheimer hastalığı tanısı almış durumda olduğunu bildirmektedir. Bu sayının 2050'li yıllarda 160 milyon kişiye ulaşacağı öngörülmekte. Hareketsiz yaşam ve fastfood tarzı beslenme Alzheimer hastalığının en büyük nedenlerinden biri. Dijital bağımlılığın ayrıca hareketi kısıtlıyor olması, egzersiz ve spordan kişiyi uzak tutması nedeniyle dijital bağımlılığı olan herkesin Alzheimer'a yakalanması ihtimali bulunmaktadır. Egzersiz ve sağlıklı beslenme ne kadar önemliyse, teknolojiyi de belli zaman ve dozda kullanmak insanoğlu için artık kuralları ve kanunları konulması gereken çok önemli bir gündem haline gelmiştir” diye konuştu.

DİJİTAL BAĞIMLILIK İLE MÜCADELEDE DESTEKLENMELİ

Dr. Karakaya, dijital bağımlılıkta en önemli görevin aileler, eğitimciler, basın ve devlet yöneticilerde olduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle tamamladı:

Dijital bağımlılıktan korunma önce aileden başlar, eğitim sisteminin bu konudaki etkin uygulama ve dersleri ile de devam eder. Örnek rol model insanların, şehrin kaliteli yaşam koçu ve aile danışmanları, bilge sosyolog ve tecrübeli psikologları, alanında uzman ve üstat psikiyatr hekimleri ve değerli öğretmen camiamızın en güzel isimlerinin bu konulardaki konferans ve uyarılarının Devlet ve Belediyeler düzeyinde desteklenmesi de, bireylerin bu konuda erkenden önlem almasını ve zihinlerinin berrak kalmasını sağlayacaktır. Tabi ki burada bu konuda madden ve manen desteklenecek olan medyanın da, çok önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. Üretim yapan, proje yapan başarılı insanların ekrana çıkarılması, onların daha çok konuşulması, ödüllendirilmesi de, dijital bağımlısı insanların, başarılı ve sağlıklı bireylere dönüşmelerine de vesile olacaktır. Dijital bağımlısı herkes için, tüm yöneticilerimiz de bu konuyla ilgili dert ve çözüm insanı olmak zorundadırlar. Basınımız bu konuyla ilgili, özelikle uyuşturucu ile mücadele ve dijital bağımlılık ile mücadelede desteklenmeli, gece gündüz şehrini ve insanlarını takip eden kıymetli her bir basın mensubu da güçlendirilerek, toplumda bu konularda çok etkin bir rol almalıdır.

ÖZEL HABER

Bakmadan Geçme