Yıldırım: 'Türkiye istiklal, istikbal ve demokrasi mücadelesi verdi'

Başbakan Binali Yıldırım işçi ve memur sendika temsilcileriyle iftarda buluştu. Yıldırım burada yaptığı konuşmada Türkiye'nin istiklal, istikbal ve demokrasi mücadelesi verdiğini kaydetti.

Yıldırım konuya ilişkin olarak konuşmasında şunları kaydetti: “Demokrasi nöbetlerinde de milletin içerisinde sizler, sizlerin üyeleri yerini aldı ve bir ay boyunca bu ülkenin hem demokrasisine sahip çıktınız hem de ekmeğini aşını büyütmek için kesintisiz çalıştınız. Gündüz işte akşam da demokrasi nöbetlerinde oldunuz. Verilen mücadele sadece özlük haklarıyla sınırlı bir mücadele değildi, bu mücadele ülkenin istiklal, istikbal ve demokrasi mücadelesiydi. Birliğimize, dirliğimize sahip çıktığınız için sizleri tebrik ediyorum. Bu milletin her bir ferdi 15 Temmuz'da bir kahramanlık destanı yazdı.” Milletin hayali olan hizmetlerin ardı ardına hizmete almanın gururunu yaşadıklarını anlatan Yıldırım, ekonomik istikrardan asla taviz verilmediğini, kriz ve kaos beklentilerinin boşa çıkartıldığını dile getirdi. Çalışanların önemine işaret eden Yıldırım, “Eğer, işçi olmasa memur olmasa işveren olmasa iş yeri olmasa çalışma hayatı diye bir şey olmaz. Çalışma hayatının vazgeçilmez üçlüsüdür, çalışanlar, işverenler, iş yeri. Çalışanınız olmayınca üretim de olmaz, kalkınma da olmaz, gelişme de olmaz. Dolayısıyla bu üçlü birbirinden vazgeçilmez bir altın üçgendir. O bakımdan ülke sorunlarına bu benim işim değil, işverenin işi, çalışanların işi deme lüksümüz yoktur. Günümüz sendikacığı artık ücret sendikacılığının önüne geçmiş durumdadır. Hep birlikte sorunları ele alacağız, ortak akılla çözümler geliştireceğiz çünkü ülkemizin buna ihtiyacı var” dedi. “Demokratik istikrar yoksa ekonomik istikrar da olmaz” Ekonomik istikrarla demokratik istikrarın beraber gittiğini anlatan Yıldırım, “Eğer demokratik istikrar yoksa ekonomik istikrar da olmaz. Demokrasiye yapılan saldırılar aynı zamanda ekonomiye yapılan saldırılar anlamına gelir. 15 Temmuz darbesini bastırdıktan sonra, darbeye darbe vurduktan sonra, hemen değerlendirme kuruluşları olumsuz açıklamalar yaptılar. Ekonomimiz yaşanan dalgalanmadan olumsuz etkilendi. Ancak, Aralık ayının başında aldığımız hızlı kararlar sayesinde bu olumsuzluğu da büyük oranda azalttık ve geçen bir yıl zor bir yıl olmasına rağmen, bir darbe, ekonomik kriz, referandum ve aynı anda 3 terör örgütüyle mücadele etmemize rağmen dimdik ayaktayız. Ülkemizin aydınlık yarınları için çalışmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. Yılın ilk dört ayında ihracatın yüzde 9 gibi güçlü bir artışı yakaladığını anlatan Yıldırım, “Bölgemiz her türlü civarımızdaki karışıklıklara rağmen en fazla tercih edilen bölgelerin başında geliyor. Terör örgütünün 2015 yılında başlattığı çukur ve hendek siyaseti sonrası bölgede yaşanan o ciddi sorunlar, oradaki insanlarımızın evlerini terk etmek zorunda kalmaları ve bütün şehirlerin, ilçelerin tahrip edilmesi sonucu yaşanan moral bozukluğunu gidermiş durumdayız. Bölgede 20 binin üzerinde yeni konut inşa ediliyor. 100 milyar üzerinde yatırım talebi oldu. 3 binden fazla müteşebbis müracaat etti ve çalıştırmayı taahhüt ettikleri sayı 400 binin üzerinde. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde bölgeye daha fazla yatırım yapılacak ve bölgede doğu ile batı arasındaki kalkınmışlık farkı, açık tamamen kapatılacak” dedi. Yıldırım, “Siz temsil ettiğiniz kitlelere en iyi imkanları sağlamak için gayret ediyorsunuz. Büyük fotoğrafı gözden kaçırmamız lazım. Kaynakların da risklerin de adil bölüşümü esas olmalıdır” diye konuştu. “İstihdama katılım oranımız iş bulduğumuz orandan yüksek” 2017 yılı başında istihdam seferberliğine girildiğini belirten Yıldırım, açıklanan son ay işsizliğinde bir gerilemenin görüldüğünü ama bunun hala yüksek bir oran olduğunu dile getirdi. Yıldırım, “İstihdam seferberliğine gayet güzel sahip çıkıldığını gördük, hem özel sektör hem kamuda 1 milyon 200 binin üzerinde iş imkanı sağlandı. İşsizlikteki trend yukarıya değil aşağıya doğru dönmüş oldu. Bunu yeterli görmüyoruz. Tek haneye düşürmek zorundayız. Bunun yolu belli, daha fazla yatırım, üretim, istihdam, katma değer. Ürettiğimizi satacağız ve kamunun çok daha verimli çalışması. İki tane fırsatımız var, iki tane de tehdidimiz. Fırsatlarımız nedir? Genç bir nüfusa sahibiz, genç nüfus demek enerji ve dinamizm demektir. Diğer fırsatımız, ülkemiz dünya pazarlarının ortasında yer alıyor ve ülkemizin bulunduğu stratejik konum gelecek için bizlere birçok fırsat sağlıyor. İstihdama katılım oranımız iş bulduğumuz orandan yüksek. Bu meselenin farkındayız, bunu çözmenin yolu da daha fazla iş yeri daha fazla yatırım” açıklamasında bulundu. Anayasa değişikliğinin 16 Nisan'da yapılan halk oylamasıyla kabul edildiğini hatırlatan Yıldırım, “Ne kadar söz varsa düne ait, artık bugün yeni bir gün yeni şeyler söylemek lazım. Bizim geleceğe bakmamız lazım. Gelecek gençlerimizin, ülkemizin. Yeni sistemin ülkemizin gelecek vizyonuna, gelecek hedeflerine en fazla nasıl katkı sağlayacak şimdi bunun çalışması içinde olmamız lazım. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemini öngören anayasa değişikliği iki şey getiriyor, bir tanesi bu yeni sistem 2019'da meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı günde ayrı ayrı yapılacak. Sistemin tam anlamıyla yürürlüğe girmesiyle beraber sandıkta tek başına güçlü iktidar çıkacak. İktidar sandıkta kurulacak ve Türkiye sürekli güçlü iktidarla tanışmış olacak. İkinci özelliği istikrar sürekli hale gelecek. Buna üçüncüyü de ilave edebiliriz, bölücülük, üniter yapıya karşı siyasetin sonu geliyor” dedi. Sendikacılık alanında yapılan icraatlara değinen Yıldırım, “Geçtiğimiz 15 yıl içerisinde çalışma hayatımız için de önemli sayılabilecek düzenlemeler yaptık. Sendikalara faaliyetlerini serbestçe kendi tüzükleriyle belirleme hakkı getirdik. Siyasi partiler yöneticisinin yaptığı yanlışlardan dolayı kapatılıyordu, kurumların kişisel yanlışların kurbanı olmaması için gerekli tedbirler aldık. Sendika tarihimizde kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı verilmesi yine bu dönemde gerçekleşti” diye konuştu. “Açlığın, yokluğun, emek istismarının kol gezdiği bir dünyada yaşıyoruz” Yıldırım, hükümet olarak sendikalaşma oranının artmasından yana olduklarını ve bu konudaki desteklerin devam edeceğini belirterek, “Açlığın, yokluğun, emek istismarının kol gezdiği bir dünyada yaşıyoruz. Alın terinin savunucusu sizler elbette ki bu gerçeklere karşı mücadelenizi vereceksiniz. Emeğin korunması sizin en önemli göreviniz, önceliğinizdir. Alın teri gibi kutsal bir değerden güç alıyorsunuz. Verdiğiniz mücadele bütün mücadelelerin üzerinde en kutsal mücadeledir. Sermaye emek arasındaki dengeyi sizlerin adalet eksenli mücadeleniz mutlaka gerçekleştirecek. Sendikalarımızı, işçilerimizi, memurlarımızı bu ülkenin geleceği adına teminat olarak gördüğümüzü ifade etmek istiyorum. Ne güzel işte Türkiye'nin birliğinin, beraberliğinin fotoğrafı. Birbirimizle aynı masaya oturup sohbet edeceğiz, konuları demokratik bir anlayışla değerlendireceğiz ve böylece ortak akılda Türkiye'nin geleceği, ülkemizin istikrarı, kalkınması için üzerimize düşen sorumluluğu birlikte taşıyacağız. Bu güzel ülkeyi her açıdan daha yükseklere birlikte taşıyacağız. Biz, bütün insanlığın barışından yanayız. Mazlum ve yardıma ihtiyacı olan insanlar için yaptığımızı bütün dünya görüyor ve takdir ediyor. Yaklaşmakta olan Ramazan Bayramınızı da tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı. HABER: İHA

Bakmadan Geçme