Zorluklara rağmen…
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Kayseri'de birçok sektörde başarılı kadınlar ile konuştuk. Her biri de kadın olmanın zorluklarını ayrı ayrı yaşadıklarını, tüm bunlara rağmen ise her alanda kadının başarısının engellenemeyeceğini söyledi.
Kadınlar eşitlik istiyor
Kayseri Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeks Sıralaması'nda 81 il içerisinde 68. sırada. Ekonomide Temsil Edilme Alt Endeksi İlk Sıralaması'nda ise 70. sırada yer alıyor. Kayseri'de İşkur'a başvuranların içerisinde yüzde 18 oranında kadınlar işe alınırken yüzde 82 oranında ise erkek işe alındı.
Her şey kendine güvenmek ile başlıyor
Tüm dünyada anılan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Kayseri'nin kendi alanında başarı elde etmiş kadınları ile konuştuk. Siyasetten spora, sanattan gazeteciliğe, işletmecilikten ev hanımlığına kadar kendini kanıtlayan her alandan kadın hep bir ağızdan şunu söylüyor, “Ben bunu başarabilirim.” Her şey kendine güven ve kararlı olmak ile başlıyor… İşte, başarılı kadınlar ile yaptığımız röportaj…
Programlarda tek kadın olmak istemiyorum!
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Ümit Özer, CHP Kayseri'nin ilk kadın İl Başkanı olma özelliğinden dolayı da önemli bir isim. Ümit Özer, kadın toparlayıcıdır, kadın aynı andı birçok şeyi organize eder ve bir plan dâhilinde yaşar…
Ümit Özer, gittiğim yerlerde tek kadın olmak istemiyorum diyerek, “Cumhuriyet Halk Partisi'nin Kayseri'de kadın ilk il başkanıyım ben. İlk yola çıkarken ben kadınım nasıl olacak diye hiç düşünmedim, aklımın ucundan dahi geçmedi. Kadın olarak özellikle bizim partimizde dahil her partide sayımızın çok artması gerekiyor. Ben gittiğim yerlerde tek kadın olmak istemiyorum. Kadın olmak sadece siyasette değil, dünyada da aslında Türkiye 'de de Kayseri 'de de biraz zordur. Siyaset üzerinden gidelim. Bir erkeğin çalışmasından biz kat kat daha fazla çalışıyoruz aslında. Çünkü bir ön yargılar var. Bu ön yargıların yıkılması gerekiyor. İşte kadındır, kadın yapamaz gibi söylemler çok incitici. Bunların önüne geçilmesi için biz emin olun çok daha fazla çalışıyoruz” diye konuştu.
“Kadın dağılan her şeyi toparlar”
Kadınların bakış açısından dolayı algılarının daha açık olduğuna değinen Özer, “Çünkü kadın evindedir ya bizim toplumumuzda. Kadın her şeyi düşünmek zorundadır. Mesela çocuğunun okulunu düşünür, akşam yapacağı yemeğini düşünür, öğleni düşünür, gezisini düşünür, eşini düşünür, çamaşırı, ütüyü… Kendi kafasında otomatikman bir planlaması vardır. Erkekler tek noktadadır. İşe gider gelir biter. Birazda bu yüzden galibe kadınlarımız daha planlayıcı, daha düzenli daha ileri görüşlü oluyorlar” ifadelerinde bulundu.
Türkiye'de çözüm merci TBMM'dir, oraya giden yol ise siyasetten gider. Bir siyasi aktör olarak kadın sorunlarının çözümüne de değinen Özer, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Büyük Millet Meclisi 'nde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin imzasıyla bir önerge verildi. Eşit temsil ve fermuar sistemini getirmeyi hedeflediler. Ama tabii bu AKP ve MHP 'nin oylarıyla reddedildi. Şimdi bunlar demeçler verirken bugün eminim 8 Mart 'ta da kadınları yücelten, kadınlara öven pek çok beyanları olacak ama asıl olan içeriktir. Günümüzde bizim öpmeye, sevmeye kıyamadığımız çocuklarımız, yavrularımız, kardeşlerimiz hani yaşadığı sıkıntıları hepimiz biliyoruz. Tacizleri, cinayetleri ve bu suçu işleyen canileri. Onlara verilen cezaların ne kadar yetersiz olduğunu biliyoruz.”
Karşı karşıya değil, omuz omuza
Çeyrek asırdan daha fazla süredir Gazetecilik yapan Demet Öztürk de erkek meslektaşlarıyla karşı karşıya değil her zaman omuz omuza çalıştığının altını çizerek, “Ülker Gazetesi'nde mesleğe başladığımda, sektörde benden başka kadın olmadığını bilmiyordum açıkçası. Hele bir de sporu seçince, sonrasında da kadın olarak yalnız kaldım sahada. Her alan da erkeklerle karşı karşıya değil, tatlı bir rekabet içinde omuz omuza mücadele ettim. Mesleğin ekonomik zorluklarından dolayı sık sık ‘Yol arkadaşlarım' değişti. Ama hiçbir meslektaşım cinsiyet ayrımcılığı yapmadı, hatta destek oldu, bazı zorlukları aşmam için omuz verdi” ifadelerinde bulundu.
30 yıl geriye döndüğünde en çok neyde zorlandığını da söyleyen Demet Öztürk, “Benim başladığım dönemde sadece basın sektöründe değil, özel sektörde de çalışan kadın sayısı bir elin parmakları kadardı. O yüzden, ‘elinin hamuru ile erkek işine karışma', ‘Otur evinde hamur yoğur, mantı yap' diyenler de oldu maalesef. Bunların çoğunluğunun da kadın olduğunu itiraf etmeliyim. Benden çok ailem zorlandı sanırım bu konuda. Zira, ‘Üç kuruş için değer mi?' sorularının karşısında ‘Kızım istediği için çalıyor' diyen bir annem babam vardı çok şükür” dile konuştu.
Öztürk, meslekte şu an var olan kadınların sayısının arttıkça gurur duyduğunu da söyleyerek konuşmasını şu şekilde tamamladı.
“Hem gazetecilik, hem spor muhabirliği başlangıç için zordu tabi. Ama hayatımda hep zor olanı seçtim, zoru başarmaya çalıştım. Geriye baktığımda bunu başardığımı düşünüyorum. Şimdi ne mutlu bana ki, çok sayıda kadın meslektaşım var. Geneli de çok başarılı. Kendi ayakları üzerinde duran, yüreğiyle, cesurca haberler yapan kadınların sayısı arttıkça, bunda bir nebze de olsa payım olduğunu düşünerek gurur da duyuyorum. Kadın erkek ayrımı yaptığım için değil, hem cinslerimin de fırsat verildiğinde çok daha büyük başarılara imza atacaklarını gösterdikleri için. Dünya Kadınlar Gününü kutlarken, emekçi kadınların sayısının artmasını, kadın cinayetlerinin son bulmasını, karşımızdakini kadın-erkek değil ‘İnsan' olarak değerlendireceğimiz bilince ulaşacağımız yarınlar diliyorum.”
"Kadın nereye elini değdirse çiçek açtırır"
Reklam firması sahibi Gazeteci Duygu Uludaşdemir, kadının isterse her işi yapabileceğini ifade ederek, “Yaklaşık 12 yıldır gazetecilik ve reklamcılık sektörünün içerisindeyim. Kendi iş yerimi açmaya karar verdiğimde bir çok sıkıntıyla karşılaştım. Hem maddi hem manevi. Bana kadınsın yapamazsın diyen çok oldu ancak ofisimin badana boyasını bile ben yaptım. Şimdi işlerim istediğim gibi, kadın isterse her şeyi başarır. Çünkü kadının olduğu yerde saygı, sevgi ve hoşgörü olur. Elini nereye değdirse çiçek açtırır. Oto tamirciliğinden şoförlüğe, Doktorluktan Meclise kadar kadın her alanda var olmalı” dedi.
"Çok sıkıntı yaşadım ama pes etmedim!"
Ev yemekleri lokantası işleten Hatice Erkan 2 çocuğu ile birlikte, ilk olarak borç alarak evinde yemek yapmaya başladığını belirterek, “Ben 10 sene önce sürekli herkesin sıfırdan geldim, sıfırdan yapıyorum, sermayesiz başladım falan gibi sözlerini çok ciddiye alırdım. Kendimi de Hatice Erkan olarak sıfırdan görmek istedim. Kendimi ölçmek istedim. Kendim Hatice Erkan olarak, kendimi görmek istedim. Benim hikayem bir paket nohutla başladı. Nohut yemeğini çok güzel yaptığımı söylerlerdi. Gerçekten de sıfır sermayeyle, ürünlerimi yağlarımı, salçalarımı veresiye ile alarak başladım. Evde küçücük bir mutfağım vardı. Karanlık böyle ışıklığa bakan, nostaljik eski bir bina. Orada kendim yaparak başladım bu işe. Daha sonra tabii biraz da Rabbim yardım etti. Güzel firmalara, yemeklerimi ulaştırabildim. 3 yıl sonra iş yeri açmaya karar verdim. Artık evim yetersiz gelmişti. Önce hobi ve kendimi ölçmek için yola çıktım, daha sonra bu benim mesleğim olmalı dedim. Öyle başladık biz bu işe” ifadelerinde bulundu.
Birçok sıkıntı ile karşılaştığını belirten Hatice erkan, konuşmasını şu şekilde tamamladı.
“Ama işini sevince ama gerçekten bunu çok samimi söylüyorum. Işini sevince böyle sıkıntıya üzülmüyorsun. Sıkıntıyı nasıl çözerim diye düşünüyorsun. Düşünsenize ben kendi evimde misafir gibiydim. Kendi evimde ben saat gece 4'te yatıp sabah 6'da kalktığımı biliyorum. Evin de olsa yapman gereken, yetiştirmen gereken sorumlulukların vardı. Zor oldu ama severek yaptım. Çözüm odaklı bir insanım zaten. Kendi kendime açtım onları da. Ilk başta zaten sürekli kadınsın, sen bunu yapamazsın, gibi tepkiler aldım. Eşim Kayseri 'nin yerlisi, ben aslen Eskişehirliyim. Ne gerek var ki, gibi düşündüler ama ben pes etmedim.”
Bayan top mu oynar dediler, çok da güzel oynadı!
Futbola hep erkek işi olarak bakılır ancak Şeyma Yücel 13 senedir profesyonel futbol oynuyor. Bir çok şampiyonluk, bir çok kupa, bir çok başarı elde etmiş.
Şeyma Yücel futbola nasıl başladığını şu sözlerle ifade etti, “Ben futbola başladığım zaman 14- 15 yaşlarındayım. O zamanlar hiç bu kadar gelişmemişti. Ortaokulda hocam ‘Kadın futbol takımı kuracağız, sen de gelir misin?' dedi. Bu şekilde hiç aklımda yokken başlamıştım. Ama herkes bana tepki koyuyordu. Bayan futbol mu oynarmış, erkek kişi o bırak, sadece erkekler futbol oynuyor gibi söylerle karşılaştım. Çok tepki göstermişlerdi. Arkadaşlarım olsun, ailem olsun, herkes ama hiçbir şekilde dinlemeden oynamaya başladım. Belirli zaman sonra, şehirlerde olsun, turnuvalar olsun, takımlar olsun, bu şekilde gelişti ama sonrasında güzel oldu. Ama ilk başlarda tepki aldım. Zamanında bana tepki gösteren insanlar şu an çok destekliyor beni. Bırakma, daha iyi ol, daha çok azim et, daha iyi yerlere gel diye. Destekler veriyorlar tabii ki de.”
Ailesinin kendisini her zaman desteklediğini söyleyen Şeyma Yöcel, “Ailem aslında çok tepki vermedi. Sadece sakatlanırım korkusuyla sağlığımdan endişe ettiler. Yoksa, kızım sen nasıl mutlu olmak istiyorsan ya da nerede oynamak istiyorsan biz senin yanındayız dediler. Ailem destekliyordu ama mesela dışarıdan farklı birileri ailemin yanında konuşunca ister istemez hani bu şekilde düşünüp sen de gitme kızım diye de konuşuyorlardı. Siz de biliyorsunuz Beşiktaş, Fenerbahçe falan bayağı gelişti ama Kayseri hala o kadar gelişmedi mesela. Hala Kayseri 'de bilmeyenler var. Hala böyle konuşanlar var. Bayan top mu oynar gibisinden. Hala bu tepkiler var. Bu nedenlerden dolayı deplasmana gittiğimiz bazı şehirlerde bayan futbol takımına ilgiyi gördüğümde, çok heveslendiğim oluyor.” diye konuştu.
"Hem sevdiğim işi yapıyorum hem para kazanıyorum"
Sanat ile uğraşan 3 çocuk annesi takı tasarımcısı Leyla Tekin de çocukluğundan beri el sanatlarına meraklı, araştırıyor öğreniyor. El sanatlarına hobi olarak başladığının altını çizen Leyla Tekin, “Sürekli araştırdım, nasıl yapılıyor? Hangi malzemeler kullanılıyor? Kurslara gittim, internetten araştırdım. Her türlü kendimi geliştirmeye çalıştım. Bu işler biraz da merak ve hevesle oluyor” dedi.
Kayseri 'de insanların sanatlara ilgisinin olmadığını belirten Leyla Tekin, “Yaptığımız işe ilgi yok ya da değerinin çok altında rakamlar söylüyorlar. Ben bin bir çeşit ürün yapıyorum. Seramikler, telkâri çalışması, takı tasarımı gibi. Tabi kadın olduğumuz için de birçok sıkıntı ile karşılaştık. En başta eşim boş ver evinde yap ne yapacaksın dedi. Be yapmaya başladıkça baktı ve bunlar çok güzel dedi. Bir şekilde takdir edilmek insanı mutlu ediyor. Sonrasında bizim maddi sıkıntılarımız başlayınca bu yaptıklarımı satmaya başladım. Bir gelir kapısı da oldu. Hem kendim çok zevk alarak yapıyorum hem de para kazanabiliyorum. Bu çok güzel bir duygu. Şimdi de bu işi öğrenmek isteyenlere eğitmenlik yapıyorum” diye konuştu.
"Kadın önce kadındır, sonra anne"
Hep dışarıda çalışan, ekonomik özgürlüğe sahip kadınlardan konuştuk. Peki ya ev kadınları… Aslında en çok onlar yoruluyor! Çocuk Gelişimci Ve Edebiyat Öğretmeni ikiz çocuk sahibi Ayşenur Ünlü, çocukları doğduktan sonra okuldaki öğretmenlik hayatına ara vermiş, sadece kendi çocuklarının eğitimine ve bakımına kendisini adamış. İkiz çocuk büyütmenin zor ama bir o kadar da farklı deneyimler öğrettiğine değinen Ayşenur Ünlü, “Çocuklarım doğduktan sonra her birine ayrı ayrı daha çok özen göstermeliyim diye düşündüm. Kadın her yerde olmalı, her işi yapmalı, her işi başarmalı ancak önceliği çocuklarını geleceğe doğru bir şekilde hazırlamak olmalı. Bir algı var ya kadın evde ne iş yapar akşama kadar diye. Aslında öyle değil. Kadın önce kadındır, sonra anne. Toplumda kadına yapıştırılan tüm sıfatlar daha sonra gelir. Çalışan olsa ev hanımı da olsa kadın önce kadındır” diye konuştu.
>>Dilek Bayram