Atatürk'ün Kayseri'ye Bıraktığı Hatıralar...
Atatürk, cumhurbaşkanlığı döneminde 15 yıl boyunca Anadolu'yu dolaşarak halkla iç içe oldu. Atatürk'ün Heyet-i, Temsiliye olarak Kayseri'ye gelişinin 104. Yılında ise coşkuyla kutlandı. İşte Atatürk'ün Kayseri'ye bıraktığı hatıralar ve bu önemli ziyaretlerin detayları Kayseri Anadolu Haber'in Kayseri haberlerinde…
Cumhurbaşkanlığı döneminde, Anadolu'nun dört bir yanını dolaşarak halkla iç içe olan Mustafa Kemal Atatürk, özellikle Kayseri'ye yaptığı ziyaretlerle unutulmaz izler bıraktı. Eğitimci yazar Oğuzhan Karaduman o dönemde yaşananları kaleme aldı.
Karaduman yazısında ‘Atatürk bu gezilerinde halkla bütünleşmiş özel davetler dışında daima sokaklarda meydanlarda ve arazide bulunmuştur. Atatürk her fırsatta Türk milletinin bir mensubu olduğunu bu gezilerde millete hissettirmiştir.’ dedi.
Karaduman’ın yazısına göre, Atatürk zor zamanların hatıralarını yad etmiştir. Kader ortaklığı yaptığı milletine vefa borcunu bu seyahatlerde yaptığı temaslarda dile getirmiştir. Suriye cephesinde Çanakkale cephesinde, 1. Cihan Harbinde emir komuta ettiği askerlerin bu dönemde acısı tazedir.
Millet açısından Atatürk’ü görmek demek vatan evlatlarının hatıralarını hatırlamak demektir.
Atatürk’ü görmek demek kurtarılan vatanın sevincini yaşamak ve zor günlerde feda edilen canları anmak demektir.
Ona duyulan sevgi ve coşkuyu Ahmet Ağaoğlu şöyle dile getirir: 'Gazi Mustafa Kemal Paşa nerede görünüyorsa, orada derhal kutsal bir heyecan ve coşku meydana geliyor. Hayatın bin türlü ufak tefek günlük kaygıları unutuluyor, ruhları ve Kalpleri karşı konulmaz bir heyecan istila ediyor, kişiler alışılagelmiş düzeylerin üstüne yükseliyor, kutsal bir kendinden geçme ve kaybolma ile hayret verici görüntüye sahip oluyor... Türk milleti Mustafa Kemal Paşa’yı görürken, karşısında kurtuluş ve istiklal ve öldükten sonra dirilme mücadelesinin canlanmış bir heykelini gözlemliyor gibi oluyor.'
Ağaoğlu Ahmet, Hakimiyeti Milliye gazetesi.
Atatürk’e güven nereden geliyordu?
Ona ordu yok dediler yapılır dedi. Para yok dediler bulunur dedi. Düşman çok dediler yenilir dedi. Ve bütün dedikleri oldu. Güvenin kaynağı bizzat kurtulan vatandı.
Atatürk’ün enerjisi nereden geliyordu?
Bu soru Gazi'nin Samsun Ticaret Mektebi ziyaretinde bizzat kendisine sorulmuştu (22 Eylül 1924).
'Söz söyleyen arkadaşlarımızdan biri bana nereden ilham ve kuvvet aldığımı sordu. Hemen ifade edeyim ki, arkadaşımın sorduğu ilham ve kuvvet kaynağı, benim için daima, Milletimin kendisi olmuştur. Ben ne yapmışsam milletimle beraber yapmışımdır. Onun sesini dinlemiş, onunla birlik olmuşumdur.'
Atatürk iki husustan şiddetle rahatsızlık duyar ve bunu hiç de gizlemezdi. Bunların ilki onun Napolyonlarla mukayese etmekti.
Bu cümleleri duyar duymaz derhal sözü yarıda keserdi. 'Ben milletimin kurtulmasına çalışmış bir adamım. Bu kadar derdi.'
Başka ünvanları reddederdi.
Atatürk’ün rahatsızlık duyduğu bir diğer husus ise ziyaretler sırasında ona yakın görünmeye çalışan muhalifleriydi. Gazi bu kişileri muhalif olmalarından değil halka başka görünmeye çalışmalarını eleştirirdi. 'Bana muhalif olanlara bir şey demem olsunlar da fakat muhalifim oldukları halde beni seven halka karşı kendilerini benimle beraber gibi göstermeye kalkmaları; hayır, böyle ikiyüzlülüğe tahammül edemem.' (Mersin gezisinden.)
17 Mart 1923 Mersin gezisi aksiliklerin en yoğun yaşandığı ziyarettir. Konuşmaları barut gibidir.
Ziyaretlerde Türkçe konuşmalara nadiren rastlanır. Bu durum gazinin moralini bozmaktadır.
Verilen ziyafette belediye reisinin hizmet etmeye çalışması gaziyi kızdırır. Belediye reisi hizmetkârlık yapmaz oturun diye ikaz eder.
Millet bahçesinde oturması için yüksek taht benzeri bir oturak takdim edilince “Bu ne maskaralık” diyerek tahta tabure ister.
Millet bahçesi ziyaretinde, Mersinde doktorluk yapan Reşit Galip bir nutuk okumak ister. Aksilikler sebebiyle kimse gaziye durumu arz edemez. İsmail Habip Bey’den aracı olması istenir. Reşit Galip Türk Ocakları reisidir. İsmail Habip Bey gazinin eşi latife hanımın kulağına durumu fısıldar. Gaziye iletilen ricadan sonra konuşmaya izin çıkar.
Atatürk’ün yurt gezilerini Anadolu Ajansı adına takip eden gazeteci, edebiyatçı İsmail Habip Sevük hatıratında bu durumu şöyle aktarır: 'Doktor Türk Ocağı reisidir, diyorum, eğer söylev vermesine izin verilirse, buradaki Türk gençliği kuvvetlendirilmiş olur. Türk gençliği, zayıf damarı; Şef insafa gelecek gibi... Fakat öfkesi de hâlâ üzerinde. Belli 'insaf' ile 'öfke' çarpışıyor. Nihayet, bir iki dakika sonra, öfkenin tonuna bürünen insafın sesini işittik: Peki, versin...
Genç doktor, kürsüye çıktı: farklı yönlerden Gazi'nin büyüklüklerini saydıktan sonra, 'Senin asıl büyüklüğün, dedi, bütün o büyüklüklere rağmen milletin ferdiyim diye öğünmendir.'
Milletin ferdi... Baktım, Şef'in boralı çehresinde, ani bir rüzgarla bulutlarını dağıtan bir gökyüzü güleçliği var. Fert, milletin ferdi; o tek kelime, bir tılsım gibi, dört beş saatlik öfkeyi bir anda uçuruvermişti.
Gazinin Kayseri Ziyaretleri
Karadumanın yazısında derlediği bilgilere göre, Gazi 1919-1938 yılları arasında Kayseri’ye toplam 6 ziyaret yapmıştır.
Bu ziyaretler 1919-1924-1928-1930 ve 1934 yıllarında gerçekleşmiştir.
1. Ziyaret 19 Aralık 1919
Sivas dönüşü araba ile Çifte Kümbet önünde karşılanmıştır. Kumarlı ve Kayırhan’a kadar halk toplanmıştır. İkinci gün Raşit Efendi Kütüphanesinde şehrin eşrafı ile görüşmüştür.
2. Ziyaret 14 Ekim 1924
Erzurum dönüşü Kayseri Lisesini ziyaret eder. El yazısıyla anı defterine şunları yazar: 'Kayseri Lisesini müdürüyle, muallimleriyle ve bütün talebesiyle cumhuriyetin ateşli feyizli bir ocağı olarak bulduk…'
3. Ziyaret 20 Eylül 1928
İlk karşılama Gesi bucağında coşkuyla yapıldı. Burada yeni harflerle ilgili nutuk verilir.
İsmet İnönü ile şehir merkezine gelen Gazi Saat Kulesinde kurulan kara tahta önünde halkı imtihan eder.
4. Ziyaret 19 Kasım 1930
Gazi yine Kayseri Lisesini ziyaret etmiştir. Beyaz trenle şehre gelen Gazi muallimlerle birlikte derslere girmiştir.
5. Ziyaret 4 Şubat 1934
Tayyare Fabrikası ziyareti. Hunat cami ve medresesi ziyareti. Talas ziyareti ile Kayseri programını tamamlamıştır.
Atatürk’ün şehrimize bıraktığı hatıraları sayısızdır. Bu hatıralara sahip çıkılması en büyük arzumuzdur. Ruhu şad olsun.