Bakan Özhaseki: 'FETÖ'nün toplamda 12 milyar liraya yakın bir mal varlığı şu anda devletin, milletin'

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Bakan Özhaseki: 'FETÖ'nün toplamda 12 milyar liraya yakın bir mal varlığı şu anda devletin, milletin'

Bakan Özhaseki, FETÖ'ye yönelik mücadele kapsamında bunların taşınmazlarıyla ilgili çalışmaların hatırlatılarak, "Ne kadar taşınmazın devri engellendi. Mali değerleri nelerdir?" sorusu üzerine, taşınmazlarla ilgili Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan KHK'larla nelere el konulacağının ilan edildiğini hatırlattı.

Burada okullar, yurtlar, dernekler, vakıflar, şirketler bulunduğunu bildiren Özhaseki, gözden kaçanlar olmaması içinde bütün tapu müdürlerine kendisinin ayrıca bir uyarıda bulunduğunu belirtti. Bakan Özhaseki, şunları kaydetti: "Son gelen rakamları aldığımda KHK ile Hazineye 2 bin 514 adet taşınmaz devredilmiş. Vakıflar tarafına devredilen var. Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilen taşınmaz adedi de 2 bin 83. Kanun Hükmünde Kararname yayınlanmadığı halde özel bir gayretle arkadaşlarımızın kaçırmasını engelledikleri taşınmaz sayısı da bin 148 adet. Bütün bunların değeri kabaca, Maliye hazinesine devredilen taşınmazların 8,3 milyar lira, vakıflara devredilen 2,7 milyar lira, özel gayretle tespit edilenler 1 milyar liraya yakın. Toplamda 12 milyar liraya yakın bir mal varlığı şu anda hazine adına, devlet adına, millet adına kayda girmiş gözüküyor."

 "7 İLÇEDE 30 BİN KONUT YAPMAMIZ LAZIM"

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde terörden zarar gören illerdeki çalışmalarla ilgili bir soru üzerine Özhaseki, ciddi çatışma yaşanan ve şehirlerde hasar bırakan yer sayısının 7 olduğunu belirterek, şu görüşlere yer verdi:

"Çok ciddi çatışma yaşanan ve şehirlerde hasar bırakan, yer sayısı olarak 7 yeri söyleyebiliriz. Bunun dışında bir takım köylerde, küçük ilçelerde ufak tefek çatışmalar yaşanıyor, tek tük zararlar meydana geliyor ama yüzlerce diyebileceğimiz evlerin yıkıldığı ilçe sayısı 7 olarak gözüküyor. Birincisi Diyarbakır'daki Sur ilçemiz. İkincisi Mardin'de Nusaybin, üçüncüsü Hakkari'de Yüksekova, Şırnak'ta da üç tane ilçemiz söz konusu. Şırnak merkez de var hasar. Ayrıca Cizre, İdil ve Silopi'de var. Ortalama yuvarlak bir rakam söyleyeyim. Bizim o civarda yaklaşık 30 bin kadar konut yapmamız lazım. Bu söylediğim yedi tane ilçede 30 bin kadar konut yapmamız lazım. Bu konutları da hak sahiplerine dağıtmamız lazım. Ağır hasarlı olarak tarif ediyoruz."

Bakan Özhaseki, öncelikli olarak 10 bin liraya kadar hasarı olan vatandaşların hasarlarını ödediklerini, 30 bin liraya kadar hasarı olan evlerin hasar bedellerinin verildiğinde herkesin evlerini tamir ederek oturabileceğinin belirlendiğini aktardı.

Söz konusu 30 bin liraya kadar olan zararları ödediklerine değinen Özhaseki, evlerinde 30 bin liradan daha yüksek hasarı olan vatandaşlara konut yapmak istediklerini ifade etti.

Konutların yerlerinde ya da rezerv alanı olarak belirlenen alanlarda yaptıklarını anımsatan Özhaseki, bazı yerlerde hazine arazisi bulamayarak istimlak yoluna gittiklerini ve bu kapsamda da Cizre'de 1 milyon 200 bin metrekarenin istimlak edileceğini, 800 bin metrekarenin istimlak çalışmalarının tamamlandığını anlattı.

"SİTELERE TAŞINSINLAR"

Teröriste devletin kudretli tokadını vurduğunu, vatandaşa da şefkat kanadını açması gerektiğini vurgulayan Özhaseki, mağdur olanların zararlarının karşılanmasının devletin görevi olduğuna dikkati çekti.

Mehmet Özhaseki, "İnsanlar oluşturacağımız sitelere taşınsınlar, derme çatma evlerde oturmasınlar istiyoruz. Site mantığı doğudaki insanın geleneksel yaşamına aykırı gelebilir diye aklımıza bir soru gelebilir veyahutta bir şüphe gelebilir. Ama öyle yerler hazırlıyoruz ki çok geniş caddeler, içerisinde yeşil alanlar, balkonları çok geniş tutarak, biraz 'damda yatma' adeti var bazı yerlerde. Damlığa gittiğiniz zaman bir ranza, karyola mutlaka görürsünüz. Adeta otel gibi veya yatak odası gibi kullandıkları geniş balkonlar." dedi.

Geleneksel yaşamları düşünerek site mantığı çerçevesinde modern bir yaşama doğru da vatandaşların adım atmalarını istediklerine değinen Özhaseki, evlerinde ağır hasar olan vatandaşları yapılacak konutlara taşıyacaklarını bildirdi.

Bu hafta sonu Başbakan'ın Binali Yıldırım'ın Diyarbakır'da ekonomik paket açıklayacağını vurgulayan Özhaseki, kendisinin de 10 yerde temel atma törenlerine katılacağını söyledi.

Özhaseki, bazı yerlerde konut inşaatlarının başladığını ifade ederek, Diyarbakır'da, Sur içerisinde çalışmaların başladığını, Cizre'de, Silopi'de ve Şırnak'ta temel atma törenlerini büyük ihtimalle hafta sonu gerçekleştireceklerine işaret etti.

 "EŞYA BEDELLERİNİ DE KARŞILIYORUZ"

Evleri hasar gören vatandaşların eşya bedellerinin de karşılandığını belirten Özhaseki, "30 bin insanımıza evlerini yapıp vereceğiz ama eşya bedellerini de karşılıyoruz. Bir evin bedeli ne kadarsa, yüzde 12'si kadar da içinde eşya vardır diye düşünüyoruz ama bedel ve değer 5 bin liranın altında ise onu da 5 bin liradan başlatıyoruz. 15 bin, 20 bin lira eşyası vardır içinde diye kabul ederek o paraları da dağıtmaya başladık." ifadesini kullandı.

Terörden zarar gören illerin inşa ve ihyası çalışmaları kapsamında, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde özel bir proje yürütüldüğü hatırlatılarak, buradaki çalışmaların ne aşamada olduğu, vatandaşların sürece nasıl yaklaştığı ve söz konusu alanlarla ilgili "Ranta açılıyor" eleştirileri hakkındaki düşünceleri sorulan Bakan Özhaseki, bu konuda Diyarbakır kökenli bazı milletvekillerince "Ranta açılıyor", "Burada tehcir yaşanıyor", "Buralar zenginlere peşkeş çekiliyor" gibi haksız iftiralarda bulunulduğunu ifade etti.

Özhaseki, Sur özelinde oluşturulmuş koruma amaçlı imar planı bulunduğuna dikkati çekerek, bu planın Büyükşehir Belediyesi tarafından da 2012'de tasdiklendiğini, herkesin imar planı üzerinde ittifak ettiğini vurguladı. Aynı zamanda UNESCO'yu da ilgilendiren Hevsel Bahçeleri tarafında bir alan da bulunduğuna işaret eden Özhaseki, dünyanın gözü önünde olan ve kendilerinin göz bebeği gibi korumak için gayret ettiği bir yerle ilgili gündeme getirilen iftiraların çok ağır olduğunu kaydetti.

Sur'a birkaç kez gittiğini anımsatan Bakan Özhaseki, "Orada koruma amaçlı imar planı var. Bu koruma amaçlı imar planı dışında bir şey yapılmayacak. Hiçbir şekilde burası kimseye peşkeş çekilmeyecek, alışveriş merkezleri yapılmayacak, büyük, yüksek katlı konutlar yapılmayacak." dedi.

 HAFTA SONU 13 TEMEL ATILACAK

Özhaseki, Sur'daki eylem planının belli olduğunu belirterek, yapılacak çalışmalar hakkında şunları aktardı: "Bin 200 civarında olan bütün tarihi eserler restore edilecek. İçerisinde Kurşunlu Camii, Ermeni Katolik Kilisesi var. 13 tane temel atma bu Cumartesi-Pazar yapılacak. Restore ediyoruz, ayağa kaldırıyoruz onları.

Gazi Caddesi ve Melik Ahmet Caddesi isimli, iki tane önemli Sur içerisinde, Sur'un adeta kalbi gibi olan ticaretin canlı olduğu bir merkez var. Bu ana caddelerde de sokak sağlıklaştırma yapıyoruz. Bütün dükkanların cephelerindeki kirlilikler, ne varsa, bazen sokağa girdiğinizde sizi rahatsız eder ya, cephedeki tabelalar, kablolar, klimalar bir çirkinliktir adeta. Biri çok modern yapmıştır, öbürü plastikten, tahtadan yapmıştır. Kimi taraf akıyor, kokuyordur. Bütün bunlar iniyor. Diyarbakır'ın kendine has bir bazalt taşı ve özellikle ithal bir ahşap var. Tamamıyla dükkanların cephesi kaplanıyor. Tabi tek örnek yapılıyor çünkü tarihi bölge orası."

Koruma amaçlı imar planında düzenlemelerin dükkan ve üst katı olacak şekilde, bazı yerlerde iki kat olarak belirlendiğini anlatan Özhaseki, bazalt ve ahşap karışımı bir sokak sağlıklaştırma yapıldığını kaydetti.

Özhaseki, Suriçi'nde geleneksel Diyarbakır evlerinin inşa edildiğine işaret ederek, "Hazreti Süleyman Camii civarını boşaltıp, rekreasyon alanı yapıyoruz. 110 dönümlük bir yerimiz var orada mülkiyeti bize geçmiş. Temiz alan değil mi? Hakikaten niyetimiz bozuksa, alışveriş merkezini oraya koyardık. Hayır, yemyeşil bir alan yapıyoruz. İnsanlar ziyarete geliyorlar. Çünkü orada iki tane peygamber kabri olduğu rivayeti ve onlarca da sahabe mezarı var. Bütün bu alanları biz korumaya çabalıyoruz." diye konuştu.

Diğer ilçelerin tarihi bölgeler olmaması nedeniyle, modern sitelerin, yüksek katlı evlerin yapılmasının söz konusu olduğunu kaydeden Özhaseki, Sur'da eylem planı dışında asla farklı bir şey yapılmayacağını vurguladı.

 "3-4 AY SONRA EVLERİ VEREBİLİRİZ"

Bakan Özhaseki, zarara uğrayan vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik de "Eğer isterlerse Çölgüzeli ve Üçkuyular mevkiinde konutlar yapılıyor, evlerini vereceğiz. İki artı bir, üç artı bir evler yapılıyor şu anda. Hatta üç-dört ay sonra bin kadar evi bitirebiliriz orada. Üç artı birleri bitirebiliriz. O evleri üç-dört ay sonra hak sahiplerine verebiliriz." diye konuştu. 

 "Sur içerisinde evim vardı, sizin koruma amaçlı imar planına uygun olarak geleneksel evimi yapmak istiyorum." diyen vatandaşlar için ise ne kadar hasar belirlendiyse, parasının ödeneceğini bildirdi.

Sur'un geleneksel dokusuna uygun yapılanmasının şart olduğunu belirten Özhaseki,  planın dışına çıkacak derme çatma, betonarme evlere asla izin verilmeyeceğini açıkladı.

Özhaseki, Sur'daki çalışmalar tamamlandığında dünyanın her yerinden turistlerin gelip görmek istediği bir ortam oluşacağını belirterek, "Onun dışında Cizre'de yeni alanlarda, yeni bir şehir oluşturuyoruz adeta ama modern mantıkla inşa ediyoruz. Oradaki tarihi eserleri de koruyoruz ama boş alanlarda açtığımız yerlerde çok modern doğru şehirler inşa etmeye çalışıyoruz. Oralarda inşallah bir sene içerisinde Sur'un dışında bütün işlerimizi bitiririz. Sur içerisinde biraz daha o geleneksel taş yapı zaman alacağı için iki üç sene sürebilir diye düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Hak sahipleriyle görüşmelerin devam ettiğini, insanların geleceği, evi hakkında çok değişik ümitler besleyebildiğini aktaran Özhaseki, bu nedenle ilk anda "Evimin değerini eksik yazmışsınız." gibi itirazlarla karşı karşıya kalabildiklerini, vatandaşların haklı olması durumunda gereken tüm işlemlerin yapıldığını sözlerine ekledi.

"İMAR AÇISINDAN DENETLENMESİ LAZIM"

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün İçişleri Bakanlığından Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredilmesinin nedenleri ile ilgili açıklamalarda bulunan Özhaseki, 21 yıl belediye başkanlığı yaptığını, belediyeleri de az çok bildiğini düşündüğünü, belediyelerde idari işlemler açısından İçişleri Bakanlığının gelir denetlemeleri yaptığını, Sayıştay’ın da her türlü denetimi sıkı şekilde takip ettiğini dile getirdi. Ancak imar açısından ciddi olarak belediyeleri denetleyen bir kurumun bulunmadığının altını çizen Özhaseki, "İşte onun işi artık Çevre ve Şehircilik Bakanlığına düşüyor. İmar açısından denetlenmesi lazım." değerlendirmesini yaptı.

Bakanlığın çevre kısmı ile ilgili birimlerin Orman ve Su İşleri Bakanlığına geçirileceğine ilişkin iddialara ilişkin bir soru üzerine de Özhaseki, o konuda bir kesin bir şeyin olmadığını bildirdi. Özhaseki, bu konunun siyasi iradenin karar vereceği bir konu olduğunu ifade etti.

Bakanlıkta, çevreyle ilgili 3 genel müdürlüğün faaliyet alanlarını anlatan Özhaseki, bu alanların çevre, şehircilik birlikte götürülmesinde fayda olduğunu belirtti.

"ÇED'İ YATIRIMCIYA İŞKENCE OLMAKTAN ÇIKARACAK FORMÜLLER GELİŞTİRDİK"

Bakan Özhaseki, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinin hızlandırılmasına yönelik çalışmalarla ilgili bir soru üzerine şu, değerlendirmelerde bulundu:

"Çevre ile yatırım ilişkisi, doğru bir mantığa oturtursak ÇED sürecinde yapmak istediklerimiz çok net olarak ortaya çıkar. Bir taraftan çevreyi korumak zorundayız. Bu bizim için bir zorunluluk. Benim şahsi kanaatim de adeta bir ibadet bu iş. Çevresiz yaşayamayız. Yaşanabilir sağlıklı bir çevre olmadığı sürece yaşam imkanımız olmaz bizim. Çevre bu kadar kıymetli ve önemli. Çevrede de kendine has bir düzen, bir intizam var. Cenabı Allah onu bir kaideler, kurallar zinciri üzerine oturtmuş. Bunu her bozduğumuz anda başımıza bir felaket geliyor zaten. Havayı bozarsak, toprağı, suyu kirletirsek bir felaket geliyor veya dengeye biz müdahil olursak bir ürlü tabiat dönüyor bizden intikam alıyor. Bunu bozmamamız lazım."

Fakat bir taraftan da yatırıma ihtiyacın bulunduğunu vurgulayan Özhaseki, "Bu çevre ile ilgili konularda bazı kuralları katı, çok değişmez veyahutta asla dokunulamaz bir alan haline getirdiğinizde işte bütün yatırımların önünü kesiyorsunuz. Bazen çevreyle iligili duyarlı olan vatandaşlarımızı, derneklerimizi çok iyi anlıyorum ve takdir de ediyorum ayrı bir şey ama öyle anlamsız hallere getiriyorlar ki, o zaman bir çok şeyin önünü kesiyorsunuz." diye konuştu.

Özhaseki, bu duruma örnek olarak, Erciyes Dağı üzerinde kayak pisti yapılacağı zaman o bölgede yetişen ve pistin yapılabilmesi için temizlenmesi gereken "geven otu" ile ilgili bazı çevrelerce "çevre mahvoluyor." yönünde yapılan itirazları gösterdi. Özhaseki, "Kardeşim iyi de o pisti açmazsan nasıl kayak merkezi yapılacak. Dünyanın bir çok yerine gittim, ormanları keserek, yemyeşil ormanlar aradan 100 metrelik tüm ormanı kesmişler pist haline getirmişler. Ormanı da bir tek ağaç da kesmiyorsunuz, yerde yumru bir ot oluşuyor o kadar. Böyle bir otun kaldırılmasına bile itiraz edersiniz siz çevreci değilsiniz. Çevreyle bunun alakası yok. Çünkü o otu o vatandaş alıyor, yakıyor." ifadesini kullandı.

Çevre ve yatırım dengesinin doğru bir şekilde kullanılması gerektiğini vurgulayan Özhaseki, çevreye gözün nuru gibi bakılması ama yatırımlara engel olacak bir hale de getirilmemesi gerektiğini bildirdi.

Yatırımcıların ÇED süreçleri için müracaat ettiğinde  'Allah canımızı alıyor, senelerce sürünüyoruz.' diyerek şikayette bulunduğunu anlatan Özhaseki, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bunun sebebi de şu. Belli kurumlardan görüş soruluyor, aylarca cevap gelmediği oluyor. Şimdi onları sürelere bağlıyoruz. Süre getirip kendimizi bağlıyoruz. Yatırımcıya da zulmetmeye hakkımız yok. Hakikaten sahillerimiz çok güzel. Ama bazı yerlerde yatırım yapılabilir ama bazı yerleri korumak lazım. Carettalar var, bitki florası var, başka türlü hayvan yuvaları var. İşte onların yumurtlama, üreme alanları buraları korumak lazım. Bunun dışında kayalık bir arazi ve önünde kumsal var, buraya da otel yapılmasına karşı çıkarsanız o zaman turizm yapmayacaksınız. Biz bu ikisini bir dengede götürmeye çalışıyoruz. ÇED işinde yatırımcıya işkence olmaktan çıkaracak bir takım formüller de geliştirdik. Önümüzdeki günlerde zaten yönetmeliklerle bunları da yayınlayacağız."

Bakan Özhaseki, ÇED raporları için vatandaşa "şu kadar süre içinde olumlu ya da olumsuz şu kadar süre içinde cevabı vereceğiz" şeklinde bir düzenleme yapacaklarını ve sonunda "çevreye zararı var, yapamazsın" ya da "yapabilirsin" raporlarının verileceğini ifade etti.