Baro Başkanı Dursun: '2001'den sonra hukuk sarsıldı'
Geçtiğimiz hafta yapılan seçimler Baro Başkanı seçilen Cavit Dursun, basın toplantısı düzenledi. Dursun, '2001'den sonra Türkiye'de hukuk sisteminin sarsıldığını ve avukatlık mesleğinin eskisine oranla daha kötüye gitti' dedi.
Kayseri Barosu'nun geçen hafta yapılan seçimlerinde baro başkanı seçilen Cavit Dursun, basın toplantısı düzenledi. Kayseri Barosu Seminer Salonu'nda düzenlenen toplantıda konuşan Dursun, görev süreleri boyunca, Cumhuriyetin kurucu değerleri ile Anayasanın 2 maddesinde yer alan ilkelere sahip çıkacaklarını ifade etti.
Dünya tarihinde, hukuk ve savunmanın güçlü olduğu ülkelerin güçlü olabildiğini kaydeden Baro Başkanı Cavit Dursun, “Hukuk ve savunmaya değer verilmeyen ülkeler ise, dünyanın geri kalmış, kan ve gözyaşı içerisinde olan 3. Dünya ülkeleridir. Türkiye’de savunmanın çıktığı en tepe nokta 2001 yılıdır. O tarihten sonra ise maalesef Türkiye’de yargı, hukuk, savunma ve avukatlık mesleği her geçen kötüye gitmektedir. Savunmanın yetkilerinin azalması, CMK’DAKİ hakların kısıtlanması, sürekli yapılan torba-paket değişiklikler, Hukuk fakültesi sayısı, eğitim kalitesi, kontenjan ve mezun sayısının çokluğu, Avukatlık sınavının iptali, uzun gözaltı ve tutukluluk süreleri, hakim teminatı ve yargı bağımsızlığı vb. hususlar bunların sadece bir kısmıdır.” dedi.
Sanığın kendisinin bile adil yargılandığına inandığı bir hukuk sisteminin kurulması gerektiğinin altını çizen Cavit Dursun, adil olmak kadar adil görünmenin de önemli olduğuna dikkat çekti. Cavit Dursun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çoğu kez adil gözükmek, adil olmanın bile ötesine geçmektedir.
Savunma hakkının kısıtlanması, gizlilik kararlarının çokluğu, uzun gözaltı ve tutukluluk kararları, cezaevi görüşmelerindeki süre, esasi ve şekli kısıtlılıklar insan hakları ile adil yargılanma ve savunma hakkını ağır şekilde kısıtlamaktadır. Masumiyet karinesi, suç ve cezanın şahsiliği ve kanuniliği, suç ve cezanın geriye yürümezliği ve diğer evrensel ilke ve değerler vazgeçilmezimizdir. Hukuku ve hukuk ilkelerini savunmak, suçu ve suçluyu savunmak değildir. Tam aksine, at izini it izinden, akı karadan, yaşı kurudan ayırmanın tek yolu sadece ve sadece hukuk, savunma ve adalettir. Hukukun, hukukçuların, savunmanın, hakim, savcı ve avukatların üzerindeki baskının kaldırılması, adalet mülkün-devletin temelidir ilkesinin gereğidir. Bilinmelidir ki ; hukuk, yargı ve savunma yıkılırsa, devlet asıl o zaman yıkılır.”
Baroların yargı erkinin savunma kurumu olduğunu vurgulayan Cavit Dursun, baroların sıradan bir STK ya da meslek odası gibi algılanmaması gerektiğini belirtti. Bunlarla bağlantılı olarak baroların hukuk kurumu gibi yönetilmesi gerektiğini kaydeden Cavit Dursun, “STK, STÖ mantığı, barolara siyaset, rant, maddiyat ve koltuk beklentileri getirmektedir. Bu durum, baroları konuşması gereken yerlerde susan, susması gereken konularda ise konuşan barolar haline getirmektedir. Oysaki hukuk kurumu olarak yönetilen ve yönetilmesi gereken barolar, yargıya, hukuka ve savunmaya güç, avukatlara ise itibar ve onur getirecektir. Bütün bu nedenlerle bizim vazgeçilmez anlayışımız ve ilkemiz, baroların yargı erkinin savunma kurumu olduğu hususudur.” diye konuştu.
Yönetim avukatlık mesleğinin itibarının kazandırılması için gerekli olan ne varsa yapacaklarını vurgulayan Cavit Dursun, “Adaylık ve seçim süreci sonunda, şahsıma ve değerli kurul adaylarıma büyük bir teveccüh gösteren siz değerli meslektaşlarımı en samimi duygularımla selamlıyorum. Genel kurul ve seçimlerimizin birlik ve beraberliğimize, ülkemizde ve şehrimizde hukuki huzur ve güvenceye vesile olmasını temenni ediyorum. Seçim çalışmalarımız ve sonuçlarımız; sadece ve sadece siz değerli meslektaşlarımızın liyakat, ehliyet, bilgi birikimi, tecrübe, hukukçu tavrı, temsil yetkisi, güven, samimiyet, özveri ve içtenlik duygularını nazara alarak yaptığı takdir ve tercihler ileyine sizlerin, fikri ve vicdanı hür bir şekilde gerçekleştirdiği, barosuna ve mesleğine sahip çıkmasının sonucu gerçekleşen bir durumdur.” ifadelerini kullandı.
Seçim sürecini değerlendiren Dursun, "Yargı güçlü bir erktir. Yargıyı ülkedeki siyaset anlayışları ele geçirmek isterler. Şekil vermek isterler. Burada en önemli görev hukukçulara, avukatlara, hakimlerimize ve savcılarımıza düşmektedir. Eğer bizler kendimizi sadece ve sadece hukukçu olarak gördüğümüz takdirde bu tür müdahalelerin ve çabaların tamamı kendiliğinden sonuçsuz kalacaktır. Kayseri Barosu şehrin en güzide kurumlarından birisidir. Bakış açılarına göre, siyaset yapma şekillerine göre, olgunluklarına göre, genç ve tecrübesiz olmalarına göre birilerinin baro seçimlerine müdahil olma gayretlerine hepimiz şahit olduk. Bunu bu şekilde yaşadık ve gördük" dedi.
Kayseri'de yürütülen FETÖ/PDY soruşturmasında tutuklanan avukatlarla ilgili sorulan bir soruya Başkan Dursun, "Bu ülkede Cumhurbaşkanı da olsanız, Başbakan da olsanız, dağdaki çobanda olsanız ve avukatta olsanız hepimiz hukuka tabiyiz. Eğer suç işlediğimize ilişkin bir iddia varsa her birimiz ayrı ayrı soruşturma geçirebiliriz. Şüphe kesin hüküm değildir. Mahkumiyet kararı değildir. Hukukun en temel ilkesi masumiyet karinesidir. Adil yargılanma hakkıdır. Savunma hakkı verilmesidir. Ülkemizde yaşanan bu süreçte şimdiye kadar gördüğüm kadarıyla en üst düzey yöneticiler hariç soruşturmalar herkese ulaşıyor. Biz hukuk kurumu olarak bizim temennimiz Türkiye gibi güçlü bir ülkenin güçlü kurumları olmalıdır" diye cevap verdi.