Başkan Sordu! – Sen Katil Misin?
Kayseri Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, 'Sen Katil Misin?' başlıklı bir paylaşımda bulundu. Mustafa Yalçın'ın paylaşımı dikkat çekti. Detaylar Kayseri Anadolu Haber'in kayseri haberinde…
Kayseri Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, ‘Sen Katil Misin?’ başlıklı bir paylaşımda bulundu. Mustafa Yalçın’ın paylaşımı dikkat çekti.
Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın X isimli sosyal medya platformundan ihmale ilişkin paylaşım yaptı.
Mustafa Yalçın yaptığı paylaşımda Prof. Dr. Sakine Eruz'dan bir anı olduğunu belirten yazıyı paylaştı.
Cümlelerine; ‘Sen katil misin?’ sorusunu sorarak başlayan Yalçın; ‘İstanbul Teknik Üniversitesi'nde, henüz 19 yaşında, İnşaat Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi olarak kafası bir karış havada gezen birisiydim. Bir gün, çok değerli bir ‘mukavemet’ akademisyenimizin dersindeydim. Değerli hocamız, öğrenciler tarafından korkulan biriydi. Herkes, kendisinin çok gaddar ve acımasız olduğu için şikayet ederdi. Düşünün ki ara sınavdaki sınıf ortalamaları 100 üzerinden 15-20 gibi seviyelerde çıkıyor. Dediğim gibi, sınıftaki herkes gençlik yıllarının başında, aklı fikri eğlencede olan gençlerdik... Bir gün, bir arkadaşımız isyan etti; ‘Sayın hocam, bize o kadar düşük notlar veriyorsunuz ki ortalamamız düşüyor. Hevesimizi yitiriyoruz’ diye. Hocamız derin bir nefes aldı ve cevapladı: ‘Haksızlık mı yapıyorum? Buna mı itirazınız var?’ Arkadaşımız biraz laubali bir şekilde ‘Gidiş yolumuz doğru olan sorularda, bir virgül kaydırdık diye sıfır puan veriyorsunuz’ diyerek serzenişte bulundu. Hocamızın yüzü aniden gerildi ve birden haykırmaya başladı; ‘Demek virgül yüzünden puan kırıyorum?! Hiç kimse sınıftan çıkmayacak. Hepiniz burada bekleyeceksiniz. Eğer sınıftan çıkan olursa; dersten bırakırım’ diye sözünü bitirdi ve bir hışımla sınıftan dışarı çıktı. Hepimiz şaşkın bir şekilde birbirimizin yüzüne bakıyorduk. Ne olacağı hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Sonra aniden sınıfın kapısı açıldı ve de elinde kocaman bir slayt makinesi ile içeriye girdi. Şaşkın ve korkulu bir şekilde kendisini izliyorduk. Hemen bir kutu slaytı hızlıca makineye yerleştirdi. Halen sinirle soluyordu ve sınıfa tekrar seslendi; ‘Hiçbiriniz dışarıya çıkmayacak!’ Ekrana gelen ilk görüntüde, kalorifer peteği altında sıkışarak can vermiş bir vatandaşımız vardı. Az önce meraklı ve uğultulu olan grubun sesi bıçak gibi kesilmişti. İğrenerek yüzünü dönenler, ağlamaya başlayanlar, hatta kusan bir arkadaşımız dahi olmuştu. Bir sonraki slaytta ise; deprem göçüğü sebebiyle patlayan bir kazan dairesinden fışkıran sular sebebiyle vefat eden bir yatakhane dolusu ortaokul öğrencisi vardı. Hocamız, buz kesmiş sınıfa doğru döndü ve sesini bir ton yumuşattı. Ama halen öfkeliydi. ‘Soralım bu zavallı vatandaşlarımıza, virgülün yeri neresiymiş... Gidiş yolu doğru olan herkesi mezun etmemiz gereken bir kurum olmamız lazım aslında. Ne de olsa iyi niyet var değil mi?’... Sonra aniden elindeki tebeşiri tahtayı fırlatıp parçalattı. ‘Ben o iyi niyete tüküreyim! Eşşoğlueşekler! Siz nerede olduğunuzu, ne okuduğunuzu sanıyorsunuz?! Çocuk oyunu mu? O virgül yüzünden insanlar ölüyor. İstersen onlara soralım Tolga (isim uydurulmuştur) efendi. Belki sana puan verirler. Gidiş yoluymuş...Yolunuzun belasını versinler...’ ‘Eskiden sizin yaşınızdaki insanlar, savaşta tünel kazıyorlardı, siper yapıyorlardı, köprü yapıyorlardı. Mühendishane bu yüzden kurulmuştu. Okuduğunuz okulu hobi olarak görüyorsanız; yarın derhal kaydınızı alın bu okuldan. Gidip eğlenin istediğiniz yerde. Bu meslekte kayan şey, virgül değil hayattır. Senin bir anlık ihmalin, yetersizliğin, bu slaytta görmüş olduğun suçsuz insanların ölümüne neden olacaktır. Sen sadece doktorluk kutsal bilirsin. Her meslek kutsaldır. Yaşayan ve yaşatan herkes kıymetlidir. Siz bu ülkenin aptal gençliği değilsiniz. Siz umutsunuz! Siz geleceksiniz! Biz elimizden geleni yapmaya çalıştık ama olmadı. Belki siz başarırsınız diye yırtınıyorum. Bir umudum var sizden çocuklarım. Prof. Dr. Sakine Eruz'dan bir anı’ dedi.