BEKA MESELESİ OLARAK GÖRÜYORUZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT'nin ortak yayınında canlı olarak ekrana gelen 'Cumhurbaşkanı Özel' programına konuk oldu.
Vahdettin Köşkü'nde gerçekleştirilen programda Serdar Karagöz ve Sermin Baysal Ata'nın sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
SURİYE KRİZİ
Yayının gerçekleştirildiği Vahdettin Köşkü'nde daha önce Dörtlü Zirve'nin yapıldığının hatırlatılması üzerine, zirvede kararlı bir müzakere gerçekleştirdiklerini ve sürecin devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye krizi ile ilgili olarak Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile 14 Şubat’ta Soçi'de bir araya geleceklerini açıkladı.
Rusya ve İran ile daha önce daha önce yaptıkları zirveyi tekrarlayacaklarını ifade eden ve Cerablus, Afrin ve İdlib’de durumun her geçen gün daha iyiye doğru gittiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Temennimiz odur ki bunu bu şekilde devam ettirelim ve geri dönüş başlayan bu bölgelerde Suriye halkı kendi topraklarına dönme imkânını, fırsatını bulsun” diye konuştu.
“YEREL POLİTİKA HALKLA BÜTÜNLEŞME YERİDİR”
Programda, 31 Mart Mahallî İdareler Seçimi ile ilgili yöneltilen soruları da cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ben bir demokrasi mücadelesi veriyorum” diyen bir siyasi hareketin önce yerel politikayı başarması gerektiğini kaydederek, “Yerel politikayı başaramayanın geneli başarması mümkün değil. Yerel halkla kucaklaşma, halkla bütünleşme yeridir. Halkla bütünleşme yeri olduğu için orada bir defa halka eliniz değecek” değerlendirmesinde bulundu.
1994 öncesinde CHP’nin yönetimindeki İstanbul'da çöp dağları ve susuzluk yaşandığını, Ümraniye'de yaşanan çöp faciasında 34 kişinin ölümünün hesabının sorulmadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlâ kendilerini savunabiliyorlar. Neyi savunuyorsunuz? Neymiş, grevdeymiş. Ne demek grevde... Eğer grev varsa onun da sorumlusu sensin. Greve fırsat verdin. Biz bunu aldığımız anda adeta devrim ruhuyla aldık" ifadelerini kullandı.
Susuzluk sıkıntısı çeken İzmir'i suya kavuşturanın merkezî yönetim olarak yine kendilerinin olduğunu, Kocaeli’de bir değişim ve dönüşümü başlattıklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP dediğimiz zaman, çöp, çukur, çamur akla gelir, derken ben bunu kastediyorum” dedi ve AK Parti'nin de bütün bunlardan arınmak anlamında olduğunu vurguladı.
YATAY MİMARİ
Çok katlı mimari anlayışın, bu milletin medeniyet ruhuna uygun olmadığını, dikey mimarinin insan ilişkilerini de ortadan kaldırdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOKİ’nin konut üretiminde yüksek katlı bina döneminin artık biteceğini, binaların zemin artı beş katı geçmemesi gerektiğini, arazi sorunu yoksa zemin artı üç kat olması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim manifestosunda yer alan ‘Şehirli Hakları Bildirgesi’ne ilişkin soru üzerine ise şunları söyledi: “O şehri oluşturan halkın da içinde olduğu bir meclisin oluşması belediyelerimizin bu noktada seçici davranmak suretiyle orada yaşayan insanlardan oluşan, zaman zaman onları bir araya getirmek suretiyle bir şehirli halkları bildirgesi hazırlaması... Bu iki aşamalı olabilir. Birinci kısım tüm bu noktada şehirlerimizi ve şehirlilerimizi kapsayan genel halklar bildirgesinden ibaret olabilir. İkinci kısımda ise her şehrin, bunun yanında belediyenin kendi özel şartlarını ihtiva eden karşılıklı sorumluluklar, haklar ve yükümlülükler yer alabilir.”
“15 Temmuz sürecinden sonra siyasette ittifaklar dönemi başladı. AK Parti ile MHP, beraber siyasi alanda bir ittifak sürecini başlattılar. Cumhur İttifakı'nın harcında ne var? Bu ittifakla seçime giriyorsunuz. Bu ittifak gelecekte de devam edecek mi?” şeklindeki soruya verdiği cevapta 15 Temmuz'un ruhunun ortaya konması gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz'un, milliyetperver, vatansever olanlarla; milletin düşmanı olanların, bu vatanın düşmanı olanların mücadelesi olduğunu ifade etti.
“CUMHUR İTTİFAKI’NI BİR BEKA MESELESİ OLARAK GÖRÜYORUZ”
O gecenin katılımcılarının AK Parti tabanıyla, Milliyetçi Hareket Partisi tabanı olduğunu ve bunu millî ruhla yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Ben her zaman bir şey söylüyorum özellikle bizim Milliyetçi Hareket Partisi'yle azami müştereklerimiz var. Ama diğerleriyle bizim böyle bir müştereğimiz yok. Diğerlerinin ise birbirleriyle inanın bırakın azami müştereklerini, CHP'nin HDP ile azami müştereği olabilir. Ama ne İYİ Parti'yle, ne Saadet'le böyle bir birlikteliğinin olacağına bir ihtimal vermiyorum. Ama çıkar hesapları onları bir araya getirmiştir. Onun için de Sayın Bahçeli biliyorsunuz onlara 'zillet' ittifakı’ diyor. Ben de onlara 'illet' ittifakı diyorum. Ama bizimki Cumhur İttifakı'dır. Cumhur olarak bu milletin geneli ve biz burada hayırda ittifak etmişiz. Burada bütünleşmişiz, burada bir olmuşuz, beraber olmuşuz.”
Cumhur İttifakını bir beka meselesi olarak gördüklerini, ittifakı ‘pazara kadar değil, mezara kadar’ devam ettirmeyi temenni ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bizim birliğe, beraberliğe her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var. 7 düvel dikkat edin Türkiye'ye karşı mücadele veriyor. İşte biz bu mücadelelere pes etmememiz lazım. Bu mücadelede asla kayba uğramamamız lazım” diye konuştu.
HDP ile terör örgütü PKK ilişkisini “HDP eşittir PKK, eşittir YPG, eşittir PYD. Hiç sağa sola bunu saptırmanın anlamı yok, gerçek ortada” sözleriyle değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumu söz konusu parti ile örgütün başındakilerin de açıkça söylediğine, geçmişte HDP kongrelerinde Türk bayrağının asılmadığına, millî marşın okunmadığına dikkat çekti.
CHP’nin bu parti ile beraber olmasının zaten anlaşılır olmadığının, İYİ Parti ile Saadet Partisi'nin birlikte iş tutmasının izahının mümkün olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nin Millet İttifakı içerisinde yer almasına ilişkin, “O pazarlıktan kaynaklanıyor. Eğer buradaki çıkarda, pazarlıkta eğer menfaatler iyi derecede ortaya çıkıyorsa, oradan bir şeyler koparabiliyorlarsa oraya gidebiliyorlar” değerlendirmesini yaptı.
“TÜRKİYE'NİN SURİYE POLİTİKASI; TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VE SİYASİ BİRLİĞİ ESAS ALIYOR”
Yöneltilen sorular üzere Suriye meselesine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin kuzey Suriye politikasının, Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini esas aldığını, Suriye halkının dağılıp parçalanmasından yana olmadıklarını; ancak şu anda koalisyon güçlerinin böyle bir derdinin olmadığını kaydetti.
Washington'da 5 Şubat'ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun katılımıyla bir toplantı gerçekleştirileceğini, 14 Şubat'ta Soçi'deki zirveye katılacaklarını ve sonraki süreçte bu görüşmeleri sürdüreceklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, en kısa zamanda aklıselimin galip gelmesi ve herkesin bulunması gereken yerde görevini ifa etmesi temennisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak çok yönlü dış politikayı hem Suriye hem Rusya hem de ABD ile devam ettirme niyetinde miyiz?" sorusuna verdiği cevapta, Suriye ile alt düzeyde bu dış politikanın yürütüldüğünü, istihbarat örgütlerinin bu noktada “Liderler ne yapıyorsa biz de onu yaparız” havasında olamayacağını, liderlerin birçok yerde devreden çıkabildiğini ama kendi istihbarat örgütünü ilişkileri sürdürmesi bakımından kullandığını dile getirdi.
“SURİYE HALKININ HER ZAMAN YANINDA OLACAĞIZ”
Suriye halkının her zaman yanında olacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Trump'ın, 'Fırat'ın doğusundan çekileceğiz, çekiliyoruz' sözü var. Temenni ediyorum ki bunu kısa zaman içinde hallederler. Çünkü biz, tehdit altında yaşamak istemiyoruz. Onun için de tehdidin emaresini gördüğümüz anda her türlü hazırlığımız var. ‘Münbiç'ten 90 günde çıkacağız’ dediler. Ama o 90 gün neredeyse 9 ay oldu, çıkmadılar. ‘Niye çıkmıyorsun?’ deyip de buraya operasyon yapacak durumda değilsiniz. Çünkü hepsinin bir maliyeti var” şeklinde konuştu.
“YPG'ye verilen silahları ABD'nin geri toplayacağına dair Donald Trump bir taahhütte bulundu mu?” sorusuna cevaben, bunun taahhüdünün yapıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cerablus'tan Irak'a kadar olan bölgenin Türkiye'ye verilmesinin gereğini hep söylediklerini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu bölgeyle ilgili olarak koalisyon güçlerine güvenemeyeceklerini, geçmişteki tecrübelerinin bunu teyit ettiğini, Türkiye’nin kendisini güvende hissetmesi için bu bölgeyi koalisyon güçlerine terk edemeyeceğini vurguladı.
FETÖ ELEBAŞININ İADESİ
FETÖ elebaşının ABD'den iadesi konusunda gelinen noktaya ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı’nın görüşmelerinde ve ikili görüşmelerde terörist başının Türkiye'ye verilmesinin gerekliliğini defalarca ABD’li yetkililere ilettiklerini belirterek, şunları ekledi: “Çünkü başka şüpheler artık tezahür etmeye başladı. Bu konuyu gündeme getirmemiz FBI'yı devreye getirdi. FBI'ın bazı çalışmalarına bizler de tanık olduk. Temenni ederim ki FBI'ın çalışmaları neticesinde bir karar çıkması sağlanabilir” dedi.
FETÖ'ye gönül veren vatandaşların hâlâ bu hassasiyeti anlamamalarını kabul etmenin mümkün olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu bizim konuşmamız, belki ağır olacak ama artık bunu söylemek zorundayız; buna hala körü körüne inanan, arkasından giden haşa tapan insanlar gerçekleri öğrensinler. 'Acaba' sorusuna onlar cevap arasın” ifadelerini kullandı.
Figüranlarla uğraşmanın yanında, perde gerisinde kimlerin olduğunun da artık görülmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz FETÖ olayına 2010'dan sonra tam manasıyla vakıf olabildik. Geçmişi itibariyle biliyoruz ama böyle olduğunu, bir ihanet içinde olmasını hiç düşünmedik” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ tamamen temizlendi diyebilir miyiz?” sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayır. Daha yapılacak çok operasyon var. Devletin içinde, devletin çeşitli kurumlarında, polisimizde, askerimizde, her yerde var. Onun için kolay değil. Bu adeta metastaz yapmış” cevabını verdi.
GAZETECİ CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ
Sorular üzerine, Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra görevden alınan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı’nın ‘cinayetin yerli iş birlikçilerle yapıldığını’ söylediğini, Veliaht Prens’in ise 'başkonsolosluktan çıktı ve ayrıldı' dediğini hatırlatarak, “Kimsenin, kimseyi aldatmaya hakkı yok” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, cinayetle ilgili tutuklandıkları belirtilen 22 kişinin içinden şu anda hayatta olmayanların da olabileceğini belirterek, “Yargı kararlarını görmüş değiliz şu anda. Söyledikleri şey '22 kişi şu anda tutuklu'. Buna rağmen bazı duyumlarımız var, belki bazılarını da götürmüş de olabilirler. Trafik kazası kurbanları da olabilir. Çünkü sistem çok garip çalışıyor” diye ekledi.
Bütün bu vahşet karşısında ABD'nin sessizliğini anlayamadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu ses kaydını ABD istihbarat örgütü CIA'ye de dinlettik. CIA'in başkanı da bunu kongrede anlattı. Benim istihbarat başkanım da kongreden yedi senatöre bunları anlattı. Biz istiyoruz ki her şey açığa çıksın. Ortada bir vahşet, cinayet var. Niye gizliyorsunuz? Neden gizliyorsunuz?” diye konuştu.
ABD'li Senatör Lindsey Olin Graham'ın, Kaşıkçı cinayetini 2019 yılında kongrenin gündeminde tutacağı sözünü verdiğini, çünkü Kaşıkçı cinayetinin sıradan bir cinayet olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada darbe yapan zihniyetlerin belli olduğunu belirterek, “Gezi olaylarını tezgâhlayanlar, Mısır'da darbeyi yapanlar aynı şekilde Kaşıkçı'yı katleden zihniyetin bunlardan bir farkı yok” şeklinde konuştu.
“YENİ ASKERLİK YASASI İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni Askerlik Yasası'na ilişkin soruyu verdiği cevapta şu açıklamalarda bulundu: “Nihai noktayı buna henüz Savunma Bakanlığımız koymadı ama 3, 6, 9, 12 gibi bir düzenlemenin üzerinde duruluyor. Burada bedelliyi bir kenara koyuyorum çünkü bedelli noktasında olay, şu anki uygulamanın hemen hemen aynısı şeklinde bir durum söz konusu. Özellikle 3, 6, 9'da mesela yedek subay olarak yapmadan tutun da astsubaya varıncaya kadar bütün bunların hepsinin bir değerlendirmesi şu anda yürütülüyor. Bana özet olarak verdikleri bilgilere baktığım zaman inanıyorum ki halkımızı, gençlerimiz çok daha rahatlatacak ve birikimi ortadan büyük ölçüde, büyük oranda kaldıracak bir sistemi inşallah getiriyor. Kısa zamanda da bunu zannediyoruz açıklarız.”
"Halkıma, milletime özellikle ‘gönül belediyeciliği’ anlayışıyla yaklaşacak belediye başkanları noktasında, halkına efendi olmaya değil hizmetkâr olmaya gelecek belediye başkanlarını, oyunu verirken değerlendirirse kazanan olacaklarına inanıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, parti kadrolarına belediye meclis listelerini oluştururken bunu kuşatıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla yapmalarını, şehirdeki demografik yapıya uygun bir meclis listesini oluşturarak halkın karşısına çıkmaları yönünde talimat verdiğini aktardı. HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ