Bozdağ: 'Yasama ve yürütme birbirinden tam ayrılıyor'
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yasama ve yürütmenin birbirinden tam ayrı, birbirine karşı tam bağımsız olması esaslı kuvvetler ayrılığını hem anayasal olarak hem de fiilen tam anlamıyla hayata geçirecek olduklarını ifade etti.
Bakan Bozdağ açıklamalarında şunlara yer verdi: "Şu anda Türkiye’de yasama ve yürütmenin birbirinden ayrı olduğunu kimse söyleyemez. Kim söylüyorsa ya konuya vakıf değil yada bilerek konuyu farklı gösteriyor demektir. Çünkü yasama ve yürütme anayasamız ve iç tüzüğümüze göre birbirinden farklı şeyler olsa da uygulaması yürütmenin kontrolünde bir yasama söz konusu. Bu düzenleme yasama ve yürütmeyi tam birbirinden ayıran bir düzenlemedir. Yargı ile ilgili de çok önemli düzenlemeler yapılmaktadır. Özellikle yargı konusunda yapılan değişiklikler üzerinden de büyük çarpıtmalara neden olan açıklamalar yapılıyor.
SİSTEM YARGI BİRLİĞİNİ TAHSİS EDECEK
İlk defa yargının tarafsızlığı anayasal bir dayanağa, anayasal bir güvenceye kavuşturulmuştur. Yargının tarafsız olmasının anayasal teminat altına alınması hukuk devletini güçlendirir mi, zayıflatır mı? Çok net bir biçimde güçlendirir. Türkiye’de bugün çift başlı yürütme olduğu gibi çift başlıda bir yargı vardır. Bir yandan Yargıtay’ımız var. Öte yandan Askeri Yargıtay’ımız var. Bir yandan Danıştay’ımız ve İdari Mahkemelerimiz var. Öte yandan Askeri Yüksek İdare Mahkememiz var. Bir yandan TCK var. Öte yandan Askeri Ceza Kanunumuz var. Bir yandan CMK’mız var, İYUK’umuz var. Öte yandan Askeri Yargıya ilişkin hem ceza hem diğer konulara dair usul hükümlerimiz var. Sanki Türkiye iki ayrı devlet, iki ayrı hukuk anlayışı var. İki ayrı yargı var Türkiye’de. Ne yapıyor bu düzenleme? Askeri Yargıtay’ı kaldırıyor. Askeri Yüksek İdari Mahkemesini kaldırıyor. Türkiye’de iki ayrı yargı uygulamasına son veriyor ve yargı birliğini tesis ediyor, güçlendiriyor. Yargı birliğini tesis etmek tek yargı olması bir ülkede o ülkede hukuk birliğini de sağlar, adalette de bir standardı, bir birliği tesis eder ve hukuk devletini de güçlendirir. Bu yönüyle de hukuk devletini güçlendiren büyük bir demokratikleşme adımı atılmaktadır.
CUMHURBAŞKANINA YARGI YOLU AÇILIYOR
Cumhurbaşkanının bugün tek başına imzaladığı işlemlerin hiç birine karşı yargı yolu açık değildir. Cumhurbaşkanı ne kadar işlemi tek başına yapar bunun ne bir kataloğu vardır, ne bir kanunu vardır, ne de sayısını kapsamını kimse bilmemektedir. Şimdiki düzenleme Cumhurbaşkanı tek başına yaptığı bütün işlemlere karşı yargı yolu vardır. Yine Cumhurbaşkanının resen imzaladığı emir ve kararlara karşıda yargı yolu kapalıdır. Ne kadar resen imzaladığı emir ve karar var onu da bilemiyoruz. Bu düzenleme Cumhurbaşkanını imzaladığı emir ve kararların tamamına karşıda yargı yolu açmaktadır. Yani Cumhurbaşkanının her türlü eylem ve işlemi idari yargı denetimine sonuna kadar açılmakta, yargı denetimi dışında kalan herhangi bir işlem ve eylem söz konusu olmamaktadır. Buda hukuk devletini ayrıca güçlendiren, tahkim eden bir şeydir.
HESAP VEREN HESAP SORULAN BİR CUMHURBAŞKANI OLACAK
Türkiye’de Cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu yoktur, cezai sorumluluğu sadece vatana ihanetle ilgili ve sınırlıdır. Oda 550 milletvekilinin 413’ünün kararıyla ancak mümkün olabilir. Yeni düzenlemede Cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu tam olarak yerine getirilecektir. Halk bir yandan vekil seçimiyle bir yandan Cumhurbaşkanı seçimiyle bir yandan belediye seçimiyle Cumhurbaşkanının siyasal denetimini yapacaktır. Öte yandan TBMM yazılı soru sorma, meclis araştırması, meclis soruşturması, genel görüşme yöntemlerinden birini veya tamamını kullanmak suretiyle ve yasama faaliyetleriyle de Cumhurbaşkanının siyasal denetimini yapacaktır ve Cumhurbaşkanının cezai denetimi vatana ihanet dışında bütün suçları kapsayacak şekilde genişletilmiştir. İşlediği iddia edilen bütün suçlardan dolayı Cumhurbaşkanı suçlandırılabilecektir. 550 milletvekili iken 413 milletvekili kararıyla Cumhurbaşkanı Yüce Divan’a gönderilirken şimdi 600 milletvekilinde 400 vekilin kararıyla Yüce Divan’a gönderilecektir. Böylelikle Cumhurbaşkanının Yüce Divan’a gönderilmesini kolaylaştıran bir düzenleme de yapılacaktır. Hesap veren ve hesap sorulan bir Cumhurbaşkanı, bir hükümet yapısı tam anlamıyla burada hayata geçirilmektedir.
KAMUOYUNDA İFTİRA KAMPANYALARI YÜRÜTÜLÜYOR
Yargıtay’a dair bir düzenleme bu teklifin içerisinde yok. Danıştay’a dair düzenleme bu teklifi içerisinde yok. Anayasa Mahkemesi’ne dair yeni bir düzenleme oda yok. Sadece Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdari Mahkemesi kaldırıldığı için bu mahkemelerden Anayasa Mahkemesi’ne seçilen üye sayısı düşülmekte böylelikle 17 üye 15’e düşmektedir. Yani seçim usulünde bir değişiklik kesinlikle yapılmamaktadır. Ama bütün bunlara rağmen kamuoyunda sanki Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi’ne üye seçiminde yeni bir usul benimseniyormuş, yeni şeyler yapılıyormuş gibi büyük bir iftira kampanyası yürütülmektedir. Kesinlikle buralarda bir değişim yok kim bunun aksini söylüyorsa ve bilerek yalan söylüyor ya da bilmeden konuşuyor ya da abartıyla milleti aldatma peşindedir. Başka bir izahı yoktur.
YARGI DÜZENLEMELERİ BAĞIMSIZ VE TARAFSIZLIĞI KUVVETLENDİRİYOR
Tek düzenleme HSYK ile ilgilidir. HSYK’nın bugün 22 üyesi var 13’e inmektedir. 3 dairesi var 2’ye inmektedir. Seçim Yargıtay, Danıştay, ilk derecesi Mahkemesi hakim ve savcıları tarafından yapılırken yeni düzenlemeyle seçim TBMM ve milletin seçtiği Cumhurbaşkanı tarafından yapılacaktır. Cumhurbaşkanı 4 seçiyor eskiden de 4 seçiyordu. 7 tanesini de TBMM seçecektir. Milli iradenin temsilcilerinin belirlediği üyeler anayasayı değiştirme çoğunluğu kadar bir çoğunlukla oraya üye seçimine ilişkin karar vereceklerdir. Bu son derece önemlidir. Bu çoğunluk sağlanamadığı taktirde kurayla üye seçimi yapılacaktır. Bütün bunlar yargı alanında düzenlemelerin hukuk devletini yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını tahkim edecek nitelikte düzenlemeler olduğunu açıkça göstermektedir." HABER-FOTO: ADALET BAKANLIĞI BASIN MERKEZİ