Çağımızın fobisi telefon ve internet bağımlılığı
Memorial Kayseri Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, son yıllarda teknolojinin gelişmesi ile ortaya çıkan telefon ve internet bağımlılığının bireylerin sosyal zekalarını olumsuz yönde etkilediğini söyledi.
Fobileri “endişeye gerek olmayan bir durumda kaygı ve korku duymak” şeklinde tanımlayan Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, teknolojinin gelişmesi ile birlikte internetsiz kalma fobisi ‘netless’ ve telefonsuz kalma fobisi ‘nomofobi’ şeklinde iki ayrı fobinin tanımlandığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, özellikle 15-24 yaş aralığında daha sık görülen söz konusu fobilerin altında internet ve telefon bağımlılığı yattığını ifade etti. 2013 yılından itibaren bilimsel otoritelerin bu bağımlılıkları ‘davranışsal bozukluk’ olarak tanımladığın kaydeden Karayağız, “Bu durum çocukluk çağından itibaren gençlerin sosyal zekasının olumsuz yönde gelişmesine neden oluyor” dedi.
Netless ve nomofobi tedavisinde hem davranışsal ödevlere hem de bireysel görüşmelere yer verildiğini dile getiren Karayağız, “Öncelikle medikal terapiler ve bireysel görüşmelere başvuruluyor. Ardından kullandığı nesnelerin sürelerini tespit ederek, basamaklı biçimde onlardan yoksun bırakma ve kısıtlama yöntemi uygulanıyor” diye konuştu.
“Telefonum bir ay garantide kaldı, hayattan soğudum”
Günde ortalama 8 saat telefon kullandığını belirten 18 yaşındaki Kürşat Uzun, bilimsel tespitleri doğrular biçimde internet ve telefondan uzak kaldığında kendisini eksik hissettiğini söyledi. Cep telefonunu bir ay garantiye verdiği sürede ‘hayattan soğuduğunu’ ifade eden Uzun, “Bence internet olmadığı zaman hayat olmaz” dedi.
23 yaşındaki Aslıhan Karakoyun ise, “Günümün yarıdan çoğunu telefonda; sosyal medyada geçiriyorum, internetten haberleri takip ediyorum. Bir aradayken eğlendiğim insanlarla çok fark etmiyorum ama yalnızken bir şekilde elim gidiyor, daha çok ihtiyaç hissediyorum” şeklinde konuştu.
Gününün yaklaşık 10 saatini telefonda geçirdiğini dile getiren 22 yaşındaki Onur Özdemir de şunları söyledi: “Genelde sosyal medyada geziniyorum. Telefon olmayınca da doğal olarak eksiklik hissediyorum. Telefon olmayınca elim ayağım gidiyor gibi oluyor. İnsanlara ulaşamadığımı, sosyal aktivitelerden mahrum kaldığımı düşünüyorum.”
22 yaşındaki Güldane Dağlı ise, “Günün çoğunu telefonda geçirdiğimi söyleyebilirim. Bugün telefonumu garantiye verdim, ulaşımım kısıtlanmış gibi hissediyorum, rahat değilim. Sürekli elimle telefonumu arıyorum etrafta ama yok” ifadelerini kullandı. HABER-FOTO-GÖRÜNTÜ: İHA