'Çocuklarınıza zehirli meyve yedirmeyin'

Kayseri'nin Yeşilhisar ilçesinde 4 yıl önce yediği nardan sonra öldüğü iddia edilen 4 yaşındaki Saliha Çakır'ın adli tıp raporunda 'zirai ilaç kalıntıları' nedeniyle öldüğü ortaya çıktı. Dr. Bekir Tok, bu olaydan yola çıkarak, 'çocuklarınıza meyve yedirirken çok dikkatli olun' uyarısında bulundu.

'Çocuklarınıza zehirli meyve yedirmeyin'

Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde, 2019 yılında akşam yemeği sonrası nar yiyen 4 yaşındaki minik Saliha Çakır, hastaneye kaldırıldı ve kısa süre sonra vefat etti. 2 yıl sonra sonuçlanan adli soruşturmada, Saliha’nın ölümüne nardaki zirai ilaç kalıntılarının neden olduğu ortaya çıktı. O günlerde büyük tartışma konusu olan zirai ilaçlardaki kalıntıların insan sağlığına etkileri konusu, yeniden uzmanlar tarafından gündeme getirildi. Minik Saliha’nın ölümünü hatırlatarak, ebeveynleri uyaran Dr. Bekir Tok, “Meyve dahi bu şekilde bilinçsiz kullanıldığında bu kısır döngüyü devam ettirebilir. Özellikle bu konuda tarım ilaçlarının tehlikesinden ve muz ile de olsa şeker bağımlılığından çocukları korumak gerekir. Bunlar haricinde meyve candır, faydalıdır ve metabolizmaya katkıları çoktur.” Dedi.
Bu konuda ebeveynlere ciddi uyarılarda bulunan Dr. Tok, Twıtter hesabından şu paylaşımları yaptı:

“Çocuklarımızı endüstriyel bir çağda, endüstriyel gıdaların kuşatmasından güç bela korumaya çalışırken “alternatif” arayışlarımızın en önemli kurtarıcısı meyveler oluyor genelde. Özellikle “ben çocuğuma asla paketli gıda almam” diyen ailelerden bazılarının neredeyse her gün çocuklarına muz, çilek gibi meyveler sunduğuna şahit oluyorum. Bu vakada Saliha’nın vefatına yol açacak dozda bir kalıntı meyvede vardı ki, bu acı sonuca yol açtı. Narı kabuğu ile yemediğini düşünürsek, bu ilaçlar kabuğu aşıp içine nüfuz edebiliyor. Peki bu tarz vakalar nadir olduğuna göre korkmayalım mı? Bilakis buradaki gibi akut vakaların dışında bir de kronik birikimlerin sebep olacağı acı tablolar aslında etrafımızı daha çok sarmış vaziyette. Tarım ilaçlarında yoğun toksik maddeler, arsenik gibi ağır metaller bulunuyor. Bunların bedende farklı dokularda birikimi, kanserlere, kısırlığa ve kronik bağışıklık sistemi hastalıklarına ortam oluşturabiliyor. Özellikle işin içine “modern tarım yöntemleri” giriyorsa, bir meyve mevsiminin dışında da sunulabiliyorsa orada tehlike riski artıyor demektir. “Meyve de mi yemeyelim” dediğinizi duyar gibiyim. Elbette yiyelim ancak mecburen bazı kurallara dikkat ederek.”
Dr. Tok, bazı meyvelerin kabuğu ile birlikte yemenin yararlı olduğu düşüncesinin hakim olduğunu ancak bunun ciddi tehlikelere neden olabileceğini vurguladı.
Tok, şu uyarıları yaptı:

“Öncelikle “vitamini kabuğunda” ifadesi, meyveler için eski zamanlarda doğru olsa bile günümüz meyveleri için geçerliliğini kaybetti. Meyve kabukları ile geleneksel ilaç yapanlar var. Meyve organik değilse, tarım ilacının en çok biriktiği yer olan kabuk, ilaç değil zehir olur. Meyveyi elbette yıkayarak yemek gerekir, bu çiğ besinlerdeki “parazit bulaşma” riski için doğru ama dokusuna işlemiş zirai ilaçlar için pek söylenemez. O yüzden kabuğunu soyarak meyveleri tüketmek daha mantıklı görünüyor. Önce karbonatlı suda, sonra sirkeli suda bekletmek de ilaçların asidik ve bazik bileşenlerini çözmek için bir yöntem. Ayrıca “okaliptüs” uçucu yağı tarım ilaçlarını kısmen çözebilir. İyonize alkali su bu amaçla kullanılabilir. En doğrusu, mevsimi dışında, endüstriyel üretimli meyveleri daha az tercih etmek gerekir. Paketli gıdanın alternatifi yoktur. Her gün tatlı meyveler yiyen çocuğun da şeker bağımlılığı gelişir ve bağırsak mantarları artar. Tatlı krizi denilen şey bir ihtiyaç değil, fizyolojinin bozulmuş halidir. Asrımızdaki açgözlülüğün, yokluğun ne demek olduğunu bilmemenin şımarıklığıdır. Bu rahatsızlık haline gelmişse bunun çözümü beyni tatlıyla doyurmak değil, onu açlıkla eğitmektir. Meyve dahi bu şekilde bilinçsiz kullanıldığında bu kısır döngüyü devam ettirebilir. Özellikle bu konuda tarım ilaçlarının tehlikesinden ve muz ile de olsa şeker bağımlılığından çocukları korumak gerekir. Bunlar haricinde meyve candır, faydalıdır ve metabolizmaya katkıları çoktur.”


HABER: Harun Reşit Serbest