Doç. Dr. İlhan: 'Televizyon kötü dünya sendromunu tetikliyor'
Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr.Vahit İlhan, televizyonun, reyting uğruna izleyiciyi hayattan kopardığını ve hayata karşı korkuttuğunu söyledi.
21 Kasım Dünya Televizyon Günü dolayısıyla açıklamada bulunan Doç. Dr. Vahit İlhan, haber değerini belirleyen olumsuzluk unsurunun, ekran aracılığıyla izleyiciye çokça gösterilmesinin, toplumda dünyaya karşı güvensizlik ve korku duygusuna neden olduğunu ifade etti.
Bu dünyaya çocuk getirilmez...
Söz konusu duygu durumunun ‘kötü dünya sendromu’ diye tanımlandığını belirten Doç. Dr. Vahit İlhan, “Örneğin, 2000’li yıllarda televizyonlarda neredeyse her gün kapkaç olayları haber oluyordu. Kapkaçın olmadığı illerde bile kadınlar çantasız gezmeye başlamışlardı. Televizyon yayıncılığı sürekli olarak kötüyü ve olumsuzu gösterdiği için, ki bu kurmaca diye tabir ettiğimiz diziler için de geçerli, izleyici dünyayı olduğundan daha olumsuz algılamaya başlıyor. İnsanlar dünyada çok fazla şiddet, öldürme, cinsel istismar var diye düşünüp kendini hayattan çekiyor. ‘Kötü dünya sendromu’ adı verilen bu duygudan dolayı insanlar artık dünyanın yaşanmaz olduğunu düşünüyor ve hatta artık, böyle bir dünyaya çocuk getirmeye gerek yok, korkunç bir dünya var diye düşünmeye başlıyor.” dedi.
“Bu ortamda denetim demokrasi için şart”
Bu kadar olumsuz olayın ekrana getirilmesini, yurttaş aracılığıyla kitle iletişim araçlarına görüntü sağlanması ve güvenlik kameralarının yaygınlığına bağlayan Doç. Dr. Vahit İlhan, yayıncıları ‘kamu yararı’ bilinci üzerine düşünmeye çağırdı. Etik ilkelerin göz ardı edildiği bu tür durumlarda denetimlerin sıklaşmasının demokrasinin gereği olduğunu dile getiren Doç. Dr. Vahit İlhan, “Yayıncıların, ‘kamu yararı’ denen şeyi kocaman yazıp karşılarına asmaları lazım. Bir dönem ülke olarak teknik bakımdan yayıncılıkta profesyonel değildik; çok bocaladık, sıkıntı çektik ama toparladık. Bu işin dilini bilmiyorduk, artık onu da öğrendik. Bu işin estetiğini öğrendik artık etiğini öğrenmemiz lazım. Evet, liberal -siyasal sistemin içerisindeyiz ama buna rağmen toplumun zarar gördüğü noktalarda denetim kurumları da müdahale edecek. Nasıl ki Tarım Bakanlığı kötü piyasadaki insan sağılığını bozan bir yiyeceğe müdahale ediyorsa RTÜK de buna müdahale edecek. Bu, demokrasinin gereği.” ifadelerini kullandı.