Dursun 'Türk Milleti'nin tarihinde, soykırım ve katliam yoktur'

Kayseri Barosu Başkanı Avukat Cavit Dursun, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi adı altında bir grubun, Sözde Pontus Rum Soykırımının 100. yıldönümü iddiasıyla, 18 Mayıs 2019 tarihinde, Ankara'da bir etkinlik düzenlenmesine tepki göstererek, 'Türk Milletinin tarihinde, soykırım ve katliam yoktur' dedi.

Dursun 'Türk Milleti'nin tarihinde, soykırım ve katliam yoktur'

"Türk Milletinin tarihinde, soykırım ve katliam yoktur. Tam tersine, tarih boyunca, en büyük katliamlara ve soykırımlara, Türk Milleti uğramıştır. Balkanlarda, Batı Trakya'da, Kafkasya'da, Anadolu'da, Doğu Türkistan'da, Kırım'da, Ahıska'da, Bosna'da, Telafer'de ve daha yüzlerce yerde, tarih boyunca ve halen katliamlara uğrayan hep Türk Milleti olmuştur. Ancak bu asil millet, bunu söylemeyi ar kabul etmiş ve hep susmuş, acısını sessizce yüreğine gömmüştür." diyen Baro Başkanı Dursun, "Kurtuluş Savaşı, tüm hainliklere, işgallere ve katliamlara rağmen, bu asil milletin, varlık-yokluk ve yok olmama azim ve mücadelesidir. Türk Milleti, tarih boyunca, birlikte yaşadığı yerlerde, tüm halklara ve topluluklara müsamaha, hoşgörü ve engin bir adalet anlayışı göstermiştir. Tarih, bu durumun tartışmasız tanığıdır." ifadesinde bulundu.
 
Baro Başkanı Dursun, "Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi adı altında bir grubun, Sözde Pontus Rum Soykırımının 100. yıldönümü iddiasıyla, 18 Mayıs 2019 tarihinde, Ankara'da bir etkinlik düzenleyeceği hususu, kamuoyuna yansımış bulunmaktadır. Yapılması planlanan, sözde anma konuşmaları, toplantısı ve akabinde gösterimi yapılacak olan Nikos Aslanidis'in Giresun Orkestrası ve Topal Osman temalı Banda (THE BAND) isimli filmin gösteriminin tarihinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk' ün 19 Mayıs 1919 da Samsuna ayak bastığı ve "İLK ADIM" olarak kabul edilen güne denk getirilmesi, tesadüf olmadığı gibi, Milletimize ve Devletimize duyulan 100 yıllık kinin kusulmasından, yeni Sevr özlemlerinden ve başkaca hain planların devreye sokulacak olmasından başkaca bir şey değildir. Reddediyoruz ve esefle kınıyoruz." diyerek açıklamasını şu şekilde sürdürdü: 
"Yakın tarihe bakıldığında : Yunanistan Parlamentosu, 24 Şubat 1994 tarihli oturumunda, 19 Mayıs 1919'u oybirliği ile "Pontus Rumlarının Soykırımı günü" ilan etmiş, Yunanistan Cumhurbaşkanı yasayı 7 Mart'ta onaylamış ve ertesi gün de bu sözde kanun yayınlanmıştır. Ancak ilginçtir ki, kasten ve maksatlı olarak, bu sözde soykırım tarihi olarak, 19 Mayıs'ın seçilmiş olması, haince olan bu planın başka bir yönüdür. 
Daha aşağılık bir yönü ise, sözde düşünce özgürlüğü adına, bu hain plânların Devletimizin başkentinde ve 19 Mayıs'ın 100. yıl dönümünde, Ülkemizin Doğu Akdeniz'de ve Ege'de köşeye sıkıştırılmak istendiği, Kıbrıs'ta haklarımızın gasp edilmeye çalışıldığı, küresel güçlerin doğalgaz ve petrol için bölgemizde saldırıya geçtiği ve Ege'deki bir kısım adalara el konulmaya çalışıldığı bir döneme denk getiriliyor olmasıdır. Su uyur, düşman uyumaz misali, çevremizin ateş çemberi olduğu, güney sınırlarımızda bölücü ve emperyalizmin emrinde sözde devletçiklerin oluşturulmaya çalışıldığı, yanlış dış politikaların yansımalarının ülkemizin üniter yapısını ve milli birlik ve beraberliğimizi tehdit eder bir noktaya geldiği, milletimizin iç siyasetle kutuplaştırılmaya çalışıldığı, arka arkaya seçimlerin yapıldığı, devlet yöneticilerinin suni gündemlerle uğraştığı, ülkemizde adalet ve hukuk devletinin zor günlerden geçtiği böylesi bir dönemde, herkesin aklını başına toplaması gerekmektedir. 
Türkiye Cumhuriyetinin başkentinde, Türkiye’den özür, tazminat ve toprak koparmayı hedefleyen bir stratejinin parçası durumundaki bir toplantının, düşünce, söz ve ifade hürriyeti ile açıklanması asla mümkün değildir. Hiçbir devlet ve millet, kendi ülkesinde böyle bir toplantıya asla ve asla izin vermez. Böyle bir toplantıya cüret edilebilmesi, yeri ve zamanlaması dahi, oldukça manidar, düşündürücü, devletimiz ve bizler adına üzücüdür. Demek ki bir yerlerde hatalar yapıyoruz. 
Bütün bu sebeplerle, Cumhuriyetin kuruluş değerlerine ve felsefesine sahip çıkmalı, iç siyaseti ve seçimleri tek gündem konusu olmaktan çıkartıp, Ülkemizin milli menfaatleri ekseninde, hep birlikte kenetlenebilmeli ve toplanabilmeliyiz. Kendi ülkemizde kuvvetler ayrılığına, hukukun üstünlüğüne, hukuk devletine ve adalete dayalı bir yönetim anlayışı geliştiremezsek, birileri de bütün bu menfi ve hain planları, Ülkemizin başkentinde ve gözünüzün önünde uygulamaya kalkar. Işte her zaman söylediğimiz gibi, Devletimizin ve milletimizin bekası, boş ve hukuka aykırı söylemlerle ve hukuksuz kararlarla değil, ancak tüm siyasi menfaatlerin üzerinde tutulacak bir samimiyet, vatan sevgisi, hukuka saygı ve buna uygun eylemlerle korunabilir söylemi, tam da bu durumlar söylenmektedir. 
Bu gerçek dışı, tarihimize iftira eden maksatlı organizasyonu esefle kınıyor ve lanetliyoruz. 
Devlet yetkililerini göreve; 
Milletimizi bu konuda bilinçli olmaya, tarihi değerlerimizi korumaya ve sahip çıkmaya ; 
İktidar ve muhalefeti milli değerlerde buluşmaya, ayrımcı ve kutuplaştırıcı dil kullanmamaya davet ediyoruz." HABER: İHA