Erdoğan: 'Bize, Dava Adamı Olarak Görev Yapacak AK Parti Kadroları Lazım'

AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Ülkemize yönelik saldırıların dozu her geçen gün artıyor. Terör örgütleri bir yandan, çeşitli ülkeler diğer yandan ülkemizi askerî, siyasi ve ekonomik açıdan yıpratmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Her şeyden önce ülkemiz ve milletimiz adına bu saldırılara karşı mücadele etme sorumluluğu iktidar partisi olarak bizim, yani AK Parti kadrolarının üzerindedir. Kimseye suç yükleyemeyiz. Bunun faturası tarih tarafından bize kesilir' diyerek 'Bize dava adamı olarak görev yapacak AK Parti kadroları lazım' ifadelerinde bulundu.

Erdoğan: 'Bize, Dava Adamı Olarak Görev Yapacak AK Parti Kadroları Lazım'

AK Parti’nin kongre takviminin belirledikleri şekilde sürdüğünü, ilçe kongrelerinin süratle devam ettiğini, belde kongrelerinin ve atamalarının gerçekleştiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti il başkanlarından parti kongrelerinde bulundukları yeri en geniş şekilde kuşatan, kucaklayan, liyakatli isimlerin göreve gelmesine öncülük etmelerini istedi.
 
“HER AŞAMADA ÇOK TİTİZ DAVRANMALI, EN KÜÇÜK BİR ZAYIFLIĞA İZİN VERMEMELİYİZ”
 
“Bize hesabi değil, hasbi olanlar lazım. Eğer hesap adamı olursa çökeriz; ama hasbi olursa, Allah’ın izniyle kaleleri düşüre düşüre yola devam ederiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti için dava adamı, hizmet adamı, milletin adamı olarak görev yapacak ilçe başkanları, il başkanları, belediye başkanları, AK Parti kadrolarının lazım olduğunu söyledi.
 
Kongrelerde göreve gelen ve gelecek olan kadroların, 2019 yılındaki seçimlere kadar olan süreçteki hazırlıkları yürütüp seçimleri bizzat yöneteceklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onun için Mart 2019, Kasım 2019 bizim için önemli seçimler. Bunun için her aşamada çok titiz davranmalı, en küçük bir lekeye, en küçük bir sızmaya, en küçük bir zayıflığa izin vermemeliyiz” uyarısında bulundu.
 
Türkiye’ye yönelik saldırıların dozunun her geçen gün arttığına, terör örgütlerinin ve çeşitli ülkelerin Türkiye’yi askerî, siyasi ve ekonomik açıdan yıpratmak için var güçleriyle çalıştığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her şeyden önce ülkemiz ve milletimiz adına bu saldırılara karşı mücadele etme sorumluluğu iktidar partisi olarak bizim, yani AK Parti kadrolarının üzerindedir. Kimseye suç yükleyemeyiz. Bunun faturası tarih tarafından bize kesilir. Onun için de çok hassas olacağız, çok dikkatli olacağız ve ona göre bu çalışmamızı sürdüreceğiz” diye konuştu.
 
“MEVCUT DURUMUMUZ BİZİ ASLA ŞIMARTMAMALI”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, verdikleri mücadelede en büyük güç kaynağının, önce Allah’ın yardımı, ardından da necip milletin destek ve duası olduğunu ifade etti ve şöyle konuştu: “Şayet milletimizin bize verdiği güçlü destek olmasaydı bilhassa son dört yılda hem parti, hem de ülke olarak gerçekten çok kötü neticelerle karşı karşıya kalırdık. 16 Nisan halk oylamasıyla devreye giren yeni yönetim sistemimiz milletimizin destek çıtasını yürütmede yüzde 50+1 oyu yakalama ve yasamada da Meclis çoğunluğunu elde etme olarak belirlemiştir. Dolayısıyla artık milletimizle olan irtibatımızı çok daha sıkılaştırmaya, aldığımız desteği çok daha yüksek oranlara taşımaya ihtiyacımız var. Mevcut durumumuz bizi asla şımartmamalı. Biz bileceğiz ki daha iyi bir konuma gelmeliyiz. Hep söylediğim gibi, Türkiye’nin kaderiyle AK Parti’nin kaderi bütünleşmiştir.”
 
“ANA MUHALEFETİN DİLİ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DİLİYLE AYNI”
 
AK Parti tökezlediğinde Türkiye’nin de sıkıntıya düşeceğinin, 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasındaki dönemde ülkeyi nereye götürdüğünün görüldüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin en büyük şansızlığının; çapsız, ruhsuz, plansız, projesiz bir ana muhalefet partisine sahip olması olduğunu kaydetti.
 
“Ana muhalefet partisi programı ve gayretiyle milletimizin gönlünü kazanarak iktidara gelmek yerine, AK Parti’yle ve şahsımızla birlikte Türkiye’nin de kaybetmesi pahasına yönetimi ele geçirme anlayışıyla hareket ediyor” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında “Dil, normal bir muhalefet dili değil, adeta bir terör örgütü dili. Onlar ne yapıyorsa, bakıyorsunuz onlar da aynısını yapıyorlar. Şu anda Almanya’daki iktidar-muhalefet mücadelesindeki ortak payda ne? Türkiye’ye saldırma, Erdoğan’a saldırma. Burada da ana muhalefetin şu andaki dili, bakıyorsunuz terör örgütünün diliyle aynı, tavırlar aynı. Ama benim milletim bunu yutar mı? Allah’ın izniyle yutmaz ve yutmayacak” değerlendirmesinde bulundu.
 
“BU YÜRÜYÜŞE AYAK UYDURAMAYAN KİM VARSA KENARA KOYMAMIZ LAZIM”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Ülkemizi attıkları her adımla, söyledikleri her sözle, uyguladıkları her politikayla Türkiye düşmanları ve terör örgütleriyle aynı safta oldukları intibaı veren bu anlayışın insafına terk edemeyiz. Milletimiz kendisiyle birlikte çocukları ve torunları için de aydınlık, huzurlu, mutlu, müreffeh bir gelecek tasavvur ediyor. Yine milletimiz bu beklentisini mevcut ana muhalefet zihniyetinin hayata geçiremeyeceğini de çok iyi biliyor ve görüyor. Fakat bu demek değildir ki milletimiz bize mahkûmdur; asla. AK Parti 15 yıllık iktidarını milletimizin kendisine mecburiyetine değil 81 vilayetiyle, 80 milyon insanıyla ülkemizin tamamına yaptığı hizmetlere borçludur. Bu tespit, aynı zamanda bundan sonraki yol haritamızın da ifadesidir. Daha çok çalışarak, en iyi kadroları göreve getirerek, daha çok proje üreterek, daha çok icraat yaparak milletimizden aldığımız desteği daha da yukarılara çıkarmanın gayreti içerisinde olmalıyız. Bunu sadece partim için söylemiyorum, teknokratıyla, bürokratıyla bu yürüyüşe ayağını uyduramayan kim varsa, başta bakan arkadaşlarım olmak üzere bunların hepsini kenara koymamız lazım.”
 
“BİZİM FİZİKİ OLARAK ATTIĞIMIZ ADIMLAR KİMSEYLE MUKAYESE EDİLMEZ”
 
Bugüne kadar girdiği tüm mücadelelerden alnının akıyla çıkmış AK Parti’nin önümüzdeki dönemde de aynı başarıyı aynı şartlar içerisinde tekrarlayacağına inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, gönüllerin inşa ve ihyasının da fiziki inşadan çok daha büyük önem arz ettiğini söyledi ve şunları ekledi: “CHP’nin, HDP’nin, Allah aşkına bu ülkede zerre kadar fiziki bir inşa hareketi mi var? Yok. Peki, bu adamlar bu oyları nasıl alıyor? Onların da işte girdikleri bir zihinsel hareket var, o zihinsel hareketle bunlar gönül kapmaca oynuyor, gönül kapıyorlar. Demek ki bizim fiziki olarak attığımız adımlar kimseyle mukayese edilmez, çok ciddi bir dönüşüm-değişimi yaptık, hâlâ da yapıyoruz ve yapacağız da, ama yeterli değil. Biz bu gönül inşa ve ihyasını özellikle halletmemiz lazım.”
 
Türkiye’nin sorumluluğunun sadece kendi güvenliğini ve refahını sağlamakla sınırlı olmadığını vurgulayarak, “Tarihin hiçbir döneminde milletimiz böyle kısır bir anlayışla dar bir bakış açısıyla, ufuksuz bir vizyonla hareket etmemiştir, bizim de bugün böyle bir hakkımız kesinlikle yoktur” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizi güçlü kılan, kendi imkânlarımız, kendi yaptıklarımız kadar yakın çevrimizden başlayarak dünyanın her köşesindeki mazlumlara, mağdurlara verdiğimiz güçlü destektir” diye ekledi.
 
“DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR İTİRAZIMIZ, İNSANLIĞIN ORTAK VİCDANININ SESİDİR”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda tüm ülkelerin gözlerinin içine bakarak ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diye dile getirdiğimiz itiraz, insanlığın ortak vicdanının sesidir aslında. TİKA, AFAD, Kızılay gibi kuruluşlarımız ve sivil toplum örgütlerimizle dünyanın neresinde ve her ne sebeple olursa olsun yardım bekleyen herkese imkânlarımız ölçüsünde el uzatmanın çabası içinde olduk. Bu çerçevede Güney Amerika’dan Afrika’ya, Orta Asya ve Kafkasya’dan Avrupa ve Balkanlar’a, Orta Doğu’dan Güney Asya’ya kadar dünya üzerinde faaliyet yürütmediğimiz bölge neredeyse kalmadı. Hamdolsun, Türkiye’nin imkânları tüm bu çalışmaları yürütmeye yetiyor. Geçtiğimiz yıl yaptığımız kalkınma yardımları tutarı 6,2 milyar dolardı, bu rakam 2015 yılında 3,9 milyar dolardı, inşallah bu yıl çok daha yüksek olacak. Böylece Türkiye millî gelirine oranla dünyada en fazla kalkınma yardımı yapan ülke durumuna gelmiştir, bir numaradır.”
 
1. Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi döneminde Arakan Müslümanlarının Türkiye’nin zaferi için dua ettiklerini, gazetelere ilanlar verdiklerini, düzenledikleri yardım kampanyalarında topladıkları paraları Türkiye’ye gönderdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkede bulunan şehitliklerimizde İngilizlere esir düşerek o bölgedeki kamplara gönderilmiş binlerce askerimiz metfundur. Esir kamplarındaki askerlerimiz bölge halkıyla çok iyi münasebetler kurmuş, hatta bir kısmı savaş bittikten sonra orada kalmayı tercih etmiştir. Görüldüğü gibi Arakan bizim için meçhul bir yer, hiçbir ilgimizin olmadığı bir coğrafya değildir” diye konuştu.
 
SOSYAL MEDYA UYARISI
 
Arakan’da yaşanan sıkıntının, uzun bir geçmişi ve karmaşık sebepleri olduğunu, farklı hesaplarla sürekli kaşınan meselelerden kaynaklandığını bildiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelere yer verdi: “Medyada, özelikle de sosyal medyada dolaşan görüntülerin, resimlerin, haberlerin pek çoğunun da Arakan’la ilgisi yoktur, bunu da bilmemizde fayda var. Bu resimlerin bir kısmı bizdeki Gezi olayları ve bölücü örgütün çukur eylemleri dâhil dünyadaki pek çok hadise de kullanılmıştır, merkezi farklı yerde. Bölgeyle ilgili provokasyonlar sadece medyayla sınırlı da değildir, bir anda ortaya çıkan ve arkası karanlık silahlı örgütlerden yerel devlet güçlerinin hukukla, insanlıkla bağdaşmayan davranışlarına kadar pek çok sorun birlikte yaşanıyor. Rohingya diasporasının da bu meselede zaman zaman farklı kaygılarla hareket ettiğini biliyoruz.”
 
Tüm bunlara rağmen, orada milyonlarca insanın mağduriyetine yol açan gelişmelerin yaşandığının bir gerçek olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede BM dâhil neredeyse hiçbir uluslararası kuruluşun ve yardım örgütünün faaliyet göstermesine izin verilmemesinin, yaşanan hadiselerin vahametini ortaya koyduğunu söyledi ve “Arakan’da on yıllardır devam eden insani dramın bilinmesi, gündeme gelmesi asla istenmiyor” dedi.
 
“MYANMAR’A 10 BİN TONLUK YARDIM DAHA YAPILACAK”
 
Geçtiğimiz Ramazan ayında bölgede yardım faaliyeti yürütebilen tek kuruluşun TİKA olduğuna, son gelişmelerin ardından yaptıkları görüşmeler sonunda TİKA’nın bölgedeki yardım faaliyetlerini sürdürmesini temin ettiklerine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Myanmar’ın lideri Aung San Suu Çii ile yaptığı görüşmeden sonra kapıların açıldığını TİKA’nın bin tonluk bir yardımı kamplara götürdüğünü kaydetti.
 
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Bakü’den Bangladeş’e geçeceğini, eşi Emine Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ve AK Parti Genel Başkan Yardımcılarından Ravza Kavakçı’nın bu gece Bangladeş’te olacağını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk etap yardımın ardından ikinci etapta 10 bin tonluk gıda, ilaç ve giyecek yardımlarının yapılacağını dile getirdi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda ve yapacağı görüşmelerde Myanmar konusunun gündem maddesi olacağını ve Kazakistan’da gerçekleşecek İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesinde konuyu etraflıca ele alacaklarını söyledi ve “Myanmar yönetimini bu meselenin insani bir zeminde çözümü konusunda teşvik etmeyi sürdüreceğiz. Arakan Müslümanlarının bölgesel hesapların kurbanı olmaması için hem kendimiz çalışacağız, hem de tüm uluslararası mekanizmaları harekete geçireceğiz” diye ekledi.
 
“DİĞER MAZLUMLARLA BİRLİKTE ARAKAN’DAKİ MÜSLÜMANLARA SAHİP ÇIKACAĞIZ”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Myanmar konusu ile ilgili olarak şu açıklamaları yaptı: “Şu ana kadar 30 yakın lideri aradım, kendileriyle görüşmelerim oldu, hepsine bu konuları anlattım. Özellikle İslam dünyasının liderleriyle görüşmeler yaptım, onlara bu konulardaki hassasiyetleri noktasında çağrıda bulundum, temenni ederim ki onlar da bunu ele alırlar ve bu konuda hassasiyetlerini ortaya koyarlar. Bu mazlum halk bölge üzerinde hesabı olan iki gücün arasında ezilmeye kesinlikle hak etmiyor. Toprağın altındaki doğalgaz, petrol yatakları ve kıyılardaki limanlar için mücadele edenlerden tek isteğimiz, bunu masum insanların canı, kanı ve geleceği pahasına yapmayınız. Dünya, Suriye ve Irak’ta yaşanan hadiseler başta olmak üzere zaten yeteri kadar acıya, zulme, katliama şahit oluyor. Bunlara yenilerin eklenmesini, bir parça vicdanı ve ahlakı olan hiç kimsenin istemeyeceğine inanıyoruz. Bunun için diğer mazlumlarla birlikte Arakan’daki Müslümanlara sahip çıkmayı, sesleri olmayı, yardım elimizi uzatmayı sürdüreceğiz.”
 
“KUZEY KORE’Yİ GERİLİMİ TIRMANDIRAN EYLEMLERDEN VAZGEÇMEYE DAVET EDİYORUZ”
 
Diğer taraftan, Kuzey Kore’nin füze denemelerinden kaynaklanan gerilimi de yakından ve endişeyle takip ettiklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Japonya ve Güney Kore gibi dostlarını birebir ilgilendiren bu krizin en kısa sürede çözülmesi temennisinde bulundu.
 
Kitle imha silahları üzerinden yürütülen bir kavganın kazanının olmayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşlere yer verdi: “Bizlere ‘sakın ha kitle imha silahı yapmayın’ tavsiyesinde bulunanlar kimler? Ellerinde en güçlü kitle imha silahı bulunduranlar. Bizlere ne diyorlar? ‘Sakın ha.’ Tamam da sizdekiler ne olacak? Birinizde 15-16 bin başlık var, birinizde 12 bin 500 başlık var, birinizde 6 bin 500 başlık var, bütün bunlar ortadayken siz başkalarına, ‘sakın ha.’ Tamam da bu işin önünü açan sizsiniz. O zaman gelin dünyada eğer nükleer silahlara yönelik bir mücadele başlatılacaksa bu önce sizden başlamalı. Üstelik böyle bir kavgada zararı sadece taraflar değil, tüm insanlık görecektir. Kuzey Kore’yi bir an önce gerilimi tırmandıran eylemlerden ayrıca vazgeçmeye davet ediyoruz.” HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ