Erdoğan: 'Hollanda'ya Karşı Yaptırım Uygulamaya Davet Ediyorum'

Kocaeli'de yapımı tamamlanan tesislerin toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Hollanda kendini hem AB değerlerine hem de küresel demokratik kabullere sığmayan, ancak faşist yönetimlerde görülebilecek bir konuma düşürmüştür. Meselenin 16 Nisan halk oylamasının ötesinde bir anlama sahip olduğu açıkça ortadadır. Avrupa kıtası Türk düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı, İslam karşıtlığı hastalıklarının pençesinde inlemektedir' dedi.

Erdoğan: 'Hollanda'ya Karşı Yaptırım Uygulamaya Davet Ediyorum'

Kocaelililerle özlem gidermenin, kucaklaşmanın memnuniyeti içinde olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1999’daki depremden sonra adeta yeniden inşa edilen Kocaeli’nin yaralarını sarmakla kalmayıp ekonomide, altyapıda, istihdamda, sosyal ve kültürel faaliyetlerde ulaştığı seviyenin bizzat şahidi olduğunu ve son 14 yılda Kocaeli’nin şaha kalktığını belirtti ve “Bu şehrimizin gösterdiği başarıda bakanlarıyla, milletvekilleriyle, belediye başkanlarıyla, valileriyle uyum içinde örnek bir ekip çalışması yürütmesinin büyük bir payı vardır” diye konuştu.
 
“14 YILDA KOCAELİ’NE 20 MİLYAR LİRA YATIRIM YAPILDI”
 
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ülkenin millî savunmasını yeniden yapılandırarak, kuvvet komutanlıklarını, harp okullarını, ve savunma sanayiini Millî Savunma Bakanlığına bağladıklarını, harp okullarını Millî Savunma Üniversitesi altında yeniden teşekkül ettirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 Şubat’ta yeni yapısıyla Hava Harp Okulunun açılışından sonra yarın da Kara ve Deniz Harp Okullarının faaliyete başlayacağını, bakanlığın organizasyonuyla TSK için subay, astsubay, sözleşmeli er ve askeri öğrenci olarak 30 bin yeni personelin alınacağını açıkladı.
 
Şehirde inşaatları devam eden tramvay hattı, şehir hastanesi ve stadyum projelerine değinerek, geçen 14 yılda Kocaeli’ne 20 milyar lira yatırım yapıldığını ve şehrin devam eden projelerle çok daha ileri bir seviyeye çıkacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplu açılış töreni yapılan 286 hizmet ve tesisin 1 milyar 352 milyon lira olduğunu aktardı.
 
“ULUSLARARASI HUKUKTA BÜYÜKELÇİLİKLER, KONSOLOSLUKLAR O ÜLKELERİN KENDİ TOPRAKLARIDIR”
 
Hollanda’nın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçağının uçuş iznini iptal etmesini ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül sayan Kaya’nın Türkiye Konsolosluk binasına girmesini engellemesini hatırlatarak değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası hukukta büyükelçilikler, konsolosluklar o ülkelerin kendi topraklarıdır. Yani şu anda Hollanda’daki Büyükelçilik de, Konsolosluk da bizim toprağımızdır. Düşünebiliyor musunuz, kapıyı açmıyorlar, içeriden konsolosu dışarı çıkartmıyorlar ve bakanımızı oraya göndermiyorlar. Bunu yapan kim? Hollanda. Kim bu? Avrupa Birliği üyesi. Senin her yerin Avrupa Birliği üyesi olsa ne yazar? Sen önce uluslararası hukuku öğren, demokrasi nedir onu öğren. Yeri geldiği zaman Türkiye’ye demokrasi dersi vermek isteyenler, önce bunu öğrenin” dedi.
 
Önümüzdeki Çarşamba günü Hollanda’da seçim olacağına ve Hollandalı yetkililerin, ırkçılık yaparak oy toplayacaklarını zannettiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda’da ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarına hitaben, “Ne yapacağınızı biliyorsunuz değil mi? Gereğini nasıl yapacağınızı biliyorsunuz değil mi? Şu anda Hollanda’da ekranları başında bizi oradaki vatandaşlarımız izliyor, Almanya izliyor, Belçika izliyor, İskandinav ülkeleri izliyor; hepsine sesleniyorum; ne yapacağınızı biliyorsunuz değil mi? Türkiye düşmanlarına karşı, Cumhurbaşkanınıza düşmanlık yapanlara karşı orada ne yapacağınızı biliyorsunuz değil mi? Kullanacakları oyları nasıl değerlendireceklerini o kardeşlerim çok iyi biliyorlar” sözleriyle seslendi.
 
“HOLLANDA’DA YAŞANAN HADİSE DİPLOMASİNİN, ULUSLARARASI HUKUKUN AYAKLAR ALTINA ALINMASIDIR”
 
Hiçbir ülkenin, bakanı bir yana, herhangi bir vatandaşının dahi hiçbir gerekçe gösterilmeksizin bu tarz muamelelere maruz bırakılmasının asla kabul edilemez olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Hollanda polisi daha da ileri giderek bu durumu protesto eden vatandaşlarımızın üzerine atlarıyla, itleriyle saldırarak demokratik haklarını kullanmak dışında talepleri olmayan insanları darp etmiştir. Gazetecileri darp etmiştir, yerlere yatırmıştır. Bir süredir Almanya başta olmak üzere hemen tüm Avrupa ülkelerinde benzer zorluklarla karşılaşıyoruz. Bugün çıkmış Hollanda Başbakanı açıklama yapıyor; ‘Türkiye’yle ilişkilerimizi düzelteceğiz.’ Neyi düzeltiyorsun? Dur bakalım dur, daha sen bedel ödemedin, dur. Önce bunun hesabını vereceksin. Sen benim bir bayan bakanımı orada akla hayale gelmez şekilde edepsizce ona davranırsan bunun hesabını vereceksin. Benim vatandaşlarımın üzerine at-it sürersen bunun hesabını vereceksin. Dolayısıyla öyle Türkiye hakkında bilmem ne raporu hazırlamak filan; geç o işleri. Biz bize yeteriz, bize bu millet yeter, bize Allah yeter, bizim adımımız bu.”
 
Dün akşam Başbakan Binali Yıldırım’ın gelişmelerle ilgili aradığı Hollanda Başbakanının ‘Çarşamba günü seçim var, burada sıkıntılı durum var, herhangi bir şey yapamayız, Bakan burayı terk etsin.’ dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi bir ülkenin Başbakanı arıyor, verdiği cevaba bak. Gün ola harman ola. Şu anda biz sabırlıyız ve sabırla bu işin üzerine giderek bu işin hesabını soracağız. Öyle bu burada kalmaz. Hollanda’da yaşanan hadise diplomasinin, uluslararası hukukun, teamüllerin, nezaketin ayaklar altına alınmasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
 
“HOLLANDA, AVRUPA BİRLİĞİ ÜYESİ BİR HUKUK DEVLETİ GİBİ DEĞİL, BİR MUZ CUMHURİYETİ GİBİ DAVRANMIŞTIR”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan gelişmelerle ilgili Avrupa’dan ses çıkmadığına dikkat çekti ve devamında şöyle konuştu: “Bunlar birbirini ısırmaz, aynıdırlar. Hollanda, Avrupa Birliği üyesi bir hukuk devleti gibi değil, bir muz cumhuriyeti gibi davranmıştır. Yıllarca Türkiye’ye insan hakları, hukuk, demokrasi nutukları çekenlerin kendilerinin aslında bu değerlerden ne kadar uzak olduğunu tüm dünya gördü. Şimdi yaptıkları terbiyesizliğe kılıflar uydurmaya çalışıyorlar. Ne söylerlerse söylesinler, mızrak çuvala sığmaz, yapılan işin adı bir skandaldır. Hollanda bu terbiyesizliğinin bedelini mutlaka ödeyecektir. Buradan Avrupa Birliği organlarını ve demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini koruma misyonuyla çalışan tüm uluslararası kuruluşları Hollanda’ya karşı seslerini yükseltmeye hatta yaptırım uygulamaya davet ediyorum. Sabah 4,5’a kadar telefonum durmadı, sürekli aradım, Fatma Betül kardeşime ‘devamlı arayacaksın’ dedim. Düşünün benim bakanım, araba da diplomatik bir araba, arabanın içerisinde mahkûm. Ondan sonra da ‘eğer buradan bizim tayin edeceğimiz arabaya binmezseniz buradan çekiciyle alıp götüreceğiz’ diyorlar, şu vahşete bakın. Bu ülke kendini hem Avrupa Birliği değerlerine, hem de küresel demokratik kabullere sığmayan, ancak faşist yönetimlerde görülebilecek bir konuma düşürmüştür.”
 
Meselenin, 16 Nisan halkoylamasının ötesinde bir anlam taşıdığının açıkça ortada olduğunu, Avrupa’nın Türk düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı, İslam karşıtlığı hastalıklarının pençesinde inlediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Irkçı partilerin ve ırkçı söylemlerin giderek yükselmesi Avrupa’nın geleceğini tehdit ediyor. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında kaybedilen on milyonlarca insandan, yaşanan derin acılardan gereken derslerin hala çıkartılmadığını üzüntüyle müşahede ediyoruz. Biz kendi medeniyetimizin, kültürümüzün ve tarihimizin bize tavsiye ettiği şekilde insan öncelikli, yaşatma öncelikli duruşumuzu sonuna kadar sürdüreceğiz. Avrupa genelinde 6,5 milyon yaşayan ülkemiz kökenli insanımızla bu kıtada var olmakta, yaşamakta, kendimize bir gelecek kurmakta kararlıyız. Avrupalı dostlarımızdan ırkçılığı ve İslam düşmanlığını bir kenara bırakarak ortak geleceğimiz konusunda neler yapabileceğimizi, konuşabileceğimiz bir iklimin tesisi için çalışmaları bekliyoruz” şeklinde konuştu.
 
“KENDİLERİNİ MİLLETİMİZİN İDARESİNİN ÜZERİNDE GÖRENLER, 12 MART’TA BİR KEZ DAHA SAHNEYE ÇIKMIŞLARDI”
 
İstiklal Marşının kabul edilişinin 95’inci yıldönümü olduğuna işaret ederek, 15 Temmuz’da Türk milletinin yeni bir İstiklal Marşı yazmadığını; ancak gerektiğinde İstiklal Marşı’nın ifade ettiği ruhu diriltme konusunda en küçük bir tereddütte bulunmayacağını gösterdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yurdumuzun üstünde tüten en son ocak sönmeden kimsenin bayrağımıza, ezanımıza, özgürlüğümüze, geleceğimize el uzatamayacağını 15 Temmuz gecesi yedi düvele gösterdik. Ben bu milletin bir ferdi olmaktan, Cumhurbaşkanları olmaktan, evladı olmaktan Rabbime ne kadar hamt etsem azdır” diye ekledi.
 
12 Mart tarihinin İstiklal Marşının kabulünün yanı sıra, ülkenin utanç günlerinden birinin, Türk demokrasisinin üzerinde kara bir leke olan 12 Mart muhtırasının tarihi olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendilerini milletimizin idaresinin, tercihlerinin, halkın yetki verdiklerinin üzerinde görenler 12 Mart’ta bir kez daha sahneye çıkmışlardı. 1969 seçimleri sonrasında yaşanan sorunların yönetim sistemi içinde çözülememesi darbecilerin eline koz vermiştir. Hatırlayınız, 12 Eylül öncesinde de Cumhurbaşkanlığı seçimi krizinin sonuçlandırılamaması benzer bir bahaneye imkân sağlamıştı. Türkiye artık böyle demokrasi ayıplarına muhatap olmasın diye yönetim sistemini değiştiriyoruz. 16 Nisan’da milletimizin takdirine sunulan Anayasa değişikliği işte bu amaçla hazırlanmıştır” sözlerine yer verdi.
 
“SENİN ARKADAŞIN KANDİL İSE KANDİL’DEKİLERLE BERABERSİN”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz hem tarihi tecrübeleri, hem son 14 yılda kendi yaşadıklarımızı, özellikle de 15 Temmuz darbe girişimiyle ortaya çıkan durumu göz önünde bulundurarak böyle bir adım attık.
 
Öncelikle AK Parti Genel Başkanı ve milletvekillerine, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve milletvekillerine Cumhurbaşkanı olarak şahsım ve milletim adına çok teşekkür ediyorum. Zira her iki partinin lider kadrosu, milletvekillerinin böyle bir dayanışmayı göstermesi, Parlamentodan 339 oyla referandumun geçmesi önemliydi. Niye? Bu çok önemli; millî iradeye gidiş vizesini bu iki partinin mensupları verdi, çünkü onlar millî iradeden yanaydı. Diğerlerine bakınca, kardeşlerim; şu anda kim hayır diyor? Kandil hayır diyor, İmralı hayır diyor. Şu anda o hayır diyenlerle beraber kimler hareket ediyor? Söylememe gerek var mı? Hepsini biliyorsunuz değil mi? Bakın sevgili Peygamberimizin hadisi ortada: ‘Kişi sevdikleriyle beraberdir.’ Şimdi kim kimi seviyorsa onunla haşrolunacak. Bir başka güzel söz, ‘söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu.’ Ha senin arkadaşın Kandil’se Kandil’dekilerle berabersin. Bunlar kan kusanlar değil mi? Bunlar bu ülkeyi bölmek, parçalamak isteyenler değil mi? Şimdi çıkmış ana muhalefetin başındaki zat milleti aldatmak için elinden gelen yalanı söylüyor. Dürüst ol, artık bu millet senin yalanlarından bıktı.”
 
“KILIÇDAROĞLU 18 MADDEYİ OKUMADAN YOLA ÇIKMIŞ”
 
Ana muhalefet liderinin yeni yönetim sistemi ile ilgili cumhurbaşkanının ‘tek adam’ olacağına ilişkin iddialarına “Tek adam sensin, yedi seçim kaybettin, hala partinin başında duruyorsun. Eğer senin, partinin mensuplarının iradesine saygın olsa bırakıp gitmen lazım, partinin tabanına saygın olsa bırakıp gitmen lazım. Aldığın oylar ortada, hala partinin başında duruyorsun” cümleleriyle karşılık veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batıda bir parti başkanı bir veya iki seçim kaybettiğinde istifasını verdiğine dikkat çekti ve ekledi: “Ama bunda böyle bir nezaket yok, anlamaz bu işten. Ama er veya geç Kemal gidicidir. Zira mensubu olduğu parti bu yükü daha fazla taşıyamaz. Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.”
 
Konuşmasının bu bölümünde, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, özel bir radyoya verdiği demeçte, halkoylamasına sunulan cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminde başbakan ile cumhurbaşkanının ayrı partilerden olması kavganın çıkacağına ve bunun millete söylenmediğine ilişkin cümlelerini kayıttan dinleten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dersini çalışmamış bu, 18 maddeyi okumamış, öyle çıkmış gelmiş yola” yorumunda bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Bugün mevcut sisteme dört elle sarılanların, Türkiye 1970’li yıllarda terörle, krizle boğuşurken, sorunların çözüm için en küçük bir fedakârlık yaptıklarına şahit olmadık. Koalisyonlar, muhtıralar, bunları yaşadık, ekonomik krizler yaşadık. Bütün bunlarla kavrulurken bunlar ne yapıyordu? Hepsini geçtim, 2002 Kasım’ından beri neler çektiğimizi biliyoruz. Ellerinden gelse yüzde 25’i yüzde 50’den ilan edip ülke yönetimine el koyacaklardı, o derece gözlerini karartmış durumdaydılar. Kardeşlerim, bunların bu ülkede dikili bir taşı yok, böyle bir şey yapma niyetleri de yok. 7 Haziran seçimleri sonrasında terör örgütünün uzantısı partiyle kol kola girerek milletvekili sayıları yetmediği halde kapımıza dayanıp hükümeti istediler. Bunların derdi demokrasi değil, bunların derdi milletin istekleri değil, bunların derdi halkın talepleri değil, bunlar sadece sorumluluk kendilerinde olmasın, ama tüm yetkiler, tüm imkânlar kendilerine verilsin istiyorlar. Dünyada böyle bir yönetim örneği yok.”
 
“MUASIR MEDENİYETLER SEVİYESİNİN ÜSTÜNE ÇIKACAĞIZ”
 
Türkiye’yi yönetmeye başladıklarında 3500 dolar olan kişi başına millî gelirin şimdi 11 bin doları aştığını, 79 senede yapılmış olan 6100 kilometre bölünmüş yola 14 senede 18 bin kilometre eklediklerini, Osman Gazi ve Yavuz Sultan köprüleri ile İstanbul Boğazı’nın altından Marmaray ve Avrasya Tünellerini yaptıklarını, devraldıkları 23,5 milyar dolarlık IMF’e borcu ödediklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Azimle, çalışarak oluyor, üreterek oluyor, düşünerek oluyor. İşte şu anda ben, Başbakanım, bakanlar dünyanın dört bir yanına saldırıyoruz, 16 Nisan’dan sonra daha çok yerlere gideceğiz. Yapmamız gereken çok şey var. Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacağız. İlk 10 ülkenin içerisine Türkiye’yi sokacağız. Eğer Türkiye’nin kaderinde bunlar gibi zihniyetler olsaydı halimiz haraptı. Biz işte ülkemiz ve milletimiz bir daha böyle tehlikelerle, tehditlerle, krizlerle, darbelerle, muhtıralarla, vesayet hevesleriyle muhatap olmasın diye cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemini getiriyoruz” görüşlerine yer verdi.
 
“GENÇLERİMİZE GÜVENİYORUZ”
 
Referandumdan ‘evet’ çıkması halinde seçilme yaşının 18’e ineceğine değinerek alandaki gençlere hitaben, “16 Nisan sizin gününüz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçme yetkinliğine ulaştığına inandığımız gençlerimizden seçilme hakkını esirgeyemeyiz. Şimdi çıkıyor ana muhalefetin başındaki zat, ‘Hükümeti çoluk çocukla mı dolduracaksınız?’ diyor. Lafa bak; erkekse askere gidip vatanı için silâhaltına giriyor mu? Giriyor. Kızımızsa, çocuk sahibi olup geleceğimizin teminatı nesilleri yetiştiriyor mu? Yetiştiriyor. Erkek de olsa, kız da olsa çalışma hayatına atılıp birikimiyle, alın teriyle üretime katkı sağlıyor mu? Sağlıyor. Eğer öyleyse bu gençlerimize seçilme hakkını niye çok görüyoruz? Biz gençlerimize güveniyoruz” şeklinde konuştu.
 
16 Nisan’da ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet’ için evet deneceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm siyasi partilere gönül veren vatandaşlardan referandumda bir ve beraber olarak reformu gerçekleştirmelerini isteyerek konuşmasını tamamladı. HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ