Erdoğan'dan ABD'ye: 'Size muhtaç değiliz'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'ye seslenerek sert mesajlar verdi. Türkiye, parası ile silah almak istediğinde karşısına engeller çıkarıldığını, buna karşın terör örgütlerine silahların ücretsiz olarak verildiğini söyleyen Erdoğan 'Size muhtaç değiliz' dedi ve polis teşkilatının ABD'li üretici SIG Sauer'den silah alımını durduracağını sözlerine ekledi.

Erdoğan'dan ABD'ye: 'Size muhtaç değiliz'

CNN TÜRK'ün haberine göre şu ifadeler yer aldı; "Cumhurbaşkanı Erdoğan Valiler toplantısında konuştu. Erdoğan, ABD ile yaşanan vize kriziyle ilgili olarak "Çok açık, net konuşuyorum, bu olayı ortaya çıkaran buradaki bir büyükelçidir. Amerika'nın, Türkiye gibi bir stratejik ortağını, bir kendini bilmez büyükelçiye feda etmesi kabul edilemez" dedi. Erdoğan ABD'de üretilen SIG Sauer isimli silahın da artık polis teşkilatında kullanılmayacağını açıkladı.
 
Türkiye, içeriden ve dışarıdan kuşatılmaya çalışılıyor. Ülkemiz, tıpkı pençeleri sökülmüş bir aslan gibi ehlileştirilmek, boyunduruk altına alınmak isteniyor. Eski o pısırık Türkiye'ye alışmış olanlar, iddialı, vizyoner ve güçlü bir ülkeyi, güçlü bir Türkiye'yi hazmedemiyorlar.
 
ABD ile vize krizi
 
Çok açık, net konuşuyorum, bu olayı ortaya çıkaran buradaki bir büyükelçidir. Amerika'nın, Türkiye gibi bir stratejik ortağını, bir kendini bilmez büyükelçiye feda etmesi kabul edilemez. Buna bizim 'evet' dememiz mümkün değil."
 
"Türkiye'nin inşasını durdurmak için kirli bir plan uyguluyorlar"
 
Türkiye'nin mazlum ve mağdurlar için umut olması, haksızlıklar, hukuksuzlar karşısında sesini yükseltmesi belli çevrelerin tabii ki konforunu bozuyor. Türkiye kendine geldikçe, gücünün farkına vardıkça, baskılara eyvallah etmedikçe emin olun ki birileri ne yapacaklarını şaşırıyor. Çünkü güçlü Türkiye demek mazlumlara sahip çıkan Türkiye demektir. Bağımsız Türkiye demek, kendine biçilen rolü sorgusuz, sualsiz kabul etmeyen ülke demektir. Hepsinden önemlisi böyle bir Türkiye, diğer ülkelere emsal olan, onlara umut olan ülke demektir.
 
Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını durdurmak için çok yönlü, çok aktörlü kirli bir plan uyguluyorlar. Bu planın içinde ekonomik tetikçilik var, bu planın içinde millet iradesini tank ve topla esir alma var, bu planın içinde mezhep ve etnik temelli kışkırtmalar var. Bu planın içinde terör örgütlerine sahip çıkma, teröristleri baş tacı yapma var. Bu kanlı oyunun içinde figüran olarak, FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C gibi eli kanlı çeteler devar.
 
"AB'ye dürüst değil"
 
Sözü verirler ondan sonra sözün de arkasında durmazlar. Çünkü, bunlar dürüst değildir. Bunların hayatları yalandır. Hiçbir zaman bunlardan biz dürüstlük görmedik. Öyle veya böyle, biz inandığımız yolda kararlı bir şekilde yürüyeceğiz. Çünkü, bu milletin şahsı manevisinde bu vardır. Türkiye'nin bağımsızlığına leke sürdürmeme kararlığı birilerini ciddi olarak rahatsız
ediyor.
 
"Biz size muhtaç değiliz"
 
Biz bir kabile devleti değiliz. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz bunu kabul edeceksiniz. Bunu kabul etmediğiniz takdirde kusura bakmayın, biz size muhtaç değiliz. Biz sizden paramızla silah istediğimiz zaman 'kongre' diyorsun ama terör örgütüne üç beş kuruş para dahi almadan gelip silahı ücretsiz olarak veriyorsun. Niye? 'Türkiye'yi güneyden kuşatalım' diye. Geri planını söylemiyorum, bunun arka planı da var, ayrı bir konu.
 
Türkiye asırlık bir hesaplaşmayla karşı karşıyadır. Gezi olaylarında duvarlara ne yazdılar hatırlayın. 'Zulüm 1453'te başladı' diye yazılması, İstanbul'un Anadolu Yakasında Kadıköy'de asla tesadüf değildir. 1453'ü zulüm olarak görenler, olsa olsa ancak Bizans'ın çocukları olur. Bu milletin evladı olmaz.
 
Güney sınırımız boyunca oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun amacının DEAŞ'la mücadele olduğunu kim iddia edebilir? Var mı böyle bir şey? Yalan. Terör koridoru, sadece Türkiye'yi kuşatmaya yöneliktir. Kimse bizi aldatmasın.
 
Suriye'yi dünyanın en büyük silah pazarına çevirenler, eli kanlı katilleri en modern silahlarla donatanlar, tüm bunları herhalde demokrasi aşkına yapmıyorlar. Bunların demokrasi ile alakası yok, kesinlikle yok.
 
"Zor günler aynı zamanda, eleme, elenme ve ayrışma günleridir"
 
Şayet biri, ülkemizin son bir kaç yıldır yaşadığı açık ve örtülü operasyonları önemsizleştirmeye çalışıyorsa, o kişi bilinçli bir manipülatördür. Ülkemize diz çöktürmek için alınan kararlardan kendi hükümetini sorumlu tutan kişi aklını, hırslarının emrine vermiş bir zavallıdır. Şayet bu tarz hezeyanlar bir ülkenin anamuhalefet partisinin genel başkanından çıkıyorsa artık bu zatı kusura bakmayın yerli ve milli göremeyeceğim gibi bu ülkenin hassasiyetlerine kulak veren birisi olarak da görmem mümkün değildir. Kuşkusuz zor günler aynı zamanda, eleme, elenme ve ayrışma günleridir.
 
"Artık SIG Sauer diye bir silah bizim polis teşkilatımız kullanmayacaktır"
 
Bundan sonra artık Sayın Bakana da burada söylüyorum, SIG Sauer diye bir silah bizim polis teşkilatımız kullanmayacaktır,
kullanmamalı. Artık biz kendi ülkemizin silahlarını kullanmak suretiyle bu adımları atacağız. Biz artık bu tabancaları veya bunun daha uzun mesafelisini ülkemizde yapıyoruz ve bundan dolayı da kendi silahlarımızı kullanmak suretiyle polis teşkilatımızı daha diri, daha sağlam ayakta tutacağız. Çünkü onlardan almaya devam ettiğimiz sürece bize tembellik geliyor. Gerek yok.
 
"Neye göre bu hesabı yaptılar?"
 
Şimdi hesaplar yapıyorlar şu vize olaylarıyla ilgili, ülkemizin kaybı 50 milyar filan diye. Neye göre bu hesabı yaptılar anlamak da mümkün değil. Bizim zaten Amerika'yla ticaret hacmimiz son dönemlerde 15-16 milyar dolara düştü. Onu da bir kenara koy, bu da onlardan savunma sanayisine yönelik aldıklarımız ağırlığını ifade eder. Bizim verdiklerimiz zaten
çok cüzi bir şey.
 
"Koskoca ABD'yi büyükelçi yönetiyorsa..."
 
Eğer bir koskoca Amerika Birleşik Devletleri'ni Ankara'da büyükelçi yönetiyorsa yazıklar olsun. Çünkü bu takınılan tavır, aslında budur. 'Sen benim stratejik müttefikime böyle davranamazsın, böyle hareket edemezsin' demeleri lazımdı. Ama bunu diyemediler.
 
PKK ve FETÖ başta olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadelemizde ikili anlaşmalarımız çerçevesinde adımlar atılmasını
hep talep ettik. Ancak, dost ve müttefikimiz olarak görünen bir çok ülke bu konuda gereken hassasiyeti göstermedi. Vatandaşlarımızın kanına girmiş, demokrasimizi hedef almış eli kanlı katilleri iade etmek yerine, taleplerimizi bürokrasilerinin dehlizlerine ittiler. Anlaşmalarımıza riayet etmek yerine olmadık bahanelerle hukukun arkasından dolanmaya çalıştılar.
 
"Temennimiz, muhataplarımızın bir an önce aklıselime geri dönmeleridir"
 
Türkiye, vize başvurularını askıya alma kararıyla vatandaşlarına karşı atılan haksız ve orantısız adımlar karşısında
 
mütekabiliyet esasına göre hareket etmiştir. Sorunu büyüten, bu hale getiren taraf asla biz değiliz. Temennimiz, muhataplarımızın bir an önce aklıselime, soğukkanlılığa geri dönmeleri, dostluğumuzu ve müttefikliğimizi zedeleyecek
adımlardan vazgeçmeleridir.
 
"Söylenenler yalandır"
 
ABD'nin İstanbul'daki misyonunda yerel personel olarak çalışan, diplomatik dokunulmazlığı olmayan, ülkemizin vatandaşı
bir kişi ile ilgili hukuki süreç de yine teamüllere, anlaşmalara ve Viyana Sözleşmesine uygun şekilde yürütülmüştür. İçeri alındı, tutuklandı. Ayın dördünden itibaren ne kendi yakınları ne avukatının herhangi bir görüşme talebi olmamıştır. Söylenenler yalandır. Sadece dün itibarıyla kendisinin bir görüşme talebinin olduğu savcılığa ulaşmıştır. Olayın aslı bana ulaştığı kadarıyla bu.
 
"Türkiye'nin demokrasi dersi almaya ihtiyacı yok"
 
Hiç kimsenin Türkiye'ye hukuk devleti dersi verme hakkı yoktur. Demokrasimize kastetmiş darbecilerin, sokaklarında elini
kolunu sallayarak gezdiği hiçbir ülkeden, Türkiye'nin demokrasi dersi almaya ihtiyacı yoktur. Başkentlerinin en merkezi meydanlarını terör örgütlerine tahsis edenler, Kandil'deki terör baronlarıyla doğrudan hat kuranlar, bize hukuk dersi veremez. Bakanlarımızı kendi konsolosluklarımıza almayanlar, kusura bakmasınlar bize diplomasiden bahsedemezler. Bu konuda ülkemize had bildirmeye kalkanlar, öncelikle kendi hatalarını, kusurlarını görmeli, aynanın karşısına geçip kendileriyle yüzleşmelidir.
 
"Öyle bir anamuhalefet var ki..."
 
Emin olun çifte standartlar karşısında bizim gösterdiğimiz sabrı dünyanın hiçbir ülkesi gösteremez. Sırtına yediği onca
hançere rağmen herkesle dostluk hukukunu korumaya çalışan bir başka ülke yoktur. Ama öyle bir anamuhalefet, öyle bir muhalefet var ki... İstisnası MHP'yi tenzih ederim. Bakıyorsun ne diyorlar? Söyledikleri şey bu, 'Dünyada şu anda görüşecekleri ülke kalmadı.' Bakıyorsun bir tanesi kalkıp diyor ki 'Batı'dan tamamen kopmuş, Ortadoğu'ya sığınmış bir Türkiye var.' Kim? Önünde de bir profesör yazıyor. Bunlar haddini bilmiyor. Senin her yerin profesör olsa ne yazar? Sen bir defa neyi müdafaa ettiğini, neyi konuştuğunu, şu anda Türkiye'nin bulunduğu yeri, konumu bilmeyecek kadar acizsin.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan  "Bunların geçmişinde lider poposunu trabzana dayıyor. Bunlar karşısında el pençe divan duruyor. Artık el pençe divan duran o eski Türkiye yok!' ifadelerini de kullandı." KAYNAK: CNN TÜRK