Eskimeyen bir masal! Ya da mitler ve gerçekler!

Erciyes Üniversitesi, Süleyman Çetinsaya İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Aydın, yayımladığı köşe yazısında enformasyon ve haberin serbest dolaşımı, iletişim alanında yaşanan tarihsel gelişmeler ve son günlerde gündemi meşgul eden erişim kısıtlamalarına değindi. Detaylar Kayseri Anadolu Haber'de…

Eskimeyen bir masal! Ya da mitler ve gerçekler!

Erciyes Üniversitesi, Süleyman Çetinsaya İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Aydın, haber7.com’ da yayımladığı köşe yazısında haberin serbest dolaşımına dikkat çekti. Haberin serbest dolaşımı diye bir durumun olmadığını ve aslında serbestçe dolaşımı istenilenin çeşitli formatlardaki enformasyonel içerikler olduğuna değindi. Prof.Dr.Aydın: ‘Serbestçe dolaşımı istenen, ABD’de (daha genel anlamda Batı’da) üretilen filmlerin, dizilerin, televizyon programlarının, içeriğinde haber, bilgi ve eğlence bulunan her şeyin geri bırakılmış, az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere serbestçe girmesidir.’

‘İyi bir pazarı olma konumu son derece güçlenmiştir...’

Prof. Dr. Aydın; Serbestçe dolaşımı istenilen içeriklerin yayılabilmesi için bir altyapı oluşturulduğunu, bu altyapının oluşturulurken nasıl bir döngü içerisinde olduğuna değindi. Teknik cihazların Batı’dan alınması gerektiğini bu satın alma sürecinde gerekli olan dövizin yine borçlanarak ve kamunun kaynakları ile yapılmış devasa yatırımlarla evlerin teknolojik aletlerle doldurulduğunu, yaşanan bu süreçte Batı’nın gelişmişlik seviyesine ulaşılamasa da iyi bir pazar konumu oluşturduğunu dile getirdi. Prof.Dr. Aydın:‘Tabi bunun için önce radyo ve televizyon yayıncılığında gözle görülür bir ilerleme kaydedilmesi, programlardan önce, bu programları kitlelere ulaştırmak için gerekli olan tüm teknik cihazların Batı’dan satın alınması, döviz bulamayınca da borçlanılması gerekmiştir. Sonuç olarak kamu kaynaklarıyla (gelişmişliğin göstergelerinden biri olarak sunulduğu için) telekomünikasyon alanına devasa yatırımlar yapılmış; evler radyo, televizyon ve diğer modern teknolojik aygıtlarla doldurulmuştur. Batı’nın gelişmişlik seviyesine ulaşılamasa da iyi bir pazarı olma konumu son derece güçlenmiştir.’

‘Bizim gibi ülkelerde, hemen yasakçılık ve sansürcülük olarak etiketlenmektedir...’

Sosyal medya platformları hakkına son günlerde alınan kararlarla değinen Prof. Dr. Aydın, sosyal medya platformlarına yönelik olarak yapılan sorgulamaların ve irdelemelerin Türkiye gibi ülkelerde hemen yasakçı ve sansürcü olarak etiketlendiğini belirtti. Sosyal medya kullanıcıların bu süreçteki rolüne ilişkin olarak Prof. Dr. Aydın; ‘Bu platformlara dâhil olan kullanıcılar da kendi hayatlarını taşıdıkları bu mecraların; ticari sömürüyü, manipülasyonu, radikalleşmeyi ve aşırılıkçılığı, üstüne para kazanarak destekleme özgürlüğünü kendi özgürlükleriyle eşitlemektedir.’ ifadelerini kullandı.

‘Özgür Olmak Hukukun dışında olmak demek midir?’

Ülkemizde sosyal medya üzerinden yayın yapan kişilerin varlığından ve bu durumun olumsuz etkilerinden söz eden Prof. Dr. Aydın, ‘Ülkenin üçte ikisinin yayıncı olduğu bir ortamda en hafif tabirle sorumsuz, marjinalleşmeyi destekleyen ve kriminal aşamanın taşlarını döşeyen haber ve bilgi dolaşımı, hangi mekanizma ile kontrol edilebilecektir? Özgür olmak hukukun dışında olmak demek midir?’ diye sordu.

‘Erişimi Engellemek, Çözüm Değil...’

Sosyal medya platformlarına yönelik olarak erişim engellerinin bir çözüm olmadığını, sivil dayanışmayı güçlendirerek, geniş tabanlı, rasyonel ve küreselleşme potansiyeli taşıyan tepkiler ortaya koymanın çok daha işe yarayabileceğini dile getiren Prof. Dr. Aydın; ‘Erişimi engellemek, gerekli tüm teknolojilere sahip olsanız bile, bir çözüm değil. Hukuku işletmek kadar, Batı'nın kendi gerçekliğiyle yüzleşmesini sağlamak için promosyonunu yaptığı değerler çerçevesinde alternatif yollar bulmak gerekiyor. Bu konuda aynı hassasiyeti taşıyan ülke ve toplumlarla hatta bireylerle, politik gündemlerden uzak bir şekilde sivil dayanışmayı güçlendirerek geniş tabanlı, rasyonel ve küreselleşme potansiyeli taşıyan tepkiler ortaya koymak daha çok işe yarayabilir. Bunlar şirket sonuçta, imajları her şeyleridir, müşteri kaybetmek de istemezler.’ ifadelerine yer verdi.

Erciyes Üniversitesi, Süleyman Çetinsaya İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Aydın’nın bu hafta yayımladığı köşe yazısının tamamına BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!