Gevher Nesibe maddi, manevi önemli bir yere sahip
Gevher Nesibe Sultan'ın ismini taşıyan, yaklaşık 811 yıllık olan Gevher Nesibe Şifahiyesi, hem Kayseri hem Türkiye hem de dünya için maddi, manevi ve tıp açısından önemli bir yere sahiptir.
Kayseri’de bulunan Gevher Nesibe Şifahiyesi hakkında konuşan tarihçi ve aynı zamanda Büyük Şehir Belediyesi’nde Belediye Başkanı’na fikir danışmanlığı yapan Mehmet Çayırdağ, “Gevher Nesibe, ismini Gevher Nesibe Sultan’dan alır. Gevher Nesibe Selçuklu hükümdarlarından II. Kılıçarslan’ın kızı, I.Gıyaseddin Keyhüsrev’in kardeşidir. Nesibe sultanın amansız bir hastalık olan vereme yakalanmasıyla onu hasta yatağında ziyaret eden I.Gıyaseddin Keyhüsrev, kardeşinin vasiyeti olan hastane yaptırma işlemine başlar. 1204 yılında inşaatına başlanan yapıt 2 yıl içinde tamamlanır. Ardından 1206’da Nesibe sultanın diğer kardeşi İzzettin Keykavus tarafından şifahiyenin yanına tıp medresesi yaptırılır. 1210 yılında inşası biten yapıt bir yandan hastane bir yandan da öğrencilerin eğitim aldığı bir yer haline geldi” dedi.
‘İÇİNE CİN GİRMİŞ’ DENİLİYORDU
Sözlerine devam eden Çayırdağ, “Eskiden usta-çırak ilişkisi içinde doktor yetiştirilirken bu yapıtla işler değişmiş oldu. Artık belli bir seviyeye ulaşmış insanlar doktor oluyor. Diğer taraftan Nesibe Sultan’ın mezarı da bu yapıt içerisinde yer almaktadır. Medrese içinde hücre şeklinde küçük küçük odalar mevcut ve bu odalarda, hem öğrenciler hem de hastalar kalıyor. Medrese okuyan öğrenciler ücretsiz eğitim görürken, doktorlar ve hastaların ihtiyaçları vakıf tarafından karşılanıyordu” şeklinde konuştu. Çayırdağ, “Bu dönemde Avrupalılar, akıl ve ruh hastalarının içine cin girmiş diyerek onlardan kurtulmaya çalışırken bu şifahiyede onlar için ayrı ayrı tedavi yöntemi uygulanıyordu. Bunlardan biri de musikiyle tedavi etmekti. Bunun için, hangi musiki hangi hastalara iyi gelir şeklinde araştırmalar yürütülüyordu. Akıl ve ruh hastalarına yardıma muhtaç insanlar gözüyle bakılıyordu” diyerek Gevher Nesibe’nin önemine vurgu yaptı. “Gevher Nesibe Şifahiyesi Selçuklular zamanında bir üniversite kampüsünün merkeziydi” diyen Çayırdağ, “Yapıtın etrafında Hoca Hasan, Sahabiye, Hunat, Hacı Kılıç Medresesi gibi toplamda 13 tane medrese bulunmaktadır. Bu durum da Kayseri’nin ulema ve ilim şehri olmasına etkendir” şeklinde konuştu.
Türklerin yaptırmış olduğu 11. Hastane, Anadolu’da ise 5. Büyük hastane olma özelliği taşıyan Gevher Nesibe; Kayseri Daruşşifası, Şifa–Hatun medresesi gibi adlarla da anılmaktadır. Diğer yandan da bu hastanede, Alaaddin Keykubat’ın sağlık nazırı Ekmeleddin hocalık yapmış, Ebubekir, Gazanferi, Ali Şinasi gibi isimler de burada hocalık vasfına erişmiş insanlar olarak karşımıza çıkıyor.
Çayırdağ sözlerinin sonunda, “Harap bir şekilde günümüze kadar gelen Gevher Nesibe, Selçuklular döneminde gerçek vasfı olan hastane olarak kullanılıyorken, Osmanlılar zamanında medrese olarak kullanıldı. Cumhuriyet döneminde ise onarılan yapıt, günümüzde Selçuklu Müzesi olarak işlevine devam ediyor” ifadelerinde bulundu. ÖZEL HABER: HANİFE SARI (STAJYER)