Göçer: 'Türkiye'de derneklerin çoğu yardımlaşma ve dayanışma derneği'
İsmi ve faaliyet konusu farklı olan çalışan derneği 'Çalışanların Eğitim ve Düşünce Derneği Genel Başkanı Zafer Göçer ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Yaptığımız söyleşide, Türkiye’de bulunan derneklerin bir çoğunun yardımlaşma ve dayanışma derneği olduğunu ifade eden Göçer: “Bu dernekler insanlara balık veriyor. Bizim derneğimiz olan ‘Çalışanların Eğitim ve Düşünce Derneği’ ise balık vermeyi değil tutmayı öğretmeyi hedefliyor” dedi.
DERNEĞİNİZİ BİZE BİRAZ TANITABİLİR MİSİNİZ?
Derneğimiz 2015 yılı Nisan ayında kuruldu. Öncelikle organize sanayi çalışanlarını düşünerek kurmuş olduğumuz derneği daha sonra yoğun ilgiden dolayı çalışma hayatındaki bütün bireyleri kapsayacak şekilde geniş bir konsepte çevirmek zorunda kaldık. Derneğimizin amacı, çalışma hayatındaki herkesi ahlaki, mesleki ve de kişisel gelişim anlamında eğiterek önce ailelerine, daha sonra iş yerlerine ve ülkelerine faydalı kişiler olmalarını sağlamayı misyon edinerek çalışmalarına başlayan derneğimizin üyelerine öncelikle eğitim vermek, daha sonra verdiği eğitimleri doğru düşünceye çevirmesini sağlamaktır. Üyelerinin maddi-manevi sorunlarına gücü nispetinde yardımcı olmak, toplumsal sorunlara toplumsal mücadele yollarını araştırmak ve devletin yetkili makamlarıyla istişareler kurarak bu sorunların ortadan kaldırılması yönünde adımlar atmak gibi konular derneğimizin diğer amaçlarıdır.
DERNEĞİN İSMİNE BAKTIĞIMIZ ZAMAN 'ÇALIŞANLARIN EĞİTİM VE DÜŞÜNCE DERNEĞİ' İSMİNİ GÖRÜYORUZ. ‘EĞİTİM VE DÜŞÜNCE’ ADINA NELERİ AMAÇLIYORSUNUZ?
Öncelikle ahlaki eğitimler bizim en çok önemsediğimiz unsurdur. Bu konuda toplumun ahlaki değerlerini korursak, birbirimize olan saygımız daima artar ve ahlaklı insanlara daima güven ön planda olur. Daha sonra ise kişisel gelişim anlamında eğitimler verebiliyor olmak. Biz bu kaygıyla yola koyulduk. Bir çok arkadaşımız kişisel anlamda gelişmeyi halen duymuş değil. Ancak bugün dünyada binlerce yazar, kişisel gelişim kitabı yazıyor ancak okuma kültürümüz olmadığı için bırakın kişisel gelişim kitabını, gazetelerin köşelerindeki küçücük yazıları bile okumaya üşeniyoruz. Özgüvenimiz sıfır toplum olarak. Bir çoğumuz handikaplarımızdan kurtulup kendimizi geliştirmeye yönelik faaliyetlere girmiyoruz. Bu anlamda bahanelerimiz de çok; ‘zamanımız yok, paramız yok’ gibi… Kardeşim kahvehanelerde oturup okey oynamaya, iddia bayilerinde kupon doldurmaya, televizyon karşısında dizi izlemeye, yada maçlarda avazı çıkana kadar bağırmaya zaman bulan kişiler, bir NLP kurslarına katılmaya üşeniyor ve hep yerinde sayıyor. Eğer Avrupa ülkeleri ile Amerika ve Japonya gibi ülkelerle yarışmayı düşünüyorsak, bunlar kendisini sürekli geliştiren kişilerle olur. En son eğitimimiz liderlik ve yöneticilik alanında olacak. Bir çok kişi, ‘tamam diğer eğitimleri anladık da liderlik ve yöneticilik neden? Çalışanın ne işine yarayacak’ diyor. Biz de onlara şu cevabı veriyoruz; ‘600 sene Bulgarlar, Sırplar, Macarlar, Araplar, Kürtler, Ermeniler, Rumları yönetmiş olan bir ceddin torunları, eğer mükemmel bir lider olmasaydılar, bütün bu toplumları yönetmeleri biraz zor olurdu. Onun için herkes lider olmalı, lider; her durumda; siyasette, sosyal dernekte, spor takımında nerde olursa olsun liderliğini bilerek yapmalı. Bunlarla birlikte KAYMEK kursları, halk eğitim kursları, özel kurslar, üye arkadaşlarımıza yeteneklerine ve tercihlerine göre talep ettikleri her alanda eğitimler vermeyi amaçlamaktayız.
TÜRKİYE'DE DERNEKLERİN BİRÇOĞU SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ. SİZ NEDEN ÇALIŞANLAR İÇİN YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA İSMİNİ SEÇMEDİNİZ?
Ülkemizde yaklaşık olarak 106 bin 581 adet dernek var. Son aylarda farklı dernekler açıldı mı bilmiyorum. Bundan birkaç ay önce bu rakamlarda olduğunu biliyorum. Baktığımız zaman bunların bir çoğu sosyal yardımlaşma ve dayanışma derneği. Ya hemşericilik dayanışması, ya taraftar dayanışması veyahut da meslektaş dayanışması. Burada etnik kimlikler ve cemaatsel dernekleri saymıyoruz daha. Amerika’da 3 bine yakın düşünce kuruluşu var. Avrupa’da çok farklı dernekler var. Bunların hemen hemen hepsi, eğitime, düşünceye dayalı dernekler. Bizde ise yardım ve destek dernekleri. Yani kişilere balık veren dernekler. Balık tutmayı öğreten dernekler değil. Bizim amacımız da aslında üyelerimize balık vermek değil de balık tutmasını öğretmek bu noktada.
BU İSİMDE VE KONUDA DERNEKLER TÜRKİYE'DE VAR MI?
Ülkemizde buna benzer dernek var. Ancak bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda. Fakat bizim derneğimizin farklı bir tarafı var. Bahsettiğimiz dernekler ya bir cemaat bağlantılı, ya siyasi bir emele hizmet etme amacıyla kurulmuş, veyahut da dış mihrakların güdümünde kurulmuş. Hiç bir siyasi parti, cemaat, sendika, örgüt bağlantısı olmayan, Kayseri Organize Sanayi’deki işçilerin bir araya gelmesiyle start almış olan derneğimizin içerisinde AK Partili, Mhpli, Chpli ve bütün farklı siyasi fikirlerden arkadaşlar var. Farklı cemaatleri kendisine benimsemiş kişiler, farklı sendikalardan üyeler, yani merkezde bütün çalışanlar var. Bizim farkımız bu. Diğer taraftan Ankara’da bir dernek bizden çok önce faaliyete geçmiş ancak biz Kayseri’de duymadık. Türkiye’de de fazla tanınmıyor ve eğitimle alakalı projeleri var. Ancak üyelerini düşünceye sevk etmiyor. Bizim farkımız sadece eğitimle alakalı değil, eğitimli bireylerin düşünmesiyle de alakalı. Bakın hemen hemen bir çoğumuz ilk, orta, lise ve üniversitede İngilizce eğitimi alırız ama hiç birimiz İngilizce konuşamayız neden acaba diye de düşünmeyiz!..
DERNEĞİNİZİN GELECEKTEKİ HEDEFLERİ NELERDİR?
Gelecekte bir çok hedefimiz var ama biz öncelikle ilk 3 yılda İç Anadolu şubelerimizi açmayı, uzun vadede ise yani 5 yıl içerisinde de çalışan insan yoğunluğu olan iller göz önünde tutularak, tüm Türkiye genelinde şubeleşmesini tamamlamış, ülkenin en büyük STK’ları arasında yerini almış ve bir çok STK’lara örnek olmuş, sosyal yardımlaşma ve dayanışma amaçlı derneklerin eğitim ve düşünce derneklerine çevrilmelerine de öncülük etmiş bir sivil toplum örgütü olabilmektir. RÖPORTAJ: KAAN AKBAŞ