Gül: 'Yeni modelde cumhurbaşkanının hem devlet hem de hükümet başkanlığı sıfatlarını üzerinde toplay

Gündemden düşmeyen ve tartışmalara konu olan başkanlık ve yeni anayasa hakkında Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cengiz Gül bilgiler verdi.

Gül: 'Yeni modelde cumhurbaşkanının hem devlet hem de hükümet başkanlığı sıfatlarını üzerinde toplay

Konuya ilişkin verdiği bilgilerde ERÜ Öğretim Üyesi Gül, “Yeni modelde cumhurbaşkanının hem devlet hem de hükümet başkanlığı sıfatlarını üzerinde toplayacağı öngörülüyor” dedi.
 
Verdiği bilgilerde Gül, “Öncelikle bu noktadaki teşebbüsün, yeni bir anayasa veya geniş kapsamlı bir değişiklik olmayıp, sadece hükümet sistemi konusunda değişiklik öngören bu düzenleme teklifinin dar kapsamlı bir taslak olduğunu ve daha tasarı haline gelmediğini belirtmek gerekir” diyerek şunları paylaştı: “Partiler arası görüşmeler sonrasında hemfikir olunan mutabakat metniyle birlikte TBMM’ye sunulacak nihai tasarı da ortaya çıkmış olacaktır. Sadece hükümet sistemi üzerine odaklanan bu taslak metninde getirilmek istenen hükümet modelinin, ‘başkanlık sistemi’ biçiminde değil de ‘cumhurbaşkanlığı sistemi’ olarak nitelendirildiği görülmektedir. Konunun muhtevası açısından bakıldığında, bu adlandırmadaki farklılığın, saf başkanlık modelinden çok da bir sapma oluşturmadığı görülmektedir. Hatta bu adlandırmanın, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi adıyla daha bir uyuşma içinde olduğu da söylenebilir. Yeni modelde cumhurbaşkanının hem devlet hem de hükümet başkanlığı sıfatlarını üzerinde toplayacağı, yani yürütme organının tek başlı (monist) bir yapıya dönüşeceği öngörülürken, bunun da zaten saf başkanlık modelinin bir gereği olduğu noktasında şüphe yoktur.”
 
“VATANDAŞLAR BELLİ SAYIDA İMZA TOPLAMAK SURETİYLE CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY GÖSTEREBİLECEK”
 
Paylaştığı görüş ile bilgilerinde yeni hükümet modellerinin özelliklerini sıralayan Öğretim Üyesi Gül, “Yeni hükümet modelinde de, aynen şimdi olduğu gibi, cumhurbaşkanının, 5’er yıllığına en fazla iki defa doğrudan halk tarafından seçileceği ve bu seçimin de iki turlu olacağına atıf yapılmaktadır” diyerek açıklamalarını söyle sürdürdü; “Seçimin ilk turunda geçerli oyların yarısının bir fazlası anlamında salt çoğunluk çıkmadığı takdirde, ikinci tur seçimin, ilk turda en fazla oyu alan iki aday arasında yapılacağı ve en yüksek oyu (basit çoğunluk) alanın cumhurbaşkanı seçileceği belirtilmektedir. Ayrıca TBMM’de grubu bulunan partilerin cumhurbaşkanlığı için aday gösterebilecek olması da bir diğer benzerliktir. Ancak seçim barajını geçemedikleri için meclis dışında kalan siyasal partilerin aday gösterme yönteminde ise, son genel seçimde, almaları gereken yüzde 10’luk toplam oy sınırı yüzde 5 seviyesine indirilmek suretiyle meclis dışındaki partilerin aday gösterebilmeleri kolaylaştırılmak istenmiştir. Aday gösterme konusundaki diğer bir yenilik ise, vatandaşların da belli sayıda imza toplamak suretiyle cumhurbaşkanlığına aday gösterme sürecine katılabilmeleri noktasında kendini göstermektedir.”
 
Sürdürdüğü konuşmalarında cumhurbaşkanı yardımcılığı konusuna açıklık getiren Gül; “Anayasa değişiklik taslağı, başkanlık sisteminde de olduğu üzere, cumhurbaşkanına bir yardımcı getirmek istemekte, hatta Hükümetin teklifinde mutabık kalınması halinde cumhurbaşkanı yardımcısı sayısının bir değil iki olabileceği de gündemde tutulmaktadır. Yeni modelde kaldırılacak olan başbakanlık pozisyonu, adeta bir cumhurbaşkanı yardımcısı olarak karşımıza çıkacaktır. Bunun da, saf başkanlık modelindeki başkan yardımcılığı konumuna verilenin ötesinde ve bize özgü pratik gerekçeler içeren bir fonksiyon yüklemesi anlamına geldiğini söylemek mümkündür” ifadelerinde bulundu.
 
ERÜ Öğretim Üyesi Gül, paylaştığı bilgilerde yeni hükümet modelinde cumhurbaşkanının yetkilerine değindi. Gül konuyla alakalı olarak şunları dile getirdi; “Yeni hükümet modelinde Cumhurbaşkanının yetkilerinde doğal olarak bir artış görülecektir. Taslakta, HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısının cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi öngörülmektedir. Mevcut hukuki yapıda cumhurbaşkanı, bu kurumlara 4’er üye seçebilmektedir. Yeni model kesinleştiği takdirde ise AYM ve HSYK’nın yarısını TBMM, diğer yarısını da cumhurbaşkanı belirleyebilecektir. Ayrıca cumhurbaşkanına, genelkurmay başkanı, MİT müsteşarı, rektörler başta olmak üzere pek çok üst düzey bürokratların atamasını yapabilme yetkileri de verilecektir. Seçme ve atama yetkilerinin dışında cumhurbaşkanına, temel hak ve özgürlükler ile ilgili olmamak şartıyla, yürütmenin alanına giren konularda ‘cumhurbaşkanlığı kararnamesi’ çıkartabilme yetkisi de verilmek istenmektedir. İşte bu noktada saf başkanlık modelinden biraz uzaklaşıldığı söylenebilir. Ancak bu da, yeni sistemin ‘bize göre – bize özgü’, yani “Türk modeli başkanlık” olma noktasındaki zaruretin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca saf başkanlık sistemiyle örtüşen yetkilerden birisi olarak da cumhurbaşkanına, Kabinesi veya bakanlar kuruluna başkanlık etme, bakanları atayıp görevden alma gibi yetkiler verilecek olması da değişiklik taslağıyla öne çıkmaktadır. cumhurbaşkanı, yardımcısını ve kabine üyelerini meclis dışından atamak zorundadır. Bu da, yasama ve yürütme üyeliği sıfatlarının aynı kişide toplanamayacağı anlamına gelir ve kuvvetler ayrılığının bir güvence unsurunu daha hayata geçirmeye hizmet eder.”
 
“CUMHURBAŞKANININ PARTİLİ OLMASI, BAŞKANLIK MODELİNİN BİR PARÇASIDIR”
 
Dile getirdiği bilgilerde “Cumhurbaşkanının partisinden istifa edeceği, yani partili olamayacağı noktasındaki Anayasa Değişiklik Taslağı hükmünün ise, saf başkanlık modeli kadar, bize özgü başkanlık modeli beklentisine de uygun olmadığı aşikâr bir gerçekliktir” diyen Gül, “Partili bir başkan veya cumhurbaşkanının, başkanlık hükümeti modelinin adeta istisnasız bir pratiği olduğu noktasında şüphe yoktur. Cumhurbaşkanı olan kişinin partisinden ayrılması gereği, parlamenter sistemde, devlet başkanının tarafsızlığını sağlamaya yönelik hukuki tedbirlerdendir. Başkanlık sisteminde başkan zaten siyaseten taraftır ve ondan partiler üstü olmasının beklenmesi sistemin doğasına da terstir. Çünkü başkan, devlet başkanı olduğu kadar, başbakanlık vasfına, yani hükümet etme fonksiyonuna da sahip konumdadır. Başkanlık veya cumhurbaşkanlığı hükümeti modeline geçme teşebbüsünde olduğumuz şu aşamada, sanki hala parlamenter sistemle yola devam edecekmişiz gibi, ‘cumhurbaşkanının partisinden ayrılması gerekir’ söylemlerini dillendirmenin ve bunu değişiklik taslağına yerleştirmenin sisteme ilişkin hiçbir tutar tarafı yoktur” şeklinde konuştu.
 
“MECLİSİ FESİH YETKİSİ VE EŞ ZAMANLI SEÇİM FORMÜLÜ”
 
‘Türk modeli başkanlık’ olmanın getirdiği zaruretin bir diğer sonucunun; yasama-yürütme ilişkilerindeki muhtemel bir tıkanma ve kitlenme durumunda, sistemi bir krizden kurtarmak adına, cumhurbaşkanına meclisi fesih yetkisi verilmesi ihtimalinin de öne çıkmakta olduğunu vurgulayan Öğreti Üyesi Gül, devam ettiği açıklamalarında şunlara işaret etti; “Anayasal doktrinde ‘eş zamanlı seçim’ de denilen bu yöntemde, cumhurbaşkanı meclisi fesih yetkisini kullandığında, meclisle birlikte cumhurbaşkanlığı için de seçime gidilmiş olacaktır. Böylece kitlenen yasama-yürütme ilişkilerinin çözülmesi konusunda egemenliğin sahibi olan halkın hakemliğine başvurulacak ve sonuçta da yeni bir parlamento ve başkanla, nefes darlığına maruz kalan sistemin hava kanallarının demokratik bir müdahale ile tekrar açılmasına çalışılacaktır.”
 
Açıklamalarında son olarak yeni hükümet modelinin hayata geçmesine yönelik de bilgiler aktaran Gül, şunları bildirdi; “Anayasa değişiklik paketi, referandumda kabul edildiğinde cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen değil de, mevcut anayasal çerçevede 2019’da yapılması öngörülmektedir. Bu tarihe kadar görevini sürdürecek olan cumhurbaşkanı, yeni modelde getirilen yetkilerini ise derhal kullanabilecektir. Bu noktada da sanki bakanlar kuruluna başkanlık etme, bakanları atayıp azledebilme gibi yetkilerin derhal kullanılması daha bir öne çıkmaktadır.” ÖZEL HABER: KAAN AKBAŞ