'Hedef, Türkiye'yi parmakla sayılan ülkeler arasına taşımak'

Başbakan Binali Yıldırım, Ankara Ticaret Odası (ATO) Meclis Salonu'nda düzenlenen ATO Olağan Meclis Toplantısı'nda katılımcılara hitap etti. Yıldırım burada yaptığı açıklamalarda 'Hedef, Türkiye'yi parmakla sayılan ülkeler arasına taşımak' dedi.

'Hedef, Türkiye'yi parmakla sayılan ülkeler arasına taşımak'

ATO Başkanı Gürsel Baran'ın, 14 aydır görevde olduğunu hatırlatan Yıldırım'ın, "Başkan, maşallah 14 aydır görevde, kocaman bir kitap yapmış, hizmetlerini oraya yazmış. Yetmedi, ondan kalın 3 kiloluk bir de dosya hazırlamış. Onu da bize teslim etti. Hızlı girdi, Allah gayretini artırsın. Şahsına ve bütün arkadaşlara, ülkemiz ve Ankara'mız için yaptıkları hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum." diye konuştu.
 
Yıldırım, sorunları çözmenin yolunun konuşmak, bir araya gelmek olduğunu belirterek "Bizim oralarda bir laf vardır, 'Utanma pazar, dostluğu bozar.' Her şeyi konuşacaksınız, görüşeceksiniz, dolayısıyla her zaman birbirimizin yüzüne bakıyoruz." dedi.
 
Ankara'nın son 10 yılda birkaç alanda ön plana çıkmaya başladığını, bunlardan birinin ulaşım ve lojistik altyapısı olduğunu söyleyen Yıldırım, "Ankara gün geçtikçe hızlı tren hatlarının buluştuğu bir merkez haline geliyor. Biliyorsunuz Ankara-Eskişehir, Ankara-Konya, Bilecik, Sakarya ve İstanbul hatları devreye girdi. 2019 sonunda Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas devreye girecek. 2020'de Kayseri-Ankara, devam eden yıllarda da Gaziantep'e kadar Ankara çıkışlı tren seferleri, hızlı tren hatları devreye girecek. Ankara-Afyon-Uşak hattı zaten devam ediyor. 2019'da bunları da tamamlamış olacağız." ifadelerini kullandı.
 
Yıldırım, Ankara'ya yakışan, güzel bir hızlı tren garı yapıldığını, kentin, otoyolların da buluştuğu bir merkez olduğunu dile getirerek "Edirne'den Ankara'ya otoyol var ama şimdi Niğde-Ankara Otoyolu'nu da tamamladığımızda Edirne'den Gaziantep hatta Şanlıurfa'ya kadar otoyol olacak. Demek ki doğu batı, bir yandan da kuzey güney hattı tamamlanıyor. Böylece Ankara yolların, hızlı tren hatlarının buluştuğu bir merkez haline geliyor." diye konuştu.
 
Havacılıkta Ankara'ya yapılan yatırımları anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Biz 2003'te göreve geldiğimizde Ankara Esenboğa Havalimanı köy meydanı gibiydi. Basit, konteyner yapılarda hizmet veren bir havalimanıydı. Burayı yaparken CHP'liler bize ot yoldurdu. 'Devletin, milletin parasını kime peşkeş çekiyorsunuz. Ne lüzum var Ankara'ya böylesine devasa bir terminal yapmaya. Devlet şu kadar zarar edecek, yanlış proje...' Neler söylediler. Açtık, ilk yıl verdiğimiz garantinin üstüne yolcu oldu, 1 milyon da fazla yolcu geldi, üste de para aldık, para almaya devam ediyoruz. Süre bitti, tekrar uzun vadeli kiraya verdik. Devlet düzenli olarak tıkır tıkır parasını alıyor. Bir de güzel tesislere sahip olduk. Yani cepten beş kuruş harcamadan hem havalimanımızı modern hale getirdik hem de yıllık ilave para alıyoruz. Şimdi Ankara yavaş yavaş dış hatlarda da büyüyor, dolayısıyla yeni bir pist ihtiyacı var. Ona da başladık. İleride yeni bir terminal ihtiyacımız da olacak, onun için de yerimiz ayrıldı, duruyor. Orada Yıldırım Beyazıt Üniversitesi var, Çubuk da gelişiyor. Üniversiteye, Ankara'nın merkezinden raylı sistem projeleri tamamlandı. Yetmedi, ayrıca Keçiören Metrosu Kızılay'ın merkezine geliyor. Onun da inşaatı devam ediyor."
 
Ankara'da raylı sistemlerin tıkandığını, bu konuda yardımları için eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e teşekkür eden Yıldırım, kendisinin konuyu ısrarla takip ettiğini, bu konuda özel kanun çıkarıldığını hatırlattı.
 
Ankara metrolarını, artık yapılamayan, kaderine terk edilen projeleri Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı döneminde devraldığını dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
"46 kilometre metro hattını kısa sürede tamamladık, sonra buna 10 kilometre Keçiören de ilave oldu. Daha ihtiyaç var mı? Var. Onların da projeleri yapılıyor, önümüzdeki yıllarda yapılacak. 1-2 ay içinde Ankara'da Sincan-Kayaş arası 'Ankaray' diye tabir ettiğimiz, Başkentray projesi de hayata geçecek. Bu biraz uzadı ama bu projenin yapımından çok mahkemeleri sürdü. Yapım süresi diyelim 2,5 yılsa mahkeme süresi 3,5 yıl sürdü. Nihayet o da bitmek üzere. Bunlar da tamamlandığında artık 'Hızlı tren geliyor, banliyö hattı dursun. Banliyö geliyor, hızlı tren Sincan'da dursun.' işi ortadan kalkıyor. Birçok hat var, bazı yerlerde 6 tane hat oluyor, rahat bir şekilde çalışacak."
 
"Ankara'ya, baş şehrimize 15 yılda yaptığımız yatırım tutarı 90 milyar lira. Helali hoş olsun. Başka Ankara yok, Türkiye'nin baş şehri, geleceği." diyen Yıldırım, başkentlerin, gelen misafirler için bir vitrindir ve ayna olduğunu belirtti.
 
Başkentlerin, misafirlerin aynı zamanda ilk karşılaştıkları yerler olduğuna dikkat çeken Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Düşünün, insanlar havaalanına geliyor zaten bir hayal kırıklığı yaşıyor. Yola düşüyor, kuzeyden güneye doğru gelirken sağda solda gecekondular, eğri büğrü yollar, 'ya bu ne biçim başkent, bu ne biçim şehir.' Şimdi Allah'a şükür yoluyla etrafındaki kentsel dönüşümüyle muazzam, modern, ülkemize yakışan bir baş şehir. Ankara'ya gelenler bize hayranlıklarını gizleyemiyorlar. Hakikaten Ankara'nın şehirciliği iyi. Sorunları var mı? Tabii ki var ama mühim olan 'sorun var' deyip sızlanmak değil, sorunları torunlara bırakmak değil, sorunların üzerine kararlılıkla gitmek. Bizim yaptığımız bu. 15 yıldır sorunların üzerine gidiyoruz, çözüm üretiyoruz."
 
“ANKARA SAĞLIĞIN, EĞİTİMİN, SAVUNMA SANAYİNİN MERKEZİ”
 
Ankara'nın, sağlığın da merkezi olduğunu söyleyen Yıldırım, "Lafla değil, 'sağlık olsun' demekle de sağlık olmuyor. Sadece iki tane şehir hastanesi, 7 bin 500'den fazla yatağı var. Tek başına bunların yatırımı 3 milyar liranın üzerinde. Bunları da yakında hizmete alacağız. Bir tanesi hemen hemen bitti, diğeri de bu sene içinde bitmiş olacak." diye konuştu.
 
Ankara'nın 2003'e kadar 466 kilometre bölünmüş yolu bulunduğunu, bunun büyük bir kısmının 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde yapılan Ankara-İstanbul otoyolu olduğunu hatırlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz, bunun üzerine 15 yılda 534 kilometre bölünmüş yol ilave ettik ve Ankara'yı komşu olan bütün illerle bölünmüş yollarla bağladık. Şu Elmadağ rampaları bile ne haldeydi hatırlayın. İnsanlar ne kadar azap çekiyordu, o yollarda ne kadar kaza oluyordu. Çok şükür şimdi yaptık, yetmiyor. Bir yap-işlet-devret projesi daha yaptık 115 kilometrelik Ankara'dan Kırıkkale üzerine bir otoyol yapıyoruz. Onu da yakın zamanda hayata geçireceğiz.
 
Ankara aynı zamanda eğitimin de başkenti. Şu anda 6'sı devlet, 10'u vakıf, 16 üniversite var. Sırada bekleyen 3-5 tane daha üniversite talebi var."
 
Başbakan Yıldırım, Ankara'nın savunma sanayinin de merkezi konumuna geldiğini, dünyanın en büyük 100 savunma şirketinden 3'ünün Ankara'da olduğunu söyledi.
 
Ülkenin doğusunda ve güneydoğusunda yürütülen mücadeledeki başarının arkasında savunma sanayinin elde ettiği imkanların olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:
"Savunma sanayimizin milli ve yerli katkısını yüzde 23'lerden yüzde 65'e çıkarttık. Yapacak çok işlerimiz var. Bitmiş değil. Bütün bunları 15 yıldır Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapmanın gayreti içindeyiz. Tabi bunları yaparken rahat durmayanlar var. Hani tabiri caizse, şeytan taşlamaktan vakit bulduğumuz kadar hizmet ettik. Göreve gelir gelmez hemen vesayet odakları piyasaya çıktı. Önce Balyozcular, Ergenekoncular bilmem neciler, onlar peyda oldu. Onları defettik, elektronik muhtıra, demokrasiye ayar, cumhurbaşkanı seçersiniz seçemezsiniz muhabbeti. Onun üzerine, 'Cumhurbaşkanını madem biz seçmeyeceksek vatandaş seçsin.' dedik. Vatandaşa götürdük, vatandaş da bu işi düzeltti. Sonra hızları kesilmedi parti kapatma davası geldi. Onu da defettik, bu sefer FETÖ'cüler kafayı gösterdiler. Onlar anayasa değişikliğinden sonra maalesef kirli emelleri uğruna yargıda artık kendilerini açık etmeye başladılar. Baktık ki iş daha derin. Bütün alanlarda maalesef bir virüs gibi sızmışlar, her tarafta yapılanmışlar. Gezi olayları, olmadı 17/25 yargı darbesi, arkasından başlayan FETÖ mücadelesi. Nihayet 15 Temmuz'da darbe girişimiyle karşımıza çıktılar."
 
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine karşı Ankara başta olmak üzere birçok şehirde önemli mücadelelerin verildiğini anımsatan Yıldırım, şunları söyledi:
"Ankara, bu destansı mücadelenin aynı zamanda merkezi oldu. O gece hatırlıyorum, ben valiyle emniyet genel müdürü ve diğer ilgili arkadaşlarla görüştüğümde bana 'efendim elimizde araç yok, yeterince insan sayısı yok, bunlara karşı nasıl mücadele edeceğiz?' dediler. Baktım ciddi anlamda bir korku ve tedirginlik var. 'Arkadaşlar gerekirse can vereceğiz, kan vereceğiz ama bu ülkeyi bu alçaklara teslim etmeyeceğiz.' dedim. O gece Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı, milletin durumdan vazife çıkartarak sokaklara yığılması, vatansever askerin, polisin görev alması sonucu... O gece biz müdahale etmek için bir özel sektörün fabrikasını açtırdık ve oradan zırhlı araçlar aldık. Onları getirdik, onlarla mücadele ettik. Bütün bu işler kolay olmadı. Onların arka planında çok olaylar var ama bu alçaklar bunun hesabını verecekler, hiç lamı cimi yok. Hukukun içinde kalarak, intikam duygusuyla değil adalet duygusuyla, sabırla hareket edeceğiz ve bunlara gereken cezanın verilmesini sağlayacağız. Birçok mahkeme zaten cezaları verdi. Bu yıl sonuna kadar da inşallah büyük oranda birinci derece mahkemeleri çalışmaları tamamlamış olacak."
 
“TÜRKİYE BİR YANDAN BÜYÜME VE KALKINMA, DİĞER YANDAN BEKA MÜCADELESİ VERİYOR”
 
Yıldırım, Türkiye'nin, bir yandan büyüme ve kalkınma, vatandaşının refahı ile gençlerinin ve kadınlarının istihdamını sağlama çabası gösterirken, diğer yandan bir beka mücadelesi verdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Özellikle Suriye'deki otorite boşluğu bazılarının iştahını kabarttı. Bölgeden uzaktan gelip yerleşmek isteyen ve kendilerine de terör gruplarını yoldaş alan sözde müttefiklerimiz var. PYD/YPG/PKK ile kol kola terörle mücadele. Bu ne biçim iş? Amerika bunu yapıyor. Diğer yandan 'DEAŞ mücadelesi' diyoruz. Bir bakıyorsunuz DEAŞ'ın önünü açmışlar, yol veriyorlar, silahıyla mühimmatıyla teröristleriyle korumalık yaparak Rakka'dan çıkartıp, başka yerlerden milletin başına bela olsun diye gönderiyorlar. Şimdi onlar Afrin'de. Afrin'de biz onları yok etmek için uğraşıyoruz.
 
PKK kılık değiştirdi, isim değiştirdi şimdi Afrin'e geldi. Afrin'de kim akıl verdiyse o akılla Türkiye'nin hudutları boyunca bir terör devleti kurmaya çalışıyorlar. Türkiye'nin başını ağrıtmak için ileride Türkiye'yi meşgul etmek, enerjisini harcaması için büyük bir proje var. Bir yandan bu projeyi akamete uğratıyoruz bir yandan da ülkemizi geleceğe taşıyoruz."
 
Hedeflerinin Türkiye'yi parmakla sayılan ülkeler arasına taşımak olduğunu vurgulayan Yıldırım, bu yönde kararlı bir şekilde ilerlediklerini ve bazı sektörlerde bu seviyeye çoktan ulaşıldığını söyledi.
 
Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankasının (IBRD) raporuna göre, bölünmüş yollar yapıldıktan sonra Türkiye'de şehirler arasındaki mesafenin 1,5 saat kısaldığını, şehirler arasındaki ticaretin yüzde 40 arttığını, ulusal işsizlikte yüzde 1 azalma olduğunu aktaran Yıldırım, illerdeki ihracat oranının da artığını, AK Parti göreve geldiğinde 12 ilde ihracat yapılırken, şimdi bütün illerde ihracat yapıldığını söyledi.
Yıldırım, "Bölünmüş yollara 110 milyar lira harcamışız. Ne kadar? Dört senede geri dönüyor." dedi.
Türkiye'de 80 senede 50 kilometre tünel yapıldığını anımsatan Yıldırım, son 15 yılda ise 400 kilometre tünel yapıldığını belirtti.
 
Darbe girişimi sonrası felaket tellallarının not indirme yarışına girdiğine dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:
"Başarılı da oldular, 2016 üçüncü çeyreğinde Türkiye küçüldü. Eksi büyüme ama dördüncü çeyrekte tekrar ayağa kalktı. Asıl büyük felaket senaryolarını 2017'ye sakladılar. '2017'de de Türkiye iflas edecek, derin krize girecek, şöyle olacak, böyle olacak.' Niye? 2017'de referandum var. Amaçları 2017 cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik referandumun geçmemesini sağlamak. Biz referandumu içeride sadece 'hayır' cephesine karşı vermedik, mücadeleyi bütün Avrupa'ya karşı verdik."
 
“ARTIK İKTİDARI SANDIK BELİRLEYECEK”
 
Başbakan Yıldırım, 2019 seçimlerinde Türkiye'de artık iktidarları sandığın belirleyeceğini vurguladı.
Yeni sistemin avantajlarına ilişkin açıklama yapan Yıldırım, "Demokrasi kültürümüz daha da gelişecek, zaman kayıplarımız asgariye inecek ve böylece daha fazla enerjimizi ülke kalkınmasına, ülkemizin refahına harcayacağız." diye konuştu.
 
Yıldırım, 2016'nın sonlarına doğru ABD'de yapılan seçim nedeniyle gelişen ülkelerin kurlarında dalgalanma olduğunu, bu durumdan etkilenmemek için birçok alanda tedbir aldıklarını, yeniden yapılandırmalar yaptıklarını belirterek, "Bir baktık Türkiye ekonomisi şaha kalktı. Büyüme ilk üç çeyrekte yüzde 7'nin altına inmedi. Türkiye için eksi büyüme tahmini yapanlar bu sefer düzeltmek için yarışa girdiler." değerlendirmesinde bulundu.
 
Bu yıl için de felaket senaryoları yazıldığını aktaran Başbakan Yıldırım, "2018'de Türkiye, dar boğaza girecek, şöyle olacak böyle olacak.' Biz, bu hikayeyi daha önce de dinledik. Biz, ülkemize güveniyoruz, özel sektörümüze güveniyoruz, milletimize güveniyoruz, ekonomimize güveniyoruz. Kim hangi silahıyla hangi aracıyla gelecekse buyursun gelsin. Bu ve buna benzer tehditleri Türkiye çok gördü." ifadesini kullandı.
 
Yıldırım, son 8 sene içerisinde Türkiye'nin tek başına Avrupa Birliği üyelerinin tamamından fazla istihdam oluşturduğunu, iş gücüne katılımın arttığını vurguladı.
 
"KADINLAR İŞ HAYATINA DAHA FAZLA KATILDI"
 
Kadınların iş hayatına daha fazla katıldığını belirten Yıldırım, oranın yüzde 20'lerden yüzde 35'lere çıktığını ancak yüzde 50'lere çıkması gerektiğini ifade ederek, 15 Temmuz gecesi meydanlara baktıklarında yüzde 51 kadınları yüzde 49 erkekleri gördüklerini aktardı.
 
Yıldırım, ülke tehlikedeyse Nene Hatunların, Fatma Bacıların ortaya çıkacağına işaret ederek, o gece herkesin, kadınıyla erkeğiyle genciyle yaşlısıyla gurur kaynağı olduğunu söyledi.
 
Araştırma Geliştirme Merkezlerinin önemli hale geldiğini anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bizim, daha fazla akıl terine yatırım yapmamız lazım. Teknolojisi yüksek, katma değeri yüksek. Tabiri caizse yükte hafif pahada ağır işlere daha çok kafa yormamız lazım. Bu da Araştırma Geliştirme Teknoloji Merkezleri, üniversiteler, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız bu konuda yerli otomobilden tutun yerli uyduya varıncaya kadar ve teknoloji katma değeri yüksek ürünlere varıncaya kadar ciddi programlar üzerinde çalışıyor. Araştırmacılara imkan sağlayan çok güzel kaynaklarımız, fonlarımız var. Bu alanda en büyük kaynağımız insan. Petrolü olanlar, gazı olanlar mutlak üstünlüğü var ama bunların ömrü var, geliyor geçiyor. Bizim insan kapasitemiz, bu esasında petrolden daha kıymetli. Önemli olan bunu yerli yerinde kullanmak."
 
"DÖNÜN UTANÇ DOLU TARİHİNİZE BİR BAKIN"
 
Yıldırım, yeni sistemin en önemli özelliğinin milletin tabanda birleştirmesi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Yüzde 50'den fazla destek alamayan ülke yönetimine geçemiyor. Bu da ne demektir? Milli hedefler, ülkemizin geleceği uğrunda bazı şeylerden fedakarlık edip, bir araya gelebilmenin şart olduğunu gösteriyor. Bizi bir araya getirecek olan nedir? Bayrağımızdır, devletimizdir, milletimizdir ve 780 bin kilometrekare vatan toprağımızdır. Bunun dışındakiler bizim zenginliğimiz. Yani Arap, Kürt veya başka bir etnik gruptan olmaya biz karar vermiyoruz ama bizi birleştiren değerlerimiz bu topraklarda bize yüzyıllar boyunca hakimiyet kuran değerlerimizdir.
 
Bugün, bize ders vermeye çalışıyorlar, 'soykırımdan' bize hesap sormaya çalışıyorlar. 'Ermeni soykırımı, 1915 olayları.' Siz bir kere bunu bize soracağınıza dönün, utanç dolu tarihinize bir bakın. Sömürgecilik, soykırım, katliam sizin geçmişinizde var. Önce geçmişteki o kirli hesapları verin, o köle ticaretinin hesabını verin. Yıllarca sömürdüğünüz ülkelerin hesabını verin. Gözünüzü kırpmadan katlettiğiniz milyonlarca insanın hesabını verin de ondan sonra gelin bize böyle bir uydurma istinatlarda bulunun."
Coğrafyanın bir kader olduğunu söyleyen Yıldırım, "Bu bizim kaderimiz ama biz bu topraklarda dik olursak, sağlam durursak, sadece kendi geleceğimizi değil, bu coğrafyadaki mazlum insanların da geleceğini teminat altına alırız. Yani herkes ülkesini çok sever, bu normaldir ama bizim ülkemizi sevmemiz için daha çok sebebimiz var." diye konuştu.
 
Türkiye'nin merkezi konumda olduğunu ifade eden Yıldırım, Türkiye'den 3 saatte, 50'den fazla ülkeye ve 1 milyar 700 bin nüfusa ulaşıldığını bildirdi.
 
Yeni havalimanı inşaatına dikkati çeken Yıldırım, şunları söyledi:
"Bazılarının kafası basmıyor. Niye yapıyorlar acaba? Niye yapıyoruz biliyor musunuz? Çünkü artık zenginlik batıdan doğuya doğru hareket ediyor. Eskiden doğudan batıya gitti. Şimdi batı tamamladı, doğuya doğru geliyor. Giderken ıskaladık ama gelirken yakalayacağız. Türkiye giderken de gelirken de yol üzerinde. İstanbul, bugün dünyanın en önemli hava transfer merkezlerinden biri haline geldi. 2003 yılında Türkiye'nin dünya havacılığından aldığı pay yüzde 0,45'ti ve İstanbul'daki transit trafik, bir milyonun altındaydı. 2016'nın sonunda dünya havacılığından aldığımız pay yüzde 2'yi geçti ve transit yolcu trafiğimiz 45 milyon oldu. Bu 15 yılda oldu. Avrupa'nın 2. dünyanında 10. büyük havayolu şirketine sahibiz."
 
“TÜRKİYE’DE ÖZEL SEKTÖR 9 YATIRIM YAPIYORSA DEVLET BİR TANE YAPIYOR”
 
Yıldırım, Türkiye'deki havayolu şirketinin eskiden zarar ettiğini, 55 uçağı olduğunu anımsatarak, şimdi ise 500'e yakın uçağının olduğunu, 290 ülkeye uçuş gerçekleştirdiğini söyledi.
 
Yıldırım, "Ülkenin bu tür değerlerini artırmamız lazım. Bir şirket, iki şirket değil, 20 tane böyle şirketimiz olsa bize de iş kalmayacak, kenarda oturacağız, onları seyredeceğiz. Bunu yapmaya gayret ediyoruz. Devletin mutlaka ekonomiden çekilmesi lazım. Biz bunu savunuyoruz. Türkiye'de özel sektör 9 yatırım yapıyorsa devlet bir tane yapıyor. 1 trilyon liralık toplam yıllık yatırımımız var. Bunun sadece 128 milyarını devlet yapıyor." dedi.
 
Devlet bir işin sahibiyse orada ya patronun olmadığını ya da patronun çok olduğunu belirten Yıldırım, "Ticaretten çekileceğiz, özel sektörün yaptığı her şeyi onlara vereceğiz. Aslında devletin hakim olması gereken iki alan var. Birisi güvenlik, diğeri de adalet. Buna denetimi de ilave edebilirsiniz. Bu üç alanı sağlam tutarsak gerisi artık gözün kapalı gitsin, hiç bir sıkıntı olmaz." diye konuştu.
Yıldırım, özel sektörün eğitim, sağlık alanlarında görev aldığını ve başarılı olduğunu vurguladı.
Katma Değer Vergisi (KDV) ile ilgili yasa tasarısını TBMM'ye gönderdiklerini aktaran Yıldırım, "Esasında bu bir reform, bir yasa değil, büyük bir reform." ifadesini kullandı. Düzenleme ile belli bir takvime kadar birikmiş bütün KDV'lerin ödeneceğini ifade eden Yıldırım, borçlu alacaklı durumunu ortadan kaldıracaklarını söyledi.
 
Bu konuda küçük işletmeleri de ihmal etmediklerini vurgulayan Yıldırım, küçük işletmelere "hasılat esaslı vergilendirme sistemi" getireceklerini kaydetti.
 
"HAYIR HASENATTA KDV ÖDENMEYECEK"
 
"Bir güzellik daha var. Beyannamenizi verdiniz, devam eden ayda değil, bir sonraki ayda ödeyeceksiniz. Ödeme mühletini iki aya çıkarıyoruz." diyen Yıldırım, imalatçı olan ihracatçıların, ihracattan alacakları KDV'nin kapsamını genişlettiklerini söyledi.
 
İçeriden serbest bölgelere mal verenlerin vergiden düşemediğini belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
"Onu da düşeceksin kardeşim. Yabancı, getiren her şeyden muaf, içeride yapan cezalandırılıyor. Bunu da kaldırıyoruz. Orada da rekabet şartlarını eşit hale getiriyoruz. Yani ihracatçılarımız yüklendikleri KDV'nin yanı sıra diğer KDV'den de iade alabilecek.
 
Sadece yeminli mali müşavirler değil, serbest muhasebeciler de KDV raporu düzenleyebilecek. Yani boşu boşuna söğüşlenme yok. Şimdi en mutlu olacağınız şeyi söyleyeyim; iş adamlarımız, hayırseverlerimiz, ister şirket olsun, ister şahıs olsun, okul, kreş, yaşlı bakım evi, eğitime, sağlığa yaptıkları bütün hayır hasenatta KDV ödemeyecekler. KDV'siz yapacaklar."
Yıldırım, bazı illerde okul ihtiyacının olduğunu belirterek, iş adamlarından bunun halledilmesini istedi.
 
"HEPSİ ÜLKEMİZİN GELECEĞİ İÇİN"
 
Plan Bütçe Komisyonunda kabul edilen torba yasada da güzel şeylerin olduğunu ifade eden Yıldırım, işverenin yüklerini hafifletecek, asgari ücret desteğini devam ettirecek düzenlemelerin bulunduğunu söyledi.
Yıldırım, ilave istihdam sağlayan işletmelere bir yıl süreyle gelir vergisi, stopaj, damga vergisi, sosyal güvenlik primi desteğinin geleceğini dile getirerek, 16 yaşından büyük araçların hurdaya verilmesi durumunda 10 bin lira destek vereceklerini kaydetti.
 Minibüslerin kanundaki tanımdan dolayı artık fazla vergi vermeyeceğini belirten Yıldırım, daha bir çok yeniliğin olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere hükümetin çalıştığını, Meclis'in gece gündüz kanun çıkardığını vurgulayan Yıldırım, "Bunların hepsi ülkemizin geleceği, milletimizin refahı, 2023 hedeflerimiz için." diye konuştu. HABER-FOTO: BAŞBAKANLIK BASIN MERKEZİ