İl Müftüsü Güven: 'Umre'de kesinlikle alışverişle vakit öldürmeyin!'

İl Müftüsü Doç. Dr. Şahin Güven, manen tertemiz olunan o kutsal mekânlarda, umrecilerden, sadece kendilerine dua etmemelerini isteyerek, Umre'de kesinlikle alışverişle zaman öldürülmemesi gerektiğine de işaret etti.

İl Müftüsü Güven: 'Umre'de kesinlikle alışverişle vakit öldürmeyin!'

İl Müftülüğü Konferans Salonu’nda gerçekleşen umre seminerine, İl Müftüsü Doç. Dr. Şahin Güven, İl Müftü Yardımcısı Tandoğan Topçu, Dr. Soner Yılmaz, Dr. Ayşe Karaköse ve yakın zaman içinde umreye gidecek olan çok sayıda umreci vatandaşlar katıldı.
 
Umrecilere yaptığı konuşmada İl Müftüsü Güven, Umre’nin nasıl olması gerektiğine yönelik verdiği bilgilerde, kendileriyle birlikte, eş, dost, akraba ve bütün Müslüman coğrafya için ve hatta yalnızca sevdikleri için değil, kendilerine kötülük yapanlar için de dua etmelerini istedi. Onları affetmelerini, bağışlamalarını tavsiye etti. Güven, eşi bulunmaz ve belki bir daha gitmenin nasip olmayacağı öylesi iklimdeyken, alışverişle vakit öldürüp de rahmet deryasından uzak düşmemeleri konusunun altını çizerek, tek yapmaları gerekenin ‘ibadet’ olduğuna vurgu yaptı ve dua istedi.
 
UMRE, MANEVİ HAYATIMIZA BİR ÖMÜR DAHA KATMAKTIR
 
Seminer programında, İl Müftüsü Güven, Umre’nin, Müslümanlar için taşıdığı değerden, umreden ne anlamamız gerektiğinden bahsetti. Öncelikle umre’nin anlamı üzerinde duran Güven, sözlerinde şunlara da yer verdi; “Umre, ömür ile aynı kökten gelmektedir. Aslında umre demek, manevî hayatımıza bir ömür daha katmak demektir.”
 
MEKKE’DE RAHMAN’IN, MEDİNE’DE RASULULLAH’IN MİSAFİRİYİZ
 
Umre’nin, asla bir turistik ziyaret olmayıp, oraya gidildiğinde yapılacak tek ve en önemli şeyin sadece ibadet olması gerektiğinin önemine sözü getiren Güven, sürdürdüğü konuşmasında şunları kaydetti: “Medine’ye vardığımızda da Peygamber Efendimiz’i ziyaret etmeliyiz. Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: ‘Vefatımdan sonra beni, yani kabrimi ziyaret eden kimse, tıpkı hayattayken gelip beni ziyaret etmiş gibidir.’ Ne kadar güzel bir şey değil mi? Peygamber Efendimiz ev sahibi, bizler ise O’nun misafirleriyiz. Mekke’de iken ‘Duyufu’r-Rahman’ idik, yani Rahman’ın/Allah Teâlâ’nın misafiri idik; Medine’de ise Peygamberimizin misafiri oluyoruz. O halde misafiri olduğumuz Peygamberimizi, her şeyden çok sevdiğimizi ispatlayarak ziyaret etmeliyiz ki ziyaretimizin maksadı hâsıl olsun. Rabbimiz Allah (azze ve celle), Kur’an-ı Kerim’de Âl-i İmran Sûresi’nin 31. âyet-i celilesinde, Peygamberinin, iman edenlere şöyle seslenmesini istiyor: ‘De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok esirgeyicidir.’ Peygamberimizi, bu duygularla ziyaret ederek: ‘Ya Rasulallah! Ümmetinden aciz, günahkâr bir fert olarak sizi ziyarete geldim. Bu dünyada sizi çok seviyorum. İnşallah, Rabbim ahirette de beni, sizinle birlikte kılar.’şeklinde içtenlikli dualar etmeliyiz.” HABER-FOTO: İL MÜFTÜLÜĞÜ