Kalın: 'Bölgemizin Bütün Terör Örgütlerinden Arındırılmasını Hedefliyoruz'

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, bölgenin bütün terör örgütlerinden arındırılmasını hedeflediklerini ifade ederek Irak topraklarının PKK terör örgütünden tamamen temizlenmesi için önemli bir fırsat yakalandığını belirtti. Kalın 'PKK terör örgütü nerede olursa olsun ister Irak'ta, ister Suriye'de, ister başka bölgelerde, sadece Türkiye'nin değil bölgenin istikrarına ve güvenliğine bir tehdit teşkil etmektedir' dedi.

Kalın: 'Bölgemizin Bütün Terör Örgütlerinden Arındırılmasını Hedefliyoruz'

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir basın toplantısı düzenledi. Gündemdeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, basın mensuplarının sorularını da cevapladı.
 
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, kamuoyu ile canlı olarak da paylaşılan toplantıda şunları söyledi:
 
“Azerbaycan’da Sayın Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla açılışı gerçekleştirilen Bakü-Tiflis-Kars tren yolu yaklaşık 10 yıllık bir hazırlık ve uygulama aşamasından sonra dün itibariyle hayata geçmiş oldu. 840 kilometre uzunluğundaki bu demiryolu sadece Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye hatlarını birbirine bağlamayacak, aynı zamanda Orta Asya’nın içlerine doğru, Kazakistan’dan Çin’e doğru uzanan güzergâhta yepyeni bir tren yolu ve ulaşım ağını da hayata geçirmiş oluyor. Tekrar bu vesileyle hayırlı olsun diyoruz.
 
“AZERBAYCAN’LA ÇOK GÜÇLÜ VE KAPSAMLI İLİŞKİLERİMİZ VAR”
 
İkinci olarak da, dün bildiğiniz gibi Azerbaycan’la Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızı yaptık. Diplomatik ilişkilerimizin 25. yılına denk gelmesi de ayrıca önem arz ediyor. Azerbaycan’la bildiğiniz gibi çok güçlü, kapsamlı ve iyi ilişkilerimiz var. Siyasi, ekonomik, ticari, kültürel, hemen her alanda çok önemli mesafeler alındı son yıllarda. Bu da özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk coğrafyasına gösterdiği ilginin, alakanın da somut tezahürlerinden birisi olarak not edilmeli.
 
Yine bu çerçevede bildiğiniz gibi geçen hafta Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in Türkiye’ye tarihî bir ziyareti oldu. 25-26 kadar anlaşmanın imzalanmış olması, 20 küsur yıl sonra böyle kapsamlı üst düzey bir ziyaretin gerçekleşmiş olması hem memnuniyet verici, hem de Türkiye-Özbekistan ilişkilerinde yeni bir sayfanın açıldığının işaretidir. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanımız da gerek iş adamlarımızı, gerek vatandaşlarımızı Özbekistan’ı ziyaret etme, orada yatırım yapma konusunda teşvik etmekte ve bundan sonra da teşvik etmeye devam edecektir. Yani kadim Türk coğrafyasıyla, Orta Asya Türk coğrafyasıyla Türkiye’nin yakınlaşması açısından bunlar bildiğiniz gibi son derece önemli adımlar.
 
“ERBİL YÖNETİMİNİN ATTIĞI YANLIŞ ADIMDAN GERİ DÖNMESİNİ BEKLİYORUZ”
 
Bir diğer önemli konu gündemimizde, tabii Irak’ta yaşanan gelişmeler. Biliyorsunuz yine geçen hafta Irak Başbakanı İbadi’yi burada ağırladık, Türkiye-Irak ilişkilerini görüştük, aynı zamanda referandum sonrasında yaşanan hadiseleri kapsamlı bir şekilde değerlendirme imkânımız oldu. Özellikle Kerkük ve civarında yaşanan hadiseleri etraflı bir şekilde masaya yatırdık.
 
Öncelikle şunu ifade etmek isterim: Referandumla ortaya çıkan yeni durum tabii ki birçok farklı konuların ele alınmasını da zaruri hâle getirmiş bulunmaktadır. Bizim beklentimiz, Erbil yönetiminin attığı bu yanlış adımdan bir an önce geri dönmesidir. Referandum sonuçlarının dondurulmasına dönük yapılan açıklamalar yeterli görülmemektedir, tam tersine bunun tamamen iptal edilmesi ve eski statüye dönülmesi konusundaki beklentiyi burada tekrar hatırlatmak istiyoruz. Bu süreç içerisinde biz hem Irak Merkezî Hükûmetiyle, hem uluslararası diğer aktörlerle, yani bölge ülkeleriyle yakın bir eş güdüm içerisinde devam ediyoruz. Özellikle Kerkük’te yeni bir yapının oluşturulması, bütün Kerkük halkını, yani Türkmen’iyle, Kürt’üyle, Türk’üyle, Arap’ıyla kucaklayacak bir yapının oluşturulması ve bunun hayata geçirilmesi büyük önem arz ediyor.
 
“TELAFER’İN YENİDEN İMAR EDİLMESİ BİZİM İÇİN BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR”
 
Bizim Irak Türkmenlerine dönük bildiğiniz gibi özel bir ilişkimiz, ilgimiz, alakamız da bulunmaktadır. Nitekim bu çerçevede 29 Ekim Pazar günü burada Sayın Cumhurbaşkanımız Irak Türkmen Eş Güdüm Komisyonunu da, Komitesini de kabul etti. Bunlar biliyorsunuz Irak Türkmenlerinden oluşan geniş bir heyettir. İçlerinde hem Kerkük’te, hem diğer Irak’ın şehirlerinde bulunan Türkmenler yer almaktadır ve bu eş güdüm kuruluyla yapılan görüşmede de gerek Türkmenlerin durumu, gerek Kerkük’te bundan sonra yaşanacak gelişmeler detaylı bir şekilde ele alındı. Özellikle Telafer’in yeniden inşa ve imar edilmesi ve Telafer’den kaçan Türkmen kardeşlerimizin evlerine-yurtlarına geri dönmesi konusu bizim için büyük önem arz ediyor. Bu çağrıyı bu vesileyle burada tekrarlamak istiyorum.
 
Bir ara bildiğiniz gibi Telafer’in nüfusu yaklaşık 400 bin civarında idi, şu anda bu nüfus 15-20 bine kadar düşmüş durumda. Bunların bir kısmı Türkiye’ye gelen Türkmenlerden oluşuyordu, bir kısmı Bağdat ve diğer Irak’ın şehirlerine gidenlerden... Şimdi orada asayiş sağlandıktan sonra orada hem bizim katkılarımızla, hem de Irak Merkezî Hükûmetin çabalarıyla bir yeniden imar ve inşa faaliyetine başlanacak. Bu çerçevede Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Biz bu konuda da Irak Türkmenleriyle yakın bir ilişki içerisinde olacağız.
 
“IRAK’TA HERHANGİ BİR ETNİK YA DA MEZHEBİ GRUBA KARŞI ÖN YARGIMIZ YOK”
 
Tabii Irak Türkmenleri bağlamında, Kerkük bağlamında, Bağdat’ta yaşanacak gelişmeler bağlamında şunun da altını çizmek isteriz: Bizim Irak’taki herhangi bir etnik ya da mezhebi gruba karşı herhangi bir negatif tavrımız, ön yargımız asla söz konusu değildir. Bu yaşanan süreçte Irak Kürtleriyle geçmişte biz hep çok iyi ilişkiler içerisinde olduk. Fakat maalesef Erbil yönetiminin attığı bu yanlış adım neticesinde ortaya çıkan sonuçları hep birlikte de üzülerek izliyoruz. Dolayısıyla burada Irak Kürtlerine karşı bir cezalandırma tavrı asla söz konusu değil. Zannediyorum bunun en somut göstergesi de, bizim insani noktada Habur Sınır Kapısını kapatmamış olmamızdır. Ve nitekim dün akşam itibariyle, bugün sabah da devam eden bir süreç bu aslında, memnuniyetle karşıladığımız bir gelişme yaşandı ve Habur’un hemen karşısında bulunan İbrahim Halil Kapısı Erbil Yönetimi tarafından Irak Merkezî Hükûmetine devrildi.
 
“IRAK’IN DEAŞ’TAN TEMİZLENMESİ MEMNUNİYET VERİCİ BİR GELİŞME”
 
Hatırlarsanız bunu ben de basın toplantımda daha önce ifade etmiş ve bu yönde bir çağrıda bulunmuş idim. Ve bu devir-teslimin yapılmış olması memnuniyet verici. Bunun neticesinde de biz Habur Sınır Kapısını bundan sonra da kapatmayacağız. Doğrudan hem insani yardımlar, hem ticari mallar, hem insanlar normal bir şekilde, normal seyrinde gidip gelmeye devam edecekler. Ama kapının kontrolü bildiğiniz gibi bundan sonra Irak Merkezî Hükûmeti tarafından yönetilecek.
 
Burada terörle mücadele bağlamında, Irak bağlamında, bir diğer önemli konuya da değineceğim sonra Suriye’ye geçeceğim. Irak’ın DEAŞ’tan tamamen temizlenmesi bizim için memnuniyet verici bir gelişmedir. Daha önce de çeşitli vesilelerle ifade ettik bildiğiniz gibi. Bu süreçte biz de özellikle Başika Kampı’nda Musul Gönüllülerini eğitmek suretiyle bu sürece katkı sağladık. Şimdi tabii önümüzde, biraz önce Telafer’den bahsettim, Musul gibi şehirlerin yeniden inşa ve imarı var, tabii bu çok büyük bir görev. Fakat özellikle terörle mücadele bağlamında şimdi ikinci büyük bir hedef var, aslında önümüzde çok önemli bir fırsat var.
 
“PKK, SADECE TÜRKİYE’NİN DEĞİL BÖLGENİN İSTİKRARINA VE GÜVENLİĞİNE DE BİR TEHDİTTİR”
 
Nasıl Irak DEAŞ’tan tamamen temizlendiyse, Irak topraklarının PKK terör örgütünden tamamen temizlenmesi için de önümüzde aslında çok önemli bir fırsat var. Cumhurbaşkanımız, Sayın İbadi’nin ziyareti sırasında bu konuyu etraflı bir şekilde kendisiyle görüştüler. Ve bizim beklentimiz, gerek Irak Yönetiminden, gerek orada bulunan uluslararası koalisyondan, Amerika Birleşik Devletleri’nden; bu tarihî fırsatı değerlendirmek ve Irak topraklarından PKK’nın tamamen temizlenmesi yönünde gerekli somut adımları atmak. Çünkü PKK terör örgütü nerede olursa olsun; ister Irak’ta, ister Suriye’de, ister başka bölgelerde, sadece Türkiye’nin değil bölgenin istikrarına ve güvenliğine bir tehdit teşkil etmektedir. Dolayısıyla bu çağrımızı da bu vesileyle yenilemek istiyorum.
 
Suriye bahsine geçecek olursak, bildiğiniz gibi Suriye’de bu çatışmasızlık bölgesi uygulaması şu anda devam ediyor. Nitekim dün sonuçlanan Astana toplantılarının 7’ncisinde de bu konunun altı tekrar çizildi. Tabii orada yapılacak daha çok önemli işler var. Özellikle bizim İdlib’deki askerî mevcudiyetimiz şu anda devam ediyor. Bildiğiniz gibi bir önceki toplantıda alınan kararlar çerçevesinde bu, şu anda uygulanıyor. Tabi bizim öncelikli amaçlarımızdan bir tanesi, orada ilan edilmiş olan ateşkesin etraflı bir şekilde, kapsamlı bir şekilde uygulanması. Rejimin zaman zaman ateşkesi ihlal etmesini kınıyoruz.
 
Ayrıca, oraya insani yardımların ulaştırılması noktasında da gerekli kolaylıkların sağlanması gerekiyor. Yani İdlib şu anda yaklaşık 2 milyondan fazla insanın yaşadığı, yoğun bir şekilde bir arada bulunduğu bir vilayet hâline gelmiş durumda. İnsani ihtiyaçları karşılama konusunda Türkiye elinden geleni yapıyor; ama bunun yeterli olmadığını ifade edebiliriz. Uluslararası toplumun da bu konuda elini taşın altına koyması gerekiyor. Tabii yine Astana toplantıları bağlamında biz bu süreci devam ettireceğiz. Cenevre toplantılarının bir mütemmim cüzi olarak bizim beklentimiz, en kısa sürede oradaki terör yapılanmalarının tamamen temizlenmesi, buna DEAŞ da dahildir, buna PYD, YPG, PKK gibi yapılar da dahildir, bir siyasi geçiş sürecinin sağlanması ve Suriye halkına insani yardımların en hızlı bir şekilde ulaştırılmasıdır.
 
“TÜRKİYE’NİN SOMALİ’YE YARDIMLARI DEVAM EDECEK”
 
Bir diğer dış politika konusu, bildiğiniz gibi gene geçen hafta Somali Başbakanını Sayın Cumhurbaşkanımız burada kabul ettiler. Mogadişu’da geçen ay meydana gelen menfur terör saldırısının ardından Somali Başbakanının, yurt dışına, Somali dışına yaptığı ilk ziyaretti bu. Ülkemize yaptığı ziyarette de özellikle bundan sonra Türkiye’nin Somali’ye yapacağı, devam edecek olan yardımlar etraflı bir şekilde ele alındı. Bildiğiniz gibi Mogadişu’da meydana gelen o saldırıda meydana gelenlerin bir kısmı şu anda Türkiye’de tedavi ediliyor. Sayın Somali Başbakanı geldiğinde bu yaralıları hastanede ziyaret etti. Oradaki gerek insani, gerek askerî, gerek siyasi, gerek ekonomik yardımlarımız da Somali’ye devam edecek.
 
Bir diğer önemli konu, tabi zaman zaman maalesef manşetlerden düşüyor ama bu krizin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor, Myanmar’da devam eden Arakan krizi… Bu konuda bizim bütün gayretlerimize rağmen uluslararası toplumun harekete geçiyormuş gibi verdiği birtakım işaretlere rağmen maalesef Myanmar’daki Arakan krizi hâlâ devam ediyor, tamamen ortadan kalkmış değil, bu kriz çözülmüş değil. Yani 600 binden fazla Arakanlı Müslüman maalesef iki hafta gibi kısa bir süre içerisinde topraklarını, köylerini, evlerini terk etmek zorunda kaldılar ve bu insanlar hâlâ ülkelerine dönebilmiş değiller. Çok büyük bir kısmı Bangladeş’te ve Malezya, Hindistan gibi başka ülkelerde de bir şekilde yaşam mücadelesi veriyorlar. Bizim uluslararası topluma buradan tekrar çağrımız, bu krize bir an önce çözüm bulunması ve yurtlarından edilen bu kişilerin köylerine, kasabalarına, evlerine dönmelerine imkân sağlanmasıdır.
 
SEÇİMLERİ KAZANAN JAPONYA BAŞBAKANI ABE’Yİ TEBRİK
 
Bu arada, iki sıcak gelişmeyle ilgili de notlarımı sizinle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi Japonya Başbakanı Sayın Abe bugün itibarıyla, saat farkından dolayı da biraz önce resmî olarak açıklandı, girdiği seçimleri kazanarak tekrar Japonya’nın Başbakanı oldu. Kendisini tebrik ediyoruz. Türkiye-Japonya ilişkilerinde Sayın Abe dönemi hakikaten çok önemli bir yere sahip. Yani nükleer santralin yapılmasından diğer kültürel konulara kadar, ekonomik konulara kadar Japonya’yla çok iyi ilişkilerimiz var. Sayın Abe döneminde de bu ilişkilerin daha da güçlenerek devam etmesi en temel arzumuzdur.
 
Bildiğiniz gibi, Japonya’yla yürüttüğümüz bu diğer büyük projelerin yanında, aynı zamanda Türkiye-Japonya Bilim ve Teknoloji Üniversitesi de kuruldu. Bununla ilgili idari akademik çalışmalar da en kısa sürede başlayacak, böylece ülkemize de bu bilim ve teknoloji alanında eğitim veren çok önemli bir yükseköğretim kurumumuz, üniversitemiz de kazandırılmış olacak. Bu vesileyle tekrar Sayın Abe’yi tebrik ettiğimizi ifade etmek istiyorum.
 
“NEW YORK’TAKİ TERÖR SALDIRISINI EN ŞİDDETLİ ŞEKİLDE KINIYORUZ”
 
Bir diğer konu, bir diğer sıcak gelişme; dün gece meydana gelen New York’taki terör saldırısını biz de en şiddetli bir şekilde kınıyoruz. Ne adına, kim adına yapılmış olursa bu tür terör saldırılarının insanlık adına hiçbir yerinin olmadığını ve en şiddetli ve tereddütsüz bir şekilde kınadığımızı ifade etmek istiyorum.
 
Bununla birlikte, yine failin ismi ya da aidiyeti üzerinden yapılması muhtemele tartışmalar konusunda bir uyarımızı ifade etmek istiyorum. Çünkü bu tür saldırılar meydana geldiğinde fail eğer belli bir profildeyse onunla ilgili, ‘yalnız kurt, zihni sorunları olan kişi, psikolojik sorunları olan kişi’ gibi değerlendirmeler yapılırken, bir başka profilde ise bunun hemen özellikle kişinin adı Müslüman ise, İslam dünyasından geliyor ise ‘İslam terörizmi’, ‘radikal terörizm’ gibi ifadelerin kullanılmasını biz doğrusu çok büyük bir yanlış olarak görüyoruz. Bu ancak ve ancak bu terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir. Yani böyle bir profil çizme, stereotipleştirme üzerinden yapılan analizler konusunda da son derece dikkatli olunması gerektiğini ifade ediyoruz. Terörün dini, dili, ırkı, coğrafyası olmaz. Terör nereden, kimden gelirse gelsin kınanması gereken menfur bir hadisedir.”HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ