Karamustafaoğlu: 'Dilencilere değil derneklere yardımlarda bulunun'

Bu hafta söyleşi konuğumuz Bürüngüz Camii altında yıllardır hizmet veren Kayseri Fakir ve Muhtaçlara Yardım Derneği sorumlusu Erciyes Üniversitesi eski öğretim üyesi Burhan Karamustafaoğlu oldu.

Karamustafaoğlu: 'Dilencilere değil derneklere yardımlarda bulunun'

Gerçekleşen söyleşide dernek sorumlusu Karamustafaoğlu, Ramazan ile birlikte artan dilencilere dikkat çekerek, bunlara itibar edilmemesi ve yardımların dernekler kanalı ile doğru yerlere ulaşması üzere yapılması gerektiğini bildirdi.

DERNEĞİNİZİN NE GİBİ FAALİYETLERİ VAR, RAMAZAN’DA KAÇ KİŞİYE ULAŞTINIZ?

1972 yılında 20 kadar hayırseverin fakir ve muhtaç insanlara yardım yapabilmeye yönelik bir oluşum meydana getirme çabaları sonrasında o günden bu güne gayret gösteren, gerçekten fakir ve muhtaç olduğuna inanılan, bu inancın değişik yollarla araştırılmasıyla teyit edilen ve bu teyit sonrası himayemize aldığımız ailelerin her türlü ihtiyaçlarına yönelik temin çalışması yapan bir dernek. Derneğimizin en önemli vasıflarından biri de kamu yararına çalışan bir dernek olmasıdır. Bu özelliği ile derneğimize vatandaşlarımızın toplu yapmış oldukları her türlü yardımlar ile o vatandaşlarımızın vergi matrahından düşülmesi uygulaması da yasalar ile sunulmaktadır. Derneğimizin en büyük kaynağı, bunca yıldır vatandaşlarımızın gönüllerine yerleştirmiş olduğu güven duygusudur. Bu güvene bağlı olarak insanlarımız derneğimize gönül rahatlığı ile zekatını, fitresini, sadakasını getirebiliyor, bağışını yapabiliyor. Yıllardan beri aylık 5 lira, 10 lira, bin lira şeklinde bağışçılarımız bağışlarını yapmaktadırlar,  bu vatandaşlarımız biliyorlar ki bağışları yerine ulaşıyor.  Bu güne kadar da çok şükür bir gölge düşmedi. Bu amaçla bize müracaat eden muhtaç ailelerimiz yeminli elemanlarımızla mahallesinde evinde araştırılır. Bununla ilgili devletin resmi olarak kaydını tuttuğu nesi varsa araştırılır ve gerçekten o ailenin fakir ve muhtaç olduğunu tespit edersek kimlik kartı düzenleriz ve rutin olarak, planlı ve programlı her türlü ihtiyaçlarını karşılarız. Bu insanlar ülkemizin insanıdır, dışarılara el açmamaları için bunları gerçekleştiririz. Himayemizdeki ailelerin yakacak, gıda, giyecek gibi her türden ihtiyaçlarını karşılarız. Eşi askerde olan kadınlara ailelere eşi askerden gelene kadar yardımda bulunuruz, ihtiyaç sahibi ailelerdeki öğrencilere burs yardımında ve kırtasiye yardımında bulunuruz. Ailedeki nüfusa göre yardım miktarını belirleriz. Mahkum olan ailenin reisi nedeniyle ihtiyaç sahibi olan ailelere aile reisinin mahkumiyeti bitene kadar yardımda bulunuruz. Çünkü o aileleri de himaye etmek gerekir. Gelinlik kızların baba çeyizi diye ifade edilen çeyizine de destek veririz. Yakacak yardımında bulunuruz. Giyim ihtiyaçları için kıyafet yardımı yaparız. Hep söylerim, evlerinizde 6 ayda giymediğiniz kıyafetlerinizi getirin, o kıyafetleri bayramlık olarak giyecek ihtiyaç sahipleri var. Hasta ve ihtiyaç sahiplerine ilaç yardımında bulunuruz. Dernek olarak bütün bu çalışmaları gönüllülük esasına göre yaparız. 1400 kadar himayemizde ihtiyaç sahibi kimsemiz var. Ramazan ayında da münferiden bunların dışındaki 1140 muhtaç kimseye bu zamana kadar çeşitli yardımlarda bulunduk dernek olarak. Ramazan sonuna kadar da 2 bini aşar diye umuyoruz.

RAMAZAN AYINDA DİLENCİ VE YARDIMA İHTİYACI OLAN KİŞİLERİN ARTIŞ GÖSTERDİĞİ VE DAHA ETKİN OLDUKLARI GÖZLENİYOR. BUNU SAMİMİ GÖRÜYOR MUSUNUZ, NASIL YORUMLUYORSUNUZ?

Evet, maalesef görüyoruz Ramazan ayında normalden daha fazla dilenci ve ihtiyaç sahibi görünümünde olanların artış gösterdiğini. Gerçekten ihtiyaç sahibi olanları baktığınızda biliyorsunuz zaten. Onlar kendini gerçekten belli ediyor. İstemiyor, istemeye çekiniyor. Ben bazen derneğin önünde gelip isteyemeyen, çekinen ama ihtiyaç sahibi olan kişileri görüyorum. Çağırıyorum bir çay söylüyorum, sohbet ile ihtiyacının ne olduğunu öğreniyorum. Yani o kimselere ulaşmak önemli hem amacına ulaşması, ihtiyaç sahiplerine çare olunması ve bağışçılarımızın da bağışlarının yerini bulması için. Şimdi sokakta, çarşıda, pazarda böyle dilenen sağlığı, aklı yerinde olan ve özellikle de Ramazan ayında çokça görülen bu kimselerin kesinlikle yardıma ihtiyacı olduğunu ve gerçek bir düşkün olduğunu düşünmüyorum. Bakıyorsunuz bene ve akıl sağlığı yerinde olmayan insanlar mendil satıyor, yara bandı satıyor ama dilenmiyor. Ama diğer taraftan hiçbir sıkıntısı yok genç adam dileniyor. Vatandaşlarımız bunlara kesinlikle kanmasınlar, itibar etmesinler. Bunlar duygu sömürüsünden başka bir şey değildir. Buradan da vatandaşlarımıza yardımlarını bizim gibi derneklerin kanalıyla gerçekten yardıma ihtiyacı olan kimselere ulaşılması suretiyle gerçekleştirmeleri tavsiyesinde bulunuyorum. Dernekler bu işin içinde ve gerçekten yardıma ihtiyacı olanları biliyor, tespit ediyor, araştırıyor, teyit ediyor ve makbuzla bağışlar alınıp fatura ile aktarılıyor. Bizim derneğimizde böyle. Buraya bağışlar makbuzla girer, fatura ile çıkar. Her şey belgelidir, kayıtlıdır.

BİR YARDIM DERNEĞİ SORUMLUSU OLARAK SİZCE YARDIM YAPILMASI GEREKEN KİMSELER HANGİLERİDİR, KİMLERDİR VE NE KANALLA YARDIM YAPILMALIDIR? 

Yardım yapılması gereken kimseler, gerçekten düşkün oldukları belirlenen kimselerdir. Dullar ve yetimler, yaşlılar ve hastalar önceliklidir tabi ama geçim sıkıntısı çeken aileler de gözetilmelidir. Bize bazen eleştiriler geliyor işte balık vermek değil de balık tutmasını öğretin diye. Ancak bizim yardımda bulunduğumuz kimseler düşkün, biçare, çalışamayacak durumda olan, ihtiyaç sahibi hasta, yaşlı kimselerdir. Yani bunlara balık tutmayı nasıl öğreteceksiniz. Bu ihtiyaç sahiplerine yardım etmekten başka bir seçeneğiniz yok. Bu arada bazı çalışabilecek durumda olan ancak iş bulamayan kimseleri de iş bulma kurumuna yönlendiriyoruz. Bu gibi aracılık yaptığımız konular ve kimseler de var. Biz veren el ile alan el arasında bir köprüyüz aslında kısaca. Aracıyız yani. Bize 5 yaşındaki çocuğunun kumbarasını getirip bağışlayanlar var. Biz böyle yardımseverlerin olmasını ve artmasını istiyoruz. Bir de bu sadece benimle, seninle olacak şey değildir. Yardım etme sorumluluğu ve böyle bir alışkanlık toplumun bütünün kaygısı olmalı. Yani herkes bunun kaygısını taşımalı ki toplumda ihtiyaç sahibi kalmasın. Yoksa baş etmek mümkün değil tamamen. Çünkü ihtiyaç sahibi de ihtiyaç türü de çok fazla ve çeşitli. 

SİZ 25 YILI AŞKINDIR GÖNÜLLÜ YARDIM GÖREVLİSİSİNİZ. BİZE TECRÜBELERİNİZDEN, UNUTAMADIĞINIZ OLAYLARDAN, DURUMLARDAN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ? 

Ben Erciyes Üniversitesi’nden emekli öğretim görevlisiyim. Beni buraya bu hizmete bağlayan bir olay oldu. Rahmetli bir kasap hayırseverimiz vardı ve bize her Ramazan ile bayram öncesi fakir ailelerimizin sayısı kadar parça ve kıyma et gönderirdi. Biz de onları bayramdan önce ailelerimize dağıtırız, Kayseri’nin bayram yemeği olan yahninin eti böylece ulaşmış olurdu ailelerimize. Bir bayram öncesi bana o bayrama yönelik et veremeyeceklerini ifade etmişlerdi o kasap hayırseverimiz. Bende onun üzerine o alışkanlık ve et beklentisi olduğu için ailelerimizin bunlara tavuk eti vereyim düşüncesi ile firmalarla iletişime geçtim. Ben telefonla görüşmeyi yapıyorum bir firma ile tavuğun şekli, miktarı, fiyatı konusunda ama bu arada bir vatandaş geldi bu sırada görevli arkadaşımıza yardımını, bağışını yaptı makbuzunu aldı gitti. Ben pazarlığı bitirdim hiç unutmuyorum eski para ile o zaman 480 milyon lira oldu. İyi dedim bu bayram da ailelerimiz sığır eti yiyeceklerine kadar tavuk eti yesinler dedim şimdi geldim parasını temine diye düşündüm telefonu kapattım. Sonra görevli olan arkadaşım bana Burhan hocam, tavuğun parası geldi dedi. Ben telefonla görüşürken bağış yapan insan o tavukların parasını getirmiş bırakmış. Ben o olaydan o kadar çok etkilenmiştim ki, tüylerim diken diken olur halen. Ve ondan sonra ben kendime hizmet alanı olarak bunu seçtim. Adeta kendimi bu işler için programladım. Her gün öğleden sonraki mesaimi buraya harcarım gönüllü olarak. Beni sanki buranın kadrolu devlet memuru gibi görürler. Ben buranın başkanı değilim, hamalıyım aslında. Öyle bilinmek isterim. İşte o gün anladım ki ben doğru yoldayım. Bu doğru işe devam etme kararı aldım ve akademik hayatımı bıraktım. Ticaret yapıyordum onu bıraktım ve adeta kendimi bu işlere adadım. İnsanlara tavsiyem şu; ister bürokraside, ister gündelik hayatta ne işle uğraşıyorlarsa uğraşsınlar ama sağlamış oldukları bir birikim vardır. Bu birikim bilgi olur, tecrübe olur, para olur, ne varsa artık paylaşsınlar. İnsanların yararına bunları kullansınlar. Bunları öldürmesinler, insanların faydasına kullansınlar. Zekatın, sadakanın da sadece para ile mal ile yapılmadığı malum.

SON OLARAK YARDIMDA BULUNACAK VATANDAŞLARA YARDIM YAPMALARI KONUSUNDA NE GİBİ TAVSİYELERİNİZ OLACAK?

Öncelikle insanımız kendilerinin ve aile fertlerinin yakınında bulunan yoksul ve ihtiyaç sahiplerine yardım etme noktasında sorumluluk taşısınlar. Bu noktada ‘komşusu açken tok yatan bizden değildir’ hadisi şerifi temel prensip olmalıdır. Aslında herkes yakınındakileri gözetse sorun çözülür. Bir de kanaatsizlik en büyük hastalık olmuş toplumda. Kanaat etmeyen fakirdir. Kanaat etmeyi bilmeli. Yoksa zaten ihtiyaçlar sonsuz. Sonu yok. Baş etmek mümkün değil. Kanaatten başka yol da yok bu noktada. İnsanlar yetinmeyi bilmeli diyorum. Bugün toplumda bunalımlar yetinmeyi bilmemekten kaynaklanıyor. Bunun ilacı kanaattir. RÖPORTAJ: KAAN AKBAŞ