Kayseri'nin efsaneleri ve dilden dile dolaşan mucizeleri
Kayseri'nin binlerce yıllık kültürel mirası, dillerde dolanan efsaneleri ve mucizeleri, günümüze taşınıyor. Er ile Cis'in aşkı, Ağ Gelin'in fedakârlığı, Abdi Dede'nin mucizeleri ve Hacı İbrahim'in kutsal yolculuğu... Ayrıntılar Kayseri Anadolu Haber'de…
Kayseri, yüzyıllardır dilden dile aktarılan efsaneleriyle kültürel bir hazine sunuyor. Bu anlatılar, kentin dağlarından ovalarına kadar uzanan coğrafyasını, tarihini ve insanlarının yaşam mücadelesini mistik bir dille harmanlıyor. Kayseri’ye özgü dört önemli efsane ise halkın hafızasında derin izler bırakmıştır: Er ile Cis Efsanesi (Erciyes’in Adı), Ağ Gelin Efsanesi, Abdi Dede Söylencesi ve Hacı İbrahim Devletli Söylencesi.
Er ile Cis Efsanesi (Erciyes’in Adı)
Erciyes Dağı’nın adı, yüzyıllar önce bu bölgede yaşayan Ercişler kabilesi beyinin güzel kızı Cis ile bir yiğidin trajik aşkından gelmektedir. Anlatılan efsaneye göre, bu yiğit, Cis’i babasından istemeye cesaret etmiş, bey ise ona korkutucu bir şart sunmuştur: Ejderha dolu karşı dağın zirvesine gidip ejderi öldürmek. Yiğit sevdasından vazgeçmeyip Cis’e gelinliğini teslim eder ve tehlikeli yolculuğa çıkar. Ancak, alev püskürten ejderha karşısında Cis’i korumak isterken her ikisi de yanarak kül olur. O günden beri Erciyes, beyaz karları ve sisleriyle aşkın ebedi anıtı olarak yükselir.
Ağ Gelin Efsanesi
Ağ Gelin, Kayseri’nin dört bir yanında özellikle de Avşarlar arasında anlatılan ve bilinen, derin bir hüzün barındıran bir efsanedir. Türkmen obalarında bir gelinin güzelliği dillere destan olur. Bunu duyan eşkıyalar onu kaçırmak ister. Çaresiz olan Ağ Gelin, çocuklarını yanına alarak Erciyes’e doğru kaçar ve korku içinde Allah’a sığınır. Duası kabul olan Ağ Gelin; kendisi, çocukları ve çeyiz sandığı ile taş kesilir. Köylüler ve eşi döndüğünde bu dramatik sonu gözleriyle görür. O gün bugündür, bu hüzünlü efsane düğünlerde, halay öncesi söylenen türkülerle yaşatılır. Dadaloğlu’nun bu türküde yer alması, efsaneye başka bir derinlik katar.
Abdi Dede Söylencesi
Abdi Dede, Kayseri’nin manevi büyüklerinden biri olarak bilinir ve tanıtılır. Dindar, yalnız bir hayatı tercih eden bu yaşlı adam, çevresindeki kıskanç kişiler tarafından iftiraya uğrayarak kadı tarafından ölüm cezasına çarptırılır. Ancak efsane o ki, Abdi Dede darağacında asıldıktan sonra hücresine dönüldüğünde yine Kur'an okurken bulunur. Bu mucizevi durum iki kez daha tekrarlanır. Bunu duyan halk, Abdi Dede’ye yapılan haksızlığa isyan eder ve kadı ile müftüyü cezalandırır. Abdi Dede'nin bedeni, halk tarafından gömülür ve onun bu mucizevi hikâyesi nesiller boyu anlatılır.
Hacı İbrahim Devletli Söylencesi
Kayseri’nin Havatan köyünde geçen bu efsane, İbrahim adındaki bir çobanın mucizesini anlatır. Günün birinde çobanın beyi, hacca gider, bey hacda iken hanımı güveç pişirir. Güveci tek başına yemek içine sinmez. Bunu anlayan İbrahim güveci alır, Kâbe’yi tavaf etmekte olan Bey’e ulaştırır, döner.
Bey Hac dönüşü İbrahim’i sürünün başında uyurken bulur. Koyunlar ırmağa girmiştir. Çok kızan bey İbrahim’i tekmeleyerek uyandırır. Bunun üzerine çoban, ırmağın üzerinden yürüyerek koyunları sudan çıkarır, sürüyü toplar. Bey onun ermiş olduğunu anlar. İbrahim Bey’in hizmetinden ayrılır. Yalnız yaşamaya başlayan çoban yöre halkının sevgisini ve saygısını kazanır. Hacı İbrahim’in hikâyesi, Kayseri halkı arasında yüzyıllardır saygıyla anlatılan bir öyküdür.
Kentte dilden dile yıllarca dolanan bu efsaneler kentin tarihinin ve kültürel zenginliğinin birer sembolüdür. Her bir efsane, kendine has bir kahramanlık, aşk ya da fedakârlık öyküsü barındırarak, bugün hâlâ kulaktan kulağa aktarılmaya devam ediyor.