KAYSERİ SAĞIK TURİZMİNDE MARKA OLACAK

İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmet Taymuş, sağlık hizmetlerinde bölgeye hitap eden Kayseri'nin, sağlık turizminde de marka şehir olma yolunda ilerlediğini söyledi. Taymuş, geçen yıl bin yurt dışından bin 700 civarında hasta kabul eden Kayseri'de, bu rakamın 10 aylık zaman diliminde 3 binin üzerine çıktığını ifade etti.

KAYSERİ SAĞIK TURİZMİNDE MARKA OLACAK

  Kültür ve doğa turizmiyle belli ölçüde tanınan Kayseri’nin son yıllarda sağlık ve medikal turizmde de aşama kaydettiğine dikkat çeken Taymuş, ilde yurt dışından hasta kabul eden 7 sağlık merkezinin her geçen daha da tanınır hale geldiğini belirtti. İstatistiklere göre geçen yıl bin 700 civarında yurt dışından hasta kabul edilen Kayseri’de, bu yıl 10 aylık süre zarfında iki katına denk gelecek oranda 3 binin üzerinden yurt dışı hastanın tedavi edildiğini kaydeden Taymuş, sözlerini şöyle sürdürdü: 
 
  Hastalar yalnızca hastanelere değil, hizmet sektörüne de döviz bırakıyor 
  “Yurt dışında sağlık hizmetlerine erişim çok pahalı. Bazı ülkelerde Türkiye’nin neredeyse 10 katı. Onun için insanlar Türkiye’yi tercih ediyor. Kayseri de tercih edilen illerin başında geliyor. Hastalar yurt dışından geldiğinde burada döviz bırakmanın yanı sıra şehirdeki otellerde konaklıyor, buralardan hizmet, mal satın alıyor. Böylece ekonomiye katkı sunuyor. Bizler de İl Kültür Turizm Müdürlüğü olarak, ilimizdeki kurumlarla işbirliği içinde bu alt yapıyı oluşturmaya çalışıyoruz.” 
  Hasta tedavisi yapılan medikal turizmin dışında, Kayseri’nin doğal rehabilite alanları bakımından şanslı bir coğrafyası bulunduğunun altını çizen Taymuş, “Tuzla Gölünde çamur banyosu yapılan bir alan var. Çamurun cilt hastalıklarına cildin güzelleşmesine ve sağlık konusunda faydalı olunduğu biliniyor. Bu yeri turizme kazandırmaya çalışıyoruz. Bayramhacı Kaplıcası, Tekgöz Kaplıcası, Develi Zile’deki içmecemiz, Özvatan da sülük tedavisi yapılan gölümüz,  Kapuzbaşı Şelalerinin astım gibi hastalıklara iyi geldiğini göz önünde bulundurduğumuzda Kayseri’nin doğal zenginlikler bakımından da sağlık turizmine oldukça elverişli olduğunu görebiliyoruz” dedi. 
 
  “Kayseri festivalleri Karadeniz’le yarışır hale geldi” 
  Öte yandan, köylerde ve ilçelerde yapılan festivaller ile Erciyes’te yapılan festivallerin de şehrin turizmine canlılık kazandırdığını kaydeden Taymuş, “Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü olarak köylerimizde ürünlere yönelik, sosyal dayanışmaya yönelik festivallere destek sağlıyoruz. Dadaloğlu, Seyrani gibi bir ozanlarımızın tanıtımı için yapılan festivaller, İncesu’daki üzüm festivali, Yamula’da patlıcan ve Akkışla da yoğurt festivali bunlardan bazıları. Bunun gibi festivaller hem ilin tanıtımına hem de ildeki dostlukların pekişmesine, insanların bir araya gelmesine katkı sağlıyor. Ayrıca Bakanlığımızın da desteklediği Altın Çınar Film Festivalimiz ve Erciyes AŞ’nin düzenlediği bazı festivaller de Kayseri’mizi festivalleri ile bilinen Karadeniz ile yarışır hale getirdi” diye konuştu. 
 
  “Kayseri’nin her yerinden tarih fışkırıyor” 
  Kayseri’nin 6 bin yıllık geçmişe sahip olduğunu hatırlatan Taymuş, Kültepe-Kaniş ve Şeker Fabrikası arazisi içindeki Alaaddin Keykubat Sarayı’nın ortaya çıkarılmasına dair devam eden kazıların yanı sıra, tesadüfen ortaya çıkan tarihi eserlerin de, Kayseri’nin zengin geçmişinin ispatı olduğunu dile getirdi. Taymuş, “Örneğin bir vatandaşımızın bahçesinde çıkan lahit, yine bir inşaat yapımında çıkan eserler, Yamula Barajı civarında çıkan fosiller tesadüfen ortaya çıkan tarihi eserlerden. Buralarda Bakanlık kararıyla kurtarma kazıları yapılıyor. Ayrıca uzman ekiplerimiz, o alanın çevresini de inceleme altına alıyor. Eğer çevrede de bu tür tarihi eserler tespit edilirse o alanlar sit alanı ilan edilip koruma altına alınacak” ifadelerini kullandı.