Kayseri'de 67 sanıklı FETÖ duruşması Kınaş: 'Rüyada mıyım diye soruyorum'
Kayseri'de 1 Kasım'da başlayan ve 3 Kasım'da tamamlanması gereken ilk duruşmada, sanıkların savunmasının uzaması üzerine bugün de devam edildi.
FETÖ davasının dördüncü gününde ilk savunmayı tutuklu iş adamı GESİAD eski Başkanı Hamdi Kınaş yaptı. 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada yöneltilen suçlamaları kabul etmeyen işadamı Hamdi Kınaş, “Ülkeme, vatanıma ihanet düşüncesi asla olamaz. Örgüt üyeliği yöneticiliği iddialarını kabul etmiyorum. Melikşah Üniversitesi’nin mütevelli heyetinde bulundum, toplantılara katıldım. Ancak, bu toplantıların hepsi üniversitenin tanıtılması amacıyla yapılan toplantıydı.
FETÖ terör örgütünde görev yapmadım ve hiyerarşik yapısında bulunmadım. Ülkenin ekonomisine katkı sunarken, tutuklanmayı kabul edemiyorum. Hatta, 1 yıl içerisinde tutuklu kaldığım süreyi bazen rüyamı görüyorum diye nitelendiriyorum” dedi.
İddianamede yer alan ABD’ye para gönderdiği iddiaları hakkında da konuşan Hamdi Kınaş, “İki çocuğum ABD’de okuyor, okula eğitim masrafı ve bağış parası gönderdiğim doğrudur. Bu okullar devlet protokolünün ziyaret ettiği okullardır” diye konuştu. Tutuklu iş adamı Hamdi Kınaş’ın avukatı CHP Konya eski milletvekili Atilla Kart ise, yaptığı savunmayı iki aşamalı olarak gerçekleştirdi. Genelleme ve suç isnatlarına yönelik savunma yapan Kart, “15 Temmuz sadece Cumhurbaşkanına,
hükümete yapılan bir darbe girişimi olarak nitelendiriliyor, bu doğru değildir. Darbe girişimi Türkiye’ye yapılmak istenmiştir. Bu olayla ilgili birileri yargıya tavsiyelerde bulunmasın. Yargı kendi öz iradesi ile gereğini yapsın. Şu an 12 Eylül’den Silivri’den daha vahim bir durum yaşanıyor” diye konuştu.
Davanın siyasi ilişkilerinde ortaya çıktığı bir dava olduğuna dikkat çeken Avukat Kart, “Zamanında merhum Başbakan Bülent Ecevit de bu harekete sempati duymuştur. Ancak, duygularını açığa vurmamıştır. Yaşanan süreçle ile ilgili 2002 yılından gelerek bakmak lazım
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ‘Seversiniz, sevmezsiniz kendisi bilge insandır, böyle söylemekten men ederim’ demiş. Kayserili Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki 4 Haziran 2010’da ‘Türkçe olimpiyatları projesi müthiş bir projedir. Muhterem hoca efendinin ellerinden öperim’ demiştir. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, okullarla ilgili genelge çıkarttıklarını belirterek ‘Bu okullara sahip çıkın’ açıklamalarında bulunmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı 2014 yılında Bank Asya’ya hesap açtırıyor, siz sanıklara neden Bank Asya’dan hesap açtırıyor, para yatırıyorsunuz diye soruyorsunuz. Bu imkanları devlet yaratmış. 2013 yılında Ahmet Davutoğlu Pensilvanya’ya gitti, Abdullah Gül, ‘Benim haberi yoktu’ diyor. Davutoğlu da ‘Ben bunamadım’ diyor. 14 Mayıs 2013’de ‘Bitsin bu hasret’ diyen kim? Gazetecilerin Pensilvanya’ya gidecek misiniz sorusuna ‘Gökten ne yağmış da yer kabul etmemiş’ cevabını veren sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan değil mi?” dedi. Hamdi Kınaş’ın telefonunda çıkan belgelerin yasal olmayan şekilde teknik müdahale ile telefon içerisinde yüklendiğini söyleyen Avukat Atila Kart, “Hamdi Kınaş’ın ABD’ye gönderdiği para, iddianame yer aldığı gibi 320 bin dolar değil, 2 çocuğu için 600 bin dolardır. 2 çocuk için beş yıllık eğitime bölündüğünde yıllık 60 bin dolara tekabül eder ve bu son derece normal bir rakam. İddia edilen arsa kapatma davasıyla ile ilgili ise, davanın neden geciktirildiği konusunu anlamakta zorluk çekiyoruz. Sebebi bazı isimlerin ortaya çıkması mıdır? İddianamede yer alan Ayaz kod adlı gizli tanığın gizliliği kalmamıştır” diye konuştur. Mahkeme tutuklu Hamdi Kınaş ve avukatı Atilla Kart’ın savunmasının ardından mahkemeye öğle tatili nedeniyle ara verdi.
ESKİ ÖSYM BAŞKANI DEMİR: “HAZIRLADIĞIM KANUNDAN YARGILANIYORUM”
Kayseri’de FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamındaki, 67 şüphelinin yargılandığı ilk duruşmanın dördüncü gününde, eski ÖSYM Başkanı Ali Demir savunmasını sundu.
2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, ancak kalabalık nedeniyle konferans salonunda gerçekleştirilen duruşmanın dördüncü gününde ÖSYM eski Başkanı Ali Demir’in savunması alındı.
Ali Demir hakkında, 2013 yılında, kendisinin cemaat abisi olan Ömer Koçak’ın, soruların cemaat evlerinde kalan öğrencilere verilerek, 21 Mart 2013 tarihinde yapılan Askeri Lise Sınavlarında kopya çekildiğine dair şikayeti üzerine, silahlı terör örgütüne üye olmak ve ÖSYM kanununa muhalefet suçlarından dava açıldı. 10 aydan bu yana tutuksuz yargılanan, adli kontrol ve yurt dışına çıkış yasağı bulunan ve 3 aydan bu yana banka hesapları bloke edilen Ali Demir, savunmasında, evrak imha ederek, bunlarla FETÖ/PDY terör örgütünü desteklemek gibi bir suçu olmadığını, 6114 sayılı ÖSYM Kanununun hazırlanmasında bizzat çaba göstermesine rağmen, aynı kanundan dolayı yargılanmaktan dolayı üzüntü duyduğunu dile getirdi.
Ömer Koçak’ın söz konusu ihbarı, önce ÖSYM Merkezine gelerek kendilerine yaptığını belirten Ali Demir, ardından Başsavcılığı arayarak konuyla ilgili yasal şikayet olduğunu öğrendikten sonra, sınavla ilgili incelemeyi toplu kopya analizi yöntemi ile yaptığını ifade etti. Analiz kapsamında, Kayseri’de sınava giren bin 800 civarında öğrencinin soru kitapçıklarında, en fazla 4 yanlışta birleşen 15 öğrencinin soru kitapçığını incelediğini belirten Ali Demir, 2013 yılı Nisan ayında gerçekleştirilen Askeri Lise Sınavlarında herhangi bir kopya durumunun söz konusu olmadığını öne sürdü. 10 aydan bu yana süren adli kontrol şartı, yurt dışına çıkış yasağı ve banka blokelerinin kaldırılması talebinde bulunan Ali Demir, şu iddialarda bulundu: “15 kitapçığı inceledikten sonra, sınavda herhangi bir kopya bulgusuna rastlamadığım için konuyla ilgili resmi yazışmaları yaptım. Kitapçıkları da başkanlık kasasına kaldırdım, ancak oraya kaldırdığım davanın açıldığı 2015 yılında aklıma geldi. Kendi hazırladığımız ÖSYM Kanununda, soru kitapçıklarını muhafaza etmekle alakalı olarak, daha önce 100 gün olarak belirlenen süreyi 6 aya çıkarmıştık. Ben de kanunda olduğu üzere, söz konusu sınavın kitapçıklarını 6 ay beklettim. Dolayısıyla bekleme süresi 13 Kasım 2014’te sona erdi. 2014 Aralık tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2013 Nisan ayında yapılan bu sınav ile ilgili belgeleri göndermemizi istedi. Ben de resmi yazı ile ÖSYM’nin ilgili dairesine konuyu bildirdim. O daire de bilgi verdi ve soru kitapçıklarının yasal süre içerisinde imha edildiğini belirtti. Ancak o süre zarfında ben araştırma için aldığım kitapçıkların kasamda durduğunu hatırlamadım. ÖSYM’de soru kitapçıklarının imhası yasal zorunluluktur. Hukuken saklanması gereken bir evrakı imha ettiğim şeklindeki suçlama doğru değildir. İmha etme sürecim bitmesine rağmen yanıltıcı bilgi verdiğim iddiası da doğru değildir. Sistem gereği ilgili daire başkanlığı yanıt vermiş, başkan yardımcım Ömer Pekşen de ben izinli olduğum gün belgeyi imzalamıştır. Kasadaki 15 kitapçık da daha sonra Savcılığa iletilmiştir. Ömer Koçak’ın iddiaları da tutarsızdır. 2013 Nisan ayında yapılan Askeri Lise Sınavlarındaki kopya iddiaları doğru değildir. Eğer böyle bir bulguya rastlasa idim ben kendim sınavı iptal ederdim.”
Duruşmalar devam ediyor.