Koğuş sisteminden ev sıcaklığına…

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Müdürü Cüneyt Özdemir ile yeni nesil çocuk evleri ve koruyucu aile olma şartlarını konuştuk. Koruyucu aileye çocuk verme noktasında Türkiye birincisi olduklarını söyleyen Cüneyt Özdemir, 'Bizde her şey açık ve şeffaf' dedi.

Koğuş sisteminden ev sıcaklığına…

TÜRK ADETLERİNE GÖRE YETİŞİYORLAR

Koğuş tipi çocuk esirgeme yurtlarından, ev sistemine geçtiklerini anımsatan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Müdürü Cüneyt Özdemir, bir evde en fazla 5-6 çocuğun yaşayabildiğini ve bu çocuklara bir annenin hamilik yaptığını ifade etti. Çocukların Türk örf, adet ve geleneklerine göre yetiştirildiğinin altını çizen Özdemir, şu anda 200 çocuğun evlerde kaldığını hatırlatarak, çocukların geleceğe hazırlanmasında çok titiz çalışmalar yaptıklarını söyledi. 

KAYSERİ KORUYUCU AİLE DE TÜRKİYE 1.

Türkiye’de çocukların koruyucu aileye verilmesinde birinci olduklarının altını çizen Özdemir, şu anda 355 çocuğun aile sıcaklığında yaşadığını söyledi. 2021 yılında 94 çocuğun koruyucu aileye verildiğini söyleyen Özdemir, Koruyucu aile olabilmek için e-devletten başvuru yapılabildiğini ancak kişilerin çok kapsamlı araştırmalardan geçtiğini ifade etti.

İnternet sayfanızın vizyon bölümünde “Güçlü aileler, mutlu bireyler, zamanın ruhunu yakalayan, değişimi yönetebilen, sosyal riskleri önleyen” gibi söylemler var. Bu söylemleri gerçekten hayata geçirebiliyor musunuz?

Bizde iki türlü hizmet vardır. Koruyucu önleyici hizmet. Şiddetin biz her türlüsünü reddettiğimiz gibi koruyucu önleyici hizmetler noktasında biz neler yapılabilir kısmındayız. Bu aşamada bizim şiddeti önleme izleme merkezimiz marifetiyle birçok eğitimlerimiz veriliyor. Mesela 2021 içerisinde tüm kamu kurumları gezildi. 16 ilçemizde STK'larımız ve muhtarlarımızla görüşüldü. Biz muhtarlarımızı çok önemsiyoruz. Onlar bizim taşradaki elimiz, kolumuz, gözümüz, kulağımız. Bu süre zarfında toplamda 5 bin 658 kişiye eğitim verdik.  Bu eğitimler neticesinde güzel geri bildirimler alıyoruz.

Türkiye’de eğitim konusunda ilk sıralarda yer alıyorsunuz…

Biz 2018, 2019 yıllarında 52 bin kişiye ulaştık. Kayseri ölçeğini düşünürseniz eğitim noktasında Türkiye’de ilk 10’daydık. Aile eğitim programı kapsamında sadece kadına değil, şiddetin her türlü türevine madde bağımlılığı, cinsel istismar da içinde olmak üzere bunu bütün bir olay olarak ele alıyoruz.  Sadece olayı ele almamak lazım. Bütün bu ana konularda bizi hassas kılan, kırılgan konularda biz il müdürlüğü olarak eğitimler veriyoruz, bununla ilgili formalitelerimiz bulunmakta. Diğer kamu kurumlarına emniyet ve jandarmayla birlikte çalışıyoruz.  Diyanetle de bizim protokollerimiz var, aynı şekilde Milli Eğitimle de. Hassas kırılgan gruplarımız var bizim. Kadın, engelli, çocuk, yaşlı… Bu alanlarda saymış olduğum kamu kurumlarıyla beraber hareket ediyoruz. Bunlar bir kurumun veya bir kişinin tek başına halledeceği bir mesele değil.

Nerelerde ve kimlere eğitimler veriliyor?

Kayseri'nin ilçelerinde dezavantajlı gruplara yönelik Milli Eğitim’in belirlemiş olduğu okullarda eğitimler veriyoruz.  Mesela Milli Eğitim Müdürlüğü dezavantajlı  gruplardan kimseleri görmüş olduğu okullardan bize isim bildiriliyor. Diyorlar ki burada vatandaşın sosyoekonomik durumu düşük. Burada siz ne yapabilirsiniz? O bölgeye bakan Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğümüzün uzmanları tarafından o okullara belli periyotlarla eğitimler düzenleniyor. Hatta ve hatta oradaki rehber öğretmenlerin vermiş olduğu isim listesi üzerinden biz çocukların bizatihi kendisiyle ve aileleriyle görüşmeler sağlıyoruz

Bu eğitimler yalnızca çocuklara yönelik mi?

Aslında bunlar birbiriyle ilintili şeyler. Çocukla görüşüyorsunuz, arkasından bir aile dram çıkabiliyor. Annesiyle ilgili bir problem çıkabiliyor, evde bir engelli olabiliyor. Biz bir yere gittiğimiz zaman sosyal hizmet müdahale planı dediğimiz bir plan var. Eğer ki bir yerde çocuk varsa sadece biz çocuğa bakmıyoruz. Onun etrafındaki onu etkileyen unsurları da inceliyoruz.

Ekonomik açıdan yoksun olup çocuğunu devlet korumasına vermek isteyen ailelere maddi destek sağlıyorsunuz…

2021 yılı içerisinde toplam bin 336 aileye düzenli gelir veriyoruz.  Toplamda 18 milyon 670 bin lira gibi bir ekonomik destek sağlamışız, bu kırılgan gruplara. Yani koruma altına alınma şartları mümkünken ekonomik sebeplerden dolayı almadığımız kimselere maddi yardımda bulunmuşuz. Aile maddi yoksunluktan çocuğu koruma altına vermek istiyor, biz de devlet olarak size maddi destek de bulunalım çocukta aile ortamı içerisinde hayatını idame ettirsin demişiz. Hiçbir kırılgan grup yok ki devlet destek çıkmasın.

Kayseri'de en çok size en çok ne yönde şikâyet geliyor?

Engelli ve yaşlı alanında bize başvuru çok fazla. Aslında Kayseri olarak çok şanslıyız. 6 tane özel bakım merkezimiz var. Burada yaklaşık 900’e yakın hastamızın, ücretini devlet karşılamak üzere özel bakım merkezlerinde bakımını sağlıyoruz. Kayserili olarak Türkiye'de iyi durumdayız. Bizim nüfusa sahip bizim ölçeğimizdeki bir ilde 6 özel bakım merkezi yok gibi. Tabii bu arz talep meselesi. Özel teşebbüsünde bununla alakalı gerekli değerlendirmeleri yapıp açmaları, devletimizin destek vermesi çok büyük bir olay.  

Eskiden çocuk esirgeme kurumlarında çok sıkıntılı olaylar yaşanırdı, şiddet, istismar gibi. Uzun zamandır bu tarz şikâyetleri duymuyoruz. Nasıl başardınız?

Biz bunun pedagojik altyapısını iyi hazırlayan bir bakanlığız. İşe alımlarda bir defa sadece sertifikasyon değil, ciddi bir elemasyondan geçiriyoruz. Zaten KPSS şartı var . Mesela anne olma şartı var. Takdir edersiniz ki bir annenin çocuğa yaklaşımı çok farklıdır. Ben bunu evlere gittiğim zaman çok rahat bir şekilde gözlemleyebiliyorum.  Orada bir çocuk ebeveyn ilişkisi görüyorsunuz. Biz çocuğumuzu evimizde nasıl yetiştiriyorsak, bize bağlı çocuk kuruluşlarındaki annelerimizin çocuklarımıza yaklaşımı aynı o şekilde.

Eski koğuş sisteminden, ev sistemine geçildi. Açıkçası bunu çok kimse bilmiyor. Nasıl bir sistem bu?

Kapalı devre bir sistemimiz yok. Açık, şeffaf. İl müdürlüğümüzün arka tarafında aynı kampüsün içerisinde çocuk evler sitemiz var. Çocuklarımız normal vatandaşın çocuğu nasıl dışarıya çıkabiliyorsa veya sosyal faaliyette bulunabiliyorsa bu çocuklarda öyle.  Site aynı kampüs içerisinde evlerden oluşuyor. Şehrin muhtelif yerlerinde 16 tane de apartman dairesi var bizim. Komşuluk ilişkileri nasılsa, o şekilde komşuluk ilişkilerini yaşıyorlar. Milli manevi günlerde komşularıyla işte bayramlaşıyorlar, kandilini kutluyorlar. Bir evde maksimum 5-6 kişi yaşıyor. Evlerin en az üç oda olması şartı var. Dolayısıyla herkese ait oda olacak şekilde tasarlanıyor.  Bir de evde anne var. Denetleme mekanizmamız çok yerinde.

Peki, eski sistemle bu yeni sistem arasındaki farklar çocuklara nasıl yansıdı?

Çocukların akademik başarılarını etkiledi. Sosyalleşme bizim önem verdiğimiz önceliğimiz.  Eskiden koğuş tipi vardı yetiştirme yurtlarında. 50 kişi, 100 kişi  aynı yerde kalıyorlardı. Kalabalık bir gruba milli manevi değerler vermek güçtür. Ama şimdi bizim Diyanet'te protokolümüz var. Vaiz ve vaizelerimiz her hafta düzenli bir şekilde evlerimizi, kadın konuk evlerimizi, sitemizdeki çocuklarımızı ziyaret ederler. Orada onlara manevi değerleri verirler. Biz bunu devlet eliyle yapıyoruz. Müftülüğümüz o konuda çok hassas. Genelde akademik başarısı yüksek olan ve bizim çocukların özel ve hassas durumlarını bilecek şekilde bir yapıyla hareket ederler. Çünkü örselememek gerekiyor.

Çocukları örselememek adına farklı neler yapılıyor?

Çocuk izlem merkezleri var. Orada da eskiden nasıldı? Trajik bir hadise geçirmiş çocuk. Bunu 3-5 kişiye anlatırdı. Bu çocuktaki örselenmeyi, yaralanmayı daha da çok artırırdı. Şimdi hamdolsun onu yapmıyoruz. Çocuk başından bir hadise geçmişse onu sadece ilgili meslek elemanına anlatıyor. Orada bizim sosyal hizmet müdahillerimiz devreye giriyor. Çocukla ilgili alınması gereken karar en yüksekte, onun yararına olacak şekilde alınıyor. Yani bizim için eski sistemle bu sistem kıyaslanamaz. Şu anda Türkiye'de hiçbir yerde koğuş sistemimiz bulunmamakta. Tamamen ev tipi sistemine geçtik.

Ev anneleri neler yapıyor?

Yemeklerini anneler yapıyor. Bizler kendi çocuklarımıza da öyle Türk örf adetlerini öğretmek zorundayız. Çocuğun evde sofra kurması, dışardan gelirken ekmek alması gibi en basit işlerden başlayarak çocukları hem hayata hazırlıyoruz hem de Türk örf ve âdetiyle büyümesini sağlıyoruz. Annelerimiz onlara hamilik yapıyor. Bir evin en az 3 annesi var. Bir anne 24 saat evde kalıyor.

Evlerde toplamda kaç çocuk var?

Bu çocuklar kurum bakımından bir süre sonra ayrılacaklar. Ya eğitim hayatları bitecek, ya üniversiteye gittiklerinde ayrılacaklar veya yaşları dolacak ayrılacaklar. Yaşları dolduktan sonra da biz çocuklarımızı asla terk etmiyoruz, bırakmıyoruz. Devlet olarak elimiz hep üzerlerinde çocuklarımızın. İstiyoruz ki o kurum bakımından ayrıldıktan sonraki süreçte de kendi kendilerine yetebilen, yuva kurduklarında ailelerine yetebilen çocuklar olarak yetişsinler. Gerçekten bize büyük bir emanet onlar. Şu anda yaklaşık 200 çocuğumuz kurum bakımında.

Kayseri'de çocuklar neden bu kurumlara geliyor, en çok maddi yoksunluktan ötürü mü şiddetten ötürü mü?

Doğum yapmış terk etmiş. Ya da ailenin belli bir süre ekonomik yoksunluğu var. Parçalanmış aile genelde bu tarz nedenlerden ötürü geliyor çocuklarımız bizlere. Burada da ekonomik yoksunluktan ziyade keyfe keder bir durum var. Çünkü ekonomik yoksunlukta devlet olarak biz her türlü yardımı yapıyoruz, yeter ki çocuk kendi ailesiyle kalsın. Her ne kadar şartlar iyi olursa olsun her çocuğun yeri kendi ailesinin yanıdır.

Aile çocuğunu tekrar alabiliyor mu?

Biz onları ilk aldığımız andan itibaren belli bir süre kurum bakımına alıyoruz. Daha sonra ailenin durumu düzeldiğinde tekrar aile çocuğunu da alabiliyor. Öncelik kendi ailesinde, koruyucu ailede de biz onu yapıyoruz. İlk önce çocuğu koruyucu aileye vereceğimiz zaman akraba koruyucu aileye veriyoruz. Anne babası dışında mesela teyzesine, halasına. Yani ait olduğu ortamdan çocuğu uzaklaştırmamaya çalışıyoruz.

Koruyucu aile terimini anlatabilir misiniz? Kimler koruyucu aile olabiliyor?

Öncelikle kişinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması, Türkiye'de ikamet etmesi,  25 ile 65 yaş aralığında olması, en az ilkokul mezunu olması ve düzenli bir gelire sahip olması gerekiyor. Bunlar kıstas, ön şartlarımız. Bunun dışında biz sağlık raporu, adres kaydı vesaire istiyoruz. Tabii akıl ve ruh sağlığı noktasında çocuğa pedagojik anlamda fayda sağlayacak yapıda olması lazım. Bununla ilgili de bir rapor istiyoruz. Bunlar doğrulandıktan sonra koruyucu aile birimimiz tarafından o ailenin sosyal çevre taraması yapılıyor. Örneğin haberi yokken etrafında bakkal, komşu, yakın akraba çevresinden bilgiler alınıyor. Bunlar tamamlandıktan sonra  çocuk aileye gittiği andan itibaren aidiyet önemli. Buradan sonra yakın akraba çocuğu kabul edebilecek mi? Bunlarla ilgili araştırma yapıyoruz. Mesela siz almak istediniz çocuğu. Biz diyoruz ki işte annenizin bu konu hakkındaki düşüncesi nedir? Teyzeniz, erkek kardeşinizi, amcanız, dayınız. Biz çocuğu sadece çiftlere vermiyoruz. Örneğin bekar ber bayan koruyucu aile olmak işitiyor, O zamanda erkek profili araştırıyoruz. Dede ya da dayı var mı, varsa yaklaşımı nasıl olacak. Çocuğu kabul edecekler mi? Türk örf adetlerine göre biz bu çocuğu yetiştirmeye çalışıyoruz.

Koruyucu aile yanındaki çocuğu nasıl takip ediyorsunuz?

Şartlar sağlandıktan sonra biz çocuğu ailemize önce izinli veriyoruz. İzin sürecinde biz değerlendiriyoruz. Evine ziyarete gidiyoruz. Geldiği zaman geri bildirim alıyoruz çocuktan. Nasıl alıyoruz? Mesela oyun terapisiyle alıyoruz. İlgili meslek elemanları bunu çeşitli yollarla yapıyorlar. Herhangi bir baskı unsuru var mı o evin içerisinde çocuğa karşı? Bunlar irdeleniyor. Hiçbir şey olmadığı takdirde aileyle sözleşme imzalanıyor. Sözleşmenin belli şartları var ve nihayetinde  ailemize teslim ediyoruz çocuğu.

Çocuğun maddi ihtiyaçlarını aile mi karşılıyor?

Bütün desteği ekonomik anlamda biz sağlıyoruz. Mesela ne yapıyoruz? Çocuğa baktığından dolayı her ay rutin ücret yatırıyoruz ailemize. Eylül ayında okul başladığında üç kata kadar eğitim desteği sağlıyoruz. Harçlık veriyoruz çocuğumuza. Bütün sağlık, servis giderlerini biz karşılıyoruz. İhtiyaçlarını karşılıyoruz. Biz şunu istiyoruz aslında. Çeşitli sebeplerden dolayı koruma altına alınmış çocuğumuzun aile sıcaklığında bakılmasını istiyoruz. Ama kimseye de muhtaç olmasın.

Kaç çocuk koruyucu aile yanında?

İlk bir yıl verildikten sonra çocuğumuzun her ay en az bir defa rutin kontrolümüz var. Bu habersiz oluyor. Bir yıldan sonra üç ayda bir, en az bir defa yine rutin kontrolümüz var. Elimizi çekmiyoruz, asla. Çünkü devletin koruması altında. Örf adet neyi gerektiriyorsa o çocuğun yetişmesi noktasında o şekilde yetişmesi lazım. Çocuğumuz sıkıntılı bir hal olmadığı müddetçe, o ailenin yanında şartları devam ettiği müddetçe kalabiliyor. Sadece 2021 yılında 94 çocuğumuzu koruyucu aileye emanet ettik. Bu konuda da Türkiye birincisi olduk. 355 çocuğumuz şu anda koruyucu ailenin yanında.

Evlat edinme ile koruyucu aile arasında ne gibi fark var?

Evlat edinme başka bir olay. Evlat edinme şartları çok daha farklı ve o mahkeme kararı ile oluyor.  O çocuk tamamen o ailenin üzerinde olmuş oluyor. Ama koruyucu ailede koruma şartları devam ediyor. Devletin gözetimi devam ediyor. Ekonomik anlamda desteği devam ediyor herhangi bir durum söz konusu olduğunda biz o çocuğumuzun tekrardan kurum bakımına alabiliyoruz. Güzel olan tarafı şu, hem koruyucu aileye hem evlat edinmeye diğer hizmetlerimiz gibi e devlet üzerinden vatandaş çok rahat bir şekilde başvuru yapabiliyor.

Eskiden koruyucu aile nasıldı?

Eskiden koruyucu aile çocuğu hafta sonu ya da ayın belirli günlerinde yanına alırdı. Banyosunu yaptırır, öz bakımını gerçekleştirir, gezdirirdi. Çocuk tekrar yurda döndüğünde haliyle yaşadıklarını diğer çocuklara anlatırdı. Bu da değir çocuklarda bir kırgınlığa sebep olur, o çocuk da hafta boyunca aileyi beklerdi. Bu psikolojik olarak bütün çocuklara zarar veriyordu. Bu sorunları yaşamamak adine artık çocuk sürekli koruyucu ailenin yanında kalıyor.

>>Dilek Bayram