Konaç: 'Seçim vatandaşın burnunu sürtmek için değil, derdini çözmek için yapılır'

Yeni Adli Yıl'ın açılışında düzenlenen toplantıda konuşan Kayseri Barosu Başkanı Fevzi Konaç, 'Seçim vatandaşın burnunu sürtmek için değil, derdini çözmek için yapılır' dedi.

Konaç: 'Seçim vatandaşın burnunu sürtmek için değil, derdini çözmek için yapılır'

Kayseri Barosu konferans salonunda yapılan basın açıklamasında terörü lanetleyen Konaç, "Ülkemizin ve tüm vatandaşlarımızın iki gün önce kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramını bir kez daha kutluyor, birlik ve beraberliğin değerinin her zamandan daha çok anlaşılmasını umuyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.

Daha dün teröre kurban verdiğimiz 3 polis memuru şehidimizi, mayına basarak can veren 13 yaşındaki Fırat yavrumuzu ve işyerinin önünde silahlı saldırı ile katledilen Yunus Koca’yı rahmetle anarken, terörün çirkin yüzünün ayrım yapmaksızın vicdan sahibi tüm yürekleri yaktığını herkese hatırlatmak istiyoruz.
Terörü, bunu siyasetinin parçası haline getirenleri, yardım ve yataklık edenleri, ülkemizi bölmek parçalamak isteyenleri, uluslararası oyunların taşeronluğunu yapanları, bin yıllık kardeşliği bozanları en yüksek perdeden lanetliyoruz" diye konuştu.

Konaç, "Her yıl olduğu gibi bu gün de yeni bir adli yılın açılışının, sevincini yaşamak ve yeni döneme ait umut ve beklentilerimizi sizlerle ve kamuoyuyula paylaşmak adına huzurlarınızdayız. Türkiye’nin bulunduğu bölgede, memleketimizin hemen hemen her köşesinde, ülkemizi karıştırmak, bölmek, parçalamak isteyen vicdanı ve aklı olmayan bir güruhun eylemleri sonucunda her gün bir ocağa ateş düşmekte, gözyaşları sel olup akmaktadır.

Her an yeni bir şehit haberi gelecek endişesi ve kaygısı ile gözler ve kulaklar televizyonlarda, asker ve polis ailelerinin gönülleri buruk bir endişeyi yaşarken, neyin! ne kadar sevincini yaşayabiliriz? bilemiyoruz. Hepimizin temennisi ülkemizin, bir an önce bu ve benzeri acılardan kurtulması, birlikte kardeşçe, huzur içinde yaşanılan bir yer haline gelmesidir" ifadesinde bulundu.

Konaç, "Ülkemiz tüm bunları yaşarken 7 Haziranda yapılan seçimlerle birlikte oluşan belirsizlik, terörün bir takım nedenlerle tırmandırılması, siyasi partilerin bu manzara karşısında birlikte mücadele etmesi beklenirken, el ele vererek önce vatanın ve milletin menfaati adına uzlaşmaları gerekirken, adeta kapris yarışına girerek hükümetin kurulamayışı ayrı bir üzüntü sebebidir. Her partinin kendi gündemini ve önceliklerini, diğerine dayatma yarışına girdiği bu günlerde, siyaset kurumu millet nezdinde itibarından çok şey kaybetmiştir" diyerek açıklamasını şu şekilde sürdürdü: "Yeni bir seçimin ve kaybedilen zamanın milletimize büyük bedeller ödeteceği gün gibi ortada iken, iktidar ve muhalefetin bir adım sonranın hesabının yarışına girmesi acı vericidir.Her şehidin kanından; uzlaşamayan, partisinin menfaatinin hesabını yapan siyasilerin sorumluluğu vardır. Bu hesaplar bir tarafa bırakılmadığı takdirde, 1 Kasım seçimlerinin de yeni bir umudu getirmesi mümkün görünmemektedir. Seçimlere ders vermek anlamını yüklemek asla doğru değildir.Burununuz sürtüldü mü diyerek millet sandığa götürülemez. Ancak Kasım’daki seçime ne yazık ki bu mantıkla gidilmektedir. Böyle bir ortamda yeni adli yıla çok büyük anlamlar yüklemek ne kadar mümkündür?

SÜREÇ OLARAK ADALETTEN VE HUKUKTAN BAHSETMEK, ÇÖZÜM BEKLEMEK HAYALDİR... BAĞIMSIZ YARGI ALGISI BÜYÜK BİR YARA ALMIŞTIR...

Adalet mekanizmasının içinde bulunduğu acı durum, ayrı bir sorun ve üzüntü kaynağıdır. Bağımsız yargı algısı büyük bir yara almıştır. Hiçbir baskı altında olmaması gereken adalet mekanizmasının ve yargının üzerindeki karamsar, kaygı verici düşüncelerin ortadan biran önce kalkması elzemdir. Bu noktada bağımsız, hiçbir yerden emir ve talimat almayan, hukuka ve adalete odaklanmış adalet sisteminin her açıdan vücut bulması ve haklı olana hakkını vermesi, hakkı tesis ederken en hızlı ve sağlıklı mekanizmaları kullanması hepimizin isteğidir.
Çağdaş demokrasilerde özgürlük demek; bağımsız yargı demektir, eşitlik demektir, hak ve adalet demektir. Hiçbir baskı altında kalmadan, hiçbir ideolojiye boyun eğmeden, hakkın ve adaletin tesisi için, insanların barış içinde hayatlarını sürdürebilmeleri amacıyla tarafsız kalmak zorunda olan yargı unsurları, gerçek adaletin tesisi için eskisinden daha azimle çalışmak zorundadır.

Yargı ancak baskılara boyun eğmeyen hakimler, savcılar ve avukatlar sayesinde ayakta kalır. Yargı ancak bu sayede hukukun üstünlüğünün teminatı olur. Bu nedenle, üstlendiğimiz bu kutsal vazife, bize her zaman adil olmayı, ve dahi adil kalmayı emretmektedir.

HUKUK EĞİTİMİ VE FAKÜLTE SAYISI TEHLİKE SİNYALLERİ VERMEKTEDİR

Hukuk fakültelerinin sayısının her geçen gün artması, özel üniversitelerdeki akademik kadroların yetersiz olması, buna bağlı olarak hukuk fakültelerinden mezun olan gençlerimizin yeterli donanıma sahip olmadan ve nitelikli yetişememelerinden kaynaklanan ciddi sorunlarımız var. Kayseri Baromuzda bugün itibarıyla 400 civarında stajyer avukatımız bulunmaktadır. Bu sayıya sağlıklı bir eğitim ve staj yaptırabilmek Baromuzun gücünün yetmeyeceği bir konudur. Bu sorun artık tüm Barolarımızın sorunu haline gelmiştir.

Maalesef artık birçok hukuk fakültesinin, “hukukçu yetiştirmekten” ziyade, “öğrenci mezun etmek” gayesi taşıdığını söylemek yanlış olmaz. Bu durumun ise her geçen gün daha da kalabalıklaşan, kalabalıklaştıkça niteliği azalan bir meslek örgütü halini almamıza neden olmaktadır. Bu ciddi sorun karşısında derhal önlem alınması zaruridir.

VATAN OLMADAN HİÇ BİR ŞEY OLMAZ

Elbette yukarıda saydığımız ve içinde bulunduğumuz yargı kavramının ve adalet algısının büyük sorunları vardır. Geçmişten günümüze gelen müzmin sorunlarla her zaman karşı karşıya olunmuştur. Eleştirilerimiz daha iyiye nasıl ulaşırız amacıyla yapılmaktadır.

Ancak tüm bunların üstünde bir kaygımız vardır ki; o da vatanımızın geleceğidir. Suriye... Irak... Mısır... Filistin... gözümüzün önünde artık yok olup gitmektedir. Bu yangını çeşitli sebeplerle ülkemize taşımak isteyenler vardır. Şu veya bu sebeple, şunun veya bunun hatalarından diyerek, hesabı başkalarına keserek bir şey elde edemeyiz. Bu yüzden öncelikli işimiz vatanımıza sahip çıkmaktır.Vatanın olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Adalette bunun ilk basamağıdır."